| Sihir Bakanlığı Alımları. | |
|
+55Sharon Lechter Claire Trisha Bullock Vincent Vipond Aren Rista Rinuel Aqula Dominik Zmetkoska Tommy John Euryale Marquéz Slorkié Txarra Oracle Karina García Dolores Vladimir Litvinenko Richard Chancellor Jr. Ivy Litvinenko Mercedes Loreille Félix Loreille Joshua Hefner Dexter J. Mabelle G. Lúthien Quellina Jeanne Boucher Anastasia Lorién Véalidus Archer Conradin Scott Rafael Favio Florence Jourdain Christopher Vorobjov Michelle Hartley Nienna Elenasse Marishka Keane Delaney Finrod Elenasse Alberto Peppi Wulfric Eugéne Salieriant Aya Ienari Serena Woodstuck Celeste Coyle Marilou Sláine Diana Rose Freddick Mikaela Scholten Foren Alator Eduardo Valenti Adelphe Ida Rigola Jaden Ecuyér Maxim Querta Josie Diederich Nathan Depardieu Marcela de Gouges Colsefini McQuiin Veronica Deangelo Adrasteia Quiwen Zephyrine Droughin Tanja Ratnikova Josié Cynnton Andrei Ionel James Christopher Newell Desmond Fionnlaqh Bjørn Devereaux 59 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Jaden Ecuyér Kurt Adam, Büyüceşura Hakimi, Sihirsel Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 58 Kan Durumu : Pür.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 4:54 pm | |
| Güncellemelerin daha sık ve düzenli yapılmasını öneriyorum. Gözüme burası dışında birkaç yer daha çarptı, belki kadronuzu genişletirseniz siz de her şeyle ilgilenmek zorunda kalmazsınız. (: -tamamen iyi niyetle söyledim-
Editledim, sanırım bu boş. | |
|
| |
Adelphe Ida Rigola
Mesaj Sayısı : 495 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Jaiden.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 5:16 pm | |
| Daha önce aklıma gelmiyordu. Bundan sonra dikkat edeceğime emin olabilirsin. Kadromuzdan ve ilgilendiklerimden memnunum/memnunuz. Öneri için teşekkürler.
Rütbe verildi. | |
|
| |
Eduardo Valenti Esrar Dairesi Çalışanı
Mesaj Sayısı : 38 Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Zihinfendar. Yaş : 32
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 8:23 pm | |
| Ad ve Soyad: Eduardo Valenti Yaş: 30 Tarafı: Tarafsız İstenilen Rütbe: Esrar Dairesi Çalışanı RP Örneği: Lestat Audrica diğer karakterim. | |
|
| |
Adelphe Ida Rigola
Mesaj Sayısı : 495 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Jaiden.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 8:27 pm | |
| | |
|
| |
Foren Alator
Mesaj Sayısı : 356 Kan Durumu : Melez Rp Partneri : yok
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 10:40 pm | |
| Ad ve Soyad: Foren Alator Yaş: 28 Tarafı: Aydınlık İstenilen Rütbe: Seherbaz RP Örneği: Pyotr Romochka benim diğer karakterimdir | |
|
| |
Maxim Querta
Mesaj Sayısı : 673 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Elim Reçel'in dötünde -pardon, cep diyecektim.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 15, 2012 10:45 pm | |
| | |
|
| |
Mikaela Scholten Whisperer
Mesaj Sayısı : 20 Kan Durumu : Temiz.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 18, 2012 8:53 pm | |
| # Vera Xanıkov # 32. # Şimdilik düşünme aşamasındayım taraf konusunda. # Unutturma dairesi Çalışanı # Ryleigh Valence diğer karakterimdir. | |
|
| |
Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 18, 2012 9:07 pm | |
| | |
|
| |
Mikaela Scholten Whisperer
Mesaj Sayısı : 20 Kan Durumu : Temiz.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 18, 2012 9:08 pm | |
| Yanlış rütbe mi verilmiş? | |
|
| |
Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 18, 2012 9:17 pm | |
| Öyle olmuş, afedersiniz. Düzeltiliyor. | |
|
| |
Diana Rose Freddick
Mesaj Sayısı : 138 Kan Durumu : True Blood
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Ptsi Şub. 20, 2012 3:37 pm | |
| Ad ve Soyad: Diana Rose Freddick Yaş: 25 Tarafı: Aydınlık İstenilen Rütbe: Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Başkanı RP Örneği: - Spoiler:
başka bir sitede yapmış olduğum karşılıklı rp'min kendi bölümlerimi kesitler halinde aşağıya bırakıyorum. ------------------------------------------------------------------------------ Gözlerini açtığında güneş henüz gülümsememişti binalara. Her tarafı kaplamış olan beyaz büyü, güneşin toprağa ulaşmasına engel oluyordu. Yatağında fleksiyon/ekstansiyon hareketlerini yaparken telefonunun baş ucunda titrediğini duydu. Yuvarlanarak telefonunu eline aldı ve baş ucunda, içi su dolu bardağını yere düşürdü. Sessiz bir küfür yolladıktan sonra mesajı okudu. "Akşam üzeri için bir planın yoksa sana kahve ısmarlamak istiyorum." Mesajı atan kişi geleneksel Dieudonné aile yemeğinde yeni tanıştığı, upuzaktan kuzeni Mathias'dı. O gece çok konuşmuşlukları olmamıştı ancak onun hakkındaki belirli şeyleri biliyordu. Seherbazdı ve yalnız yaşıyordu. Bir de inanılmaz derecede büyüleyici bakan koyu kahve gözleri vardı. Yemeğin yapıldığı gece, henüz uyumamışken Care gerçekten de onu düşünmüştü. Bu zamana kadar yapılan çoğu aile yemeğinde karşılaşmamışlardı. Hatta hiçbirinde karşılaşmamışlardı. Onu ilk defa o gün gördüğü için belki de sadece 'Niçin bu zamana kadar yemeklere katılmamıştı?' diye aklındaki sorunun cevabını aramak için anımsamış olabilir. Mesajı okuduktan sonra yatağından kalktı ve yere kadar uzanan penceresinin menekşe rengi tül perdelerini iki yana ayırarak, beyaz storunu kaldırdı. Penceresini hafifçe açtı ve içeriye dondurucu soğuktaki kış havası yayıldı. Bunu yapmaktan haz duyuyordu. Böylece mevsimi iliklerinde hissedebiliyordu. Saate baktı ve henüz erken olduğunu görünce uyumaya devam etti. Gözlerini tekrar araladığında baş ucundaki saate baktı. Saat öğleni çoktan bulmuştu. Hızlı adımlarla bir duş aldı ve hazırlanmaya başladı. Zaman bugün gerçekten ona savaş açmıştı. Dakikalar düşman, aynalar dosttu. Henüz saçlarını bile kurutmamışken telefonu çalmaya başladı ve arayan Mathias'dı. Saat 4'de Corpus Delicti'de olacağını söylüyordu ve saat 3:30'du. Ayağından terliklerini fırlatarak koşar adımlarla banyoya giderek saçlarını kuruttu. Saat 4 olduğunda kadınlığının verdiği yetenekle bir kraliçe gibi hazırlanmış bulunmaktaydı. Diz altı kalem eteği ve beyaz gömleği esmer teninde adeta konuşuyorlardı. Cafenin kapısını açtı ve onu pencere kenarındaki masaların birinde otururken buldu. Yanına doğru ilerlerken topuklu ayakkabısın çıkardığı Tık! Tık! sesini duyunca ayağa kalkan Mathias'la el sıkıştıktan sonra gülümseyerek çikolata rengi gözlü adamın sandalyesini çekmesine izin verdi. Yerine oturduğunda paltosunu çıkarttı ve ellerini masanın üzerinde birleştirerek rahat görünmeye çalıştı. Sırtını sandalyeye tam yaslamamıştı ancak bir sopa yutmuş kadar dik duruyordu. 'Merhaba Mathias. Oturduğun yerin manzarası gerçekten çok hoş.' Gerçekten diyecek başka birşey bulamamış mıydı? Adamın ona bakan gözleri karşısında dili tutulmuş, kelime haznesinde tusunami oluşmuştu. Aklına hiçbir şey gelmiyordu. Birden ağzından 'Naber?' çıktı ve kendini tekmelemek istedi. 'Care, adam senin askerlik arkadaşın değil. Ne bu samimiyet?' diyerek iç sesi ona cevabı yapıştırdı.
----------
Kafasını pencereye vurmak istiyordu. Nasıl bu kadar saçma davranmayı başarabiliyordu? Normal hareket etmeyi bırak, beyni onu kısa süre önce terketmiş gibiydi. İçinden kendi kendine küfretmekle yetindi. Bu inanılmaz karizmatik adamla geçireceği bir süre daha vardı. Bu süre zarfında daha dikkatli olmalıydı. "Ben de iyiyim. Teşekkürler." Care'ın gece karası gözleriyle, yakışıklının koyu kahverengi gözleri bir ara buluştular. Kısa bir süre birlikte olsalar bile bu süre Care'ın içinde bazı şeylerin hareketlenmesine yetmişti. Mathias'ın da aynı duyguları yaşamış olmasını umdu. Çünkü en son böyle düşündüğünde gerçek aşk olarak tanımladığı Davis'le beraber olmuş ve o Karanlık Lord tarafından öldürülmesiyle hiçbir erkeğe o gözle bakmamıştı. Ama Matt farklıydı. Onunla ilk tanıştığı anda kalbini birisi sıkmış ve bırakmıştı. Bu genelde birisiyle aynı geleceği paylaşmak istediği zaman olurdu. Tabii ki Matt'le ilk karşılaşmalarında öyle birşey düşünmemişti. Niye böyle olduğunu da anlamış değildi aslında. Belki de onların kaderi, önceden yazılmış olanlardandı. Yanlarına yaklaşmış olan garsonla birlikte düşüncelerinden ayrıldı. Garson kız ilk Matt'e sordu. Beynine kan fırladı. Önceliği kendisinin istemesinden değil, sanırım bu duygunun adı olarak kıskançlık yüzünden. 'Ben bir mocha istiyorum. Fakat süt tozu yerine kutu süt koyabilir misiniz?' Süt tozunu hayatı boyunca hiçbir zaman tercih etmemişti. Onun garip bir tadı vardı ve boğazında garip tortular bırakıyordu. Bazen miğdesine kramplar giriyordu ve bunu doktoruna danıştığında bu tepkimenin psikolojik olduğunu öğrenmişti. Doktoruyla diyaloğu aklına gelince içinden gülümsedi. Birden hayata döndü ve Matt'le konuşmak için nasıl bir konu bulabilir diye düşündü. O sıra da kahveleri geldi ve içeriye bir çift girdi. Onlara uzun uzun baktı. Kendisi ve Matt yaşlarındalardı. Acaba onlar da böyle olacaklar mıydı? David'den sonra biriyle daha mutlu olabilir miydi? Her ne kadar gerçek aşka olan inancını kaybetmiş olsa da belki Matt'le bu hisse tekrar kavuşabilirdi. Ne kadar salakça bir düşünceye kapılmıştı böyle? Ya Matt'in de Care gibi bir düşüncesi yoksa? 'Kahve için teşekkürler Mathias.' Gülümsedi ve fincanını şerefe dermişcesine hafifçe havaya kaldırdı. Kahvesinden iyi bir yudum aldı. Boğazının yandığını hissetti ve çaktırmamak için pozisyon değiştirdi. Ağırlığını daha çok sol tarafının üstüne verdi ve sağ bacağını, sol bacağının üzerine attı. Ellerini kahve bardağının etrafında birleştirdi ve el ayalarının sıcak kalmasını sağladı. 'Gelenekselleşmiş Diedonné yemekleri yıllardır düzenlenir. Seni hiç görememiştim. ve senin hiç katılmadığına eminim. Bu zamanlardır nerelerdeydin de benden böyle mükemmel gözleri sakladın?' Bu dediğine pişman olmadı. Sonuçta gerçekleri söylüyordu ve Matt'den gerçekten etkilenmişti. Bu ilişkinin başlamasını istiyordu, Matt'in kendisinin olmasını istiyordu. David'e gerçekten aşıktı fakat onu, Matt'i istediği kadar istememişti. Matt onun için farklıydı. Yıllardır tanımadığı, içinde kalan aramadığı prensiydi. Kahvesinden bir yudum almak için fincanı eline aldı ancak soğuk hava nedeniyle kahvesi içilemiyecek kadar ılınmıştı. Henüz birkaç yudum aldığı kahvesini dolu olarak bırakmak tarzı değildi. Elestapublica. Dudaklarına yakınlaştırmış olduğu fincanından tekrar yükselen dumanlar, burun deliklerinden girerek soluk borusunu ısıttı. Gözlerini kapattı ve 'Bu hediyeyi bana armağan eden rahibe, sana minnettarım.' Bunu sürekli dile getiriyordu. Asasız büyü yapmak kadar eğlenceli birşey yoktu. Ve herzaman bildiği birşey vardı. Bu armağan başkalarına verilseydi kötü yollara bulaşacaklarına hiç şüphesi yoktu.
----------
Mathias, bunca yıldır düzenlenen aile yemeğine sadece aile bağları kötü diye mi katılmamıştı? Tabii ki hayır. Bu hiç inandırıcı değildi. Care, gözlerine baktı. Hata yakalamak istiyordu. Ancak Matt onun gözlerine bakmadığı için bunu anlaması biraz zor oluyordu. Ayrıca ona demin iltifat etmişti. Hemde bu zamana kadar kimseye bu kadar açık sözlü olmayarak. O iltifatı yok saydı. Bir erkek nasıl bunu yapabiliyordu? Matt kibardı ve anlayışlıydı. Nasıl birden bire bu kadar kabalaşabilmişti? Care'ın aklında bu sorular ve bunlardan daha da fazlası dönüp dolaşırken birbirinin üzerinde olan bacaklarını çekti ve sandalyesinin altında birleştirdi. Gövdesini biraz masaya yaklaştırdı ve tekrar avuç ayalarını ısıtmak için bardağına yöneldi. Birden şaşırdı. Karşısındaki yakışıklı sinirlenerek, öfkeyle bir şeyler kusuyordu Care'ın suratına. Demin düşündüğü sorular aklına geldi. Artık kesinlikle onun bir yobaz olduğunu düşünüyordu. 'Demek ki herşey yakışıklı olmakla kalmıyormuş.' dedi iç sesi. Kesinlikle haklıydı. Her yakışıklı kibar olamıyormuş. Bu garip biriydi. Kibar görünümlü yobaz? Onun için iyi bir tanım. Adam hala orda birşeyler zırvalıyadursun, Caressa kendini geriye çekti. Arkasına yaslandı ve ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi. Gerçekten niye hala burada duruyordu? Ayrıca Matt bu yaşına kadar bir bayana bağırılmayacağını neden öğrenmemişti? Bir de nasıl oluyorda Care'a mesleği gereği kendini üstün tutma çabalarını belli ediyordu. 'Hey sen, ağır ol bakalım. Senin karşında profesör var.' Bunu asla dışından söyleyemezdi. Yani söylemek çok isterdi fakat ne demişler; Karşındakinin Seviyesine Düşme. Şu asasız büyü olayını ona sakince anlatmayı denedi. 'Bak Mathias. Sana bunu anlatacağım ancak öncelikle şu tükürüklerini benden uzak tutmalısın.' Adamın tükürük saçtığı falan yoktu. Sadece Matt'in öfkesinin nasıl kusuşunu tükürük benzetmesiyle anlatmak istemişti. 'Bir rahibe, annem daha hiçbir çocuğuna hamile değilken ona hediye olarak böyle birşey vermiş. Fakat annem kullanamıyormuş çünkü bu hediye doğacak kız çocuğuna verilecekmiş. Şans ya, bu hediye bana verildi.' Ona diğer kardeşlerinin lanetli olduklarını söylemeyecekti. Bu kadar bilgiyi niçin ona vermiş, onu da bilmiyordu. Sonuçta şu anda dış kapının mandalı gibiydi Matt. Ve bu gerçekten çok özel bilgiydi. 'Senden ricam, bunu pek kimse bilmesin. Eğer öğrenilirse karanlık tarafın beni zorla alı koymasından korkuyorum.' Gerçekten korkuyordu. Karşısındaki adam onun tam güvenebileceği bir erkek olabilirdi. Güçlü, mükemmel kaslı ve en önemlisi seherbazdı. Kendini onun kollarında, ona sarılırken hayal etti. Kendini nasıl da güvende hissederdi. Ayrıca Matt onun nasıl büyü yaptığını anlamıştı ki? O kadar da yavaş davranmıştı oysa. Ağzının kıpırdamaması için elinden geleni yapmıştı. Konuyu bir an önce değiştirmek istiyordu. Bu hediye hakkında konuşmak, sanki kendini herkesden üstün görüyormuş gibi gösteriyordu onu. 'Bu konuyu geçebilir miyiz?' dedi. Sıkılmış tavrıyla daha kolay olabileceğini düşündü ve etrafa kaçamak bakışlar attı. Matt, demin siparişi alan garson kızı öyle bir süzmüştü ki, gerçekten kıskançlığı tavan yapmış, hala devam etmekte olan bir krize sürüklenirken buldu kendini. 'O yapıyorsa ben de yapmalıyım.' dedi içinden. Kapıdan ilk giren kişi sanki onun dediklerini duymuşda, buraya gelmiş gibiydi. Lacivert kumaş bir pantolon üzerine giydiği açık mavi gömleğiyle vücudundaki kasları saklamaya çalışmış, fakat bunu başaramamıştı. Karın kasları gömleğinin üzerinden her adımda belirgin oluyordu. Dizlerine kadar gelen Sherlock Holmes paltosunu çıkarttığında şu kas konusundaki düşüncelerinin kesinlikle doğru olduğunu kanıtladı. Kollarını her büküşünde daralan gömleğinin üst bölümü kaslarını ortaya çıkartıyordu. Kafasını çevirdi ve elinin üstünü çenesinin altına yerleştirerek dirseğini masaya dayadı. Bakışlarını Matt'e çevirdi ve ondan ayırmaya hiç mi hiç niyeti yoktu.
-------
Gözlerin içinde kaybolmak... Evet, bu gerçekte. Bir insan küçük bir noktaya bakarak uçsuz, bucaksız bir uçurumdan aşağı bırakabilir kendini. Caressa tam da böyle yapmıştı. Herşeye rağmen kendini bu uçurumdan aşağıya bıraktı. Ölmüş müydü? Hayır. Aksine bu aşkın ölümsüzlüğünün yazıldığı peri masalının başlığını kendi elleriyle atmış oldu. Büyücünün henüz tıraş olmasına rağmen kendini belli eden sakalları, ölümsüzlüğe doğru güden yoldaki engelleri yaratıyor olsa da ufukta bir yerde ışığın olduğunu görebiliyordu güzel cadı. Dikkatini dağıtan şey masaya koymuş olduğu sol elinin üzerinde hissettiği sıcaklık. İşittiği kısık sesli melodi anlamını yitirmiş, yerine karşısındaki yakışıklının mırıldandığı kelimeler. 'Sakın bir şey söyleme. Sana söylemek istediğim bir şey var.' Kaşlarını çatarak merakla odaklanmasına neden olduğu kelimeler. Buraya geldiğinden beri hayalini kurduğu sahnelerden birisi miydi bu? 'Senden hoşlanıyorum.' Kulaklarına inanamadı. Gerçekten yemeğin olduğu geceden beri gözünde canlandırdığı sahne. Bu kadar romantik olabileceğini nniçin hayal etmemişti ki? Tabii, doğru ya. Demin yaşanılan kabalık ve yobazlık dolu dakikalardan dolayı olmalıydı. Bir öyle, bir böyle olan Mathias'ın haraketlerini gözünün önüne getirdi. Onu hep böyle romantik görmek istiyordu. Bu, onun hayalinde canlandırdığı Mathias'dı. Romantik, yakışıklı ve güvenli. Üstelik onu mezara kadar koruyacağına söz vermişti. 'Seni ilk gördüğümden beri aklımdan çıkartamıyorum, Mathias.' Oturduğu sandalyeyi bir sinirle geriye attı ve hışımla ayapı kalktı. Bu davranışıyla ayağa kalkan Mathias'ın yanına hızlı adımlarla yürüdü ve yüzünü, iki elinin arasına alarak dudağına büyük bir öpücük kondurdu. Kondurmak fiilini yansıtmak istemişti ancak öyle olmamıştı. Kendini çektiğinde yanakları kızarmıştı. Nasıl böyle bir hareket yaparak kendini genç yaştaki aşıklara dönüştürmeyi başarmıştı? Belki de Mathias'a tahmin ettiğinden daha kısa bir süre içinde anlayamıyacağı bir biçimde aşık olmuştu.
| |
|
| |
Marilou Sláine
Mesaj Sayısı : 209 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Ptsi Şub. 20, 2012 3:51 pm | |
| | |
|
| |
Celeste Coyle Seherbaz
Mesaj Sayısı : 19 Kan Durumu : safkan
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 25, 2012 10:47 pm | |
| Celeste Coyle, yirmi sekiz, karanlık, seherbaz, Vibeke Ingebjørg. | |
|
| |
Serena Woodstuck Büyüceşura Hakimi
Mesaj Sayısı : 259 Kan Durumu : Muggle doğumlıu Rp Partneri : Ahh Diojen Ahh senin kıymetini bilemedim ki been.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 25, 2012 11:02 pm | |
| Majesta Winifred Wizardking 24 Aydınlık-karanlık(karakterimin kurgusu gereği aydınlık tarafta olmasına karşın bölünmüş bir karakteri var, yani karanlık tarafı da vardır.) Seherbaz Ö.m. ile gönderildi.(Her iki yöneticiye de) | |
|
| |
Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. C.tesi Şub. 25, 2012 11:15 pm | |
| Başvurularınız onaylanmıştır. Rütbeleriniz veriliyor. | |
|
| |
Aya Ienari Kurt Kadın
Mesaj Sayısı : 23 Kan Durumu : Safkan kuçu.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 29, 2012 5:12 pm | |
| Ad ve Soyad: Bianca Moreau. Yaş: 22. Tarafı: Aydınlık olarak bilinse de içinde bundan pek emin değil. İstenilen Rütbe: Esrar Dairesi çalışanı. RP Örneği: Seranie Yune. | |
|
| |
Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Şub. 29, 2012 6:18 pm | |
| | |
|
| |
Wulfric Eugéne Salieriant Esrar Dairesi Çalışanı
Mesaj Sayısı : 70 Kan Durumu : Safkan Yaş : 39
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Perş. Mart 01, 2012 10:52 am | |
| Wulfric Eugéne Salieriant 27 Belirsiz Esrar Dairesi Çalışanı Rp Örneği Adreateia'ya yollanmıştır... | |
|
| |
Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Perş. Mart 01, 2012 5:50 pm | |
| | |
|
| |
Alberto Peppi Hogwarts Bekçisi, Vampir
Mesaj Sayısı : 43
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Cuma Mart 02, 2012 2:01 pm | |
|
En son Alberto Peppi tarafından Ptsi Haz. 25, 2012 3:23 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Cuma Mart 02, 2012 5:32 pm | |
| | |
|
| |
Finrod Elenasse
Mesaj Sayısı : 56
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Paz Mart 04, 2012 10:44 pm | |
| Finrod Elenasse 24 Aydınlık Seherbaz Gwindor Elenasse ve Bingo Handbottle karakterleri benim olmakta. | |
|
| |
Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Ptsi Mart 05, 2012 11:28 am | |
| Başvurunuz onaylanmıştır. Rütbeniz veriliyor. | |
|
| |
Keane Delaney
Mesaj Sayısı : 46 Kan Durumu : - Rp Partneri : Totemler
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Mart 07, 2012 1:56 pm | |
| Ad ve Soyad: Anuja Jain Yaş: 26 Tarafı: Aydınlık İstenilen Rütbe: Seherbaz RP Örneği: - Spoiler:
Cümlelere dökemediği bir güzellikteydi, hani olur ya bahar yelinin yüzünüze vurduğu bir güneşin batmakta olan kızıllığı ile sarmıştır benliğinizi, aklınızdan çıkaramazsınız. Vurulmuş ve hala atmakta olan kalbinize o ankinden daha fazla yaşam verir aşk. Onu ilk gördüğünde böyleydi işte. Ne diyeceğini bilemez bir tutkunluktaydı. İçinizi tarifi imkansız bir duygu kaplarken dökemezsiniz bunu cümlelere, o an sessiz kalır ve bir şaşkınlığa uğrarsınız. Kulaklarınızda milyon tane melodi duyarsınız ama içlerindeki en güzel melodi o an gördüğün sevginin ta kendisidir. Rüzgar eser yüzünüze dondurucu soğukluğu ile ama aşkın büyüsündeki sıcaklık bedeninizi kavradığı için aldırış etmezsiniz. Hiçbir şey umurunuzda değildir o an, ne hışırdayan ağaç yaprakları ne grimsi bulutların verdiği yağmura dair küçük haberler. Görüş alanınızda tek bir güzellik vardır doğaya ve diğer her şeye olan tüm dikkatiniz dağılır ve ona odaklanırsınız. Oda böyle olmuştu işte. Ve o an genç adam hâlâ kalbinin durmamış olmasına şaşmıştı, bu kadar hızla çarparken bir son vermeliydi kendine, verebilmeliydi ki o güzelliğin büyüsünden kurtulabilmeliydi. Ama olmamıştı bu Mauricio'ya, küçük çalıların arkasında gizlenirken onun gecenin karanlığında ay'ın parıltısı vurmuş kızıl saçlarına ve balımsı gözlerine bakakalmıştı. İlk aşk'ın büyüsü bu olmalıydı. Daha toy bir delikanlı iken ne yapacağınızı bilemezsiniz bu durumlarda oda aynen böyleydi.
Karanlığın bir aldatmacası olduğunu düşünmüş ve gözlerini birkaç defa kırpmıştı, ama hayır bir hayal değil gerçekti. Onun nefes alıp verişlerini hissedeceğinden endişelenmişti, şayet bir gece tanrıçası gibi ayakta öylece dururken büyüsünün bozulmasından korkmuştu, çalıların arasında bir an kıpırdanmıştı, kıpırdanmış ve geri çekilmişti fakat ses çıkartmaktan korkuyordu, daha çok onun bu ses ile yok olacağından hayallerinin yıkılacağından korkmuştu aslında. Beklediğinin tam aksine bu küçük hareketi ile bir hışırtı duyulmuş ve kızıl saçlı güzel o an varlığından haberdar olmuştu. Onun burada ne aradığını bilmiyordu, fakat bir ilah olarak onu kabul edebilir ve dininden sapmış bir Şamaniste dönüp bu kadına tapınabilirdi. Kim olduğunu merak etmişti belini sıkan korsesi ile orada öylece dururken kendinden geçmemek elde değildi. O korsenin iplerini teker teker kendi elleri ile söktüğünü ve o beyaz tene sahip olduğunu hayal etmişti. Hayır böyle bir güzellik hiçbir zaman kendine ait olmazdı. Genç kadın varlığından haberdar olunca saklandığı yerden çıkmış ve karşısına dikilmişti. Bu ani hareketi ile şaşırıp şaşırmadığından emin değildi, yinede kaçıp saklanmak yerine karşısına çıkma cesaretini göstermişti. Hem neden kaçacaktı ki? Nede olsa bir kadındı değil mi? Ne zararı olabilirdi ki kendisine?
Gözlerini onun gözlerinden ayırmadı bir heykel tıraşın elinden çıkmışcasına kusursuz ve donuk yüzünü izlemişti o birkaç saniye içerisinde ve o kan kırmızısı dudağından dökülen sözcükler ile kendine gelmeye çalışmıştı, şayet sesi de en az yüzü kadar kusursuz ve büyüleyiciydi “Sen kimsin” diye sormuştu kızıl saçlarının yüzüne dökülen buklelerinden kurtulmaya çalışırken. Maurucio ise bir aristokrat dan beklenecek en güzel şekilde zarifçe eğilmiş “Ben Baron Latymer'in torunu Clement Thomasz bayan, sizi bu şekilde izlemek istemezdim, fakat o kadar büyüleyiciydiniz ki gözlerimi üzerinizden alamadım” utandığını hissetmişti, kendi al basmış yüzüne rağmen onunkiler donuk ve etkileyiciydi, bu kendini daha fazla toy hissetmesine sebep olmuştu o gün. Onun ileri ki günlerde bir vampir olduğunu öğrendiğinde aklını kaçırabilirdi. Belkide Catherine bunu bekliyordu ondan. Korkmalı ve korkunç biri olduğunu düşünüp onu terk etmesini düşünmüş olmalıydı. Bu yüzden ilk zamanlarda kendine bu kadar soğuk davranmış ve Clement onun önünde diz çöküp yanına alması için yalvarmıştı.
Evet, on yedi yaşlarında genç bir delikanlıydı, ailesi; annesi ve babası daha o küçük yaştayken bir yangında ölmüşler babasının tüm mal varlığı ve büyük babasının baronluk unvanı tek erkek evlat olduğu için kendisine kalmıştı. Catherine ile tanışmaları da tüm bu yaşadıklarından birkaç sene sonra gerçekleşmişti. Onun dişlerinin boynuna değişini hala hatırlıyordu, ilk teması dudaklarını teninde hissettiği ilk gün ve o kirazımsı dudaklarının tadına baktığı ilk an. Belki yaşamı boyunca değişmesine farklı bir kişiliğe sahip olmasında yardım eden tek kadın oydu. Çevrelerini saran komşu kasabalarda ikisi hakkında bir çok dedikodu çıkmış, genç kadının kendinden küçük bir çocuğu esir aldığı iddiası ile çoğu zaman rahatsız etmişlerdi. Catherine'nin pomme de sang'ı olduğu yıllarda bu tip insanlarla uğraşan hep kendi olmuştu. Evin demirle kaplı kapısını açar meraklı yüzlerle hep karşılaşır ve “ Hanımım müsait değil" derdi. yanında çalışan bir hizmetçi gibi davranırdı, oysaki Catherine'nin soyluluk unvanından bir üst mertebedeydi, bunu herkes biliyordu fakat umurunda olmamıştı ilk yıllar. Bu yüzden unvanından ve çevresini saran o çıkarcı akrabalarından uzaklaşmak için adının Mauricio Ruben olarak değiştirmişti.
Geçmişe dair yaşadığı ne varsa hayatından silmek istiyordu, öylede yapmıştı. Topraklarını satmış daha iyi gelir elde edebileceği başka yerlerde bunu kullanmıştı. Zaman ilerliyordu, bu zaman içerisinde Catherine'nin kendisine bağlandığını hissetmişti. Onun açısından böylede olmalıydı zaten , on yedi yaşını güzelliğini onun ellerine bırakmış ve gözleri önünde büyümüştü. Yirmi beş yaşlarında olmalıydı, İngiltere de doğumundan beridir süre gelen protestan ve Katolik çatışmaları sonucunda çıkan savaşlardan birine katılacağını söylemişti Catherine'e, gitmeli ve benliğini geri kazanmalıydı, çünkü uzun bir süredir onun büyüsünden kurtulamamış bir esir hayatı içerisindeydi. Tam o sene içerisinde sevdiği kadın kendisini dönüştürme kararı almıştı, bunun sebebini biliyordu. Bir insan olarak bu savaşa katılacak olsaydı savaşta ağır bir yara sonucu ölebilirdi, bu ihtimali göz önüne alamamıştı ve Mauricio gittikçe yaşlanmaya başlıyordu. Belki bunu yapmamalıydı çünkü ilk zamanlar kendini kontrol altına almakta zorlanmış acemi bir vampirdi, bu yüzden dilediği gibi savaşa gidebilecek güce sahip değildi. Birkaç sene geçmiş olmalıydı belkide daha fazla, ondan ayrılıp savaş alanlarına kendini attığında. Rütbe olarak hep üst mertebede kalmıştı , çünkü sıradan bir insan gibi güneşe çıkamıyor ve sadece savaş stratejilerini yönetmekle yetiniyordu. Bu seneler boyunca kendi kendini kontrol etmeye alışmış kan kokusuna dayanıklı bir hale gelmişti. Aradan ne kadar yıl geçtiğini bilmiyordu sonunda eve döndüğünde tekrar sevdiği kadının büyüsü altına girmişti. Ama bu sefer o küçük on yedi yaşındaki çocuk değil, tam tersi yetişkin bir adamdı.
Maziye dalmaktan vazgeçtiği anda gerçek dünya ile karşılaşmak çok fazla hoşuna gitmemişti, karanlık da gözlerini açtığında gözlerinin etrafında uçuşan toz zerreciklerine odaklanmıştı, üzerindeki örtüyü çekip ayağa kalktı, çok uzun bir süredir gündüzleri geceleri, geceleri ise gündüzleri olmuştu. Buna alıştığı için artık güneşin o altınımsı parıltılarını aramıyordu. Catherine'in nerede olabileceğini merak etti, şayet yanındaki yer boştu ve bu hoşuna gitmemişti. Odanın kapısını açıp dışarı çıktığında, kısa bir süre önce tuttukları hizmetkarı yanında belirdi. “İsteğinizi yerine getirdim efendim.” kolundan tuttuğu kısa boylu fakat kıvrak hatlara sahip fahişeyi önüne itti. Kız sinir bozucu derece kıkırdak bir tipti. Bezgin bakışlarını adamın üzerine diktiğinde 'bunu mu bulabildin! ' der gibi kısa bir bakış attı. “Kolunu uzat.” dedi kısa ve net bir şekilde. Kız ise anlamsız ve şapşal bir ifade ile yüzüne baktığında ona kızgın bakışları ile cevap verdi. “Catherine bundan hiç hoşlanmayacak.” uzun bir süre olarak nitelendirdiği zaman dilimi boyunca beslenmediği için teni solmuş ve gözleri açlıkla kararmıştı, yüzünde herhangi bir mimik çizgisinin dahi olmaması da ayrı bir durumdu. Kızın korktuğunu hissedebiliyordu ve onun korkusu kendisine haz veriyordu.
Kolunu hızla çekip dişlerini tenine geçirdiğinde, beslendiği kızın teninin solduğunu gözlerinin akının çekildiğini hissetti. Kısa bir süre sonra zaten ölmüştü. Pommede Sang'ı olarak bile kullanmadığı bu geçici hizmetkarının tek görevi evi temiz tutuyor ve kendisine bazı zamanlarda av buluyor olmasıydı. Yaşlı adamın sarhoş yüzüne baktı ilgi ile, hiçbir zaman ayık olmaması da cabasıydı. Çevresine alkol kokusu yayarak dolaşsa da onun iğrençlikle kırışmış dişsiz suratını görmek hoşuna gidiyordu. İşine fazlaca yarıyor olması da cabasıydı. Evden dışarı çıktı. Dean ormanı yakınlarında bir yere kadar yürüdü amaçsız bir şekilde, güneş çoktan batmış yerini geceye bırakmıştı, az ötede ormanın bir ucunda akan şelalenin başında onu gördü. Belkide artık nerede olduklarını bilmeseler de bir şekilde birbirlerini hissediyorlardı, yanına yaklaştı sessizce belki de geldiğini çoktan hissetmiş ve herhangi bir tepki vermemişti. “Nereye kaybolduğunu merak ettim.” dedi. Dalgınlığından kurtulup kendisi ile ilgilenmesi için kurduğu cümleleri biraz yüksek sesle söylemişti. Bu gün her ikisi içinde nasıl geçerdi bilmiyordu. Belki küçük birkaç av belkide başka bir şey.
| |
|
| |
Marilou Sláine
Mesaj Sayısı : 209 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları. Çarş. Mart 07, 2012 4:15 pm | |
| | |
|
| |
| Sihir Bakanlığı Alımları. | |
|