|
| | Diğer Rütbelere Alımlar. | |
|
+84Savannah C. Madden Agathias Sedona Treveaux Eldridge Midgley Lucian Langeais Frideswide Aurangzev Gisela Müller Amy Pond Andreina Barries Marius Moore Karina García Dolores Aaron Boswell Ringëril Squidna Caitria Cormack Evyleen Beaumont Blythe Boivin Alyona M Klavdiya Quentin Altamura Blaise Cynnton Milen Ignatov Ignazio Moratti Ivonne Vàrkony Béatrice Vladya Lucretia Morales Belinda Vàrkony Tania Ortuño Fritjof Tyra Wijmie van der Linde Attila Qinghai Celestina Christel Sky Massingberd Dorian Dujardin Seoirse Rowan Elameria Vera Dantes Orlena Cher Daveney Marishka Delilah Malkavian Dorian Grace JunHo Flynn Chadwick Adreanna Vladislav Lora Hawkins Bendt Ahlefeldt Luke Bront Charles Quinn Luanna Guadalupe Claudia Chelestis Charlotte D. De'Lauthé Rose James Seçmen Şapka Gordon Warner Ofélia Marcelline Behzat Ç. Kaname Kuran Judas Rainhard Nienna Elenasse Adam Axel Polyhymnia Qixinâ Billius Amorthane Seryoja Arkadyevna River Dunetz Yulia Mullendore Josephine Laurens Alexander Augustine Joanna Beth Svensson Marilou Sláine Elizabeth Rhea Stonewall Woman in White Winter Clausen Kyle Cleveland Alewndra Palyaço Adelphe Ida Rigola Connie Porter Essence Marley Claire Belle Adrasteia Quiwen Meg Margold Josefiina Ilmarinen Maxim Querta Eslina Senalda Passion L. O'Sheila Bjørn Devereaux 88 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Nienna Elenasse
Mesaj Sayısı : 283 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Mayıs 31, 2012 5:19 pm | |
| | |
| | | Alyona M Klavdiya
Mesaj Sayısı : 294 Rp Partneri : ignatov kalp.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Mayıs 31, 2012 7:03 pm | |
| Ad ve Soyad: Alyona M Klavdiya Yaş: 20 İstenilen Meslek: Kimyager İstenilen Mesleğin Açıklaması: Kimya ile uğraşıyor. Tepkimeler, ilaçlar, oydu buydu kimyayla ilgili her şey yani. Deneyler yapıyor kendi çapında. RP Örneği: Mischa Marcio
*karakter muggle olacak yalnız başvuru yeri bulamadım *-*
| |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Mayıs 31, 2012 7:05 pm | |
| Rütbe verildi. Muggle olmak için belirtmen yeterdi, oldun. :B | |
| | | Blythe Boivin
Mesaj Sayısı : 6 Kan Durumu : Muggle. Rp Partneri : Nathaniel sevişelim mi?
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Haz. 06, 2012 10:52 am | |
| Ad ve Soyad: Alyona M Klavdiya Yaş: 17 İstenilen Meslek: Muggle İstenilen Mesleğin Açıklaması: Büyüm falan yok, sıradanım, dertliyim. RP Örneği: Adrasteia. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Haz. 06, 2012 10:57 am | |
| | |
| | | Evyleen Beaumont Vampir, Oyuncu
Mesaj Sayısı : 43 Kan Durumu : -
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Haz. 07, 2012 5:36 pm | |
| Ad ve Soyad: Deavon Marius Yaş: Henüz karar veremedim yaşına. İstenilen Meslek: Gizli Ajan / Vampir İstenilen Mesleğin Açıklaması: Vampirler ve karanlık büyücüler adına çalışan gizli bir ajan işte. RP Örneği: Lillian Moreau diğer karakterimdir. | |
| | | Caitria Cormack
Mesaj Sayısı : 106 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Haz. 07, 2012 6:02 pm | |
| | |
| | | Ringëril Squidna
Mesaj Sayısı : 5 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Haz. 09, 2012 12:32 pm | |
| Ringëril Squidna 32 Karanlık Lord Açıklama ve Rol Oyunu örneği Adrasteia'ya verilmiştir. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Haz. 09, 2012 1:07 pm | |
| Rütbe, Karanlık Büyücü olarak veriliyor. | |
| | | Aaron Boswell Muggle
Mesaj Sayısı : 4 Kan Durumu : 0+ Yaş : 31
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Paz Haz. 10, 2012 2:10 pm | |
| Aaron Boswell 20 muggle büyüm yok işte, parasızım pulsuzum, büyüsüzüm. Tam takır kuru bakır. Şans bana gülmüyor hiç. carmelita l'creamory asıl karakterim. | |
| | | Karina García Dolores Gryffindor VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1537 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Veela, Meta.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Paz Haz. 10, 2012 2:11 pm | |
| | |
| | | Marius Moore Suikastçı
Mesaj Sayısı : 10 Kan Durumu : - Rp Partneri : Lil'de gözü var. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Ptsi Haz. 11, 2012 10:54 am | |
| Ad ve Soyad: Kang Gyung Joon Yaş: 20. İstenilen Meslek: Suikastçı. İstenilen Mesleğin Açıklaması: Müşterilerinin belirlediği hedeflere suikast düzenleyen bir kurum adına çalışıyor. RP Örneği: Lillian Moreau. | |
| | | Andreina Barries Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 628 Kan Durumu : Safkan olduğunu sanıyor. Özel Yetenek : Zihinbendar, metamorfmagus.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Ptsi Haz. 11, 2012 11:11 am | |
| | |
| | | Amy Pond
Mesaj Sayısı : 24
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Ptsi Haz. 11, 2012 4:43 pm | |
| Ad ve Soyad: Amy Pond Yaş: 20 İstenilen Meslek: Moda Dergisi Editörü İstenilen Mesleğin Açıklaması: Ünlü bir moda dergisinde moda yorumcusu gibi bişi. RP Örneği: - Spoiler:
Başka bir sitede yazdığım farklı bir karakter rpsidir. Umarım sorun olmaz.
Gözlerden uzak sakin bir köydü yaşadığım yer. Küçücük köy evleri ve dondurucu soğuğuyla paha biçilemez bir güzelliğe sahipti. Kar, üç mevsim yerden kalkmazdı Vaala köyünde. Diğer bir mevsimse buz gibi rüzgar, karın soğuğunu aratmazdı. Ormanlıkların fazla olduğu ve evlerin ağaçlardan yapılma olduğu bu köyde yaşardım. Finlandiya'nın unutulmuş köyünün unutulmuş bir evinde. Kırmızı prefabrik bir evimiz vardı. Fazla güzel olamsa da idare ederdi. En azından kendime ait bir odam vardı. Komşumuzun o da yoktu. 4 çocukları olan o aile hiç aklımdan silinmez. Çocuklarının hepsinin aynı odada kaldığını öğrenince ağzım açık bakıp patavatsızca sorular sormuştum. Annem ise direk kızmıştı bana. Bu tarz soruların sorulmaması gerektiğini öğretmişti. Ah, annem. Beyaz tenli, sarı saçlı güzel ve sıskaca bir kadındı. Evinde yemeğini yapar sonra da benle babama kazaklar örerdi. Babam, babam ise gemilerde çalışırdı. 4, bazen 5 ay gelmediği olurdu. O zamanlarda annemle yatardım. Gelince de bize bir sürü balık getirir ve hepsinin ismini öğretirdi bana. Güzel bir akşam yemeğine şahit olur, sonra da hep birlikte sohbet ederdik. Karşılarında dans etmeye bayılırdım. Şimdi ise ben daha çok küçükken başıma gelen bir olaydan bahsedeceğim size.
~
Küçük, sıska bir kız köyün en neşeli saatlerinde Vaala köyünü geziyordu. Okulunun önünden geçmişti en son. Şimdi ise ormandda gezmeyi planlamıştı fakat annesi izin vermeyince dört tane arkadaşını da yanına aldı. Onların hepsinin kardeş olduğu göz önünde bulundurulursa, küçük kız kendini biraz dışlanmış hissediyordu. Kızıl uzun saçlarını kulaklarının arkasına atarak şapkasını düzeltti. Etrafa göz gezdirdiğinde, ağaçların arasından yere çöken ışık huzmelerini farketti. Kendi kendine yaptığı oyuna herkes katılmaya başlamıştı şimdi. Huzmelerin yere düştüğü kısımlar arasında zıplayıp duruyor ve koşuşturuyordu. Güzel bir gündü fakat böyle devam edecek miydi? Koşuşturmaktan terleyen çocukla dolan orman biraz kükrercesine esti. Küçükler korkarken büyükler onlara sarıldı. Fakat Hannah denilen sıska kız tek başına bir ağacın arkasına saklanmıştı. Rüzgardan fazla korkmazdı fakat ilk defa böyle şiddetli bir rüzgar görüyordu. En azından dışarıdayken. Rüzgarın yavaşlamasıyla Hannah'nın ağacın arkasından çıkması bir oldu. Etrafta hala bir esinti vardı fakat öyle hissedilmiyordu. Hannah, kalın montunu biraz daha sıkarken etrafına bakındı. Dört kardeş hiçbir yerde gözükmüyordu. Kalp atışı hızlanırken korku, bütün vücudunu sardı. Gözlerinden yaşlar akmaya başlarken ne yapacağını şaşırdı.
Ayaklarını kendine çekmiş ve elleriyle sarmalamış bir şekilde bir ağaca yaslanmıştı. Gözlerinden akan yaşları çaresizce silerken etrafın saf sessizliğini dinledi. Ormandaki güzel melodiyi duydu. Bu onu mutlu edeceğine korkutmuştu. Tekrar ağlamaya başladığı sırada bir ses duydu. Çıt. Küçük bir ses. Belki de istenilmeden çıkarılmış bir sesti bu. Küçük kız bir umutla kalktı. O bu sesi yardım olarak düşlerken bir büyük bunu tehlike olarak görürdü fakat günahsız bir can, sadece bu kadar düşünebiliyordu. Birkaç adım ilerledi sese doğru. "Kim var orada? Vaala köyünü bilir misiniz? Beni oraya götürür müsünüz?" Küçük kız köyüne gitmeye yardım ararken ikinci sesi duymasıyla biraz daha güldü. Onu kurtarmaya geldiklerini düşünmüştü. Fakat etrafta kimse yok gibiydi. Küçük kız içinden bütün kalbiyle evine dönmeyi diledi. Bir ses daha işitti. Yerden sürünerek gelen bir şey gördü. Yavaşça geriledi. Korkudan yüreği ağzına gelmişti. Kocaman bir yılanın ona doğru gelmesine karşı verdiği tepki ise tiz bir çığlık ve ardından "Lütfen bana zarar verme.." dedi. Kızın korkularına iki kat daha ekleyen yılan konuştu. "Seni evine götürebilirim. Beni izle." Kız ikinci tiz çığlını basmış ve ağlamaya devam etmişti. "Beni duyabiliyor musun?" Yılan onaylarcasına baş salladı ve sürünmeye başladı. Hannah, onu takip etmesini biliyordu. Onu kaybetmek istemediğinden koşar adımlarla ilerledi. Yaklaşık on beş dakika takip etti onu. Yılan konuşmadan devam etti. Köy gözükene kadar süründü, gözükünce durdu. Etrafında bir tur attı ve konuştu. "Buradan sonra sizi yanlız bırakıyorum. Eve güvenlice gidin. Tekrar görüşeceğiz." Hannah istemsiz bir şekilde gülümsedi ve bir saniye dursa kaybolacakmışçasına koşmaya başladı. Evinin önüne kadar durmadı. Kapıyı hızlıca çaldı. Annesi, bulaşıklı ellerle kapıyı açınca küçük kız candan bir şekilde annesine sarıldı. Bütün göz yaşlarını boşaltırken annesi ona ne olduğunu sorup durdu fakat küçük kızın cevap verecek mecali yoktu. Yatağına yattı ve masum bir uyku çekti.
~ Birkaç Saat Sonra
Gözlerini büyük sesler yüzünden açmak zorunda kaldı. Dışarıdan gelen gürültüyü çok merak etmişti. Hafifçe kalktı. Etrafına bakındığında annesini göremedi. Nedensiz bir endişeye kapılınca dışarıya çıktı. Büyük bir kalabalık. Ellerinde meşale ile dolu bir topluluk ve karşılarında sadece annesi. Kız korktu. Gözünden damla damla yaş akmaya başlayınca annesi içeri girmesi gerektiğini söyledi. Fakat topluluğun en başındaki kadın sinsice Hannah'yı süzdü ve konuşmaya başladı. "Bu kız bir şeytandır. Onu yılanlarla konuşurken gördüm. Köyümüze lanet getirecek. Yakalayın!" Hannah ağlamaya başladı. Yaptığı şeyden utanıyor muydu? Bu yüzden mi ağlıyordu yoksa kadının laflarına mı? Ne yapacağını bilmiyordu. Sadece ağlıyordu. "Kanmayın onun ağlamasına. Kandırmk için yapıyor. Şeytan o! " diyerek tekrar konuştu kadın. Yaşlı kadın tipiyle yetirnce korkutmuştu onu. Bir de söyledikleri yüzünden iyice ürkmüştü küçük kız. Annesi koşarak yanında geldi ve kucağına otturtarak sarıldı ona. Saçlarını okşadı güzelce. Sevdi bir süre. Sonra bir hışımla baktı, Hannah'yı öldürmek isteyen topluluğa. "Bu yaşlı kadına mı inanıyorsunuz? Küçücük kızdan ne istiyorsunuz. O kadın eğlence arıyor. Kızım ne yapabilir?" dedi. Annesi onu bir güzel korurken insanlar ona inanmaya başlayıp dağılmaya başlamıştı. Herkes kadının bunamış olduğunu düşünüyordu şimdi. Fakat aslında haklıydı; o bir cadıydı.
~Evin İçerisinde
Sessiz duvarlar, sessiz anne. Hiç bir şey söylemiyor, sadece düşünüyor gibiydi. Küçük kız ise sakinleşmiş ve yatağına yatarak yılanı düşünüyordu. Nasıl konuşmuştu onunla? Kafasına takılan bu soruyu düşünürken içinden geçirdi. Ihmettelen, jos olen vihainen? Kendini anında inandırabilirdi. Böyle bir yeteneği vardı fakat inanmak istemiyordu. Sadece ayıcığına sarılıp uyumak istiyordu. En sevdiği ayıcık. Bir tane gözünü bebekken yemiş bile olsa da hala çok sevimli duruyordu. Bu belki de babasının ona balıktan başka getirdiği tek hediyeydi. En değerlisi diyebilirdi. Ayısına sarılıp tam uyuyacakken annesinin narin fakat oldukça endişeli sesini işitti. "Bu kadar zamandır sakladım. Ama bilmeli, onun hakkı." Ne? Neyi bilmeliydi Hannah? Annesi ne saklıyordu? Hemen doğruldu ve annesine baktı. "Neyi bilmeliyim anne?" Annesi biraz korkmuş, biraz da geilmişti. Hannah, annesini ilk defa bu kadar solgun görüyordu. Gözlerinin altı kararmış ve en az iki kilo daha vermişti. Annesi döndü ve yanına oturdu. Hannah'nın bir elini kucağına aldı ve sımsıkı kavradı. "Gel tatlı kızım. Sana bir şey söylemeliyim. Sen, o kadının dediği gibi bazı özel şeylere sahipsin. Ama iyi yönden. Sen bir büyücüsün. Hatta okuluna gidersen en iyisi olursun." Ne? Şimdi büsbütün şoka girmişti. Bir cadı mı? Annesi her zaman onların masal olduğunu söylerdi fakat gerçekti. Kendine izin veremeden ağzı kulaklarına kadar gitti. Fakat annesine kızgındı. Tekrar büzdü dudaklarını. Bu sefer alev saçan gözlerle bakma sırası Hannah'daydı. "Ne? Anne nasıl söylemezsin?" Annesi ürkmüşçesine geriledi. Söylediğine pişman olmuş gibiydi. Fakat vazgeçeceği de malum durmuyordu. "İstersen seni okuluna götürebiliriz. " Bu harikaydı. O da sonunda farklı bir yere gidecekti. Çok eğlenecekti. Yeni yerler görmesi ve yeni arkadaşlar edinmesi düşüncesi onu sevinçten havalara uçuracaktı. Ya da bunu okulda öğrendiği zaman kendi yapardı. "Haydi sana bir hikaye anlatayım. Adı Hogwarts olan bir okul varmış..." Küçük kız annesinin kucağına oturdu ve onu dinlemeye başladı. Onun için hayatında yeni bir sayfa açılıyordu.
[/i][/color]
[color=gray][i]
| |
| | | Andreina Barries Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 628 Kan Durumu : Safkan olduğunu sanıyor. Özel Yetenek : Zihinbendar, metamorfmagus.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Ptsi Haz. 11, 2012 5:35 pm | |
| | |
| | | Gisela Müller Hayat Kadını
Mesaj Sayısı : 9 Kan Durumu : Safkan Rp Partneri : Olsa kesin öldürürdüm kız arkadaşlarını.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Haz. 21, 2012 1:07 pm | |
| (Rütbe aldırmak için başvurdum) Ad ve Soyad: Gisela Müller Yaş: 25 İstenilen Meslek: Hayat Kadını İstenilen Mesleğin Açıklaması: İşte. RP Örneği: - Spoiler:
Ay ışığının az çok aydınlattığı, köhne, gösterişsiz yatakhanenin içindeydiler. Hafif aralanmış pencerenin içeriye giren serin rüzgar odanın içerisindeki rahatsız edici havayı bir nebze de olsa dağıtıyordu. Yığınla öğrencinin, tıkış tıkış birkaç odaya böylece sıkıştırılması bir hayli mantıksızdı. Evet, oldukça rahatsız edici bir durumdu. Gisela, orta düzeyde geçinen ailesinin yanından gelmişti buraya. Elbette ki zor olmuştu onun için, alışması çok zaman almıştı. Her zaman kendi evindeki rahatı, huzuru özlüyordu. Burada ciddiyetten ölen, öğrencileri disipline etmeye programlanmış yetişkinlerin arasında bunalıp çıldırmamak pek de elde değildi. Okulda onun için birkaç teselliden başka hiçbir şey yoktu, bunların arasında seneye mezun olup kurtulacak olması da yer alıyordu tabii. Bir diğer tesellisi ise boynundaki taşlı kolyeydi. Senelerin geçmesiyle paslanmış, eski gösterişli halinden eser kalmamıştı. Okula başlamadan önce ailesinin ona verdiği hediyeydi bir nevi. Geceleri ellerini göğsünde birleştirir, kolyesini parmakları arasında hafifçe sıkarak tutar ve düşünürdü. Yaşadıklarını, yaşayamadıklarını ve buradan çıktıktan sonra yaşamak istediklerini. Gerçekçi, dalgaya alan görünümünün arkasında tam bir hayalperest yatardı. Elde etmek istediği pek de bir şey yoktu aslında, sahip olduklarıyla mutluydu. Her şeyi kendine dert edinen, kuruntulu, fesat bir insan değildi. Gisela, olayları sonuna kadar pollyannacılık ile halletmeye çalışan bir pembe gözlük faciasıydı bir nevi. Acıyla yaşanacak ölümüne kadar yaşayabileceği ve yaşatabileceği her şeyin gerçekleşmesindeydi aklı. Evet, bir de arkadaşı Giedre vardı. Ne zaman bir muzırlık peşinde olsalar bir ayağı diken üstündeymişçesine davranırdı. Gerçi, bu seferki yapacakları pek de kolay lokma olmayacaktı. Günlerdir peşini bırakmıyordu Giedre'nin, ısrarla dolanıyordu etrafında. Sonunda kabul ettirmiş, dediğini yaptırmıştı. Kesinlikle gözünü kırpmaması gerekiyordu o gece. Herkesin, derin uykularına dalmalarını bekliyorlardı. Gisela, gün boyu epey yorulmuştu, içinden uçuş dersine lanetler yağdırmadan edemiyordu. Bu bir ders değil, eziyetti onun için. Ders seçimlerinde dahi arkadaşlarının etkisinde kalıveriyordu, yıllardır durum böyleydi. O gece, Gisela ve Giedre için biçilmiş kaftandı adeta. Zira ertesi gün tam anlamıyla boş geçecekti onlar için. Gisela, her ne kadar heyecanından kendini alıkoyamasa da yapacakları şeyin yanlışlığını bir türlü aklından silip atamıyordu. Zihni, ona doğruyu göstermeye çalışsa da bunu Giedre'ye belli etmemek için kendini bir hayli zorluyordu. İkna kaabiliyeti onu genellikle başarıya ulaştırıyordu. Ah, pardon. Her zaman.
Yorgunluğundan kendini alıkoyamamıştı. Göz kapakları gittikçe ağırlaşıyor, ona tonlarca yük gibi geliyordu. Her seferinde kendini engelleyebilmek adına gözlerini sonuna kadar açmaya çalışsa da kesinlikle tam anlamıyla başarılı olamıyordu. Ay ışığının hafifçe vurduğu yatağının bir gölgeyle kaplandığını hissetmiş, bir anda irkilmişti. Yatakta hafifçe yana dönmüş ve tepesinde dikilmiş duran Giedre'ye bakıyordu. Hafif korkmuş ama oldukça heyecanlı bir genç kız bakışları vardı Gisela'ya yöneltilmiş. Gisela, yorganın içinde dolanmış ince uzun bacaklarını yavaşça çıkarmış, oturur pozisyona geçmişti. 'Immh, içim geçmiş.' kimsenin duyamayacağı şekilde hafifçe fısıldamıştı. Giedre'nin hazır olduğunu farkedince etrafına bir bakınıp ayağa kalkmıştı. Üzerine birkaç bir şey geçirmişti, özensizdi. Odadan çıkacakları sırada son bir kez kontrol etmişti odayı, her şey kesinlikle tıkırındaydı. Giedre önden, Gisela arkadan parmak uçlarında ilerliyorlardı çıkışa doğru. Koridorlardaki ışık, onları ele vermeyecek kadar hafif ve sönüktü. Giedre'nin bir anda nedensizce kahkaha koparışı Gisela'nın ödünü patlatmıştı. İşaret parmağını dudağına sertçe bastırarak sessiz olmasını ifade ediyordu, kendi de kıkırdamasını ihmal etmiyordu elbette. Çıkış kapısını kendi bedenleri sığacak kadar aralayıp hızla çıkmışlardı binadan. Temiz havayı bir anda teneffüs etmek iyi gelmişti belki de, Gisela'nın yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Giedre, Gisela'dan ayrılıp yaklaşık 10 metre ileride bekliyordu çocuğun gelmesini. Karanlığın altından yavaşça beliren genç adam Giedre'nin yanına gelmiş ve ona küçük bir torba vermişti. Giedre, hemen cebine koymuştu onu. Ne konuştuklarını tam olarak duyamıyordu Gisela. Dikkatlice etrafına bakınıyordu birilerinin gelmesinden haberdar olabilmek adına. Giedre, çocuğun yanından ayrılıp geliyordu ve birkaç metreden fırlatmıştı torbayı genç kıza. Gerçekten sinirli ve bir hayli ürpermiş gözüküyordu. " Geceyi burada mı geçireceğiz? Olmaz, yakalanırız Gisela." dedi kısık ses tonundan vazgeçmeden. Gisela'nın gitmek gibi bir niyeti yoktu. Bahçenin arka taraflarında bu şeyi kullanmaktan yanaydı düşünceleri. Giedre'nin kontrolü onun ellerine vermesi üzerine Gisela peşinden gelmesini işaret etti beden hareketlerini kullanarak. Çimlerin hışırtısını pek de dikkate almayarak ve etraflarını iyice gözetleyerek bahçenin arka kısmına gelmişlerdi. Gisela, Giedre'nin tutucu bakışlarından kendini alıkoyup çimlerin üzerine oturmuştu. Burada onları kimse göremeyecekti zaten. Elindeki torbanın ağzını yavaşça açmıştı, sesi en aza indirgemek için. Bembeyaz toza işaret parmağını değdirmişti yavaşça ve sonra diline sürmüştü parmağını. Tadı, gerçekten berbattı. İşin aslı, Gisela bunu nasıl kullanacaklarını da gerçekten bilmiyordu. Utana sıkıla dudaklarından kelimeleri döküverdi; ''Nasıl yapacağımız hakkında en ufak bir fikrin varsa söylemelisin.'' dedi ve oturduğu yerde bağdaş kurdu.
Sırtının tahriş olmasını sağlayan ağaca pek de aldırış etmiyordu Gisela. Okul bahçesinin arka tarafına gelmeleri hiç kuşkusuz iyi bir plandı. Ön taraflarda onları ele verecek kadar sayıda lambalar vardı, yaptıkları bu yanlışı okul pencerelerinden kafasına esip bakıcak olan birine canlı yayın yapmak istemezlerdi elbette. Fakat içinde bir bekçi korkusu vardı, etrafı kolaçan etmek adına bir yürüyüşe çıkacağı sırada onları kesinlikle görecekti. İleriki kariyerlerinin başlamadan bitmesine neden olabilirdi böyle bir durum. Bekçi yaşlıydı, belki birkaç sinsilikle onu da alt etmeyi başarabilirlerdi ama Gisela, yanındaki genç kızın bu stresi de kaldıramayacağından adı gibi emindi. Giedre, dizlerini göğüslerine kadar getirmiş ve elleriyle de destek alıyordu arada. Fazlasıyla korkmuş olduğu ve heyecanının doruklara çıktığı çok belli oluyordu ki Giedre yalnız böyle zamanlarda dudaklarını hiç durmadan kemirirdi. Hafifçe meylediyordu olduğu yerde, bir şeyler olacaksa çabuk olsun bitsin der gibi bir hali vardı. Kafa yapıları kesinlikle uyuşmuyordu ikisinin. Gisela, bu yaptıklarının onlarda iyi bir hatıra bırakacağını, unutamayacaklarını da çok iyi biliyordu. Duymuştu, bu şeyin ne kadar rahatlatıcı ve sersemletici olduğunu. Umutların yeşerdiği, yıldızların bir başka parladığı, gökyüzünün kendini karanlığa emanet ettiği bu gece de Giedre ile birlikte -zorla da olsa- eğleneceklerdi. Gisela bundan emindi. Giedre ile geçirdiği zamanların onda eşi benzeri yoktu. Onunla konuşacağı şeylerin sonu gelmiyordu, her zaman birbirleri hakkında açığa çıkardığı yeni bir şeyle birlikte büyüleniyorlardı. Gisela, zaman zaman ona ne kadar bağlandığını görerek öylesine şaşırıyordu ki, bu davranışların kendisine ait olmadığına kendisini ikna etmeye çalışıyor, ama diğer yandan da artık onsuz bir hayat düşünemiyordu. Evet, gerçekten harika bir ikiliydiler. Sabah kahvaltısından, yatakhanedeki derin uykularına kadar madden ve manen hep birliktelerdi. Ciğerlerine dolan derin bir nefesle beraber düşünceler de zihnine hücum etmişti işte. Silip atmak istediği onca anısı varken aklında, hala aynı şeyleri yapmaya devam ediyordu. Bu kesinlikle kendini kandırmaktan başka bir şey değildi. Kuzeni Marcus, beraber bir kere denemişlerdi avcunda tuttuğu torbadaki şeyi. Giedre'ye bunu hiç anlatmamıştı. Kesinlikle haberi olsun istemiyordu. Bir kere denemiş ve sonuçlarını en acı şekilde ödemişti. Vücuduna enjekte ettikleri bu madde onları berbat bir baş ağrısına itecek ve büyük pişmanlıklar yaşayacaklardı belki de. Gisela, henüz yeni yeni unutturmuştu bulanık zihnine olanları. Fakat, artık büyüdüğünü kendi kendine kanıtlamak için olduk olmadık bir sürü şey deniyordu. Aklına kazınan o an çıkmıyordu bir türlü görüntüsünden, Marcus'un can çekişerek gözlerinin önünde gözlerini yumması. Evet, bu madde onun hayatında en değer verdiği insanlardan birini almıştı elinden. Ciğerine saplanan hançer misali bir pişmanlık duygusu vardı, onu besleyip büyütüyordu adeta. Tam olarak ölümünün sebebi bu şey olamazdı elbette, belki de bir hastalığı vardı buna karşı bünyesinde. Giedre ile aynı şeyleri yaşamayı istemiyordu ama uyuşturucu kullandıktan sonraki hallerini özlemişti oldukça. Evet, tekrar yaşamayı diliyordu. Saçmalamayı, düşünmeden konuşmayı, elinden geldiğince içindekileri aktarabilmeyi.
Giedre, bir anda genç kızın elinden torbayı almıştı. Tozun bir kısmı yavaşça serpilmişti yere. Biliyordu, parmaklayıp yalayarak kullanılmayacağını. Fakat belli etmek istemiyordu arkadaşına. “ Toz sanki şekeri andırıyor. Kristal taneleri gibi. Bu pipetleri kulağımıza sokmayacağız sanıyorum. Burundan çekildiğine eminim. İlk ben deneyeceğim.” dedi genç kız kendinden emin tavırlar sergileyerek. Gisela, heyecanının zirve yaptığı o an ona pür dikkat kesilmiş, her hareketi ezberlemek istercesine onu inceliyordu. Giedre, elindeki torbayı burnuna yaklaştırmış ve pipetin bir tanesiyle burnuna havayı çekmişti. Nasıl yapılacağını incelemiyordu Gisela, elbette. Yüz ifadesindeki değişime dikkat ediyordu, bir şeyler yolunda gitmeyebilirdi de. Marcus'la yaşadığı talihsizliği belki o an da yaşayabilirlerdi. Buna asla göm yumamazdı. Giedre, yüzüne şapşal bir gülümseme yerleştirmişti. Arkasına yaslanmış ve öylece uzanıyordu. Gisela, bunun acı çekmek olmadığını biliyordu. Giedre için sevinmişti, o gerçekten eğleniyordu. “ Bu şey harika. Hiç olmadığım kadar canlı hissediyorum. Ve biraz da aptal, her zamankinden daha da fazla. Hatta şu an seni kucaklayıp kilometrelerce koşabilirim. Tanrım, bana öyle bakma. Dene ve gör.” dedi bir anda doğrulup gözlerini Gisela'ya diken genç kız. Gisela, onun bu hallerini görüp kahkahayı basacaktı ki sessiz olması gerektiğini hatırladı. Gisela da çimenlerin üstündeki torbayı aldı ve aynısını kendisi de yaptı. Fakat çok fazla çekmişti, eskisinden de fazla. Bir şey olmayacağından nasıl oluyorsa çok emindi. Etkisini kısa sürede göstereceğini de biliyordu zaten. Şimdilik beklemekten başka bir yolu yoktu. Bu güzel olacaktı.
Gisela da arkadaşının yanına uzandı. “ Hey Gis. Bana nasıl katlanıyorsun? “ dedi Giedre. Bakışları hafif incinmiş ama halinden memnundu. Gisela, bunu kendi kendine bazen düşünüyordu. Evet, kesinlikle uyuşmuyorlardı. Fakat bu bir sorun değildi onun için. Herkes aynı olmak zorunda mıydı? Elbette ki hayır. Giedre'nin eli Gisela'nın yanaklarına dokunuyordu, ” Bir de ne zamandır bu kadar sevimli gülümsüyorsun?” dedi çok beklemeden genç kız. Gisela, gerçekten çok şaşırmıştı. Bu kadar zamanda uyuşturucunun etki yapmayacağını düşünüyordu. Giedre, garip davranışını anlayınca elini çekmişti kızın suratından. Gisela kelimeleri toparlamaya çalışarak, ''Biz arkadaşız Giedre, farklı olsak bile ne sen bana uymak zorundasın ne de ben sana. Unutma tatlım, zıt kutuplar her zaman birbirlerine daha yakın olmuştur.'' dedi ve ikna edici olmayı ümit ediyordu içinden, iyi niyetiyle. Başının altında ellerini birleştirmiş, bacak bacak üstüne atmış bir şekilde uzanıyordu hafif nemli çimlerin üzerinde. Farklı tellerden çalan alakasız düşünceler bir girip bir çıkıyordu zihninde. Çimlerden geldiğini düşündüğü hışırtılar onun irkilmesine neden olmuştu ve istemsizce etrafına bakınmıştı aniden. Biraz uzaktan da olsa bir ses duyduğuna emindi. Fakat huzurunu bozmak gibi bir niyeti de yoktu, Giedre'nin de duymuş gibi bir hali yoktu. Biraz olsun rahatlamıştı ve sakin havasına tekrar dönmüştü. Arada bir tek gözünü açıp kısık bir şekilde Giedre'yi kontrol ediyordu. Kesinlikle korkuyordu bir şeylerin ters gitmesinden. ''Bir şeyler hissediyor musun? Bir değişiklik var mı?'' diye sordu Giedre'ye kendinde bir şeylerin olmadığını teyit etmek istercesine.
Aklında beliren cismani düşüncenin şekli karşısında çehresine yerleşmeyi başaran tebessüme engel olmak istememişti. Çehresindeki tebessümün arasına büyük bir gizemli ifade girmişti. Aklındaki bir çok soru işaretinin üstündeki sır dahi onları ölüme sürükleyebilecekken cevaplarının yarattığı karmaşa ve kaosun neler yapabileceğini aklında tüm gerçekliği ile kabul edip düşündüğünde, bir çok sorunun baş göstermesi durumunda düşüncenin önüne büyük bir set çekerek onları engellemişti. Giedre'yi her saniye kontrol altında tutmak istiyordu, yaptıkları yanlışın onun üzerindeki küçücük bir olumsuz etkisi Gisela'nın dünyasını başına yıkabilirdi. Şüphesiz 'sıkıntı' sözcüğü, zamanında aralıksız çektiği dayanılmaz acıları anlatmak için yetersiz kalırdı. Bir katil miydi, yoksa sadece yaptığı hatalarından etkilenen bahtsız biri mi? Beynini bir böcek gibi kemiren pişmanlık dolu bu düşünceleri onu yıllarca yiyip bitirmişti ve tüm nitelikleriyle yine devam ediyordu. Marcus'un o ela, sade bakışlarını, yüzündeki o çocukluğun verdiği dünyalar tatlısı gülümsemeyi istemsizce hafızasına kazımıştı. Evet, unutamıyordu. Yaptığı şeyi yalnızca o biliyordu, kimsenin haberi yoktu Marcus'un ölüm sebebinden. Gisela, yaşadığı şeyden sonra arkasında suçluluk duygusu bırakmamak adına onu yok etmişti bir nevi. Almanya'daki evlerine uğrayamaması bazen onun için bir ödül oluyordu çünkü Marcus'un cansız ve soğuk bedeni bahçelerindeydi. Onu toprağın altına gömmüş ve ailesine de küçüklük aklına rağmen Marcus'un kaybolduğuna dair yalan söyleyebilmişti. Yalan, belki de o günden sonra hiç yapmadığı bir şeydi. Kendine açık sözlülüğü, dürüstlüğü ilke edinmişti bir nevi ders çıkarmışçasına.
Tekrar binbir zorlukla düşüncelerinin önüne bir set çekmişti Gisela. Onun yüzü her zaman gülmeliydi, en azından şu lanet olası okulundan mezun olana kadar. Fazlasıyla yapmacık ama yapmacıklığına bir o kadar gizleyen bir gülücük takınmıştı ifadesine. "Bir şey hissediyorum evet. Aynı zamanda duyuyorum da. Sen de işittin mi? Artık gidelim Gisela. Şunun etkisi geçtiğinde burada olmak istemiyorum." dedi telaşının son noktasına çıkmış, buruk bir ses konuyla. Gisela da birkaç dakika öncesinde sesler duymuştu fakat dikkate almamıştı. Giedre'nin farketmesi isteyeceği son şeydi ve gerçekleşmişti. Giedre'nin sakinleşmesi için elinden geleni yapacaktı fakat seslerin çoğalması ve gölgenin arkasındaki silüetin okulun ön tarafına doğru hızla ilerlemesi Gisela'yı da tedirgin etmişti. Aklından ne yapacağına dair hiçbir şey geçmiyordu. Giedre'nin telaşının farkındaydı, genç kız ayaklanmış ve Gisela'yı çağırıyordu. "Hey, kimsen derhal buraya gel!'' dedi Giedre ve arkadaşına dönüp stresine hakim olamadan seslendi. ''Gisela acele et, peşine düşelim. Bir şeyler yumurtlamasın." Gisela'yı hiç beklemeden koşar adımlarla gördükleri silüetin peşinden gidiyorlardı. Gisela da bir hızla ayağa kalkmış ve koşarak onlara yetişmeye çalışıyordu. Giedre, biraz geri durarak genç kızın öne geçmesini belirtmişti ve Gisela bunun doğru olacağını bildiğinden yerini değiştirmişti Giedre ile. Önlerindeki onlardan yaşça küçük duran bir çocuktu. Gisela, cübbesinin büyük, derin cebine iyice sokuşturduğu asasını çıkarmayı akıl etmişti. Hiç telaş yapmadan bu işi halledecekti, doğrusu buydu. Asayı koşan çocuğa doğrultmuş ve sesinin tonunu ayarlayarak; 'Impedimenta'dedi fısıldayarak. Çocuğun kendi büyüsüne karşı bir büyü kullanmaması adına bunu oldukça sessizce söylemişti. Çocuğun ayakları ona karşı koyuyor, koşmak istemesine rağmen geriliyordu ve çok geçmeden durdurmuştu büyü onu. Çocuk o anki korkusuyla arkasını dönmüş ve elindeki asasını Gisela'ya uzatmıştı. Gisela, acele bir şekilde asasını tekrar ona doğrulup ve; 'Expelliarmus' dedi. Evet, bu o an yapabileceklerinin en iyisiydi. Çocuğun elindeki asa bir anda 10 metre kadar uzaklığındaki çimlerin üzerinde belirmişti. Gisela, arkasını arkadaşına dönüp zafer kazanmışçasına gülümsedi fakat çocuğun kaçmaya devam etmesi onu harekete geçirmişti. Tekrar ona dönüp; 'Incarcerous' dedi ve çocuğun bir anda yerinde durduğunu gördü. Görünmez ve oldukça kalın ipler onun vücudunu sarmalıyor, hareket etmesini olanaksızlaştırıyordu. Gisela, yavaş adımlarla ayaklarını yere sürterek çocuğun yanına gitmişti. ''Bu sefer ne yapmayı düşünüyorsun küçüğüm?'' dedi burnuna işaret parmağıyla hafifçe değerek, dalga geçercesine. Çocuk, kalın ve bir o kadar tedirgin ses konuyla bağırıyordu; "Bırak beni, seni mahved..." sesinin yüksekliği onları ele verebilecek kadardı ve Gisela asasının ucunu ona değdirecek kadar yakın tutup, 'Langlock' dedi. Çocuğun dişleri arasında bir tutkal varmışçasına zorlanıyordu harfleri çıkartmakta. Bir tek söz edemiyordu, çaresizdi tam olarak. Gisela, derin bir nefes alıp vermiş, rahatladığını belirtmişti arkadaşına. Giedre ise şaşkınlığını henüz üzerinden atamamış gibiydi. Gisela, arkasını dönmüştü, genç kıza dikkatle bakarak, "Bunlar yaptığım pratiklerin verdiği güzel netice işte." hafif ukalaca bir ses takınarak. Gisela, duraksamadan sözüne devam etti, "Giedre, çocuğun hafızasını sileceğim şimdi. Sonra gidip bıraktığımız torbayı getirmeliyim. Onunla bundan sonrasında sen ilgilen olur mu?'' dedi. Devamında arkasını döndü ve asasını doğrultarak 'Obliviate' dedi ve çocuğun bu yaşadıklarının hepsini unutturdu. Hafif sersem bir ifadesi vardı unutturucu büyüsünün etkisinde. Gisela, etrafına dikkatle bakınarak torbayı bıraktıkları yere doğru gidiyordu. Umarım, heyecandan bir hata yapmaz, diye geçirdi içinden derin bir nefes alarak.
| |
| | | Nienna Elenasse
Mesaj Sayısı : 283 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Haz. 21, 2012 1:14 pm | |
| | |
| | | Frideswide Aurangzev Vampir, Psikolog
Mesaj Sayısı : 21 Kan Durumu : demir eksikliği var onun dışında iyi
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Haz. 22, 2012 10:23 am | |
| Frideswide Aurangzev, yirmi üç, psikolog -sihirli yaratık alımlarına da başvurdum vampir olacak karakter fakat ayrıca bu mesleği de istiyorum- Psikolog olarak; insanların aklını ikna gücüyle çelecek, böylece onları öldürmek kolaylaşacak. Kurgudan dolayı yani. Ilithyia Kulvzhka, örnek Rp'si mevcuttur | |
| | | Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Haz. 22, 2012 10:25 am | |
| Başvurunuz onaylanmış, rütbeniz verilmiştir. | |
| | | Lucian Langeais Yazar
Mesaj Sayısı : 2 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Haz. 27, 2012 7:53 pm | |
| & Lucian Langeais & 32 & Yazar & Ek karakter; Frøydis V. Solskjær | |
| | | Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Haz. 27, 2012 7:56 pm | |
| Başvurunuz onaylanmış, rütbeniz verilmiştir. | |
| | | Eldridge Midgley Midgley Kütüphanesi Sahibi, Yazar
Mesaj Sayısı : 43 Kan Durumu : Melez
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Haz. 29, 2012 3:13 pm | |
| Eldridge Midgley Yaşta kararsızım ama orta yaşlı Rütbeme ek olarak & Yazar şeklinde eklenebilir Bir çok konu hakkında uzunca fakat bilgeççe kitap yazar | |
| | | Sedona Treveaux Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Mesaj Sayısı : 241 Kan Durumu : Melez.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Haz. 29, 2012 3:18 pm | |
| | |
| | | Agathias Epigrafist
Mesaj Sayısı : 1 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Haz. 30, 2012 1:09 pm | |
| Ad ve Soyad: Agathias Yaş: 24 İstenilen Meslek: Epigrafist İstenilen Mesleğin Açıklaması: Eski yazıtlar ve geçmişte kullanılmış yasak büyüleri araştırmak için bu meslekte ilerlemeyi seçmiştir. RP Örneği: - Spoiler:
Matsuno Tek Basina
|
Hava, soğuk sayılabilecek kadar tüyleri ürpertiyordu Las Goudes'in kıyı kesimlerinde. Alcatraz'ın kurulmasının üzerinden üç yıl geçmiş ve yönetimdeki üç kişi birbirine bağlı olarak düzenli çalışmalara başlamışlardı. Düzenli olarak saldırılar yapıyorlardı artık, fakat ne olursa olsun birlikte görünmemeye özen gösteriyorlardı çünkü; üçünü bir arada gören ve ellerinden sağ kurtulan birisi olursa 'Alcatraz'ın başı büyük derde girebilirdi. Bu yüzden Matsuno tek başınaydı ve bu yüzden temkini elinden bırakmamaya oldukça dikkat ediyordu. Les Goudes'e bir istihbarat üzerine gelmişti. Fransa'daki vampirlerin oluşturduğu bir birime gizlice sızıp birliği komuta eden kişinin kim olduğunu öğrenecekti. Her şey yolunda giderse bir saatlik işi vardı. Yine de Pein'e gideceği yerin adresini vermişti ve geciktiği takdirde birilerini göndermesini söylemişti. Kendisinin gelmemesini sıkı sıkı tembihleyerek... Matsuno, gece karanlığının çok daha yoğun olduğu dar bir sokağa bodoslama daldı ve adımlarını hızlandırmaya başladı. 'Buldum sizi pislikler' diye geçirdi içinden, gerçekten de toplandıkları karargahın önüne gelmişti sonunda. Dışarıda duran kalıplı vampirin gözlerinin içine baktı ve 'Zihnefendet' dedi içinden. Vampir, gözlerini Matsuno'nun üzerinden çektiğinde büyünün başarıyla sonuçlandığı ortaya çıkmıştı. Etrafına bakındı ve kimsenin onu görmediğinden emin olduktan sonra yüksek, siyah kapıdan içeriye adım attı...
× Adamımız geldi.
Matsuno içeri adım atar atmaz, bütün gözlerin kendisine çevrildiğini görünce şaşırmıştı. Neler olup bittiğini anlamadan uzun boylu, sarışın bir tanesi ona doğru yürümeye başlamıştı bile. 'Gelme.' diye geçirdi içinden, eğer gelirse işler karışacaktı çünkü. Vampir üzerine gelmeye devam ederken, Matsuno yerinden kıpırdamamaya özen gösteriyordu. Sonra birden vampirin adımları hızlandı ve daha ne olduğunu anlamadan arkasındaki vampir onu yere yatırıp boğazına bıçağı dayamıştı. 'Anladınız demek' Hala soğuk kanlılığını korumaya özen gösteriyordu ve nasıl anladıklarını anlamaya çalışıyordu. Duyusal özelliklerini onlarla aynı şekle sokmuştu, sadece sesi normal tizlikte çıkıyordu, ama içerde hiç konuşmamıştı da zaten. Neler dönüyordu bu cehennemde? "Matsuno'du değil mi?" dedi içlerinden bir tanesi alaycı bir şekilde. Adını da öğrenmişlerdi. Sızmanın istihbaratta olduğu kesinleşmişti bu sayede, ama buradan kurtulabileceğini sanmıyordu... "Annene sor seni pislik!" lafını bitirdiği anda suratına bir tekme patlatmıştı karşısındaki yarasa! "Asasını alın ve aşağıya bağlayın" emrini verdiği iki vampir, Matsuno'nun koluna girip hızla 'aşağı' denilen yere indirmişlerdi. Asasını girişteki kapının çekmecesine saklamışlar ve adamı içeri sokup sandalyeye sıkıca bağlamışlardı. Hala gözünü açamıyordu... "Heeey! Buraya uyumaya gelmedin heralde seni koca adam!" Bir an içi geçmişti sanki. Şimdi de sersem gibiydi. Anlaşılan 'biran' dediği süreyi biraz geçmişti. "Ne yapmaya geldin bizim mekanımıza sorabilir miyim?" Vampirlerin, kendini beğenmiş kibar konuşmalarına ayrıca uyuz oluyordu. Yeterince uyuz olmuyormuş gibi! Matsuno hiçbir şey söylemeden, öylece sandalyede oturmuş içeridekileri inceliyordu. Tam karşısında iki adam, sağında ve solunda birer adam ve burnunun dibine kadar girmiş bir pislik daha! "Bu takımın lideri sensin ha? Ben de buraya seni aramaya gelmiştim. İstersen ellerimi çöz de, seni neden aradığımı gösterebileyim..." dediğinde odadaki hepsi kahkaha atmaya başlamıştı. Matsuno'da onlara katılmıştı hatta.
PEIN
× Kapıdaki numara iyiydi Matsuno! Avada Kedavra! × Sen burada ne arıyorsun Pein!
Pein, cevap vermek yerine vampirlerle mücadeleye koyulmuştu. Elebaşıları, hala gülümsüyor ve önündeki üç vampirle dövüşen büyücüyü izliyordu. Cesaretine hayran kalmış olmalıydı. 'Ahmak' diye de düşünüyor olabilirdi tabi. Matsuno ellerini çözmek için bir hamle yaptı, fakat hem başarısız oldu hem de önünde duran adam 'işe yaramaz' der gibi bir bakış atınca çaba sarf etmeyi bıraktı. Pein, akıllı bir hareketle kırmızı bir ışık huzmesini Matsuno'ya dönmüş olan adama doğru göndermiş ve tam da istediği yerden vurmuştu. Matsuno'nun suratında hafif bir gülümseme oluştu. Takım arkadaşı olan adam, gerçekten savaş konusunda çok yetenekliydi. Fazla yetenekli! Geriye sadece iki tane kalmıştı. Pein, bir tanesine sağlam bir yumruk atıp Matsuno'ya doğru koşmaya başladı. Sandalyede bağlı duran adamın arkasına dolandı ve "Zzzzt. Serbestsin güzelim." diyerek adamın bağlı olan ellerini asasının ufak bir hamlesiyle kesti. Matsuno, tekrar ellerinin yerinde olup olmadığını kontrol etmek istercesine gözlerinin önünde buluşturduktan sonra ayaklanıp kapının önündeki masanın çekmecesinden asasını aldı ve ona doğru gelen vampire doğrultup bir an bile düşünmeden "Avada Kedavra!" dedi sakince. O kadar sakin söylemiş olmalıydı ki, Pein bile dönüp onun bu psikopatlığına şaşkınlıkla bakmıştı. Sonunda odada ayakta duran hiç vampir kalmamıştı. Pein, az önce sersemletmiş olduğu vampirin yanına gidip tokatlamaya başladı. Gözlerini açan vampire; "Selam. See You!" diyerek kafasına dayadığı asasından yeşil ışık huzmelerini göndermişti bile... "Hadi! Eve dönelim." |
|
| |
| | | Savannah C. Madden Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 48 Kan Durumu : Anası bacısı herkes muggle. Rp Partneri : Anton'a verecek. Kalbini. Yaş : 28
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Haz. 30, 2012 7:18 pm | |
| | |
| | | | Diğer Rütbelere Alımlar. | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|