|
| | Diğer Rütbelere Alımlar. | |
|
+84Savannah C. Madden Agathias Sedona Treveaux Eldridge Midgley Lucian Langeais Frideswide Aurangzev Gisela Müller Amy Pond Andreina Barries Marius Moore Karina García Dolores Aaron Boswell Ringëril Squidna Caitria Cormack Evyleen Beaumont Blythe Boivin Alyona M Klavdiya Quentin Altamura Blaise Cynnton Milen Ignatov Ignazio Moratti Ivonne Vàrkony Béatrice Vladya Lucretia Morales Belinda Vàrkony Tania Ortuño Fritjof Tyra Wijmie van der Linde Attila Qinghai Celestina Christel Sky Massingberd Dorian Dujardin Seoirse Rowan Elameria Vera Dantes Orlena Cher Daveney Marishka Delilah Malkavian Dorian Grace JunHo Flynn Chadwick Adreanna Vladislav Lora Hawkins Bendt Ahlefeldt Luke Bront Charles Quinn Luanna Guadalupe Claudia Chelestis Charlotte D. De'Lauthé Rose James Seçmen Şapka Gordon Warner Ofélia Marcelline Behzat Ç. Kaname Kuran Judas Rainhard Nienna Elenasse Adam Axel Polyhymnia Qixinâ Billius Amorthane Seryoja Arkadyevna River Dunetz Yulia Mullendore Josephine Laurens Alexander Augustine Joanna Beth Svensson Marilou Sláine Elizabeth Rhea Stonewall Woman in White Winter Clausen Kyle Cleveland Alewndra Palyaço Adelphe Ida Rigola Connie Porter Essence Marley Claire Belle Adrasteia Quiwen Meg Margold Josefiina Ilmarinen Maxim Querta Eslina Senalda Passion L. O'Sheila Bjørn Devereaux 88 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Diğer Rütbelere Alımlar. Paz Ocak 29, 2012 1:10 pm | |
| Mevcut başlıklardaki mesleklerimiz dışında kalan, kendi istediğiniz özel rütbeler, buradan verilecektir.
Ad ve Soyad: Yaş: İstenilen Meslek: İstenilen Mesleğin Açıklaması: RP Örneği:
Muggle Karakterler Ek Meslekler
En son Lysander Morpheus tarafından Perş. Şub. 23, 2012 8:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Passion L. O'Sheila Hayat Kadını
Mesaj Sayısı : 25 Kan Durumu : Safkan
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Ocak 31, 2012 1:39 pm | |
| Ad ve Soyad: Passion L. O'Sheila Yaş: 25 İstenilen Meslek: Hayat Kadını İstenilen Mesleğin Açıklaması: Açılamaya gerek var mı? RP Örneği: Aphrodite Monteque diğer hesabım. | |
| | | Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Ocak 31, 2012 1:59 pm | |
| Başvurunuz onaylanmıştır. Rütbeniz veriliyor. | |
| | | Eslina Senalda Kahin
Mesaj Sayısı : 160 Kan Durumu : Muggle Doğumlu, öyle sanıyor. Rp Partneri : Tarot kartları Özel Yetenek : Görücü.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Ocak 31, 2012 10:25 pm | |
| Ad ve Soyad: Eslina Senalda Yaş: 20 İstenilen Meslek: Kahin.(Görücülük için başvurdum, ancak hala cevap alamadım.) İstenilen Mesleğin Açıklaması: Hayatını kehanetlerde bulunarak kazanıyor. Başka bir açıklamaya gerek varsa özel mesajla aklımdaki kurgunun ayrıntılarını bildirebilirim. RP Örneği: - Spoiler:
Kadehten ismim çıktığından beri artan endişem alana girdiğimde en üst seviyeye varmıştı. Kontrolümü kaybetmemek için çabalıyor, turnuvayı terk etme dürtüsünü bastırmaya çalışıyordum. Sahiden değer miydi buna? Büyücü bile olmayan bir adama kendimi kanıtlamak için, sırf yapabiliyor olduğumu göstermek için hayatımı tehlikeye atıyordum. Ölsem üzülmezdi bile. Birinci etap ufukta göründükçe kaçan uykularım yüzünden solan tenimin şu an yaşadığım panikle daha da solduğundan emindim. Tek tesellim rakibim sıfatıyla siluetlerini gördüğüm o bedenlerin de benimle aynı endişeyi yaşıyor olmalarıydı; yalnız değildim.
Soğukkanlılığımı yitirmemeye çalışırken bugüne kadar öğrendiğim tüm büyüleri geçiriyordum aklımdan. Öylesine konsantre olmuştum ki asam titriyor, zaman zaman cılız kıvılcımlar saçılıyordu ucundan ama bunun farkında bile değildim. Sadece gittikçe sıklaşan ağaçların arasında yolumu yitirmemeye ya da karşıma çıkabilecek olan herhangi bir sürprize karşı hazırlıklı olmaya çabalıyordum. Yürüyüş süresinin uzaması bu büyülü ormanın yarattığı sahte bir güven duygusu gibi geliyordu bana, turnuvanın ilk görevi sıklaşan ağaçlar arasında yürümek olmamalıydı ki çok geçmeden titremeye başlayan yer aradığım, ama görmek istemediğim cevabı vermişti. İlk sarsıntıyla beraber yalpalasam da ayakta durmayı başardım. Aklıma gelen ilk şey bir devin koşarak bana doğru geldiği olmuştu, asamı hazırlayıp çılgınca onu ararken sarsıntının yer kabuğunun ayrılmasından kaynaklandığını fark ettim. Açılan yarıklardan kaçmaya çalışırken bunun mümkün olmadığını, düşmenin de oyunun bir parçası olduğunun bilincine varmıştım. Turnuva heyeti bizi hırpalamak istiyordu demek ki. Beynim kaçmanın faydası olmadığının farkındaydı, reflekslerimse açılan boşluklardan kaçmama neden oluyordu ama bu küçük kovalamaca çabuk bitti ve kendimi sonsuz ve karanlık bir boşluktan düşerken buldum. Tüm iç organlarım bedenimi terk etmek istiyor gibiydi, düşmenin etkisiyle soluk almakta zorlanıyordum. Çığlık bile atamayacak kadar donmuş, katılaştırılmıştım sanki.
Nihayet sert zemine çarptığımda benim bile içimi acıtan bir ses doldurdu kulaklarımı. Aynı zamanda bedenimde de şiddetli bir acı duymuştum tabi. Bu kez de çarpmanın etkisiyle kesilen nefesimin düzelmesini beklerken öksürerek doğruldum. Doğrulmamla beraber yanan meşaleler gözümü almıştı, hala derin soluklar alırken inceledim etrafımı. Rutubet kokusu genizlerimi doldururken ortamın yabaniliği, tünelin her an çökecekmiş gibi görüntüsü huzursuz ediyordu beni. Gözlerim bu aydınlığa alıştığında ileride burunlarından soluyan, huzursuz görünen iki atın çektiği bir at arabası çarptı gözüme. Harika! Atlardan nefret ederim, o hayvanların kokusu beni çıldırtıyor. İşin kötüsü atlar kendilerine karşı duyulan sevgiyi veya nefreti anlar, yanlarına gittiğim gibi daha da huysuzlaşıyorlar sanki. Tereddüt ediyorum ama onlara ihtiyacım var, sol elimi uzatıp en yakınımdakinin burnunu okşuyorum. Hiç hoşlanmış ya da sakinleşmiş gibi görünmüyor. Konuşmanın işe yarayabileceğini düşünüyorum ama nasıl konuşulacağını unutmuş gibiyim; sesimi düşmeden önce yukarıda bıraktığımı hissediyorum. Hafifçe, sevgi dolu olduğunu düşündüğüm bir şekilde burnuna vuruyorum hayvanın ve arabanın üzerine çıkıyorum. Ben daha hiçbir şey yapmadan koşmaya başlıyorlar. Daha yerime bile yerleşmemiştim! Bir an düşeceğimi sanıyorum ama reflekslerime şükür ki tutunmayı başarıyorum ama bu çılgın yaratıkları kontrol etmek imkansız. Yapabildiğim tek şey düşmemeye çalışmak. Sonunda ışık göremediğim bir yol bu, üstelik git gide de kararıyor. Bir taraftan sonunun ne olacağını merak ediyorum, bir taraftan da sonunda göreceğim şeyden çok korkuyorum. Bu hareketli yolculukta gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı hazırlıklı olabilmemin imkanı yok, önümü bile göremiyorum. Sonra birden, atlar duruyor ve ben zaten zor sağladığım dengemi yitiriyorum. Yaşadığım en korkunç ikinci deneyim bu, yine yüz üstü düşüyorum ve yine soluğum kesiliyor. Bu defa iyice sersemliyorum ama bu ani frenin sebebi olan kükreme tünelde yankılanmaya devam ediyor ve bana bir an önce ayaklanmam gerektiğini hatırlatıyor. Derin, hırıltılı soluklar almaya çalışırken başımı kaldırıyorum ve beni kendime getirecek şeyi görüyorum karşımda. Karşılaşmayı en son isteyeceğim yaratıklardan birisi ani düşüşümün şaşkınlığıyla bana bakıyor ama o da benim gibi kendisine geliyor yavaş yavaş. Dişlerini göstererek üzerime doğru gelirken yerimden kalkmaya bile fırsat bulamadan geri gidiyorum telaşla. Ondan olabildiğince uzakta kalmak istiyorum ama bu küçük alanda mümkün değil. Neyse ki yaratık bağlı ama zinciri kopacakmış gibi görünüyor. Çabuk düşünmek zorundayım, kendimi kurtarmam gerekiyor. İlk defa o zaman kendimi şampiyonlardan birisi olarak görüyorum. Kadeh beni seçti, bu yaratığı yenebilecek gücüm var.
Aklıma ilk önce onun görünen hedefi olmaktan çıkmak geliyor. Madem buradan çıkamıyorum, o zaman onun görmesini engellemem gerek diye düşünüyorum ve neredeyse otomatikman dökülüyor büyü dudaklarımdan. “Lumos Salem!” Büyünün işe yaramasını umuyordum ama beklenen etkiyi yaratamıyorum. Gün ışığı kadar değil belki ama makul miktarda bir ışıma yaratmayı başarıyorum ve o da çok uzun sürmeden soluyor. Ne zamandır karanlıkta olduğunu bilmediğim yaratığın gözleri kamaşıyor ve öfkeyle kuyruğunu savuruyor. Bu kısa körlük anı bana düşünmem için fırsat veriyor. Aklımdan bir anda onlarca düşünce geçiyor ama hangisi büyü gücü bu denli yüksek bir yaratığı etkiler bilmiyorum.
Fakat hata yapıyorum. Büyünün etkisinin böylesine çabuk geçeceğini tahmin etmemiştim. Yaratık kuyruğunu öyle bir şiddetle duvara vuruyor ki üzerimize taş ve toprak parçaları yağıyor. Burada canlı canlı gömülmek istemiyorum, bir şeyler yapmam gerektiğinin bilincindeyim. Üzerime doğru eğilen yaratıkla göz göze geliyorum bir an ve bağırıyorum. “Evanesco!”Büyünün yarattığı ışımayla geriye çekiliyor yaratık ama tabi ki yok olmuyor. Canlı bir yaratığın böyle buharlaştırılamayacağına emindim zaten, kaldı ki bu canavarın derinin altına işleyecek kadar güçlü bir lanet olmadığını biliyorum. Savaşı bitiren darbe olmasa da geriye çekilmesini sağlıyor ve şimdilik canımı kurtardığımı düşünüyorum. Ama bir daha bu şansa sahip olmayabilirim, bir şeyler yapmam gerek. Yaratık başını yılan misali bir sağa bir sola eğip beni takip ediyor, en iyi nasıl yiyebileceğini düşündüğünden eminim. Ama benim gözlerim de onun üzerinde, tetikteyim bu defa. Aklımda hala yaratıcı bir fikir yok ama yaratığın düşüncesi basit; beni yok etmek istiyor. Aslında ikimizin de emelleri aynı ama o pek çok yönden benden daha avantajlı görünüyor gözüme.
Üzerime doğru bir hamle daha yapıyor, bu defa ne yapacağımı biliyorum.”Confundus!” İşe yarıyor, gözüne gelen büyü derisinin altına işliyor bu defa ve şaşırıp hedef aldığı ben yerine tünelin taş duvarına çarpıyor. Çıkan ses neredeyse ona acımama neden olacak kadar şiddetli, ama az önce beni yemeğe çalışan bir canavara acımamı kimse bekleyemez. O doğrulurken aklıma gelen en etkili büyüyü haykırıyorum bu defa. “Arania Exumai!” Büyüyü yollarken bile zihnimde soru işaretleri var; akromantulayı etkileyen lanet bu yaratıkta da işe yarayacak mı sahiden?
| |
| | | Maxim Querta
Mesaj Sayısı : 673 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Elim Reçel'in dötünde -pardon, cep diyecektim.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Ocak 31, 2012 10:38 pm | |
| Mesajıma bakarsanız sevinirim. Bir konuşalım, ona göre halledeceğim. | |
| | | Josefiina Ilmarinen
Mesaj Sayısı : 109 Kan Durumu : melez.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 01, 2012 1:13 am | |
| Ad ve Soyad: Gabriel Schwartz Yaş: Belirlenmedi. İstenilen Meslek: Mimar İstenilen Mesleğin Açıklaması: E yani? RP Örneği: Daha önceden Vera Petrova olarak gönderilmişti.
Mutlu musun Efe? | |
| | | Meg Margold Avukat
Mesaj Sayısı : 39 Kan Durumu : Safkan.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 01, 2012 1:40 am | |
| Ad ve Soyad Meg Margold Yaş Yirmi yedi. İstenilen Meslek Avukat İstenilen Mesleğin Açıklaması Bence bu yer çok gereksiz biliyor musunuz? Neyse. Böyle insanların mahkemede olaylarına falan bakıyoruz biz. RP Örneği Buradan ulaşabilirsiniz demek isterdim ama rp'mi sildirdim. Eğer sorun olursa tekrar gönderirim. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 01, 2012 10:30 am | |
| Rütbeleriniz verildi. *Mimarın, avukatın ne gibi kurgular yapabileceğini az çok kestirebiliyoruz ancak daha spesifik şeyler için gerekli o ibare. | |
| | | Eslina Senalda Kahin
Mesaj Sayısı : 160 Kan Durumu : Muggle Doğumlu, öyle sanıyor. Rp Partneri : Tarot kartları Özel Yetenek : Görücü.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Şub. 04, 2012 10:01 pm | |
| - Eslina Senalda demiş ki:
- Ad ve Soyad: Eslina Senalda
Yaş: 20 İstenilen Meslek: Kahin. İstenilen Mesleğin Açıklaması: Hayatını kehanetlerde bulunarak kazanıyor. Başka bir açıklamaya gerek varsa özel mesajla aklımdaki kurgunun ayrıntılarını bildirebilirim. RP Örneği:
- Spoiler:
Kadehten ismim çıktığından beri artan endişem alana girdiğimde en üst seviyeye varmıştı. Kontrolümü kaybetmemek için çabalıyor, turnuvayı terk etme dürtüsünü bastırmaya çalışıyordum. Sahiden değer miydi buna? Büyücü bile olmayan bir adama kendimi kanıtlamak için, sırf yapabiliyor olduğumu göstermek için hayatımı tehlikeye atıyordum. Ölsem üzülmezdi bile. Birinci etap ufukta göründükçe kaçan uykularım yüzünden solan tenimin şu an yaşadığım panikle daha da solduğundan emindim. Tek tesellim rakibim sıfatıyla siluetlerini gördüğüm o bedenlerin de benimle aynı endişeyi yaşıyor olmalarıydı; yalnız değildim.
Soğukkanlılığımı yitirmemeye çalışırken bugüne kadar öğrendiğim tüm büyüleri geçiriyordum aklımdan. Öylesine konsantre olmuştum ki asam titriyor, zaman zaman cılız kıvılcımlar saçılıyordu ucundan ama bunun farkında bile değildim. Sadece gittikçe sıklaşan ağaçların arasında yolumu yitirmemeye ya da karşıma çıkabilecek olan herhangi bir sürprize karşı hazırlıklı olmaya çabalıyordum. Yürüyüş süresinin uzaması bu büyülü ormanın yarattığı sahte bir güven duygusu gibi geliyordu bana, turnuvanın ilk görevi sıklaşan ağaçlar arasında yürümek olmamalıydı ki çok geçmeden titremeye başlayan yer aradığım, ama görmek istemediğim cevabı vermişti. İlk sarsıntıyla beraber yalpalasam da ayakta durmayı başardım. Aklıma gelen ilk şey bir devin koşarak bana doğru geldiği olmuştu, asamı hazırlayıp çılgınca onu ararken sarsıntının yer kabuğunun ayrılmasından kaynaklandığını fark ettim. Açılan yarıklardan kaçmaya çalışırken bunun mümkün olmadığını, düşmenin de oyunun bir parçası olduğunun bilincine varmıştım. Turnuva heyeti bizi hırpalamak istiyordu demek ki. Beynim kaçmanın faydası olmadığının farkındaydı, reflekslerimse açılan boşluklardan kaçmama neden oluyordu ama bu küçük kovalamaca çabuk bitti ve kendimi sonsuz ve karanlık bir boşluktan düşerken buldum. Tüm iç organlarım bedenimi terk etmek istiyor gibiydi, düşmenin etkisiyle soluk almakta zorlanıyordum. Çığlık bile atamayacak kadar donmuş, katılaştırılmıştım sanki.
Nihayet sert zemine çarptığımda benim bile içimi acıtan bir ses doldurdu kulaklarımı. Aynı zamanda bedenimde de şiddetli bir acı duymuştum tabi. Bu kez de çarpmanın etkisiyle kesilen nefesimin düzelmesini beklerken öksürerek doğruldum. Doğrulmamla beraber yanan meşaleler gözümü almıştı, hala derin soluklar alırken inceledim etrafımı. Rutubet kokusu genizlerimi doldururken ortamın yabaniliği, tünelin her an çökecekmiş gibi görüntüsü huzursuz ediyordu beni. Gözlerim bu aydınlığa alıştığında ileride burunlarından soluyan, huzursuz görünen iki atın çektiği bir at arabası çarptı gözüme. Harika! Atlardan nefret ederim, o hayvanların kokusu beni çıldırtıyor. İşin kötüsü atlar kendilerine karşı duyulan sevgiyi veya nefreti anlar, yanlarına gittiğim gibi daha da huysuzlaşıyorlar sanki. Tereddüt ediyorum ama onlara ihtiyacım var, sol elimi uzatıp en yakınımdakinin burnunu okşuyorum. Hiç hoşlanmış ya da sakinleşmiş gibi görünmüyor. Konuşmanın işe yarayabileceğini düşünüyorum ama nasıl konuşulacağını unutmuş gibiyim; sesimi düşmeden önce yukarıda bıraktığımı hissediyorum. Hafifçe, sevgi dolu olduğunu düşündüğüm bir şekilde burnuna vuruyorum hayvanın ve arabanın üzerine çıkıyorum. Ben daha hiçbir şey yapmadan koşmaya başlıyorlar. Daha yerime bile yerleşmemiştim! Bir an düşeceğimi sanıyorum ama reflekslerime şükür ki tutunmayı başarıyorum ama bu çılgın yaratıkları kontrol etmek imkansız. Yapabildiğim tek şey düşmemeye çalışmak. Sonunda ışık göremediğim bir yol bu, üstelik git gide de kararıyor. Bir taraftan sonunun ne olacağını merak ediyorum, bir taraftan da sonunda göreceğim şeyden çok korkuyorum. Bu hareketli yolculukta gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı hazırlıklı olabilmemin imkanı yok, önümü bile göremiyorum. Sonra birden, atlar duruyor ve ben zaten zor sağladığım dengemi yitiriyorum. Yaşadığım en korkunç ikinci deneyim bu, yine yüz üstü düşüyorum ve yine soluğum kesiliyor. Bu defa iyice sersemliyorum ama bu ani frenin sebebi olan kükreme tünelde yankılanmaya devam ediyor ve bana bir an önce ayaklanmam gerektiğini hatırlatıyor. Derin, hırıltılı soluklar almaya çalışırken başımı kaldırıyorum ve beni kendime getirecek şeyi görüyorum karşımda. Karşılaşmayı en son isteyeceğim yaratıklardan birisi ani düşüşümün şaşkınlığıyla bana bakıyor ama o da benim gibi kendisine geliyor yavaş yavaş. Dişlerini göstererek üzerime doğru gelirken yerimden kalkmaya bile fırsat bulamadan geri gidiyorum telaşla. Ondan olabildiğince uzakta kalmak istiyorum ama bu küçük alanda mümkün değil. Neyse ki yaratık bağlı ama zinciri kopacakmış gibi görünüyor. Çabuk düşünmek zorundayım, kendimi kurtarmam gerekiyor. İlk defa o zaman kendimi şampiyonlardan birisi olarak görüyorum. Kadeh beni seçti, bu yaratığı yenebilecek gücüm var.
Aklıma ilk önce onun görünen hedefi olmaktan çıkmak geliyor. Madem buradan çıkamıyorum, o zaman onun görmesini engellemem gerek diye düşünüyorum ve neredeyse otomatikman dökülüyor büyü dudaklarımdan. “Lumos Salem!” Büyünün işe yaramasını umuyordum ama beklenen etkiyi yaratamıyorum. Gün ışığı kadar değil belki ama makul miktarda bir ışıma yaratmayı başarıyorum ve o da çok uzun sürmeden soluyor. Ne zamandır karanlıkta olduğunu bilmediğim yaratığın gözleri kamaşıyor ve öfkeyle kuyruğunu savuruyor. Bu kısa körlük anı bana düşünmem için fırsat veriyor. Aklımdan bir anda onlarca düşünce geçiyor ama hangisi büyü gücü bu denli yüksek bir yaratığı etkiler bilmiyorum.
Fakat hata yapıyorum. Büyünün etkisinin böylesine çabuk geçeceğini tahmin etmemiştim. Yaratık kuyruğunu öyle bir şiddetle duvara vuruyor ki üzerimize taş ve toprak parçaları yağıyor. Burada canlı canlı gömülmek istemiyorum, bir şeyler yapmam gerektiğinin bilincindeyim. Üzerime doğru eğilen yaratıkla göz göze geliyorum bir an ve bağırıyorum. “Evanesco!”Büyünün yarattığı ışımayla geriye çekiliyor yaratık ama tabi ki yok olmuyor. Canlı bir yaratığın böyle buharlaştırılamayacağına emindim zaten, kaldı ki bu canavarın derinin altına işleyecek kadar güçlü bir lanet olmadığını biliyorum. Savaşı bitiren darbe olmasa da geriye çekilmesini sağlıyor ve şimdilik canımı kurtardığımı düşünüyorum. Ama bir daha bu şansa sahip olmayabilirim, bir şeyler yapmam gerek. Yaratık başını yılan misali bir sağa bir sola eğip beni takip ediyor, en iyi nasıl yiyebileceğini düşündüğünden eminim. Ama benim gözlerim de onun üzerinde, tetikteyim bu defa. Aklımda hala yaratıcı bir fikir yok ama yaratığın düşüncesi basit; beni yok etmek istiyor. Aslında ikimizin de emelleri aynı ama o pek çok yönden benden daha avantajlı görünüyor gözüme.
Üzerime doğru bir hamle daha yapıyor, bu defa ne yapacağımı biliyorum.”Confundus!” İşe yarıyor, gözüne gelen büyü derisinin altına işliyor bu defa ve şaşırıp hedef aldığı ben yerine tünelin taş duvarına çarpıyor. Çıkan ses neredeyse ona acımama neden olacak kadar şiddetli, ama az önce beni yemeğe çalışan bir canavara acımamı kimse bekleyemez. O doğrulurken aklıma gelen en etkili büyüyü haykırıyorum bu defa. “Arania Exumai!” Büyüyü yollarken bile zihnimde soru işaretleri var; akromantulayı etkileyen lanet bu yaratıkta da işe yarayacak mı sahiden?
Başvurumu yinelemek istiyorum. Görücülük yeteneğim kabul edildi. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Şub. 04, 2012 10:10 pm | |
| | |
| | | Claire Belle Seyyah
Mesaj Sayısı : 7 Kan Durumu : Melez Yaş : 27
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Şub. 04, 2012 11:59 pm | |
| Ad ve Soyad: Claire Belle Yaş: Yirmi bir İstenilen Meslek: Seyyah İstenilen Mesleğin Açıklaması: Çok sık aktif olamayacağım için serbest bir kurgu düşündüm. RP Örneği: - Spoiler:
“Anlatsana. Lütfen.” “Nerden başlayacağımı bilmiyorum. Ama bilmeni isterim, karışık. Bak, buraya gelmemin sebebi, benim de bir zamanlar böyle bir yurtta kalmış olam. Ve hayatımın en güzel yılları burada geçmedi. Tam aksine kötü anılarla dolu bir mahzen burası benim için.” Durdum. Derin bir nefes aldım. Anlatmak istiyor muydum tüm bunları? Kimseye doğru düzgün anlatmamışken kendimi, kimsenin beni doğru düzgün tanımasına izin vermemişken, 11 yaşındaki bir kız çocuğuna her şeyi anlatmam ne kadar doğruydu? Bilmiyordum ama ne olursa olsundun -ve bir şey olacağı da yoktu- anlatacaktım. “Yurtta neler yaşadığımın bir önemi yok. Ama değişikliği sevmeyen bir çocuktum. Her şey aynı kalsın, değişmesin isterdim. Hala da o çocuk içimde bir yerlerde ve saçımı kestirmemden hiç hoşlanmıyor!” dedim gözlerimi kocaman açarak. Merakla bakan gözleri ışıldadı, ve çocuksu şeker gibi sesiyle bir kahkaha attı. Bu kız çocuğunun sarı buklelerinde, masmavi gözlerinde beni çeken bir şeyler vardı. Ve galiba o yüzden anlatıyordum.
“Bir gün tüm güzellikleri dağıtacak, anne babamı benden alacak, hem de onlara en ihtiyaç duyduğum zamanda…” dedim ve duraksadım. “Lanet ölüm yiyenler tek asa hareketiyle benden aldı onları.” diyemezdim. “Bir kaza oldu. Sonra 4 yıl boyunca bir yurtta kalmak zorunda kaldım. Değişiklikten nefret ederim ve orası 7 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını alt üst edecek kadar değişikti. 4 yılın sonunda yurda bir adam geldi. İlk kez biri ziyaretime geliyordu. Ama gelmesini bekliyordum zaten, biliyordum geleceğini. Beni.. özel bir okula götüreceğini söyledi. Yurttan kurtulacaktım ama bu adam hayatımda yeni ve büyük bir değişikliğe sebep oluyordu. 7 yıl boyunca o okula devam ettim. Hayatımın en güzel yıllarıydı. Tabi yaz tatilleri hariç. Yaz tatillerinde ve tatil dönüşlerinde yine değişikliklere maruz kalıyordum. Yani 7 yaşında en nefret ettiğim şey olan ‘değişiklik’ 17 yaşıma kadar tekrarlandı. Sonra mezun olduğum o okula pro.. Öğretmen olmayı düşündüm. Fakat beni yurttan kurtaran adam, hayatımda büyük bir değişikliğe sebep olan o adam dedi ki; “Değişiklikten korkma, değiştir. Çünkü değişmeyen tek şey değişikliktir. Ve sen tanıdığım en değişik cad.. insansın.” Hayatımı bu sözleriyle ikinci kez değiştirdi ve ben dünyayı dolaşmaya başladım.” Birkaç saniye sessizlik oldu. Yerdeki fayansları incelerken uzun bir soluk verdim. Koca bir hamam böceği görmeyi umdum ama yurt fazlasıyla temiz görünüyordu. Gözlerimi yerden kaldırıp o masmavi gözlere dokundurunca, “Beni de götür.” dedi. Gözlerimi kırpıştırdım. Annem de anlamadığı zaman böyle yapardı. Anlamamıştım. Beni de götür mü diyordu? Nasıl yani? Yapamazdım. Farklıydık. Ona açıklayamayacağım bir asam ve o asanın bin bir çeşit yeteneği vardı. Peki birazdan buradan ayrılırken de yapacağım cisimlenme? Hayatımın büyük bir parçasıydı. Yapamazdım. Tam ağzımı açıp bir şeyler söylemeye hazırlanırken kapı açıldı. Kapıdan bir gıcırtı bekledim ama gelmedi. Gelen, hayatımı iki kez değiştiren adamdı. Ve üçüncüsünü o gün, orada yaptı. Yani 11 yaşındaki bu kızla o kadar da farklı değildik.
| |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Paz Şub. 05, 2012 6:46 pm | |
| | |
| | | Essence Marley Hogwarts Baş Şifacısı
Mesaj Sayısı : 35 Kan Durumu : safkan
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Şub. 14, 2012 5:55 pm | |
| Yaş: 25 İstenilen Meslek: Dedektif İstenilen Mesleğin Açıklaması: FBI için çalışıyor. RP Örneği: Orphee Beljean karakterim.
| |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Salı Şub. 14, 2012 7:43 pm | |
| | |
| | | Connie Porter Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6 Kan Durumu : ?
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Perş. Şub. 16, 2012 9:28 pm | |
| - Avila Cantrell
- Kızıl Rüzgâr (rütbe olarak istiyorum ve karakterim muggle değil)
- Kayıpların peşine düşen Yalçın Abi, kayıplarınızı bul... pardon. Bir şeyiniz mi kayboldu? Kızıl Rüzgâr Büyücedünya'daki en iyi iz sürücü olduğunun garantisini sizlere sunuyor. Arayın, ne arıyorsanız bulalım. (buradan da anlaşılabileceği üzere mesleği iz sürücü ve kayıp şeyleri buluyor)
örnek rp- Spoiler:
Rollergate Apartmanı’nın çatısı masallarda anlatılan Harpy yuvasından farksızdı. Her yerde dik duran inşaat demirleri, bu kadar yüksekliğe rağmen otların savrulduğu bir alan. Karşıdan hedefin bulunduğu iş merkezini gören bu yüksek çatıya üstüm Clive ve ben işverenlerimiz tarafından verilen giysi ve silahlarımızla çıkmıştık. Zihinsel transformasyon dışında hep düşük çeneli olan üstüm, yine çenesini açtı ve uzun uzun planı anlatmaya başladı. ‘’Vincent, beni dinle. Şimdi çatıdan iş merkezinde gördüğümüz altı nöbetçiyi-ikisi kapıda olmak üzere-haklayacağız. Bak, görüyor musun? İş merkezi ile bulunduğumuz çatı arasında bir elektrik hattı var. Hatta bağlanmış yalıtkan kancalı halkalar ile karşıya geçeceğiz ve bodrum kısmına kadar kimi görürsek görelim temizleyeceğiz. Anladığını umuyorum, sonrasında da yaşlı cadalozun zihniyle uğraşacağız, işin en zor kısmı. Haydi hazırlan!’’ Clive’dan aldığım emir ve direktifler dizisi sonrası uzun namlulu, dürbünlü silahlarımızın başına geçtik. Çatının kenarına monte edilmişlerdi, her şekilde görülmeleri mümkündü fakat çatıdaki görevimiz uzun sürmeyeceği için bunda da bir sakınca görmedik. Zamanımızın kısa olduğunu bildiğim için iş merkezindeki hedeflere hızlıca göz gezdirdim. Clive üçten geriye saydı ve ateş! Yukarıdan aşağıya doğru susturuculu tüfeklerimizle ateş ettik, hemen akabinde daha ufak yapıdaki otomatik silahları ve diğer bazı şeyleri aldıktan sonra kancalardan tutunarak elektrik hattından karşıya doğru uçmaya başladık. Bu, resmen birinin zihnine girerken boşlukta süzülmek gibi bir şeydi. Yalnızca biraz daha fazla acı. Derken, elektrik hattı bizim ve silahlarımızın net ağırlığına dayanamayarak aşağı indi, bunu hissedebildim. Clive önce davranarak çatının kenarına tutundu, fakat ben çatının hemen altındaki pencereden odaya doğru uçtum. Gayet sert bir şekilde yere çarptığım için sol omzumun çıktığını hissedebiliyordum, hafif de olsa bir sızlama vardı omzumda. Ulaşacağımız kişinin adamları yukarı çıkmaya başlamadan odadaki masanın kenarına yaslandım ve çıkan omzumu yerine getirebilmek üzere bazı hareketler yaptım. Kemiklerin birbirine çarpmasına benzer bir sesin sonunda, omzum yerindeydi. Sızısı da hafiften geçtikten sonra otomatik silahımı alarak ayağa kalktım ve odaya girmeye çalışan iki kişiyle o an karşılaştım. İkisi de yere yığıldıktan sonra ayağımla silahlarını öteye attım, kapanan kapıyı açarak merdivenlere yöneldim. Fakat bir gariplik vardı. En üst katın merdivenlerindeydik ve çatıya açılan kapıda görevliler hareket etmek veya çatışmaya girmek yerine zihinsel etkileşim içerisindelerdi. Bir dakika.. Hatırladım, güç birliği! Güç birliği denilen olay, birkaç kişinin birlikte yaptığı bir zihinsel transformasyon sırasında ruhlarını bedenlerinden tamamen ayırması ve ruhlarını tamamen zihnine girdikleri kişinin hizmetine sunması. Bir kişinin bu tür bir etkileşimde de ne kadar ruhu zaptedebileceği kişisel gücüne bağlıydı ve bu etkileşimin anlamı ruhların kontolünü alan kişinin fiziksel ve zihinsel işlevlerini normalden iki-üç kat daha iyi gerçekleştirebiliyor olmasıydı. Fakat bu şekilde gerçekleşen bir transformasyon uzun süreceğinden, uzun süredir burada olmalıydılar. Yani varlığımı biliyorlardı. Birden, ruhlarını bağışlayan üç dört kişi merdivenlere yığıldı ve çatı kapısına yakın olan adam gülümsedi, gözlerini açtı. Bana tekrar baktı ve bir bok yığınına bakarcasına tiksindi, ardından sinirlendi ve çığlık atarak üzerime doğru yöneldi, tam zıplayacakken çatı kapısını kırarak giren Clive herifi yere mıhladı. Hızla aşağı inerek diğerlerine ateş etmeye başladı ve beni de peşinden sürükledi. Anlamıyordum; hem nasıl bu kadar bir çalçene, hem de nasıl bu kadar soğuk bir asker olabiliyordu?
En üst kattan itibaren aşağı inmeye başladık. Ben merdivenlerde karşıma çıkanları gravyer peynirine çeviriyordum, Clive ise pompalı tüfeğiyle yere çiviliyordu. Oh hayır; merdivenlerde bir grup daha görmüştüm şimdi, çatıdakiler gibi bir etkileşim içerisindelerdi. Clive fazla bekletmeden herkesin yoğunlaştığı kişinin kafasını dağıttı, ben de diğerlerini tarayarak yoluma devam ettim. En alt kata gelmiştik şimdi, aldığımız talimatlar ve verilen bilgiler doğrultusunda görevin gidişatını belirleyen yaşlı cadının bodrum katında olduğunu tahmin ediyorduk. Ve bodrum katına doğru yol almaya başladık. Clive bodrum kat merdivenlerine inerken direktif verdi yine. ‘’Vincent, dikkat et. Birinci kat boştu, hepsi bodrum katında gizlenmiş olabilirler. Şimdi, bina planına bakarsak..’’ Bina planına bakılırsa bodrum, ileride ana hedefimizin bulunduğunu tahmin ettiğimiz odaya doğru giden iki uzun dehlizden oluşuyordu. Planı gördükten sonra aşağı indik, soldaki dehlizden ilerideki ışığa doğru yürümeye başladık(diğer dehliz büyük metal bir kapıyla kapanmıştı). Ara sıra sağ ve sol taraflarda kapılar görüyorduk, fakat silahımızın eklentileri dahilinde olan fenerlerle öylesine bir baktığımızda göze çarpan bir şey olmuyordu. Dakikalar geçti, ışık gittikçe yaklaştı ve bir oda oradan yavaş yavaş seçilmeye başladı. Odaya doğru koşar adım ilerlemeye başladık ve birden o odadan adamlar fırladı. Ani bir hareketle duvarlardaki kapılardan birine gömüldüm ve oraya saklandım, fakat Clive bu sefer çabuk davrananamamıştı, omzundan vuruldu. Onun saniyeler içinde kevgire dönüşmemesi için, yaralanmam pahasına onu ordan çektim ve yanıma aldım. Nasıl olsa bana şimdilik lazımdı, onu göz ardı edemezdim. Onu yanımda tutmaya devam ettim ve ara sır kapıdan kafamı çıkararak odaya doğru ateş ettim. Odanın girişindekileri hallettiğime kanaat getirdikten sonra yavaşça destek olarak Clive’ı kaldırdım, ona destek olacak şekilde odaya ilerliyordum. Cesetlerin üstünden geçerek, Clive’ın sağladığı yavaşlıkla odaya vardık. ‘’Neden sus sus işareti yapıyorsun! İstediğim gibi de konuşurum işte!’’ Clive’ı hemen odanın girişine oturttum ve hiç tereddüt etmeden içeri girip yaşlı bunağın yanındaki elemana ateş ettim. Adam hızlıca yere yıkıldıktan sonra kadın zihinsel etkileşim için davrandı, fakat ben ellerine ateş edince bir kedi gibi ciyaklamaya başladı. Cevabını bildiğim hâlde kendimi, kendime şu soruyu sormaktan alıkoyamadım kadının zihnine ekip arkadaşımla girmeye başlamadan hemen önce. Kim , neden yardım eder ki bu yaşlı cadıya?
Rutin bir şekilde, her zamanki gibi yıldızlarla dolu o boşlukta yüzüyorduk üstüm Clive’la birlikte. Zihnin kapılarına ulaşılmadan önceki son yolun üzerindeydik. Gittikçe hızlanıyor, ilerideki beyaz kütleye ulaşmaya çalışıyorduk. İşte o kütle; bütün hayâlgetirenler arasında ‘’Anne’’ olarak bilinen yaşlı cadalozun beynindeki giriş kapısıydı. Kontrolün kendisinde olduğu zihninin, hayâl dünyasının kapısı. Bizim onun zihnine ulaşmak istememizin sebebi ise Anne’nin hayâlgetirenlerin kralı olarak nitelendirilen Harlaus’a karşı gerçekleştirdiği ihanet idi. Kral Harlaus uzun yıllar süren araştırmaları sonucu, kişinin zihnine girme anından itibaren başlayan zihinsel transformasyon(aktarım) sırasında gerçekleştirilmesi mümkün olan obsesyon olayının(ruhsal-zihinsel kavramda beden kontrolü); obsedör kişi, yani zihin içerisinde bedeni kontrol edebilecek kişinin obsesyon sırasındaki aksaklıklarını ve obsesyon olayının gerçekleşmemesinin sebebini bulmuştu. Zihinde obsesyon olayının gerçekleşmemesinin sebebi ise; demateryalizasyon(algılanabilen bir şeyin algılanamaması, yani bedensel gerçekliğin ruhsal gerçekliğe dönüşmesi) durumunun kontrol edlilen kişinin zihninde yeterli gerçekliği sağlayamaması ve bu durumdan ötürü ektoplazma(obsedör kişiye ait partiküller, madde)nın kontrol edilen kişinin zihninde yer bulamamasıydı. Kral Harlaus bu olayına tersine çevirerek(materyalizasyon) zihinde ruhsal ve bedensel olarak bulunmayı başarmış, zihin aracılığıyla bedeni kontrol edebilmeyi mümkün kılmıştı. İşte ‘’Anne’’ olarak bilinen cadalozun çaldığı da buydu, bu işlemin nasıl sürekli hâle getirilebileceği. ‘’Anne’’ kendisi gibi usta hayâlgetiren adamlarıyla birlikte bir gece yarısı Harlaus’u basmak üzere saraya girmiş, kralın adamlarıyla birlikte bir çatışmaya girmişti. Adamları hızlı ve sessiz bir şekilde temizledikten sonra kralın odasına girmiş, temassız bir şekilde zihinsel transformasyonu(telefonlardaki bluetooth gibi) deneyerek başarıya ulaşmış ve kralı alt etmişti, sırrını da çalmıştı. Ve Kral Harlaus onu yakalayan, sırrı geri alıp Anne’yi öldüren kişilere büyük ödüller vaat etmişti günler önce. Yani üstüm Clive ve ben, Kral Harlaus’a bağlı olarak çalışan ödül avcılarıydık.
Yıldızlarının arasından süzüldüğümüz bu koca siyah boşluk, bizi gittikçe çekik gözlü hainin zihin kapısına yaklaştırıyordu. Biz üstümle orada ruhsal olarak bulunsak da; havayı, içinde bulunduğumuz boşluğu ve yaşanabilecek çeşitli değişimleri hissediyorduk. Ve bize bahşedilen bu fiziksel algılardan biri de gerçekleşmiş gibiydi, havada bir değişim hissettim. Bizden başka hareket eden birileri varmış gibi. Bir an için kafamı hafifçe geriye çevirdim ve baktım, geriden belli bir düzen sağlamış beş-altı tane duman kutlesi yaklaşıyordu. Clive’ı hemen dürttüm ve arkamızı işaret ettim, bir an için bütün krallık düzeninin içine de etmiştim fakat bunun bir şuan için önemi yoktu(Hayâlgetirenlerde krallık düzeyinde usta-öğrenci, kral-ast, üst-ast ilişkisi çok önemlidir, katıdır). O da arkasına bakarak suratını astı, rahatı kaçan bir ihtiyar gibiydi. Biz süzülmeye devam ederken yüzünü bana döndü ve konuştu. ‘’Vincent, bu gelenler Anne’nin zihnen ayık kalmayı başarmış adamları! Onlar da etkileşimimize katılmayı başarmış, eğer bizden önce Anne’nin zihin kapısına ulaşırlarsa güç birliği oluşur ve o kapıdan asla geçemeyiz! Şimdi, bunu sana daha önce hiç öğretmedim. Tek şansın ve kısa bir süren var. Süzülmeye devam et ve odaklanabildiğin kadar odaklan, elinde biriken ve patlamaya hazır bir güç düşün. Onu odaklandıkça büyüt, büyüt ve gücü benliğinde hissettiğinde bırak kendini. Aynı yüzerken birden kendini salıp dönmek gibi, kendini sol tarafa doğru hafifçe çevir ve Anne’nin zihin duvarını kır!’’ Anne’nin adamları peşimizden sürüklenirken odaklanmaya başladım. Hain bunağın zihniyle aramızda pek uzun olmayan bir mesafe kalmıştı, bundan dolayı gittikçe odaklanıyor ve gücü kendimde hissetmeye çalışıyordum, güçle bir bütün olmaya çalışıyordum Uzakdoğu felsefelerindeki gibi. Yaklaştığımız hedef ve arkamızdan sürüklenenlerle mesafemiz gittikçe azalmışken, hazır olduğumu fark ettim. Hemen ardından Clive’ın dediğini uyguladım -o da benle aynı anda uygulamıştı-, bir kasırga gibi hızla dönmeye ve hızla ilerlemeye başladık. Saniyeler içerisinde Anne’nin taştan, bembeyaz zihin duvarına çarptık ve orda bir matkap edasıyla döndük, duvar dağılmaya başlayınca biz de yavaşlayıp savrularak durduk. Biraz önce peşimizden gelen duman yığınları da durdu ve dağılmaya başladı, aynı hain bunağın dağılan ve ortalığı dumanlarla kaplayan zihin kapısı gibi. Her yer bir duman bulutundan ibaret olunca çevre kısa bir süre için sessizleşti, ardından duman kütleleri kaybolarak yerini Anne’nin dünyasına bıraktı…
| |
| | | Adelphe Ida Rigola
Mesaj Sayısı : 495 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Jaiden.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Şub. 17, 2012 4:22 pm | |
| Kızıl Rüzgar anladığım kadarıyla şirket ismi gibi bir şey. Rütbeyi "Kızıl Rüzgar Sahibi/Sahibesi" olarak versem olur mu? | |
| | | Connie Porter Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 6 Kan Durumu : ?
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Şub. 17, 2012 9:02 pm | |
| hayır, direk rütbe ismi. bir lakap gibi. | |
| | | Maxim Querta
Mesaj Sayısı : 673 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Elim Reçel'in dötünde -pardon, cep diyecektim.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Cuma Şub. 17, 2012 9:27 pm | |
| Kızıl Rüzgar tanımı, karakterin yaptığı işi tanımlamıyor ancak. | |
| | | Palyaço Hogwarts Hayaleti
Mesaj Sayısı : 67 Kan Durumu : Safkan palyaço.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Şub. 18, 2012 10:00 pm | |
| Palyaço Bin. Hogwarts Hayaleti. KSKS dersi için npc karakter. Mathias Montaine benim diğer karakterimdir. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. C.tesi Şub. 18, 2012 10:03 pm | |
| | |
| | | Alewndra Kaçak
Mesaj Sayısı : 58 Kan Durumu : melez.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 22, 2012 3:32 pm | |
| x Alewndra, 21, kaçak. x Dünyadaki hiçbir adalet anlayışını benimseyemeyip, oyunu kendi kuralları doğrultusunda oynayan bir kız olduğundan sihir dünyasında 'kaçak' olarak aranıyor Alewndra. İkinci planda bir gezgin olduğu söylenebilir. Çünkü, sihir basınında okuduğu haberler doğrultusunda çoğunlukla göçebe hayatı yaşıyor. Amacı madur olduğunu düşündüğü kişilere kendi çapında yardımcı olmak. Ve bunun için suçlu olarak bilinen insanları bakanlık görevlilerinden önce yakalayıp işkence ederek öldürmekten çekinmiyor. Bu yüzden rütbeme 'kaçak' olarak geçilmesini rica ediyorum. x Mae Majori, diğer karakterim. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 22, 2012 3:38 pm | |
| | |
| | | Kyle Cleveland Solist
Mesaj Sayısı : 92 Kan Durumu : safkan
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 22, 2012 4:43 pm | |
| Ad ve Soyad: Kyle Cleveland Yaş: 18 İstenilen Meslek: Solist İstenilen Mesleğin Açıklaması: Hogwarts'tan mezun olmasının ardından geçimini barlarda şarkı söylerek falan kazanıyor kısaca. RP Örneği: Priscilla Derichs
| |
| | | Maxim Querta
Mesaj Sayısı : 673 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Elim Reçel'in dötünde -pardon, cep diyecektim.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 22, 2012 4:51 pm | |
| | |
| | | Winter Clausen Psikanalist
Mesaj Sayısı : 24 Kan Durumu : safkan. Rp Partneri : evanlı biri gelirse öyle pis asılırım ki.
| Konu: Geri: Diğer Rütbelere Alımlar. Çarş. Şub. 22, 2012 6:29 pm | |
| Ad ve Soyad: Winter Clausen Yaş: 17. İstenilen Meslek: Psikanalist İstenilen Mesleğin Açıklaması: Sigmund Freud'un çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesidir. Bir psikoterapi tekniği olarak psikanaliz, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. Analistin amacı hastanın transferansın sorgulanmamış ya da bilinçdışı engellerinden, yani artık işe yaramayan ve özgürlüğü kısıtlayan eski ilişki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir. -bkz: copy paste, ehe :B- RP Örneği: Anika Vainamoinen.
| |
| | | | Diğer Rütbelere Alımlar. | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|