Daphne S. Aswang Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 433 Kan Durumu : Saf kan. Rp Partneri : Bol tuzl- öhm şekerli kahvem var Ceyms için.
| Konu: Aswang, Daphne Çarş. Şub. 29, 2012 8:35 am | |
| # Daphne S. Aswang #Daphne özünde iyi bir kızdır. İlk önce bunu söyledim çünkü onu dışarıdan çok farklı göreceksiniz. Çünkü Daphne çevresindekilere en korkunç yüzünü gösterir. Hatta karanlık tarafına o kadar yapışmıştır ki içindeki bütün umutları söndürmüştür. Karanlık ve gölge onun bedenini bir lanet gibi sararken iyilik ve güneş yenilgiyi kabul edip çekilmişti. Çünkü Daphne'den asla bir iyilik savaşçısı olmazdı. O iyiliğe ihanet etmişti ve ailesinin yüz karasıydı. Aswang soyadını kirletmişti güya. Ancak Aswang'ın korkunç anlamı Daphne'ye tam oturuyordu. Hatta sırf bu yüzden Daphne soyadına aşıktı. Çok açık sözlü bir kızdır. Ve bu da pek düşünceli olmadığını gösterir. Söylediklerinden insanların alınması seçeneğini görmezdi bile. Aslında insanarın ona kızmasına aldırmazdı. Onu bütün bir yıl boyunca tek başına bıraksanız da umursamazdı o. Yalnızlık onun tek dostuydu ve onu asla terk etmemişti. İnsanları aşağılamaktan hoşlanırdı genç kız. Başkalarının kusurlarını tereddütsüz ortaya sürerdi. Asla çekinmezdi. Bu huy onun doğasında vardı. Ve bir aslan gibi avını sürekli izlerdi. Sürekli... Onu sıkıştırırdı, hırpalardı. Ama her şeyi dikkatle yapardı. Her sözünün arkasında kanıtı olurdu. Onun için haklı veya haksız yoktu. Sadece kendisi haklıydı. Sadece o. Ancak çok zekiydi Daphne. Ama zekasını babası gibi kullanmadı. O zekasını pay alacağı işler için harcardı ve tabii herkes hayrandı onun zekasına. Çok hızlı okurdu, hızlı ezberlerdi. Bu özellikler onun hep birinci olmasını da sağlardı elbet ama onu birinci yapan şey rakiplerini acımasızca yok etmesiydi. O tehlikeliydi. Ve kendisini rezil edecek her durumdan kaçınırdı. Elbette eğlenceli zamanları da oldu Daphne'nin. Mesela yakın dostlarıyla olduğu zaman gibi. Ve ailesinden olabildiğince uzak olduğu zamanlar gibi. O ailesinden bir tek büyükannesini severdi. Çünkü ailede yetişen nadir kötülük tomurcuklarının yaratıcısıydı o. Ve elbette büyükannesinin en sevdiği torunuydu Daphne. # - Rp Örneği:
Masadaki kâğıtlara son bir kez baktım. Bunlar benim tek olmadığımı kanıtlayamazlardı. Benim ailem yoktu! Ama on sekiz sene sonra birisi geliyor ve bir ailem olduğunu söylüyor. Neden şimdi? Neden ben? İki parça kâğıt bunu kanıtlayamazdı. Hayır. Buna inanmak için kendimi zorluyordum. Ama bana o kadar yabancıydı ki. Ne yani ailemin yanına koşup onların boyunlarına mı sarılacaktım? Aslında yanlarına bile gitmeyi düşünmüyordum. Şimdilik. Ellerim şaşkınlıktan hala titriyordu. Tahta sandalyeden kalkıp odamdan çıktım. Kâğıtları askılığın yanında duran siyah deri çantama yerleştirdim. Ve montum ile çantamı alarak dışarı çıktım. Siyah arabamın arka koltuğuna çantayı fırlattım. Ve sürücü koltuğuna geçtim. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Ama oraya hızlı gitmek istediğimden emindim. Arabanın gürleyen motorları beni biraz olsun sakinleştiriyordu. Bir buçuk saat kadar yollardaydım. Düşünmeliydim. Şehrin boğucu havası beni rahatsız ediyordu. Hiç kendimle kalamamıştım. Şehirde kendimi kaybetmiştim. Ben artık ben değildim! Düşüncelerim yok olmuştu. Artık beynimde motor sesleri ve başkalarının düşünceleri vardı. Buna dayanmam imkânsızdı. Ve bu haber biraz olsun kaçamak yapmam için iyi bir bahaneydi.
Yolların kenarındaki evler birer birer azalmaktaydı. Ve doğanın temiz havasını ciğerlerimde hissetmeye başlamıştım. Önümde trafik yoktu. Ya da arabaları deli gibi süren sarhoşlar. Sadece ben ve külüstür arabam vardık. Evler yerlerini ağaçlara bırakıyordu. Tuğlalardan tüneller artık sarmaşıklardan oluşmuştu. Sonunda durmaya karar verdim. Kayalık bir yer buldum. Arabanın motorunu kapatınca gerçek sessizliği fark ettim. Uçurumun başındaki kayalardan birine oturdum. Ve uçsuz bucaksız okyanusu seyre daldım. Gözlerim özlemle ufku tarıyordu. Bu özgürlüğü hissetmeyeli aradan çok uzun zaman geçmişti. Ama bu sessizlik benim için fazla sürmedi. Çok kısa bir zamanda kaybettiğim ya da unuttuğum içimdeki benin sesini duydum. Haykırışlarını, şikâyetlerini. Neden kendimi inkâr etmiştim? Bilmiyorum. Peki ya neden düşünmemiştim hiç? Hiç bir fikrim yok. Bunu kendime neden yapıyordum! Artık dayanamamıştım. Ve şiddetle yerimden kalktım “Neden mi bunu kendime yapıyorum! Nedenini hiç düşünmedim! Çünkü korktum. Derinlerde bulacağım korkunç Androméda’dan korktum. Başkası gibi düşünerek daha akıllıca davranacağımı düşünmüştüm! Ama yanılmışım. Asıl korkunç olan yeni benliğimmiş. Bana sıkıca sarıldı! Kökleriyle bana öyle sıkı tutundu ki, bana o kadar yapıştı ki kurtulamadım.” Dayanacak gücüm kalmamıştı. Ama kafamdaki sesler hala beynimde dolaşıyordu. Arkamı döndüm. Arabama doğru hızlı bir biçimde yürüyordum. Ama bir soru beni yerime çiviledi. Neden ben? İçimdeki bütün nefreti kusarak bağırdım. Ve tüm gücümle uçuruma doğru koştum. Koşarken de bağırdım “Çünkü ben buyum!”Suya düşerken bilincimi kaybedip bayılmıştım. Ama soğuk suyun keskinliği beni kendime getirmek için fazlaydı bile. Acıdan bağırmak için ağzımı açtım ama tuzlu su ciğerlerime dolmuştu. Nefes almak için yukarıya, daha yukarıya yüzdüm. Başımı çıkardığımda yuttuğum tüm su ağzımdan aktı. Ama büyük bir dalga beni karşılamak için gelmişti. Suratıma çarpan suyun şiddeti ile kayalardan bir tanesine çarptım. Kafamdaki ses daha belirginleşmeye başladı. Artık yüzlerce ses yoktu. Sadece tek bir ses vardı.'İşte ben buyum. Korkak, acınası, çaresiz bir zavallı. Bir ailem olduğunu öğrendiğimde bile biraz olsun sevinememiştim. Korkmuştum. Ben bir korkağım!' Tek kelime. O tek kelime beni tekrar hayata döndürmüştü. Kafamdaki ses hala tekrarlıyordu'Korkak. Korkak. Korkak...' Ve kafamın içindeki düşüncelerim. Benim düşüncelerim geçmişteki düşüncelerime baskın çıkmıştı. Ve üç kelime onu susturmaya yetti 'Ben-korkak-değilim!' 'Kanıtla.' Kulaklarım basınçtan patlamak üzereydi. Dışarıya çıktığımda sağır kalabilirdim. Ama asla bir korkak değildim. Bütün gücümü kullanarak suyun yüzeyine çıkmaya çabalıyordum. Ve üzerimdeki baskı gittikçe azalıyordu. Kafamı sonunda suyun yüzeyine çıkarmayı başarmıştım. Kendi kendime bir kahkaha attım ve ufuğa doğru bakarak seslendim 'Gördün mü? Ben korkak değilim! Başardım.' Ve kıyıya doğru büyük kulaçlar atmaya başladım. Yaklaşık on beş dakika sonra kumlu sahile sırtüstü uzandım ve güneşin keyfini çıkarttım.
Şimdi ne yapacaktım. Varlığını yeni öğrendiğim anne ve babamla konuşacaktım. Eve dönüp bir duş yaptıktan sonra değil. Hemen. Artık benim için tek bir kavram vardı. Ya şimdi yada hiç! Hevesle yerimden kalktım. Arabamın arka koltuğuna fırlattığım deri çantamdan kağıtları aldım. İkinci kağıdın sonundaki adresi kestim, çantamdan bir bant çıkarıp direksiyona yapıştırdım. Kendimin bile inanamayacağı bir hızla adrese gelmiştim. Birden karnımda bir ağrı hissettim. Hayır korkmayacaktım. Bu sefer değil. Kâğıtları aldım ve evin ziline bastım. Kapı kısa bir sürede açıldı. İyi giyimli bir bayan karşıladı beni. Kızıl saçlarını düzgün bir topuz yapmıştı. Göz çevresinde de kırışıklıkları vardı. Dizlerine kadar gelen bir elbise giymişti. Kadın bana soran gözlerle baktı. Bende ona hayranlık dolu bir ifadeyle baktığımın farkına vardım. Ve aklımdan tek bir düşünce geçiyordu; Yaşlanınca böyle görünmek isterim... 'Ah... Şey affedersiniz. Ben Androméda Venus Manguera.' Kadın bana şaşkınlık dolu bir ifadeyle baktı. Ve içeriye seslendi 'Tom! Buraya gel. Kızımız gelmiş!' Sonra bana bakıp özlemle gülümsedi ve bir andan bana sıkıca sarıldı 'Seni çok özledim Venus.' Gülümsemeye çalıştım. Ama daha ismini bile bilmiyordum. Geri çekildi ve kollarımı tuttu 'Ben Rose querido (canım). Annen.' İşte bunu duymak yüzümdeki gülümsemenin artmasına sebep olmuştu. Ve ona ben sarıldım. 'Annem. Benim annem.' Ve içeriden saçlarını yana yatırmış yine iyi giyimli bir adam geldi. Kaşlarını çatmıştı ama beni görünce birden gevşedi.'Kızım. Buraya gel.' dedi ve onun yanına gittim. Bana yine annemin sarıldığı gibi sarıldı. Artık korkuyor muydum? Hayır. Çaresiz miydim? Hayır. Artık ben kendimi, ailemi bulmuştum.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Aswang, Daphne Çarş. Şub. 29, 2012 7:41 pm | |
| | |
|