|
| | Çatalağız & Görücü | |
|
+24Jean-Christophe Rouvière Tierra Squidna Rogue Chancellor Ophelia Valerie Avavia Felicia Querta Flynn Chadwick J. Jimmy Monteiro Pierretta Qixinâ Afrodille Mya Lloyd Cervená Lox Maxim Querta Doroteya Sergeyevich Alkyone Ambrosia Nienna Elenasse Claudius D. Dieudonné Aleksa Stanlavis Bradley Killingsworth Syrinx Aethra Rouvas Jaiden Anders Fia Righelli Adrasteia Quiwen Eslina Senalda Eugene C. Rcoreus Bjørn Devereaux 28 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Felicia Querta
Mesaj Sayısı : 256 Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Görücü.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü C.tesi Nis. 28, 2012 7:51 pm | |
| Felicia Querta Karakterimin kurgusu için oldukça önemli bir yetenek. Görücülük Admine gönderildi. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü C.tesi Nis. 28, 2012 8:20 pm | |
| | |
| | | Ophelia Valerie Avavia Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 416 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Görücü.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Ptsi Nis. 30, 2012 3:29 pm | |
| Ophelia Valerie Avavia. Karakter kurgum görücülük yeteneğine bağlı olarak ilerliyor. Görücü.- ~:
Kesik nefeslerin duyulduğu gecede çimenler, bir çift ayağın altında eziliyor. Yağmur sonrası toprak kokusunu andıran bir koku etrafı çevrelerken kopkoyu bulutlar gökyüzünün her bir köşesini kaplıyor. Sık ağaçlıkların varlığını sürdürdüğü ormandan acı bir çığlık yükseliyor, tüm vehmî ile kulaklara doluyor ansızın. Yalın ayaklarıyla ezdiği çimenlerin kendisini var gücüyle yer altına çektiğini zanneden beden, tüm benliğiyle ürperdiğini hissediyor. Ama neden? Kurumuş dudaklarını araladığında tek kelam dahi edemiyor. Ciğerlerine dolan havanın kendisine yararı olması gerekirken oksijenin varlığı genç bedene zarar veriyor. Çakalların uğuldayan sesi ormanın karanlığında çınlıyor. Kendi etrafında öylece dönen beden gözleri önüne sürülen bu manzara karşısında bas bas bağırmak istiyor lakin başaramıyor. Ses telleri koparıp kesilmişcesine elinden alınan ürkek beden, bir ceylanın buğulu gözleri ile çarpışıyor. Yerden yükselen ve yükseldikçe koyulaşan sislerin arasında usul usul gözyaşı döken ceylan bir an daha durduktan sonra ardına dahi bakmadan simsiyah gecenin içinde kaybolup gidiyor.
Haykırma iç güdüsünü bastırmaya çalışarak tamda uyku sayılamayacak uykusundan uyanan genç cadı, odanın boğucu havasını suya acıkmış bir kuşun çırpınışlarını andıran tavırlar eşliğinde soludu. Nefes almasına yarayacakmış inancıyla elini göğüs kafesinin üzerine doğru götürürken var gücüyle dokunduğu noktaya baskı uygulamaya başladı. Elaya çalan yeşil gözlerinden akıttığı bir damla gözyaşı yanağından süzülürken sesini çıkarmadı, gözünden yaşların boşalmasına engel olmadı. Uzun günler boyunca gördüğü kareler aklından bir an olsun silinmezken başını yastığa koyması ile zihin karışıklığının içine her an bir takım sahneler daha ekleniyordu. Bu durum karşısında korkuya ve umutsuzluğa boyun eğen cadı için tertemiz bir gün doğmak bilmiyordu. Yüzünün güldüğü günleri böylesine özlemiş iken ruhsuz bir halde etrafta dolanıyor oluşu etrafındaki insanları da en az kendisi kadar rahatsız ediyordu. Günbegün rahatsızlığın aslı halini alıyor, yaşamaya devam ettiği her gün başına ruhunun on yıl daha fazla yaşlandığını hissediyordu.
Yatağının üzerine bırakılmış kara cübbenin gözüne ilişmesiyle yattığı yerde doğrulan cadı, henüz düzene girmemiş nefeslerini kontrol etmekte zorlanırken aklına üşüşen düşünceler silsilesi eşliğinde yerinden kalktı. Yatakhaneden yükselen uykulu nefes alıp verişlerin içinde yorganını yastığının üzerine doğru çekerken ürpermekten kendini alamadı. Oldukça sıcak olan yatağından çıkmasıyla pencerelerin kenarlarından sızan soğuğun sırtına yapışması bir olmuştu. Kendi yatağının sağında bulunan yataktan kıpırtı sesleri gelirken cübbesini çarçabuk üzerine geçiren Ophelia kapıya doğru birkaç usul adım attı. Bir anlığına da olsa arkasına dönüp bakmazken kavradığı tokmağı hafif bir bilek hareketiyle aşağıya doğru çekti. Aralanan kapının eşiğinden sönük bir ışık huzmesi yatakhanenin içine doğru yol almışken kendisini dışarıya atan cadı havasız kalmışcasına acıyan ciğerlerine hava solumaya devam ediyordu.
Attığı her adımla dahada hızlanıyordu cadı. Durmak aklının ucundan dahi geçmezken seyrettiği yolun nereye çıkacağı hususunda tek bir fikre dahi sahip değildi. Yavaşlamayı benliğine yediremiyor, hangi sebepten ötürü içini böylesine derin bir hırsın kapladığını kestiremiyordu. Çıplak ayakları soğuk parkelerin ardından yumuşak bir alan üzerinde kaymaya devam ediyorken ezdiği yeşillikler gıdık almasına neden oluyor, istifini bozmayan cadı kendisiyle oyun oynayan zemine bomboş gözlerle bakıyordu. Hunharca esen rüzgar suratını yalıyor, darmadağın olmuş saçları yelde bir o yana bir bu yana uçuşuyordu. Bir tutam gözlerinin önüne düşerken rüyasında hissettiği toprak kokusu bir kez daha burun deliklerini dolduruyordu. Üşüyor, korkuyor fakat yinede geri dönme fikrine karşı direniyordu. Kulağını okşayan ayak tıpırtılarını yakınında hissederken göz kapaklarındaki baskı dahada yoğunlaşıyor, yumduğu gözlerini açamıyordu.
Dipçik: Baştan yazmak zor geldiğinden başka bir sitedeki görücülükle ilgili yaptığım rpmi kopyaladım direk efm.
| |
| | | Bjørn Devereaux Ravenclaw VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1279 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Meta.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Salı Mayıs 01, 2012 11:13 am | |
| | |
| | | Rogue Chancellor Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 50 Kan Durumu : Safkan Özel Yetenek : Çatalağız. Yaş : 31
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Cuma Haz. 01, 2012 8:13 pm | |
| * Rogue Chancellor * Karakterim bu yetenekle doğdu ve kurgularına yarar sağlıyor. Nasıl Salazar Slytherin'i bu yetenekten ayıramıyorsanız Ro'yu da ben ayıramıyorum. Ayrıca aileleri eski ve köklü bir aile Slytherin'le akrabağlığı mevcuttur. Düzenbaz bir yapısı olduğu için çok az kişinin anladığı bir dil çok işine yarar. * Çatalağız. - RP:
Karanlık koridorun ortasında genç kız hızla ilerlerken nereye gittiğini pek düşünmüyordu. Daha demin neredeyse ağzını burnunu kıracağı bir çocuktan olabildiğince uzaklaşmalıydı çünkü. Eğer okulda bir daha kavga ederse kovulacaktı ve bunu istemiyordu. Sevgili aile büyükleri Richard eşsiz yüceliğini bir de okulu bitirerek kanıtladığında Rogue okuldan kovulmuş, işe yaramaz biri olamazdı. Ne de olsa Richard kadar iyiydi ve onun sahip olduklarının daha fazlasına sahipti. Bu yüzden o güzel bedenini ortak salonlarından dışarı atmak zorunda kalmıştı. Şimdiyse okulun içinde boş koridorda dolaşıp duruyordu. Genede gelen sesler koridorun düşündüğü kadar boş olmadığını söylüyordu ona. Daha iyi görebilmek adına loş ışıkta gözlerini biraz kısarak ileriye baktı. Gördüğü ikiliyi hemen tanımıştı. Richard Mischa'yı kenara çekmiş bir şeyler anlatıyordu. Abisinin yapılı vücudu kız kardeşinin önünde oldukça heybetli duruyordu. Mischa'da Rogue gibi zayıf ve sarışındı. Rogue kızın da güzel olduğunu söyleyebilirdi, en azından okuldaki birçok kızdan çok daha güzeldi. Zaten böylesine mükemmel olmak genlerinde var gibiydi. Rogue her ne kadar sevmese de Richard'ın da yakışıklı olduğunu kabul ediyordu. Genede o yakışıklı suratı şimdi göremediğinden ne konuştuklarını bir türlü anlayamıyordu. Bunun için biraz daha yaklaştığında bir anda abisinin ona bakmasıyla olduğu yerde donmuştu. Richard her zaman ki buyurucu sesiyle konuştu.
"Ne işin var burada?" "Seni ilgilendirdiğini pek sanmıyorum abicim." "İyi! Bir şey konuşuyoruz git şimdi." "Ne o olanları Mischa'ya yeni mi anlatıyorsun." Rogue aslında hiçbir şeyin olmadığını biliyordu ama ortalığı ne kadar karıştırırsa konuştuklarını o kadar çabuk öğrenebileceğine emindi. Mischa'nın yüzündeki ifadeyi görünce doğru yolda olduğunu bir kez daha anladı. Genç kız garip bir biçimde sorgulayıcı bakıyordu şimdi. Rogue onun kırıldığını çok net anlayabiliyordu, nede olsa Rogue sevilmeyen kardeşti ve buna rağmen olanları daha önceden biliyordu. Bu durum gerçekten çok eğlenceliydi. Oysa abisi neler çevirdiğini anlamış gibi gözlerini genç kıza dikmişti. Sinirli bir tavırla genç kızın yılan biçimli kolyesine bakarak konuşmaya başladı. Bu sefer ikisi de farkındaydı ki bu dili yalnızca onlar anlayabilirdi. Sıradan bir dil değildi bu, soylarının onlara kazandırdığı çok özel bir armağandı. Yılanlarla konuşabilmek aile üyelerinde bile çok az vardı ve Rogue'de Richard kadar bu büyük armağanla kutsanmıştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Çabuk düzelt şunu." Genç kız gözlerini abisinin yılan biçimli madalyonuna gözlerini dikerek bir süre yılanın hareketlerini izledi. İkisi de kendi aralarında konuşmak adına bu yolu çok önceden bulmuşlardı. Üzerlerinde büyülenmiş yılan madalyonları taşıyorlardı, böylece karşılıklı oldukları her an çatal dilinde konuşabiliyorlardı. Genç kız da yine tıslayan bir sesle "Biraz eğleniyorum ve vazgeçmeye niyetim yok." diye soluduğunda Richard'dan tıslamayla karışık bir küfür duymuştu. Genede hiç keyfini bozmadan mavi gözlerini devirdi. Tek elini havaya kaldırarak Mischa'ya bir hoşçakal işareti yapıp gerisin geri koridorda ilerlemeye başlamıştı. O an dışarı çıkmanın bu denli keyifli olması neşesini yerine getirmişti ve hemen yanında biten yılanıyla sohbet ederek ortak salonun yolunu tuttu.
| |
| | | Tierra Squidna Yasaklı
Mesaj Sayısı : 359 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Görücü. Yaş : 29
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Çarş. Haz. 06, 2012 6:48 am | |
| Ad Soyad: Tierra Squidna. İsteme Nedeni: Ayşin kurgumdan haberdar. İstediği Yetenek: Görücü. Örnek RP: Gönderildi. | |
| | | Adrasteia Quiwen
Mesaj Sayısı : 2016 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : He is like a cage, Richard.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Çarş. Haz. 06, 2012 6:59 am | |
| Başvurular kabul edildi, işleniyor. | |
| | | Jean-Christophe Rouvière Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 89 Kan Durumu : Safkan Rp Partneri : Private Property ama rpde göreceksiniz s.s Özel Yetenek : Çatalağız.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü C.tesi Haz. 09, 2012 10:28 am | |
| Ad Soyad: Jean-Christophe Rouvière İsteme Nedeni: Karakterin ailesi hayvan dilini çözmenin ilk adımı yapmış olan Salazar Slytherin ile ilgili bir dolu araştırma yapmıştır. Bunun nedeni doğanın bir çok sırrı taşıması, etrafta bulunan bir böceğin bile potansiyel bilgi kaynağı olmasıydı. Dilin bilgisinin genetik olarak aile bireylerine geçirilmiş olması, bu büyüyü onlar için daha da cazip kılmıştır. Onunla ilgili her ayrıntıyı titizlikle inceleyen bu aile bir gün Salazar'ın yılan dili ile ilgili çalışmalarını bulmuş, bunu diğer hayvan dillerinin çözümü için kullanmak istemiştir. Tabi şimdilik söz konusu yeteneği kopyalamakla kalmışlardır. Çataldil yeteneğinin yanısıra, aile genel hayvan dili konusunda olan araştırmayı da üyelere miras bırakır. İstediği Yetenek: Çatalağız Örnek RP: Başka karakterle yapılmıştır ama yetenekle ilgilidir.
- Spoiler:
Güzel günler gelecek mi gerçekten? Yoksa gösterdiğimiz çabalar mazi olarak mı kalacaklar? Onlara inat tutunabilecek miyim bu hayata? Yoksa kendi benliğimi bulmadan uçup gidecek miyim? Aslında tek ben değilim bu dünyada kaybolmuş ruhlara katılmak üzere yürüyen, donuk çocuk. Tek ben değilim ailemin isteklerine kanını akıtan, haksız yere. Asla da tek olmayacağım, bu dünyada, benden binlerce, yüzlerce var. Ölü çocuğum işte, zamanında doğmamış. Annemden emdiğim şey, süt değildi, kapkara bir zehirdi. Buruk ve acıydı tadı, dün gibi hatırlıyorum. Beni doyurmamış, daha da aç bırakmış, acı içinde çığlıklar atmama neden olmuştu. Gözlerimden yaş yerine kan akmıştı. Boğum boğum parmaklarımı şeftalili mama değil, sapsarı öd kirletmişti. Kayıp çocuktum ben, diğer binlercesi gibi, soluk, güneşten uzak, karanlık içinde, sadece kahırı tanıyan. Şefkat neydi, sevgi neydi? Hırslardan bağımsız mıydı bunlar? Ben koşulsuz sevgiye hayatta inanmam, inanamam. Yok öyle şey. Korku var, kaybetmek var, kazandığını sanıp, sonrasında kahrolmak var. Sadece cehennem var, kapkara, gözlerin göremeyeceği kadar karanlık acılar ülkesi. Ve yılanlar var, onların sarı gözleri, sivri dişleri, soğuk derileri, çatallı dilleri var.
Ben, annemin bana hediye ettiği, kızıl süt yılanını koluma doladığımda mutluydum sanki. Ya da değildim, sadece biraz neşelenmiştim. O gün benim doğum günümdü ve ben bu yılan dışında hiç bir hediyeyi açmamıştım. Açmayacak ve hepsini çöpe yollayacaktım ertesi güne. Gözlerimin balımsı yeşilinde bir yılanın soğukluğu vardı. Tek kelime etmedim, daha beş yaşındaydım ve karanlık odaya hapsedildiğimden dolayı uzun zamandır hiç ses bile çıkarmıyordum. Fakat o an, bir şey duymuştum ondan. Bir ses, insan gibi, değil gibi, tıslama ama anlamlı. ''Adın ne senin?'' demişti bana. Bugün doğum günümdü, o bana hediye olarak gelmişti ve benim adımı bilmiyordu. Ev cinlerimiz bile daha zekiydi doğrusu, bu yaratıktan. ''Bilmiyor musun?'' dedim safça, sadece tıslamıştım babama göre. İlk sözcüklerim tıslamaydı, babamın şişinerek sağa sola anlattığına göre. ''Biliyorum, sadece, kendi adını biliyor musun, diye denemek istedim.'' diyen kibirli yılan, gerçekten komikti, yemin ederim. Gülüyordum, o benim boynuma dolanmaya başladığında. ''Harikasın. '' demiştim ona, alayla. Sonra ayağa kalkıp diğer hediyelere gözümün ucuyla bile bakmadan, paytak paytak pastamı üflemeye gitmiştim. Tabi, doğum günüme getirilen minik cadı akrabalarımın, arkadaşlarımın dehşet ve hayret çığlıklarından nasıl zevk aldığımı, hiç unutmam.
Şimdi o yılan hala yaşıyor. Okula getiremiyorum, getirmek istemiyorum, çataldil olduğumu öğrenmesinler diye. Fakat odamda, kendine ait yatakta, başucunda koca bir tas sütle keyif çatıyor o minik şey. Artık yaşlandı, o eski göz alıcılığı yok hala. Yaz ve Noel tatillerinde eve döndüğümde küçükken yaptığım gibi sohbet ediyorum onunla ama artık eskisine oranla daha temkinliyim. Anneme tüm sırlarımı, hiç çekinmeden anlattığını, artık biliyorum. Bu kocamış yılanı artık eskisi kadar ciddiye almıyorum zaten. Bebek bir patlar uçlu keleker gibi garip, sevimsiz hayvanları barındırmak gibisi yok. Aslında bunların yerine bir pıtırkurt edinebilirdim, ya da farklı fantastik hayvanlara yönelebilirdim ama bunun gibi başbelası bir hayvanla baş etmek, ellerimde oluşan yanıklara rağmen eğlenceli ve sıkıntı dağıtıcı. Bir yılan gibi hain ve ikiyüzlü değil üstelik. Gerçi kendim bu özellikleri taşıyan biri olarak, ancak bir yılana layıkken, sanki öyle değilmişim gibi davranmam ironik değil mi? Sevgi, dokunmak kavramından bihaber olan benim, en dokunulmaz hayvanı seçmesini tuhaf karşılamamak gerek gene de. Ve şimdi, o, odamda bana dilini çıkararak gülümseyen yılanım. Halsiz görünüyor. ''Bu bir veda, biliyorsun değil mi?'' diyor bana. Sonra ben yanında diz çöküp onu kucağıma alıyorum. Önceki gibi aptal değil artık, zira artık beş yaşında minik bir yılan değil, on beşinde, bir ayağı çukurda. ''Seni özleyeceğim.'' diyorum ona duygusuz bir sesle, beyaz bir yalan. Tıslayarak gülüyor. ''Sadece, şunu söylemek istemiştim. Sana ihanet etmek istemedim. Bir yılan bile insanlar kadar yılan değildir, sahiplerine ihanet etmez.'' diyor bana, kucağımda kıvrılıyor ve iyice yerleşiyor, gözleri kapalı. Soluyor hayatı giderek. Başımı sallıyorum bense, sadece. ''Annen...'' diyor ama, sözünü bitiremiyor. O tıslama, artık, sonsuza dek, tamamiyle yok olup gidiyor hayatımdan. Ben onu, daha sonra, sadece, bir kutuya koyup çöpe atıyorum. Garip bile hissetmiyorum, sanki yokluğu ve varlığı bir benim için. ''Ne de olsa dünya senin gibilerle dolu, ayaklı ya da ayaksız.'' diyorum veda olarak, cesedine.
| |
| | | Karina García Dolores Gryffindor VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1537 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Veela, Meta.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü C.tesi Haz. 09, 2012 9:23 pm | |
| | |
| | | Juan Q. Joaquin Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 121 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : 13'ünde. Özel Yetenek : Çatalağız.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Paz Haz. 10, 2012 11:18 am | |
| ; Juan Q. Joaquin. ; Annesinden kalıtsal olarak geçmiş, özellikle yanındaki yılan kurgusu için oldukça büyük bir öneme sahip. ; Çatalağız.
- Rol Oyunu:
“Mørke, yanımda dur, kızım.*” Çöl kobrası, uzun bedeninin kuyruğuna dayanarak usulca yükseldi. Heybetli bedeni, Yasak Orman’daki karanlık ile beslenen canlıları korkutmaya yetiyordu; ritüel boyunca rahatsız edilmemenin anahtarıydı genç yılan. Juan’ın omuz hizasına kadar yükseldikten sonra, çürümüş çatal dilini dışarı çıkarıp, serin havayı kokladı. Juan’ın yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu, ”Melez’in kokusunu alabiliyorsun, değil mi?*” Yılan, geceden bile kara olan lekeli gözleri ona dikti; yansıtacak bir ışığı yoktu, gözlerindeki parıltının sebebi öldürme tutkusuydu. Ritüele birkaç dakika geç kalmış, üyelerin arkasında kalmıştı; ancak Mørke, iz sürücülüğüne toz kondurmayacak bir itimat duygusu ile hareket ediyordu. Mehtabın huzurunda, canlı yeşil rengini kaybedip koyu bir renge bürünen bitkilerin bile bu zamanı beklediğini hissediyordu. Beyhude hayatın azapla can çekişini izlemek istiyorlardı; azat dileyen naçizane bedenin varlığına son verilmesini. Öyle ya, günlerden ölümdü, aylardan diriliş. Karanlığın yükseleceği yıldaydılar; yarımkan bunun bir parçası olmaktan onur duymalıydı.
Topluluğun kötülüğü çağırırcasına attığı kahkahalar, toprağı ezen ayak sesleri doldurdu kulaklarını. Adımlarını hızlandırdı genç büyücü, Mørke, duyabilmek için yerde sürünerek ilerlemeyi tercih etti. Selvilerin arasında, selviler kadar narin esen hafif rüzgarda saçları uçuşan bir kız ilişti gözüne. Yüzlerine aşina olduğu iki büyücü kollarından tutmuş, ağacın pürüzlü gövdesine yaslayıp etrafını iplerle sarıyorlardı. Adımları, kalbinin atışları gibi hızlanırken, gözleri Panteesa’yı aradı. Hunharca gülümseyen kızın çehresindeki parıltıda vahşeti andıran bir şeyler vardı.
Ackley’nin ona yaklaştığını gördü. Güçlü kollarının Panteesa’yı sardığını görmek, her zamanki gibi yüreğini sinirden sıktığı avucunun içindeymiş gibi acıtıyordu. Dudakları kulağına yaklaşırken, sadece izlemekle yetindi genç büyücü. Göğüs kafesinin içinde hayat bulmuş volkanın her şeyi yerle bir etmesine aldırış etmedi. Yüzünde oluşan tebessüm, kızın pürüzsüz boynuna dokundurduğu dudaklarıyla bozuldu. İzlemekle yetindi, yeniden. Tepki vermemeyi, gözlerini perdelemeyi genç yaşta öğrenmişti.
Başlığını çıkardı, sarı saçları mehtapla buluşup canlı görüntüsüne kavuştu. Panteesa’nın arkasında duruyor, söyleyeceği kelimeleri seçmeye çalşıyordu. Kızın açık kahverengi, ihtişamlı kıvrımlara sahip saçlarına yaklaştı, ”Bensiz başlamadığınıza sevindim.” dedi, yüzündeki muzip gülümseme ile.
*: Çataldil.
| |
| | | Karina García Dolores Gryffindor VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1537 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Veela, Meta.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Paz Haz. 10, 2012 11:30 am | |
| | |
| | | Euterpe Châtillon Slytherin V. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 2821 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : This melody was meant for you, Vlassis. Özel Yetenek : Meta, Çatalağız. Yaş : 29
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü C.tesi Haz. 23, 2012 10:55 am | |
| - Euterpe Châtillon. - Çatalağız yeteneği, Salazar'ın soyundan gelenlerde bulunmaktadır. Örneğin filmde bunun bir örneğini izlemiştik. Châtillon ailesinin soyunun Salazar'a uzaktan dayandığını kurgulamıştım ki baba tarafı sadece Slytherinlerde oluşmuş geçmiş zamanda ise Lord'un sağ kollarından olmuşlardır. (bknz. Euterpe'in halası eskiden Lord'un sağ kolu olarak kurgulanmıştı kurgumda) Bu yüzden ailenin en son yaşayan üyesi olarak (halasından sonra) Euterpe'te bu yeteneğin olması gerektiğini düşünüyorum. Kurguma renk getirebileceğini söyleyebilirim. Kabul edilirse avantaj olacaktır. Bu sayede halası Euterpe'in üzerine düşerek bazı şeyleri kısıtlaması gerekecek. Yaşamına ve yaşadıklarına el atmak gibi. - Çatalağız. - - *:
Bütün geceyi oturarak geçirmişti. Yatağına oturmuş bacaklarına kendine doğru çekerken düşünüyordu sadece. Hangi gece bu kadar sıkıcı olmuştu ki? Okulun başlaması da birçok şeyi kısıtlamış gibiydi. Mesela dışarı çıkmak gibi… O bunları düşünürken yatağına çıkan beyaz kediyi fark etmemişti. Elini yalayan tüy yumağını görünce gülümsedi. ‘‘Merhaba Luna.’’ Gülümserken kedinin başını okşamıştı yavaşça. Luna… Kedisinin ismine özel bir hayranlık duyuyordu. ‘Ay’ anlamına gelen bu güzel ismi fısıldayınca yine gülümsedi. Saatine bakarken çıplak ayaklarını çoktan zemine değdirmişti. Tüm vücudu soğuk zeminin etkisi ile ürperirken bir mırıltı çıktı dudaklarından… Ne beklerdiniz ki? Masanın üzerine attığı siyah cüppesini eline alırken kedisinin peşinden gelmesi için ıslık öttürdü. Bu saatte hiçbir yılanın uyanmayacağını biliyordu. Yılanlar rahatına düşkün hayvanlardı, eh doğal olarak yılanlarla özleştirilen Slytherinler de fazlasıyla rahattı. Bu kendisini biraz rahatsız hissettiriyordu. Çünkü Slytherinler ne yaparlarsa yapsınlar her zaman tembelliklerine veriyorlardı. Oysaki Euterpe öyle miydi? Kendisi yılanların en iyi örneğiydi. Çalışan ve zekiydi. Üstüne üstlük zengin ve güzeldi de… Kendisinin farkında olması fazlasıyla iyiydi. Yavaşça kızlar yatakhanesinden çıktı ve ortak salona varmak için adımlarını hızlandırdı. Birkaç Slytherinli erkek de uyumamıştı anlaşılan. ‘‘Size iyi eğlenceler çocuklar, biraz yaramazlık yapmaya gidiyorum!’’ Ağzından her çıkan sözcük genç büyücülere melodi gibi geliyordu. Çocuklar genç cadıyı süzerken ne yapacaklarını şaşırmış gibiydiler. Altına giydiği siyah kısa şort ve üzerinde bulunan yarım askılı tişört ile fazlası ile ilgili çekiciydi. İlla açık giyinmesine gerek yoktu, ne giyerse giysin erkeklerin bakışlarını rahatlıkla üzerinde hissediyordu. Kapıdan çıkarken çocuklara el salladı ve gözden kayboldu.
Gecenin dondurucu havasına karşı daha fazla tiril tiril gezememişti. Anında cüppesini giyip bedeninin ürpermesine izin vermişti. Yanında asilce dolaşan kediye gülümserken gökyüzüne baktı. Yıldızlar… Teyzesi ile astronomiyi hep çok severdi. Büyülerden boş kalan zamanda hep bununla ilgili kitaplar okur ya da araştırma yapardı. Daha o zamanlar minicik bir kızdı. Düşününce gülümsemesi yüzüne yayıldı ve hep çocuk kalmak istediğini hatırlattı kendine. Küçükken her şey oyun gibiydi. Teyzenin ona mırıldandığı iltifatlar, etrafındaki insanların ona hayran bakışları… Özlüyordu sadece. Özlemesi de saçmalıktı aslında. Bunlardan bir şey kaybetmemişti ki? Teyzesinin dışında herkes artık ona iltifatlar yağdırıyordu. Üstüne üstlük hiç tanımadığı insanların bile bakışları onda sabitleniyordu. Karamel rengi saçlarını savurunca siyahların içinde bir kızı gördü. Görünüşü hiç de tanıdık olmayan bir kız. Çimenlerin üzerine uzanmış yıldızları izleyen bir genç cadı. Üstelik yanında da bir yılan vardı. Kendi kendine gülümserken kızın yanına varmasına bir metre kala durdu ve dizlerinin üstüne oturdu. ‘‘Merhaba güzel yaratık…’’ (ç) Çataldilin de konuşması bile herkesi etkilerdi. Kendisine doğru yaklaşan yılana gülümserken avuçları çoktan sert deriye dokunmuştu. Yılanı yavaşça okşarken uzandığı yerden doğrulan sahibini gördü ve yılandan elini çekerken kıza baktı. ‘‘Anlaşılan güzel gecenin tadını çıkaran sadece biz değilmişiz Luna…’’
*Bu kurgumu yansıtmayan eski Euterpe kurgumla yazılmış bir rp'dir. | |
| | | Karina García Dolores Gryffindor VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1537 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Veela, Meta.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Çarş. Haz. 27, 2012 1:05 pm | |
| | |
| | | Loria Autumn Hufflepuff V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 170 Kan Durumu : Safkan. Rp Partneri : Pyotr / Her yerde onu görüyor. Özel Yetenek : Meta, Görücü. Yaş : 32
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Çarş. Haz. 27, 2012 8:08 pm | |
| Loria Autumn / Şizotipal bir kişilik olan Ria gerçek dünyayla arasında daima bir perde görmüştür. Çoğunlukla insanlar bu yüzden onunla dalga geçmişlerdir. Diğer dünyadan sesler ve görüntüler gördüğünü söyleyerek etrafta dolanan bu kız bile bazen yeteneğiyle kişilik bozukluğu arasındaki sınırı çizememektedir. Bu yüzden insanlar ona inanmaz ama o aslında Kassandra'nın laneti gibi geleceği bilmektedir. Oysa kimse ona inanmamaktadır. / Görücü / Bakıldıktan sonra rol oyunu silinirse sevinirim. - Rol Oyunu :
| |
| | | Karina García Dolores Gryffindor VI. Sınıf, Sınıf Başkanı
Mesaj Sayısı : 1537 Kan Durumu : Safkan. Özel Yetenek : Veela, Meta.
| Konu: Geri: Çatalağız & Görücü Çarş. Haz. 27, 2012 8:27 pm | |
| Kabul edildi, yetenek veriliyor. | |
| | | | Çatalağız & Görücü | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|