Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Darci F. Silverswan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sedona Treveaux
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 241
Kan Durumu : Melez.

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeSalı Tem. 03, 2012 1:05 pm

    Öğleden sonraki ilk ders olan Sihirli Yaratıkların Bakımı dersliğinden içeri giren Darci, ortalığın fazla sessiz olduğunu fark ediyor. Zira sınıfın ne ışıkları yakılmış, ne de pencerelerden aydınlık girmesi için perdeler açılmış. Görüşü oldukça kötü olan genç kız belli ki profesöre kızıyor, eh haksız olduğu da söylenemez. Dersliğe yanlış bir zamanda gelmiş olup olmadığını merak eden Darci sınıfı yavaş ancak bir o kadar da temkinli adımlarıyla turlamaya başlıyor. Tam bu sırada pencerelerin önüne bir kağıt iliştirilmiş olduğunu fark ediyor. Merakla adımlarını o tarafa yönelttikten sonra perdeleri aralayıp, yazılanları mırıldanarak okunuyor.

    "Darci, seni şimdiye kadar hiç ayak basmadığın bir ortama davet ediyorum. Yaratıkları inceleyebilmek ve anlayabilmek için, onlarla aynı ortamda bulunman gerekir. Dersliğin hemen ortasındaki sıranın altında gizli bir tünel var. Sorularını sonrası için sakla."

Öhöm:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeSalı Tem. 03, 2012 2:58 pm

Ağzında enfes bir tavuğu çiğneyip lezzeti son demine kadar hissetmeye çalışıyordum. Zira her şeyin özünü elverdiğince hissetmekti benim felsefem. Okul bahçesinin tenha bir köşesinde ayakkabılarını çıkarıp toprağı son demine kadar hissetmek… Yapışkanlığını, pürüzlerini… Gözlerin elverdiğince çevrede olanları fark etmek; karşı masada bir kız sevgilisinin ağzına lokmasını atıyor, onun arkasındaki masada bir çocuk gülerken ağzından bir parçayı yere düşürdü, yanımda Melanie eliyle ağzına kadar dolu olan tabağını itiyor, diğer taraftaki kız salatasıyla oynuyor ve- Bir dakika, Melanie yine tabağını mı itiyor dedim ben? Hem de sonuna ağzına kadar doluyken? Ah bu kız beni delirtecek! Elimi içi su dolu olan bardağıma götürürken sitem ediyorum ‘Yine tabağında yemek bırakıyorsun.’ Dudağıma götürüp suyun berraklığını mideme yolluyorum. ‘Ve sen de yine beni izliyorsun.’ Bu saçma savunma sinirimi bozuyor. Biz Güney Afrika’da yiyecek demişi iki gün geciktiği için aç günler yaşamıştık. Bu saçma mantık sinirimi bozuyor; Tabağına doldur, istemediğini yeme. Saatime bakıyorum, sihirli yaratıkların bakımı dersine az kalmış. ‘Seninle kalıp tabağına yiyeceğin kadar alman gerektiğini anlatmayacağım, dersim var.’ Deyip masadan kalkıyorum. Bu kızın bu kadar umursamaz olması sinirimi bozuyor. Kendim dışındaki insanların umursamaz olması sinirimi bozuyor. Sessizce uslu bir çocuk olup dersliğe doğru ilerliyorum. Aklımda Güney Afrika Cumhuriyetindeki ailem, maden işletmesinde çalışan üstü başı pis insanlar, onların çürük dişleri…

Dersliğin önüne geldiğimde düşüncelerimden sıyrılmak için bir iki dakika bekliyorum. Derin bir nefes alıp en iyi şeyi yapıyorum; kendimi kandırıyorum. ‘Ailen gayet iyi. Afrika çok zevkli. Bronzlaşmak için de birebir.’ Tebessüm oluşuyor suratımda. Kendimi her kandırdığımda daha çok rahatlıyorum. Sanki bu ufak yalanlarım benim gerçeklerim Sınıfa girdiğimde beklediğim manzarayla karşı karşıya değilim. Komiklikler yapan ve onu dinlemeyi sevdiğim Griffindor’dan Jack, Slytherin’den sarımsak kafa dediğim beyaz saçlı ve etrafa pis pis bakışlar atan kız ve arkadaşları, seçmeli olan bu dersin bitmesi için şimdiden ders çalan bir topluluk, yakın arkadaşlarım yok. Perdeler bile içeri aydınlık girmesi için açılmamış. Sanki profesör bugün ders olduğunu unutmuş yada tüm sınıfı alıp bir yere gitmiş, ben geç kalmışım. Olası olan ikinci ihtimal için saatime bakmalıyım. Bu karanlıkta nasıl göreceğim ki! Elimi cübbemin içine atıp asamı buluyorum. ‘Lumos!’ Saatime bakıyorum. Hayır, geç kalmış olamam. Dersin başlamasına hala 3 dakika var ve profesörümüz azla ne erken ne geç derse başlamaz. Peki nerde bu canına sevdiğim(!) sınıf? Acaba günleri karıştırmış olabilir miyim? Zihnimden ders programını geçiriyorum. Hayır, günleri de karıştırmadım. Tam şuanda burada olmam gerekiyor. Yavaş ve temkinli adımlarla asamdan çıkan küçük ışık huzmesi ile sıralara çarpmamaya çalışarak pencerelere doğru ilerliyorum. Bari perdeyi çekeyim de biraz ortalık aydınlansın düşüncem. Pencereye ulaşmışken perdeye iliştirilmiş bir kağıt dikkatimi çekiyor. Önceliğimi perdeyi açmaktan kağıdı okumaya çeviriyorum. Asamı kağıda yaklaştırıp kağıdı okuyorum. Profesörden yazılmış bu nota karşı ne hissetmem gerektiğine karar veremiyorum. Omuzlarımı silkip mırıldanıyorum ‘En azından klişeleşmekten çıkıyor.’

Perdeleri çekiyorum, ‘Ohh, etraf biraz aydınlandı.’ Yere eğiliyorum, şu tünelin girişini bulmam gerek. Kurbağa gibi olduğum bu pozisyonda sınıfı iki kere turluyorum. Ortalıkta ne devasa bir kapak var ve de benzeri bir şey. Yerler her zamanki gibi sıradan geliyor bana, küçük küçük tahta parçalarından oluşmuş uzunlamasına bir dizi. O kadar sıraları iler geri iterek aralarından geçtim, birkaç dere koluma ve bacağıma sıranın demirleri çok pis çarptı ama karşılığı yok! Ayağa kalkıp kağıdı alıyorum. Ardından sırama doğru ilerliyorum, ortadaki grubun ikinci sırası. Dersi dinlemek için de uyumak için de ideal bir sıra. Kısacası: kullanışlı. Başımı ellerimin arasına alarak serbest bırakıyorum. Hiçbir harekette bulunmadan öylece bekliyorum.-…- Sıkıldım. Başımı kaldırıp kağıdı tekrardan okuyorum. ‘Nasıl bulacağım şu tünelin girişin?’ İstediğim olmadığında her zaman yaptığım gibi ayağa kalkıp ayaklarımı hızla yere vurup bağırmaya başlıyorum. Sustuğumda dersten ümidi kesmiştim. Derslikten çıkmaya karar verdim. Bir adım atmışken sinirden engel olamayıp yere son bir kez ayağımı kaldırıp hızla bırakıyorum. Boş bir odada oluşan yankının dışında hafif bir eko duyuyorum pam. pam.pam.pam.pam… Az önce ayağımı vururken bu ekoyu duymadığım dikkatimi çekiyor. Dizlerimin üzerine çöküp eğiliyorum. Elimi yumruk yaptım. Bir kapıyı tık tıklıyormuşçasına yavaş ama kararlı bir şekilde yere vuruyorum. Pat.pat.pat.pat.pat… İşte yine ekoyu duydum. Dizlerimin üzerinde birkaç adım ilerleyip oradaki tahtada da deniyorum. İşte geliyor, küçük bir tık. Ses sınıfta kayboluyor. Tanrım, bu olabilir mi! Az önceki yere geliyorum, şu eko yapan. Asamı tahtaların arasına sokup küçük bir kaldıraç görevinde kullanıyorum. Kolayca kalkıyor tahta. Elimle yanındaki tahtayı da kaldırıyorum. Onunda yanındakini kaldırmayı deniyorum ama yemedi. Asamı lumoslayıp aşağıya uzatıyorum. Aydınlatması yeterli olmuyor, bir şey göremiyorum. Asamı cübbemin içine koyuyorum. Bu tünel girişi hoşuma gitti. ‘Çok zekice.’ Diyerek dudağımın kenarını istemsizce ısırıyorum. Ayaklarımı boşluğa koyup hazır olduğumu hissettiğimde kendimi boşluğa bırakıyorum.

Beklediğim kadar uzun bir düşüş olmadı, en azından filmlerdeki kadar afili ve uzun değildi. Popom çok fena çakıldı. Ayağa kalkıp asamı kontrol ediyorum. Biliyorum ki bir kere daha kırarsam tamir edilemeyebilir. Neyse ki yerinde. Burnumun algıladığı ağır koku ile yüzümü ekşitiyorum. Ne taraf olduğunu kestiremediğim bir yöne doğru ilerliyorum. Tak! Bir yere tosluyorum. Elim ile duvarı tutup kavramaya çalışıyorum. Sümük gibi bir şey elime değiyor. Korkup elimi çekiyorum. Buna katlanmalıyım. Elimi tekrar ve daha ürkekçe uzatıp ilerliyorum. İlerledikçe ayağım bastığı zemin yüzünden vıcık vıcık ses çıkarıyor. Elim artık sadece bir duvar zemini kavramıyor. Saf beton yerini sarmaşık olduğunu tahmin ettiğim bir bitkiye ve ne olduğunu bilmediğim bitki topluluklarına bırakıyor. Bu bitkiler her neyse beton yüzeyin tamamını kaplamış. Yüksekliğin gittikçe azalması eğilerek yürümemi gereli kıldı. Kambur cadı heykelindeki cadıya benzedim sadece daha gencim. Pelerinimin paçalarına bulaşan şey her ne ise –şu bastıkça vıcık vıcık eden şey- pelerinim paçalarıma yapışıyor. Kirlenmeyi ders etmiyorum, zaten hep üzerime ya yemek dökerim ya bir çamura yanlışlıkla girer paçalarımı mahvederim. Halimden şikayetim yok sadece ilerledikçe duvarın yerini alan otlar sertleşmeye elimi acıtmaya başlıyor. Bir destek almak güvende hissettiriyordu. İstemeye istemeye de olsa elimi otlardan çekiyorum. Yoruldum, artık devam edecek güç bulamıyorum kendimde. Erken yorulan biriyim ben. Kendimi zorlayıp birkaç adım attıktan sonra küçük bir ışık huzmesi gördüğüm. Bu karanlıktan kurtulacağım sonunda. Sevinçle ilerledim ve ilerledikçe huzme büyüdü, büyüdü, büyüdü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 241
Kan Durumu : Melez.

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeÇarş. Tem. 04, 2012 5:23 pm

    Darci, tünelden çıkıp etrafında bir tur döndükten sonra bulunduğu yeri iyice inceliyor. Zira burası şu ana kadar hiç ayak basmadığı bir ortam. Işık burada da çok az, ağaçlar güneş ışınlarını engellemiş durumda fakat genç cadı Yasak Orman'ın içerisinde büyü yapıp tehlikeli yaratıkları üstüne çekmek istemez herhalde. Tam bu sırada genç cadı tünelden çıkarken kolunun çizilmiş olduğunu fark ediyor. Tek bir damla halinde süzülen kan yavaş bir halde eline doğru yol alıyor. Kafanı kaldırıp önüne baktığında çalıların arasında bir hışırtı duyuyorsun. Her ne varsa orada kan kokusu duymuş olsa gerek.

    İki şansın var, ya gidip kontrol edeceksin ya da ağaçlardan birinin gerisine saklanıp bekleyeceksin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 1:04 pm

Tünelin ağzında otlar gittikçe sertleşiyor, otlar katmanlar oluşturuyor tünelin boyu da haliyle azalıyordu. İlk önce ayaklarımı uzattım. Basenlerimde tünele takıldım. Benim gibi baseni yok denecek kadar az olan biri bile takılıyorsa ya başkası nasıl geçecek buradan? Işık kayboldu. Kalçalarımın kapadığı tünelin çıkışı ışığı engelledi. ellerim sert katmanlarda acıyor. Derin bir nefes alıp tüm gücümle itiyorum. Üçüncü denememde ancak çıkabiliyorum tünelden. Ellerim acıyor. Kollarım tünelden çıkarken tamamen sert katmanlara sürtündü, en çok da sağ kolum acıyor. Gözlerimin ışıkla buluşacağını sanıyordum, yanıldım. Tünele sızan ışıktan daha ilerisi yoktu maalesef ulaştığım yerde. Yine de kapalı bir alanda kalmaktan iyiydi bu uzun ağaçların güneşi kapattığı orman. 'Yasak orman' diye fısıldadım farkında olmadan. Evet burası yasak orman. Her zaman ilginç bulmuşumdur burayı. Yalnız başıma en derinliklerine kadar gittiğim, geri dönmek istediğimde ortaya çıkan yaratıkların beni esir aldığını görmüştüm üçüncü sınıftayken uzunca bir süre. Ya şimdi rüyalarımın gerçekleşme zamanıysa? Dirseğimden elime inen bir ıslaklık hissediyorum. Yasak ormanın ihtişamını izlemeyi kesip bu ıslaklığa yöneliyorum. Ilık, en sevdiğim ruj renginde bir kan bu. Ne yapacağımı kestiremeden bir hışırtı duyuyorum. Dönerek etrafa bakıyorum, neredesin, kimsin? Hışırtı tekrarlanıyor, sesi artık daha yakından hissettim. Göz ucuyla sağ tarafıma bakıyorum. Otlar sallanıyor. Orada! Kan akan kolumla yavaşça asamı alıyorum ve diğer kolumla da kanayan kısma tampon yapıyorum. İn cinin top oynadığı bir sessizlik hakim. İlerliyorum, orada ne var? Büyü yapmama bir aptallık olur, başıma tüm yaratıkları toplamamalıyım, peki ne yapacağım?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 241
Kan Durumu : Melez.

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 1:44 pm

    Genç cadı çalıların kıpırdadığı noktaya doğru ilerlediğinde yetişkin bir testral ile göz göze geliyor. Birbirlerine o kadar yakın duruyorlar ki yaratık boynunu eğip kan kokusunun nereden geldiğini anlama ihtiyacı duyuyor. Aç olduğu belli fakat bu, genç cadıya saldıracağı anlamına gelmiyor. Tabii Darci yanlış bir harekette bulunmazsa...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimePaz Tem. 08, 2012 2:34 pm

İlerledikçe ilerlediğime pişman olacağım hissine bürünüyorum. Yine de kalbimin atışlarında bir artma yok. Benim felsefem bu 'Şansını kullan ve asla geriye bakma!' İçimden kötü sonla biten senaryolar yazsam da orada ne olduğunu bilmeliyim. O'nu görüyorum. Çığlık atmama gerek yok, bu her yıl Hogwarts'a giderken gördüğüm bir varlık, arabaları çekiyorlar. Geçen yılki derste profesörün söylediklerini hatırlıyorum 'Ancak ölümü görenler bir testrali görebilirler.'Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Tamamen kemiklerden oluşan yaşayan bir iskelet. Bu çok etkileyici. Aramızda güçlü bir bağ olsa seni incelemeyi nasıl isterim bilemezsin! Bir şey yapmıyorum, ne bir adım ilerliyorum ne geri. Ben öyle benden beklenen bir hissizlik ile durgunluğun içinde akışı bekliyorum.
Başını yarama doğru uzatıyor. 'Kanın geldiği yerden emin olmak için.' diye düşünüyorum. Nefesini kolumda hissedebiliyorum. Ayakları ve tırnakları dikkatimi çekiyor, bir hamlesi ile benden verebileceği hasarlar.. Uvv, düşüncesi bile korkunç.'Profesör buna izin vermez, bana bir şey olmasına en azından. ' diye düşünüyorum. Konuşmaktan korkar durumdayım. Sesim onu rahatsız eder mi acaba? Nefesini burnumda hissetmem beni düşnücelerimden sıyırıyor. Bakışlarım burnuna ordan gözlerine kayıyıor. Gözleri öyle tanıdık ki. Öyle boş, öyle çok acılar yaşamış ve düşünmeye korkar ki. Tüylerim diken diken oluyor. Güney Afrika'daki tüm ölüler bir film şeridi oluşturdu, onun gözlerinde hayat buluyor. Elimi yavaşca kaldırıyorum, Tanrım bunu yapmamalıyım. Bazen organlarınız beyninizi dinlemez. Aşık olduğunuzda, bu kadar tanıdık bir şeyi bulup onu keşfetmek istediğinizde vs.. Kanatlarını sertçe yere vuruyor. Bir kaç adım geriye gidiyorum mantığımın bedenimde kontolü ele almasını sağlayarak. Gözlerimi kapattım ellerimi sıkıyorum. Ölüler, ölüler... Film sürüyor. Bu kontrol bir kaç saniye sürdü. Gözleriyle buluşup elimi ona doğru uzattım, neler olacak?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 241
Kan Durumu : Melez.

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimePaz Tem. 08, 2012 7:52 pm

    Genç cadının kendisine uzattığı eli koklayan testral hızlıca kanatlarını yere vuruyor. Çıkan tok ses bir an için Darci'yi korkutsa da yaratığın amacı onu uzaklaştırmak değil. Aksine genç cadıya selam veriyor, kendi yöntemlerince ona hoş geldin diyor. Testral sonraki saniye daha da yaklaşarak onun saçlarını kokluyor, etrafında tam bir tur attıktan sonra garip bir ses çıkarıyor. Ne demek istiyor olduğunu bir tek kendisi anladı galiba.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimePtsi Tem. 09, 2012 9:01 pm

Tanrım ne yapıyorum ben? Temsil etmem gerekn şey zeka iken neden zekasız bir insan olduğumu kabul etmiyoruz! Elim gittikçe ona yaklaşırken tüylerim diken diken olmuştu. Emin olamamak ama istemek. Bu hisler arasında gidip gelirken testral başına bana doğru uzattı. Burun deliklerinden çıkan nefesi avuçlarımda... Eee ne yapacak bu hayvan yahu? 'Lütfen acıkmış olma.' diye mırıldanıyorum. Allah'ım bir kolum olmadan iğrenç gözükürüm, lütfen ona başka bir et yarat. Gözlerine bakıp kaybolmayı kestiğim andan beri kendime kızdığımın farkındayım. Bir yanım oturup sonsuza dek onu izlemek istiyor ama diğer yanım haykırıyor 'Söyle o hatuna, fazla uçmasın.'

Testralin ayaklarını hızla yere vurması beni kendi iç saldırılarımdan kurtarıyor. Birden sarsılıyorum. İyi bir durumda mıyım kötü mü kestiremiyorum. Yine de en kötüsü kendi iç mahkemem. Seviniyorum bu kurtarışa. Yaklaşıp saçlarıma değdiriyor nefesini. Beni kendimden kurtardı, ona borçluyum. Gülümseyerek bakıyorum hayvana. Aslında o kadar da gaddar olmamak gerektiğine karar veriyorum. Belki görüntüsü biraz tuhaf gelebilir ama kim birilerinin normal olduğunu savunabilir ki? Etrafımda tam bir tur attıktan sonra tuhaf bir ses çıkarıyor sütü gelmiş inek ve yaralı bir ejderha karışımı. 'Aferin sana, işte böyle. Zarar vermek yok, canımı acıtmak yok. Bana zarar vermediğin için sana biraz et alabilirim bir dahaki karşılaşmamızda.' O öyle türünden beklenen bir durgunlukla beklerken ben konuşmaya devam ediyordum. Bir kez daha bağırdı ve ona yaklaşma istediğine engel olamadım. 'Aslında yanlış anlaşılıyorsunuz değil mi? Bence gayet tatlısın.' İnancı zayıf olan biri olarak ufak yalanlar onu etkilemiyordu, hoş dindarları da etkilediği söylenemez ya. 'Hatta makus talihim erkekler konusunda şimdiki olduğu gibi bir istikrar sürerse seni daha da tatlı bulabilirim.' Bir dakika, tamam. Bu da bayağı iğrenç olmuştu. Yanındaki kemikleri sayılan varlığa bu kadar büyük yalan söylemeye hakkı var mıydı? Neden orada öylece duruyor ve bana bakıyor? Benden na yapmamı istiyor, bu dersin amacı ne, ne yapmalıyım? Off o kadar boğuldum ki kendi içimde uçmaya ihtiyacım var, beni bir tek ayaklarımın yerden kesilmesi kurtarır bu durumdan. Ama süpürgemle uçmak, nerdeeeee?

Sıkıldım, karanlık ormanda böyle bir an hayal etmemiştim. İlerliyorum, Tesrtal de benimle birlikte ilerliyor. 'Ne!' diyorum sertçe. Yine o tuhaf sesi çıkarıyor. Senin nerdin ne! Burada bekleyip ne yapacağım? Bir kaç yaratık daha gelecek ve onları canlı canlı görmek mi amaç? 'Düşün Darci, düşün. Profesör ne istiyor olabilir? Niçin testral?' Cevap bulamamak ve bu mavi cübbenin içinde olmak beni sinir ediyor. Onu incelemeye başlıyorum. Kemikleri, derisi, kanatlar, gözleri, ağzı, kanatları, ayakalrı, kanatları.. İşte bu; kanatlar. Belki dersin mantığını kavrayamam ama uçabiliriz.'Uçmayı sever misin?Ben çok severim.'Dikkatlice ona yaklaşıyorum. Kanımın kokusu yüzünden mi beni yanında tutuyor? Önceki yıllardan dersi hatırlamaya çalışıyorum. Testraller? Testraller? Neydi şunların huyları? Sadece cinslerini ve teorik bilgilerini hatırlıyorum. Bu kadar kitaba dayalı bilginin eziyetini çekiyorum. Kitabın canı cehenneme! Kanatlarına yaklaşıp dokunuyorum. Fısıldıyorum 'Lütfen beni uçur, kurtar.' Bunu yapabilir miyim? Bir kaç adım geriye gidiyorum. Hızını al, testralin üzerine atla ve dua et bir yerine bir şey olmasın! İlerliyorum, başarabilecek miyim?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sedona Treveaux
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Okul Müdiresi, Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sedona Treveaux


Mesaj Sayısı : 241
Kan Durumu : Melez.

Darci F. Silverswan Empty
MesajKonu: Geri: Darci F. Silverswan   Darci F. Silverswan Icon_minitimeSalı Tem. 10, 2012 11:23 am

    Genç cadının testralin üzerine çıkma niyeti suya düşüyor. Zira testralin kendisine doğru bakışı bir anda değişiyor. Belli ki Darci'nin karşısındaki testral hiç de uçmayı seven türden değil. Belki de araba çekmeyi daha çok seviyordur, kim bilir?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Darci F. Silverswan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Darci F. Silverswan
» Darci F. Silverswan
» Francis Macario - Darci F. Silverswan

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Okul Arazisi :: Sihirli Yaratıkların Bakımı Dersliği-
Buraya geçin: