Melodilerin Esintisi.

Konu: Melodilerin Esintisi. Perş. Ağus. 02, 2012 8:58 pm

Amélie Wròbel & Raymond Lawrence.

Konu: Geri: Melodilerin Esintisi. Perş. Ağus. 02, 2012 9:19 pm

Parlak bulutların arasından sıyrılan birkaç cılız ışık, ipek çarşafların altında kımıldayan cadının göz kapaklarını aydınlatıp rahatsız edici bir durum yaratırken odanın zeminine dikilen çay yeşili gözleri birkaç kırpışmanın ardından tam bir netliğe kavuşabilmişti. Sürekli aynı pozisyonda yatmanın peydahladığı ağrıdan dolayı çıkan minik iniltinin eşliğinde yerinde doğruldu ve birbirine dolanmış çikolata saçlarının arasında gezindi kemikli parmakları. Yatağın ucunda beliren gümüşi ışık yukarıya doğru sis perdesi hâlinde yükselerek silüet biçimini alırken iri gözlerini süsleyen heyecan ışıltıları gereğinden fazla sürdü. “Seni izliyordum.” Dudağının kenarında hayat bulan tebessümden utanmışçasına öne eğdiği başı, bir çocuğun masumiyetini taşıyacak cinstendi. “İzlenmekten kimsenin hoşlanacağını sanmam.” Kelimelerinde saklı, tatlı bir kızgınlıkla harmanlanmış ikaz kırıntıları oğlanın üzerinde bir etki bırakmasa da, kahve gözlerdeki sahte ışıltılar yalandan uzak, tamamıyla gerçek bir cevap olduğuna inandırdı Hufflepufflıyı. “Gitmeliyim.” Gümüşle süslenmiş tül perdesi hızlıca silikleşip yok olmaya yüz tutarken çilek dudaklarından döktüğü kelimeleri için geç kalmıştı. “Gitme.”

Gür kirpiklerle çevrili çay yeşiline dolmakta olan, hüznün düş kırıklığıyla perçinlenmiş yaşların akmaması için güçlü bir duruş sergilemeye çalışsa da başaramamış, bir damla yaş kirpiklerinin arasından süzülerek şeftali pembesi yanaklarını okşadığında elinin tersiyle silerek son vermişti. Ayakları ahşap zeminle buluştuğunda yanma hissiyle irkilerek ne olduğunu anlamaya çalışırmış gibi biçimli kaşlarını kısa süreliğine çattı. Dolabına doğru ilerlerken attığı titrek adımlar hüznü geride bırakmış, huzurunu çevreleyen sis perdesi açılarak karanlığın gölgesine çekilmişti. Kıyafetlerinin arasında parıldayan kristallerle süslenmiş yan flütünü kemikli parmaklarıyla kavrayarak hızlı adımlarla birkaç dakika içerisinde bahçeye indi. Hogwarts'ın devasa kapısını geçince güneşin sıcaklığıyla sarmalanan bedeni huzur dolarken gölün istikametini anımsamaya çalıştı. Güneşe aksi yönde ilerlerken önünde oluşan gölgesini en ince ayrıntılarına kadar incelese de ilgisini çekeceği bir şey göremeyince vazgeçti.

Gölün koyu suları güneşin ışıltılarıyla taçlandırılırken ortaya çıkan doğal güzelliğin karşısında duruşunu dikleştirdi ve boğaz temizliğinin eşliğinde kaşlarını kaldırdı. Yaprakları tatlı esintinin dokunuşlarıyla belli belirsiz sallanan kavak ağacının koca gövdesindeki oyuntulu kısım, Hufflepufflıyı oturması için çağrıyor gibiydi. Belindeki ağrı oturmak için yeltenirken kendini ikinci kez gösterdiğinde yumulan çay yeşili gözlerini çimlerin üzerine yerleşinceye kadar açmadı. Boynunu kapatan çikolata kahvelerini sırtına atmasının ardından yan flütünün ağıza gelecek kısmını dudaklarına siper ederek birkaç ufak melodik ses yolladı kuş cıvıltılarının arındırdığı havaya.