Roy James Walters Ravenclaw IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 8 Kan Durumu : Safkan Yaş : 28
| Konu: Roy.. Perş. Ağus. 02, 2012 7:18 pm | |
| Ad ve Soyad:Roy James Walters Kişisel Özellikleri:Başkalarıyla dalga geçmeye ve annesini korkutmaya bayılır. Eğlence onun için her şeyin başında gelir. Ne isterse o anında olacaktır, yoksa bağırıp çağırarak ağlar ve ortalığı yıkar. Tabi onun için istediğini elde etmenin daha sinsi yolları da vardır. Arkadaşları arasında daima ön plandadır, bu özelliği olan başka biriyle çekişmekten başka bir ilişkisi olamaz. Can sıkıcı kendini beğenmişliği ve şımarıklığına katlanabilirseniz sizinle maceralara çıkabilir. Oldukça zeki ve beceriklidir de. Fakat onun için her şeyi tek başına yapmak daha kolaydır. Paylaşma konusunda oldukça kötüdür.RP Örneği:
- Spoiler:
ydel Le Blanc, bahçede çığlık atıp oynayan küçük çocukları izliyordu. Balkondaydı, hafifçe aşağı sarkmıştı. “Küçük ve masumlar,” diye düşündü. “İğrenç.” Orphelinats à Bordeaux; sıradan, yetim bir çocuk için oldukça sevgi dolu ve nezih bir yetimhaneydi aslında. Çalışanlar, bütün çocuklara iyi davranırdı. Müdire Aceline, çoğu çocuğa karşı yakın ve nazikti. Yani, biri dışında. Rydel Le Blanc. “Normal bir kız değil,” derdi Aceline, Rydel için. Bebek olarak yetimhaneye getirildiği o ilk günden beri Rydel’a kötü davranmıştı. Bir kez olsun dışarı çıkıp diğer çocuklar gibi oynamasına izin vermemişti. “Dışarı çıkmak için fazla tehlikelisin,” demişti Rydel’a beş yıl önce. Rydel artık tehlikeli olduğunu inkar etmiyordu, ama o zamanlar daha üç yaşındaydı. Üç yaşındaki bir çocuk ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Boş odanın kapısı gıcırtıyla açıldı. Rydel arkasına dönmeye zahmet etmedi, yaşıtı kızların geldiğini tahmin ediyordu. “Rydel Le Blanc,” dedi yaşlı bir kadının sesi. “Hemen yatağına gidiyorsun.” “N-ne? Saat daha öğlen üç,” diye karşı çıkmaya çalıştı Rydel. “Hemen yatağına gidiyorsun dedim!” diye gürledi Aceline. Rydel’ın verecek cevabı yoktu, ceza almak istemiyordu. Aceleyle balkondan çıktı, balkon kapısını öfkeyle kapattı ve sağdan üçüncü yatağa doğru yürüdü. Açık mavi geceliği zaten üzerindeydi, binadan dışarı çıkmasına izin verilmediği için sürekli geceliğiyle dolaşıyordu. Yatağına uzanıp, yorganını sadece gözleri açıkta kalacak şekilde üzerine çekti. Gözleri, Aceline’in öfkeli bakışlarına kilitlenmişti. “Neden benden nefret ediyorsun?” diye sordu Rydel, Aceline ise onu duymamış gibi yapıp kapıya yöneldi. Kapı yeniden gıcırtıyla kapanınca Rydel gözlerini kapattı. Pencerelerden gelen yumuşak, turuncu ışık gözlerine vuruyordu. Uyuyamayacağını biliyordu, içgüdüsel olarak dinlemeye koyuldu. Böyle durumlarda Rydel, nedenini açıklayamasa da mükemmel bir işitme yeteneğine sahip oluyordu. İçinde öfkeden bir şeylerin patladığını, ona güç verdiğini hissedebiliyordu. Dinlemeye devam etti, zaman duygusunu tamamen kaybetmişti. “Aceline,” dedi bir erkek sesi. “Merhaba.” “Merhaba, Profesör. Geleceğinizi bilmiyordum.” “Ani bir kararla geldiğim için haber veremedim. Onu görebilir miyim?” “Aslında, Profesör, onu yarım saat kadar önce yatağa gönderdim.” Rydel, Aceline’in kendisinden bahsettiğini anlamıştı. “Biri beni görmeye mi geldi? Bir, bir Profesör…” diye düşündü. “Aceline, onu almamın zamanı geldi. Hogwarts için küçük olduğunu biliyorum, ama daha fazla burada kalırsa büyük sorunlara yol açacaktır. Onu bir büyücüye emanet etmeliyim.” “Peki, Profesör…” Rydel panikle gözlerini açtı. Hogwarts? Büyücüler? Bütün bunlar ne demek oluyordu? Kaçmalıydı. Hemen, şimdi. Yukarı doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Yatakta doğrulup, ayağına terliklerini geçirdi. Ayak sesleri giderek yaklaşıyordu. Aceleyle yatakları geçti, balkon kapısını açtı. Ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Balkon tırabzanlarının üstüne tırmandı. Aşağıya baktı, yükseklikten korkmuyordu. Tam o sırada odanın kapısı gıcırdadı, Rydel kendini yavaşça aşağıya bırakırken, Aceline’in “Yo, hayır!” diye feryat eden sesini duydu.
~ 2 Yıl Sonra~
Rydel, dizlerine kapanmış düşünüyordu. “Keşke o gün ölseydim,” diye fısıldadı. Hava soğuk ve yağmurluydu, saat geçti. Birden çakan şimşek, küçük ve pis hücreyi aydınlattı. Taştan hücrede çok bir şey yoktu. Sifonu zar zor çalışan küçük bir klozet, parmaklıklarla örtülmüş küçük bir pencere, içeri günde üç kere yemek itilen ve belli saatler dışında kilitli kalan bir minyatür kapı. Minyatür kapı, geçebileceği kadar büyük olsaydı, Rydel bir saniye daha orada kalmazdı. Doğum günüydü, ama Rydel farkında bile değildi. On birinci yaşına giriyordu. Fakat aklı iki yıl önceki o günde sıkışıp kalmıştı. Bir an olsun o günü zihninden çıkartamıyordu. Atlamaya nasıl cesaret ettiğini bilmiyordu, ya da nasıl hayatta kaldığını. Bildiği tek şey, o günden sonra yetimhanenin daha önce varlığından bile haberdar olmadığı bir hücresine kapatıldığıydı. Bir cızırdama sesi duydu, kafasını kaldırıp baktı. Profesör, hemen kendisinin önünde duruyordu. Kafasını tekrar dizlerine bastırdı ve “Bilinçaltım bana ilginç oyunlar oynuyor.” dedi. “Bu, bilinçaltının sana oynadığı bir oyun değil.” diye cevap verdi Profesör’ün tanıdık sesi.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Roy.. Ptsi Ağus. 06, 2012 5:54 pm | |
| | |
|