Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gün Batımı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Meg Margold
Avukat
Avukat
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 39
Kan Durumu : Safkan.

Gün Batımı Empty
MesajKonu: Gün Batımı   Gün Batımı Icon_minitimePerş. Şub. 02, 2012 1:42 am

Meg & Gabriel
Londra, Thames Nehri
Akşam üstü saat 16.00


Bir saat önce eline ulaşan mektupla birlikte tüyleri diken diken olmuştu genç cadının. Filtre kahvesini yudumlarken siyah bir baykuşun gagasından aldığı mektubun mührüne baktığında anlamıştı kimden geldiğini. Ellerinin aniden titremesiyle birlikte fincanı bıraktı tabağa. Gerildiğini hissediyordu. Elleri buz kesmişti. Mührü bozarak açtığı zarfın içindeki ufak kağıdı aldı.
    Saat dörtte, Thames nehrinin orada.
    G.S.

Bir kaç kez arka arkaya okudu yazıyı. Buluşmak istiyordu. Neden? Belki barışmak istiyordur. Hayır hayır. Düşüncelerine engel olamadan kahvesinden büyük bir yudum aldı. Masanın üzerine bıraktığı paranın üstünü beklemeden topuklu ayakkabılarını tıkırdatarak seksenler havası var olan kafeden ayrıldı. Kalabalık sokağa çıktığı sırada güneşin batmaya yeltendiğini fark etti. Thames nehrinin akşamüstü ne kadar güzel olduğunu biliyordu elbette. Etrafına bakınırken köşeyi dönen taksiye elini kaldırarak durmasını işaret etti. Saat dörde çeyrek vardı. Bilerek yapmıştı bunu. Taksinin kapısını açıp deri koltuklara oturdu. "Thames Nehrine." Elindeki paltosunun cebindeki telefona baktı. Büyü dünyasından uzaklaştığından beri iyice muggle adetlerine alışmıştı. Üzerine giymiş olduğu kalem etek, beyaz gömlek ve ceketinden resmi bir işte çalıştığı falan zannedilebilirdi. Ancak öyle bir durum söz konusu bile değildi. Avukattı. Daha sonra bir muggle üniversitesi bitirerek ulaşmıştı bu mesleğe. Gabriel ile nasıl tanıştığı konusu ise muamma. Okulda tanışmışlardı yanlış hatırlamıyorsa. Ya da öyle bir şeydi. Saatine baktı tekrar. 16.52. Az kalmıştı, birazdan varacaktı. Her zaman için kendisi bekletilen olurken bu sefer kendisi bekleten olacaktı. Bunu düşününce kızaran yüzünün ardından taksiciyle dikiz aynasında göz göze geldi.

Taksiden indiğinde siyah renk paltosunu geçirdi üzerine. Sarı saçlarını topuz yapmıştı ve yüzüne -zaten- hafif yaptığı makyaj günün stresinden dolayı neredeyse silinmişti. Topuklu ayakkabıları ayaklarını acıtıyordu. Hızlı ve tedirgin adımlarla ilerlemeye devam etti. Nehrin korkuluklarına dirseklerini dayamış adamın yüzüne vuran güneş ışığı aşık olunası yapıyordu onu. Kalp atışlarının hızlandığını fark etti. Boğazını temizleyip Gabriel'a doğru yaklaşmaya başladı. "Neden çağırdın?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Josefiina Ilmarinen

Josefiina Ilmarinen


Mesaj Sayısı : 109
Kan Durumu : melez.

Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Gün Batımı   Gün Batımı Icon_minitimeCuma Şub. 03, 2012 3:09 am

Güneşin bulutların arkasına saklandığı, sıradan sonbahar günlerinden bir diğeriydi sadece. Yani hemen her şey aynıydı, Meg'i görmesi haricinde. Ne kadar olmuştu buluşmayalı? 6 ay, belki bir yıl? Onunla neden farklı görüldüklerini anlamak çok da zor değildi, büyücülüğü arzuları için arka plana atacak çok fazla insan yoktur herhalde. Babasının tam olarak dediği gibi; bir seherbaz olmalıydı o, Ravenclaw mezunu bir seherbaz! Soylu Fabian'ın tek oğlu nasıl olur da adını duyurmak yerine bir mimar olabilirdi, bütün bu binalara sanat gözüyle bakabilirdi? Palavraydı hepsi, sanat diye bir şey yoktu ve tek düşündüğü kendi adını ön plana çıkartmaktı. İstediğini Gabriel üzerinden alamayınca sinirlenmiş, ortalığa bağırıp çağırmış ve onu evden atmaya kalkışmıştı. Elbette genç adam tüm bunları hakaret olarak algılamış, kesinlikle bakanlığın sözde koruyucularından olmayı reddedip kendi öz ideallerinin peşinden gitmişti. Üniversitede aldığı tonlarca gereksiz dersin arasında ise Meg'le tanışmış, ilk kez âşık olduğunu hissetmişti. İşler birkaç yılda daha da ileriye gidince başlarda oluşan küçük tartışmalar sıklaşmış, adeta kavgalara dönüşmüş ve Meg'i aldatınca ilişkileri tamamiyle sonlanmıştı. Gabriel ise başlarda bunun iki taraf için daha iyi olduğunu zannetmiş ancak sonradan tam olarak işin ciddiyetini kavrayabilmişti. Birkaç kavgayı gözünde büyütüp bu kadar olay yapmış, sadece aptalca davranmış ve her şeyi mahvetmişti. O zamandan beri ise genç kadınla ne bir konuşmaları ne de buluşmaları olmuştu, eşyalarını almaya bile gitmemişti.

Nehrin korkuluklarına yaklaşan kadını izledi gözleri, sorgulayıcı bir tavırla sorulmuş soru izledi bunu.
"Ne yani, sevgilimle buluşmak için bir nedene mi ihtiyacım var?" Yaptığının tam anlamıyla yüzsüzlük olduğunun bilincindeydi aslında, genç kadının an itibariyle fikrini değiştirip gitmesinin an meselesi olduğunun da. O kim olyordu ki sorgulayacak, gerçekten kim? Aralarında geçen onca şeyden sonra tam olarak bir neden istemesi gayet doğaldı. Meg her zamanki gibi o adeta nefret ettiği iş kadınını andıran kıyafetler, salık sarı saçlarıyla karşısındaydı, yüzüne hafif bir ışık vuruyor akşamüstünden, renkli gözlerini çok daha belirginleştiriyordu; sadece hissedilen şeyler daha farklıydı. Kadının hakkında ne düşündüğüne dair en ufak bir fikri yoktu Gabriel'in, nefret olsa buraya gelmezdi zaten. "Sendeki eşyalarımı geri istiyorum. Ah, evet bir de şu var." Yavaşça eğilip genç kadının dudaklarını öptü. Eski zamanlar gibi, ancak tamamiyle daha kişisel ve duygulardan yoksundu.


.:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Meg Margold
Avukat
Avukat
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 39
Kan Durumu : Safkan.

Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Gün Batımı   Gün Batımı Icon_minitimeCuma Şub. 03, 2012 1:43 pm

Gözleri, gökyüzü ile birlikte boyanmış kızılın tonlarına sahip nehre bakıyordu. Olanları düşünüyordu aslında. Gençken ne kadar çok seviyordu bu çocuğu... Aklına gelebilecek bütün her şeyi yapabilirdi. Ne derse yapmaya hazır hatta. Fakat her ilişkide olduğu gibi, ikisi arasında da anlaşmazlıklar ve tartışmalar ortaya çıkmaya başlamıştı. Sevginin kör ettiği gözleri açılmaya başladıkça, dünyanın daha farklı bir yer olduğunu fark etmişti ikisi de. Evet, bazen fazla gürültülü kavgalar çıkıyordu. Fakat Gabriel'in yaptığı affedilemezdi. Ondan ayrılmak istediğini söylese daha fazla anlayışla karşılaya bilirdi; fakat eve geldiğinde zamanında beraber yattıkları yatakta yerinde başka bir kızı bulmasıyla çıldırması bir olmuştu. Keşke fark ettirmeden yapsaydı bu işi. Boğazında düğümlenen sözcükleri düşündü bir an için. Tek söylediği şey küfür olmuştu. Ve şimdi küfrederek evden kovduğu adam karşısında duruyordu. Her zamanki gibi rahat kıyafetleriyle hemde. Neden çağırdığını sorduğunda ise sevgilisiyle buluşması için bir neden olup olmadığını sormuştu. Sevgilisiyle demişti. Küstah! Bakışlarını devirdiğinde tekrar kendisine doğru yönelen cümleyle birlikte kısa bir şok yaşadı. Gabriel'in eşyaları hala evin her köşesinde duruyordu. Birlikte yerleştirdikleri şekildeydi hemde. Ne diyeceğini bilemeden dudaklarında hissettiği sıcaklıkla birlikte gözlerini tekrar karşısındaki adamla buluşturdu. Eskisi gibi değildi. Duygusuz ve sıradandı.

Yarım adım uzaklaştı adamdan. Gözünün önüne düşen saçlarını çekme zahmetinde bulunmadan başını hafifçe yana doğru salladı. En azından gözünden uzaklaşmıştı. Derin bir nefes verip boğazında düğümlenen kelimeleri çıkarabildi sonunda. "Tabii. İstediğin zaman gidip alabilirsin. Yedek anahtarların nerede olduğunu biliyorsundur zaten." Son söylediği cümlede o gittikten sonra hiçbir şeyin değişmediğine vurgu yapmak istemişti. Koltukların yeri, havluların... Hatta buzdolabının içinde kahvaltılıkları koydukları yer bile aynı duruyordu. Bunları düşününce kendi kendine gülümsedi. Nehrin kenarındaki korkuluklara arkasını dönüp yaslandı. Sinir bozucu sessizliği yalnızca su sesi bozuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Josefiina Ilmarinen

Josefiina Ilmarinen


Mesaj Sayısı : 109
Kan Durumu : melez.

Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Gün Batımı   Gün Batımı Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 3:14 pm

"Her şeyi şimdiye kadar attığından korkmuştum, biliyorsun her zaman için fazlasıyla titiz davranırsın. En azından benim için öyleydi." Kelimelerde hafif bir vurgu, tınısında ise alaycılık barınıyordu. Kadının her şeyi şu an geçmişin sayfaları arasında yok olup giden basit bir küfürle silmesi Gabriel için fazlasıyla gülünçtü; tüm duygularını tek bir kelimeyle geçmişe atması. Sanki eski haline getirmeye, konuşmaya zahmet bile etmeksizin hayatından çıkartmıştı. Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyor, 5 yıllık geçmişlerini hiçe sayabiliyordu? Genç adam sırf bu yüzden Meg'e karşı olan tüm saygısını yitirmiş, aradığı kişinin o olmadığına kendisini bile inandırmayı başarabilmişti. Bu güne kadar en azından. Neden buluşmak istediğini kendisini de bilmiyordu veya Meg'i az önce neden öptüğünü. Ona karşı kesinlikle arkalarda saklanan herhangi bir duygusu kalmamıştı. Özlemiyordu bile. Hemen her gün tekrar eden iç bunaltıcı tartışmalar, rutin bir hayat değildi ki istediği şey; hayır, sevginin birkaç yılda sona ermesi değildi. Onları onca zaman beraber tutanın ne olduğunu bile bilmiyordu, bir şeyin değişeceği umudu belki de. Ah, evet değişen bir şey olmuştu gerçi. Meg'in tüm gün davalarla uğraşıp hemen her gün eve geç gelişinden sıkılıp yeni bir şey arama arzusunun ağır basması olmuş, tüm ilişkilerini sonlandırmıştı. Aynı bakışı görebiliyordu o gecekiyle, soğuk ve sitemkâr. Eğer hikayeye bakılsaydı muhtemelen o haklı çıkardı, yine de ayrılıklarının sonrası tam tersini gösteriyordu. Sandığı kadar aşık olsaydı, geri döner ve hatalar hakkında konuşmalarını isterdi değil mi? Ama hayır, bir açıklama dahi istememişti. Muhtemelen Gabriel'i o aralar en çok sarsan şey de kadının bu davranışı olmuştu.

Batmakta olan Güneşin kızıllığı yavaş yavaş artıyor, aralarındaki gerilim ise bununla aynı oranda çoğalıyordu. Bazen her şeyi kontrol etme isteği ağır basıyor, ikisinin de tahmin edilemezliği o kadar can sıkıcı bir hâl alıyordu. Gözleri kadının hemen hemen mükemmel sayabileceği çehresinde dolaştı bir süreliğine, hiç değişmemişti; bakışları ve muhtemelen gülüşü haricinde en azından.


En son Gabriel Schwartz tarafından C.tesi Şub. 04, 2012 8:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Meg Margold
Avukat
Avukat
Meg Margold


Mesaj Sayısı : 39
Kan Durumu : Safkan.

Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Gün Batımı   Gün Batımı Icon_minitimeC.tesi Şub. 04, 2012 5:08 pm

Sessizliği ilk bozan Gabriel olmuştu. Onuna karşı titiz davrandığını söyleyince kendi kendine güldü. Hafif esen rüzgâr saçlarını gözünün önüne uçurduğunda sakin bir tavırla kulağının arkasına sıkıştırdı. Kaçırdığı bakışlarını adamın dudaklarına odakladı. Uzun zaman sonra ilk defa ona ihtiyacı olduğunu fark etmişti. Ne zamandır başını birisinin omzuna koyup kucağında patlamış mısırıyla film izlemiyordu. Bu işi de en son onunla yapmıştı. Normalde akşamları daha özenli oluyordu. Ancak şimdi dağılmış saçlarını bile toplamıyordu. Kareli battaniyesinin altına girip kendini kitap okumaya ayırıyordu, bir parça içki ve çikolata ile. Rüzgârın etkisiyle Gabriel'in hafifçe havalanan gömlek yakasına ilişmişti gözü. Paltosunun cebinden çıkardı ellerini. Eski sevgilisine doğru hamlede bulunmuştu. İnce parmaklarıyla yakasını komple düzeltti. Parmakları adamın deri ceketinin üzerinde kayarken konuşmaya başladı sarışın cadı. "Ben yalnızca değer verdiklerime karşı titiz davranırım Gabriel. Bunu bilmen gerekiyor." Uzun süre adamın gözlerine baktıktan sonra bedenini uzaklaştırdı ondan. Tanrım. Ne yapmam gerekiyor? Eve birlikte mi gitmeliyiz? Belki de ondan önce gitmeliyim. Her gün gözünü açtığında resminin olduğu çerçeveye takılıyordu gözü. Neredeyse yarım saat boyunca birbirlerine sarılmış, karları arkasına alıp çekildikleri fotoğrafa bakıyordu. Eğer Gabriel eşyalarını toplayacaksa, bu fotoğrafı ne yapacaklardı? İkisininde aynı karede olduğu bir sürü fotoğraf vardı. Hepsinin arkasında hangi gün çekildikleriyle ilgili tarihler yazıyordu. Birlikte düzenlemişlerdi hepsini.

"İşin yoksa kahve içebiliriz." Aklından geçen cümleyi sesli bir şekilde söyleyince aniden sıcak basmıştı vücudunu. Utanmıştı. Yanaklarının al al olduğunu hissediyordu. İşim var, gibi bir şey demesinden korkuyordu. Eğer öyle derse, elinde tuttuğu son ümidi de uçup gidecekti. Gözlerini kapatıp tanrıya dua etmeye başladı. Evet demesini istiyordu. En azından birlikte son kahvelerini içebilirlerdi. Nasıl olsa hayatından çıkacaktı bir kaç güne bu adam. Tamamen hatıralarından silinecekti. İkinci bir şok daha yaşayarak tekrar ağlama krizlerine girecekti muhtemelen. Fakat şu an güçlü durmaya çalışıyordu karşısında. İçten içe yıkılıyordu aslında.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gün Batımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Şehirler :: Diğer Şehirler-
Buraya geçin: