II. Sezon 1. Mitoloji Online Dersi

Zaman: Sonbaharın ilk haftaları, öğleden sonra saat 15.00
Yer: Mitoloji Dersliği
Hava: Ekim ayında olunmasına rağmen hava pek de soğuk değildir, aksine sıcak bile sayılabilir.

Zaman ne de çabuk geçiyordu. Hogwarts’ta profesör olarak geçirdiği ikinci senesi olmuştu bile. Okula alışmış, çocukları sevmişti. Bütün öğrencilerle arkadaş olmaya çalışıyordu Payton, olacaktı da. Yarım saat sonra yeni bir derse başlayacaktı. Öğrencilere bu ders de sürprizleri olacaktı. Geçen sefer hem yaşayıp hem de öğrenmişlerdi, tek başlarına. Teorik olarak ders yapmayı sevmezdi Payton, Hogwarts’ta öğrenciyken de uygulamalı derslere bayılırdı, tabi Mitoloji dersi dışında. O dersi bütün derslerden ayrı tutmuştu Payton. Hani kimileri için Karanlık Sanatlar, kimleri için Biçim Değiştirme, kimileri için Tılsım nasıl en önemli ders oluyorsa Payton için de durum böyleydi. Aşkla, tutkuyla bağlıydı mitolojiye, antik çağlara, geçmişe. Belki de bu nedenle geçmişinde yaşamayı sürdürürdü hep. Geçmişten ders çıkarmayı da severdi aslına bakılırsa. Hiç hata yapmamıştı bugüne kadar, en azından hayatını etkileyecek kadar büyük bir hata. Küçük hatalar hep olmuştur zaten, öyle değil mi? Fakat bu hataların telafisi de hep kolay olmuştu. Yüzündeki dalgın ifade kolundaki saatin melodik bir şekilde çalmasıyla kayboldu. Dersin başlamasına yarım saat kalmıştı ve sınıf hazır değildi. Bu sefer geçen senekinden biraz daha değişik bir stilde işlenecekti ders. Bunu sevecekler miydi bilmiyordu ama denemeye değer diye düşünüyordu. Sınıfa indiğinde ilk işi gül ağacından yapılmış olan tahta sıraları ve masaları asası ile sınıfın arka tarafına itmek olmuştu. Bu derste teorik bilgi anlatmayacaktı ve bu son iki yıldır çocukların yeni yeni alışmaya başladıkları bir durumdu.Ki bu derste de sınıfa girdiklerinde sıraların bir köşeye düzenli bir şekilde istiflendiğini gördüklerindeki suratlarında ufak bir şaşkınlık olacaktı. Payton daha sonra sınıfın tam ortasına tıpkı geçen seneki çağlar arası geçişi sağlayan iki duvarı yerleştirdi. Geçen seneki ders gibi olacaktı aslına bakılırsa, fakat bu sene ufak bir iki değişiklik vardı. Sonra birden aklına bambaşka bir fikir geldi ve sınıfın ortasında duvarları yok etti. Saatine baktı, bunun için yeteri kadar zamanı var mıydı bilmiyordu fakat böylesi daha iyi olacaktı. Raflardan ve dolaplardan birkaç tane mitolojik nesneyi asası yardımıyla kendi masasının üzerine bıraktı. Sonra bu nesnelerin hepsini ‘Portus’ diyerek birer anahtara çevirdi. Nesnelerin hepsi önce mavi bir ışıkla parıldayıp eski hallerine döndüler. Ardındansa çekmecesinden minik bir torba çıkararak dersine katılan öğrencilerin isimlerini o torbanın içine attı. Ardından öğrencilerin gelmesini beklemeye koyuldu, kıyafetini düzeltip. Beyaz bir gömlek üzerine türkuaz rengi bir jile giymişti. Jilenin eteğinin boyu diz üstündeydi. Jilesinin arkadan fiyonk bağlı bir kurdelesi de vardı. Birkaç dakika içinde öğrenciler sınıfa dolmaya başlamışlardı bile ve tahmin ettiği gibi olmuştu. Yüzlerinde biraz şaşkınlık ifadesi vardı. Payton, derslere başlarkenki gülümsemesini yüzüne yerleştirerek; “Senenin ilk mitoloji dersine hoş geldiniz çocuklar! Yaşayarak ve eğlenerek öğreneceğiniz bir derse daha var mısınız? Geçen sene aldığım duyumlara göre dersimden pek keyif almışsınız. Bu beni çok mutlu etti. Bu sene de sizlerle ufak bir oyun oynayacağız fakat bu sefer ki gruplar halinde gerçekleşecek.” Ayağa kalkıp masasındaki torbayı alıp sınıfın öğrencilerin ortasına geldi. Öğrencilerin meraklı yüzleri ona dönüktü. “Bu torbanın içinde sınıftaki herkesin ismi bulunmaktadır. Sizleri dörderli ve beşerli gruplara ayıracağım. Ah merak etmeyin, dersten önce yapmış olduğum anketteki tercihlerinize göre bir kura yapılacaktır, istemediğiniz hiçbir şey olmayacak.” Elini torbaya soktu ve ilk ismi okudu…

bakmanız gerekmektedir:

Grup Listeleri:

edit, buna da bakarsanız iyi olucek gelba: