Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cauladra Merethyl

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cauladra Merethyl

Cauladra Merethyl


Mesaj Sayısı : 2
Kan Durumu : Safkan

Cauladra Merethyl Empty
MesajKonu: Cauladra Merethyl   Cauladra Merethyl Icon_minitimePaz Ocak 29, 2012 10:48 pm


Ad ve Soyad: Cauladra Merethyl
Kişisel Özellikleri: İnsanlara karşı çok soğuk, kinci ve küstahtır. Birileriyle dalga geçmeyi çok sever. Sadece kendini düşünür, çok bencildir. Kesinlikle laubalilikten hoşlanmaz. Bu, onun midesini bulandırmaktadır. Çok zekidir fakat bunu asla iyi şeyler için kullanmaz. Çabuk sinirlenir ve sinirlendiğinde çok kötü şeyler yapabilir. İnsanların kalplerini kırdığında hiçbir pişmanlık ve üzüntü duymaz. Dahası bu, onun için bir eğlence gibidir.

RP Örneği:

Gece 03.00 falandı. Amanda, göz kapaklarını tutmakta çok zorlanıyordu. Sanki üzerine ağır bir perde inmiş gibiydi. Artık beyni verdiği komutlara cevap veremez hale gelmişti. Üşüyordu, elleri adeta buz kesmişti. Neredeyse tam altı gündür uyumamıştı. Uyumak istemiyordu da, çünkü uyumaktan çok korkuyordu. Her uyuduğunda acı ve korku hissediyordu. İnsanların haykırışlarından, ağlama seslerinden bıkmıştı artık, görmek istemiyordu. Daha çok dayanabilir miydi bilmiyordu. Haplar… Uyumamak için her gün bir kutu bitiriyordu. Yan etkileri çoktu, başını ağrıtıyor kusmasına neden oluyorlardı. Yemek yiyemez hale gelmişti. Eski haline göre çok zayıftı. Adeta kemiklerini sayabiliyordu. Sıkıntıdan saçları da dökülmeye başlamıştı. Onu görenler, bir başka bakıyorlardı artık. Yüzleri şaşkın bir hal alıyor ondan korkuyorlardı. Haklıydılar, artık o bile kendisinden korkar olmuştu.

Aynada kendisine baktı. Gözleri kıpkırmızı, saçları dağınık, bedeni bir iskeletten farksızdı. Böyle ne zamana kadar yaşayabilecekti? Hep kendisine bu soruyu soruyordu. Her an aklında intihar duygusu vardı, sonunda kendi canına kıyacak hale gelmişti. Bu ızdıraptan kurtulmak, rahatlamak istiyordu artık.

Bu kocaman evde yalnız yaşıyordu. Eşinden daha yeni ayrılmıştı. Onun deli olduğunu zannediyordu. Oysa ona hiç inanmamıştı. Bu yüzden hep kavga ederlerdi. Zaten çocukları da yoktu, kendisi istememişti. Eşi, zamanla geceleri eve çok geç gelmeye başlamıştı. Nerede olduğunu sorduğunda hiç cevap vermiyor gidip hemen yatıyordu. Anlamıştı, başka biri vardı. Ondan bıkmıştı, ama ona hak veriyordu. Eskiden olduğu kişi değildi. Çok değişmişti. Hep, o kâbuslar, o korkunç rüyalar onu mahvetmişti. Neden o görüyordu? Neden kimse ona inanmıyordu? Delirecekti. Kendisini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilmiyordu. Sinirleri bozulmuştu. Bazen önüne gelen herkese bağırıyor, çağırıyor onların o küçücük kalplerini kırıyordu. Oysaki böyle olmak hiç istememişti.

Sabah olmak üzereydi. Güneşin ilk ışıkları perdeyi araladığı pencereden vurmaya başlamıştı. Işık gözlerini alıyordu, kaç saattir karanlıkta kalmıştı. Evde elektrikler yoktu. Dışarı çıkmaktan korktuğu için faturaları ödeyememişti. Ama artık ne haplar ne de başka bir şey uyumasını engelleyebilirdi. Sonunda uykuya yenik düşmüştü, yavaş yavaş göz kapakları düşüyordu. Yine rüyaya dalmıştı.


Yürüyordu. Gökyüzü aydınlık ve her taraf yemyeşildi. Yanakları al al, elleri minicik, sevimli, beş altı yaşlarında bir çocuk gördü. Annesiyle balon almışlardı. Çocuğun keyfi yerindeydi, annesiyle birlikte çok mutluydular. Sevindi. Çünkü her rüyasında ölen birilerini görmek istemiyordu. Ama bu başkaydı sanki. Bir şey olduğu yoktu, zaten küçücük bir çocuğun ne günahı olabilirdi ki bu hayatta.

Onlara dalıp gitmişti aslında. Böyle bir hayatının olmasını çok isterdi. Bir çocuğunun olması… Neden çocuk istememişti ki? Belki de bu, sevdiği adamdan ayrılmasını engelleyebilirdi. Artık ne önemi vardı ki.

Hala arkalarından yürüyordu. Birden hava kararmaya, her tarafı dumanlar kaplamaya başladı. Onları göremez olmuştu. Sis, onları alıp götürmüştü sanki. Korkmaya başladı. İşte yine oluyordu, yine kötü şeyler hissediyordu. Koşmaya çalıştı. Ayakları, onun istediği yönde ilerlemiyordu. Bağırıyordu, ama sesi sanki boşlukta yayılıyordu. Dediklerini sadece kendi duyuyordu. Kimse kafalarını çevirip ona bakmıyordu. Herkes kendi halindeydi. Fakat onları hala görememişti. Neredeydiler?

Sislerin içinden kırmızı bir balon gözüktü. Ama balon, çocuğun elinde değildi. Bulutların arasından gökyüzüne süzülüyordu ve artık onu göremiyordu. Gökyüzünün karanlığında kaybolmuştu. Bir anda kornalar çalmaya başladı. Çok korktu, kafasını o tarafa bu tarafa çevirerek sesin geldiği noktayı bulmaya çalışıyordu. Kafasını çevirdiğimde yerde yatan birini gördü. ' Olamaz! Haayıırr! ' Bu o çocuktu, demin gördüğü o sevimli çocuk. Yerde kanlar içinde yatıyordu. Koşmaya başladı. Herkes kaçıyordu, ona yardım eden yoktu. Biri bir şey yapmalıydı, onu kurtarmalıydı. Yanına koşmaya çalışıyordu. O gittikçe karanlık artıyordu. Artık onu göremiyordu. ' Lanet olsun! '


' Haaayır! '

Uyanmıştı. Nabzı çok hızlı atıyordu. Terlemişti de. Yastığı su gibi olmuştu. Aniden yataktan fırladı. Başı dönmüştü. Belki de açlıktandı ya da artık bu kadarını kaldıramıyordu. Ama şu an tek bildiği rüyanın gerçekleşeceğiydi ya da çoktan gerçekleşmiş olmasıydı. Kafasının içinde çanlar çalıyordu sanki. Şakakları çok kötü ağrıyordu. Ama dayanmalıydı, o küçücük çocuğu kurtarmak onun elimdeydi. Belki bir şeyler yapabilirdi onun için, ona yardım edebilirdi.

Kalbinin ritmi hala düzelmemişti. Çabuk olmalıydı. Mekânı hatırlamaya çalışıyordu. ' Lanet olsun! ' Şu an o bile aklına gelmiyordu. Hemen lavaboya koştu. Yine kusmuştu. Bir şey de yemiyordu, lanet olası midesi ne hale gelmişti böyle. Yüzünü yıkadı, duş almaya vakti yoktu. Saçını gelişigüzel topladı. Üzerine bir şeyler giyerek kendisini hemen sokağa attı. Koşmaya başladı. Bir an önce o yeri bulmalıydı. Yakınlarda olmalıydı, en azından o öyle hissediyordu. Herkes ona bakıyordu, sanki ' Ne yapıyor bu böyle? ' der gibiydiler. Sanki anlatsa ona inanacaklardı, inansalar bile sanki onunla o küçücük, sevimli çocuğu kurtarmaya geleceklerdi. İnsanlar… Onlar sadece kendini düşünüyorlardı. Nefret ediyordu onlardan, kendisinden bile…

Evet, sonunda bulmuştu. Burası, işte o yerdi. Yanda limanın olduğu, martıların havada uçuştuğu o yerdi. Bir şey olmamış gibiydi. Etraf gayet sakindi. Şimdi ne yapacaktı ki. Burada oturup bekleyecek miydi yani? Buradan o minicik çocuğun ölümünü mü izleyecekti? Bu kadar yeterliydi onun için. Biliyordu, engelleyemezdi, diğerlerinde de olduğu gibi. Ama bu başkaydı, küçücük bir çocuğun ölümü… O sevimli, mutlu çocuk… Gözlerinin önünden bir an olsun ayrılmıyordu. Her an kırmızı balonunu göreceğinden çok korkuyordu. Bu sefer herkes ona bakıyordu. Rüyadaki gibi onu umursamaz değillerdi. Yanına bir çocuk geldi, para istiyordu. Belli ki çok açtı. Paltosunun cebini yokladı, az da olsa biraz para çıkmıştı. Çocuğa uzattığında çok sevindi, sanki yüzünde güller açıyordu. Çok teşekkür ettiğini söyledi. O anda kornalar çalmaya başladı. Kalbi adeta durdu, nefes alamıyor gibiydi. Kulakları duymaz olmuştu, sadece arabaların acı sesi kulağındaydı. Masum çocuğu önünden iterek koşmaya başladı. O anda kanlar içinde yolda yatan o çocuğu gördü. Bir çocuğun karnını doyurmaya çalışırken diğerini unutmuştu, üstelik artık o yoktu. Annesi başındaydı. Kadın, hüngür hüngür ağlıyordu. Yanına gitmeye korktu. Ona ne diyebilirdi ki? Ağlama mı?






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Cauladra Merethyl Empty
MesajKonu: Geri: Cauladra Merethyl   Cauladra Merethyl Icon_minitimePaz Ocak 29, 2012 11:18 pm

Slytherin! IV. Sınıf. Aramıza hoş geldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Cauladra Merethyl
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: