Eldivenlerini çıkartırken bir yandan da burada boş masa bulabildiği için şanslı mı yoksa çok daha sessiz bir yer bulamadığından tam tersi mi olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Küçük bir kız olduğundan beri karın gökyüzünden minik damlalar halinde yere düşmesini harikulade ve son derece huzur verici olduğunu düşünmüştü; karda yapılan o ufak yürüyüşler, sıcak çikolatanın damakta bıraktığı tat... Şimdi ise pekâlâ dersleri tamamen unutturup yüzünde tebessüm açsa dahi, içindeki o küçük karamsarlık baş göstermiş ve Hogsmeade'de aradığı gibi sessiz bir yer bulamayacağını söylemişti; nitekim öyle de olmuştu. Hogwarts'ın o bunaltıcı havasını biraz daha solumak düşüncesi ise ağırlığını masaya koymuş, tam olarak neden kaçırmaması gerektiğini hatırlatmıştı ona. Beraberinde takılacağı tonla insandan ziyade yalnız olmayı tercih etmişti bugün; kendi çapında ufak bir kutlama yapıyordu işte, yeni şeylerin habercisi olacağını ümit ederek. Zaten insanların olduğunu düşündüğü kadar sosyalliğe, ilgiye merakı olan biri de değildi; sadece yalnız kalma korkusu da vardı onun, ironik. Ancak Vera'yı, şu an olduğu kız yapan en büyük etki geçmişiydi, özellikle annesi. Sırf bu yüzden ironik olarak adlandırılması gerekse dahi bunu kesinlikle severek yapardı. Geçmişinden utanmaması gerektiğini bile bile üzerine gidecek cesareti olmadığından gözardı etmeye çalışıyordu hep. Her şeyini, tüm sırlarını açabileceği tek kişi Solaine olmuştu şu ana kadar ki ona duyduğu güven ve saygı tarif edilemeyecek bir biçimde fazlaydı. Ancak kız, Vera'ya tam olarak istediğini bahşetmişti; yanında hiç çekinmeden kendisi olabileceği bir dost. Yanında hiç tereddüt etmeden konuşabiliyor, eğlenebiliyor veya kötü olarak nitelendirdiği her şeyi anlatabiliyordu. Bir an için merak etti, acaba o neredeydi şimdi? Ah, kimin umrunda.
Kendisini tüm bu düşüncelerden ayıran beklenmeyen bir cümle, bir soru oldu. Genç bir adamın sesi, yaşıtıydı sanırım? Üzerine yer yer kar düşmüş kıvırcık saçlar, kendisine doğrultulmuş yemyeşil gözler, fazlasıyla tanıdık bir çehre... Daha önceden gördüğünü, hatta sesini çok yakından duyduğunu anımsar gibiydi, sadece tam olarak nereden olduğunu kestiremiyordu. Çocuğu yavaşça süzdükten sonra sorusuna cevap vermek üzere dudaklarını araladı. "Ah, elbette olmaz. Ben de Vera." Genç kız paltosunu, atkısıyla beraber toparlarken eli dolu geçen bir görevliden iki kaymakbirası istemeyi de ihmal etmedi. Sormaması kabalık olarak anlaşılabilirdi ama, kim kaymakbirası sevmezdi ki sonuçta? Özellikle de bu kadar soğuk havada içinizi ısıtabilecek o mükemmel şeylerden birisiyken. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra çocuğun kendisine nereden bu kadar tanıdık geldiğini çıkartabilmişti. Adra'nın eski sevgilisi olan Hufflepuff'lı... Tabii ya. En azından yayılan dedikodulardan çıkarılabilecek olan buydu, detayları bilmiyordu veya öğrenmek istemiyordu zaten. Genç kız önüne gelen sapsarı saçlarını arkaya atarak sırf doğrulama amacıyla, belki de konuşacak konu olsun diye sordu."Hufflepuff, değil mi? Seni daha önceden gördüğümü hatırlıyorum, muhtemelen aynı sınıftayız. Açıkçası... Hakkında çok şey duydum."