Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mektuplar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
A. Kyndra Bianchett
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
A. Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 66
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Henüz yok

Mektuplar Empty
MesajKonu: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 2:53 pm

Mektuplar E9ssgo*Mektuplar 2jfalvd
Darci F. Silverswan * A. Kyndra Bianchett

dipnot: fotoğraflar sonra küçültülecektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. Kyndra Bianchett
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
A. Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 66
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Henüz yok

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 2:53 pm

''Ah, Tanrım!'' Bir kez daha hapşırdım ortak salonda, kim bilir kaçıncıydı. Bu sefer elimde tuttuğum tozlu günlüğü yere düşürmüştüm. Kaldığım sayfayı kaybettiğim için sıkıntıyla iç çektim ve yere saçılmış olan eski resimleri, elle yazılmış notları toplamaya başladım. Koltuğun altına kaçan iki fotoğrafı da parmak uçlarımla güçlükle yakalayıp aldıktan sonra, hepsini günlüğün rastgele açtığım bir sayfasına koydum. Hala yerde otursam da kapağını kapadıktan sonra üzerindeki desenlere hayranlıkla bakmayı sürdürmüştüm. Hatta kabartmalı kısımların üzerinden elimle geçiyor, parmak uçlarımda mümkün olduğu kadar hissetmeye çalışıyordum her detayı. Küçüklüğümden beri hayran olduğum ama yasak olduğu için dokunamadığım defterle hasret gideriyorduk sanki. Önümdeki koltuktan destek alarak ayağa kalktım, bir yandan da günlüğü aradaki resimler tekrar düşmesin diye sıkıca tutuyordum. Üzerimi düzelttikten sonra kızlar yatakhanesine doğru ilerledim keyifle. Yolda gördüğüm her yüze selam vermeyi ihmal etmiyordum, tanısam da tanımasam da.

Yatakhane bomboştu. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim ve kendi yatağımın üzerine oturdum. Defteri son kez okşadıktan sonra baş ucumdaki komidinin tek çekmecesine yerleştirdim onu. Üzerine de güzelliğini gizleyecek kumaş bir peçete örttükten sonra yatağıma uzandım. Ellerimi kucağımda birleştirmiş, düşünüyordum. Yatağın demirinde çarpıtılmış yansımama baktım anlamsız gözlerle. Tanıdığım herkesten daha yabancıydım kendime. Dişlerimi öfkeyle sıktım, dudaklarım da sıkıca birbirlerine kenetlenmişti. Uzandığım yerden kalktım öfkeyle, hızla kapıya doğru yürüdüm. Tam çıkmak üzereyken, camdan gelen tıkırdamalarla durdum. Dönüp bakmadım önce, ancak ses kesilmiyordu. Arkama döndüğümde pencerenin dışındaki baykuşu gördüm. İç çekerek odanın öteki ucuna kadar yürüdüm. Ailemden miydi yine? Bir kaç aydır beni rahat bırakıyorlardı gerçi, anlamışlardı sonunda. Ben pencereyi açar açmaz baykuş içeri girdi, havada ufak bir çember çizdikten sonra mektubu ayağımın ucuna bırakıp geldiği gibi gitti. Eğilerek yerdeki kağıdı aldım. Annemden ya da babamdan değildi, Darci'dendi. Henüz açmamıştım ancak yine de ufak bir tebessüm yerleşmişti yüzüme.

Zarfın ağzını acele etmeden yırttıktan sonra okumaya başladım. Quidditch sahasında beni bekliyordu. Nedenini yazmamıştı ancak fark etmezdi, nasıl olsa gidecektim. Notu yastığımın üzerine bıraktıktan sonra yatakhaneden çıktım. Hogwarts'ın koridorlarında her zamankinden hızlı adımlarla ilerliyor, kimseyle göz teması kurmuyordum. Zaten herkes kendi derdinde gibi görünüyordu. Aynı şey bahçedekiler için de geçerliydi. Belki de ben dikkat etmiyordum ilk defa çevreme. Şu anda önemli olmayan detaylara takılmıyordum. Basit bir çağırma büyüsüyle süpürgemi çağırdıktan sonra yürümeye devam ettim. Yol boyunca bir tek bunun için durmuştum.

Elimde süpürge, sahaya adımımı attığım anda gözlerim Darci'yi aramaya başladı. Baktığım hiçbir yerde bulamayınca başımı havaya kaldırdım. Birinin uçtuğunu görebiliyordum, ancak yüzünü göremeyeceğim kadar uzaktaydı. Kimi kandırıyordum ki, zaten görsem de tanımazdım. O da beni fark etmiş olacak ki alçalmaya başlamıştı. Bu sırada ben sessizdim. Yanıma gelinceye ve onun Darci olduğundan emin olana kadar donuk bir ifadeyle seyrettim hareketlerini. Pek çok kişi rahatsız olur, yadırganıyormuş gibi hissederdi. Neyse ki Darci'yi tanımam diğerlerinden çok daha kolay oluyordu. Bir kaç saniyenin ardından bakışlarım yine anlam kazanmış, yüzüme bir gülümseme yerleşmişti. Süpürgemi bir kenara bırakırken ''Ee, n'oldu?'' diye sordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 7:21 pm

Süpürge ile uçmak benim kaçışım. Kendimden, babamdan, hatalarımdan, ulaşamadığım hayallerimden, asla benle ilgilenmeyi akıllarından geçirmeyen ve hiç umurumda değilmiş rolü yaptığım erkeklerden. Gökteyken Tanrı benim. Sanki tüm dünya benim için yaşıyor saniyeleri, sanki güneş benim için var sanki rüzgar, hava,su hepsi benim için gibi. Kyndra'ya bir baykuş yolladım. Anneme yüzlerce kez beni sevdiğim insanlar arasında bırakmamasını söyledim ama dinleyen kim? Kyndra'yla neyi nasıl konuşacağıma karar veremedikçe manevralar yapıyorum bilinçsizce. Gerginim. Çıkabildiğim kadar yükseğe çıkmalıyım. Ciğerlerim nefes almak için büyük çaba göstermeli. Süpürgem yavaşlamalı. Basınca dayanamayacakken inişe geçmeliyim. Bu benim insan formasyonlu toksinlerimden kurtulma yöntemim.

Yükseliyorum, yükseldikçe gözlerimi kapatıp düşüncelerin beni kuşatmasına izin vereceğim. İnişte ise hiçbiri yerinde olmayacak, koca bir reset! Ve ben bugün neysem, onuncu doğum günümde Kyndra ve ailesi bana doğum günümde bir süpürge aldığında oldum. Tam anını çok iyi anımsıyorum' -Gittikçe yükseliyorum.- 'O zaman Güney Afrika Cumhuriyetine tanışmamıza daha iki yıl vardı. Kyndra ile haftada bir mutlaka görüşüyorduk. Evimizde bahçesinde Kyndra kendi süpürgesine binmiş uçuyordu,şok olmuştum. Aynı zamanda ona nasıl imrenmiştim. Beni görünce süpürgesinden inip sarılmıştı. Doğum günümü kutlayıp öpmüştü. Bir şey belli etmemeye çalışsam da ona çok imrenmiştim. Ve babası bana da ilk süpürgemi getirmişti.. Nasıl binileceğini anlatıyordu. 'Sıkı tutarsan erken yorulursun, gevşek bırakırsan manevralardan etkilenirsin.' Kendi babamın bana emir erleri gibi davranması bir yana büyü de yapamıyordu. NE şans ama! Kyndra ile uçuş çalışmalarımız gözlerimin önüne geliyor. Düşüşlerim, rahatça büyü yapabileceğimiz alanlar aramamız, içinde sevgi kırıntısı olmayan baba adlı adamın bizi güney afrika'ya sürüklemesi, ölüler, top sesleri, kemikler uçuşuyor, insanlar karanlık, insanlar siyah,'- nefes almakta zorlanıyorum.- 'Acımak yok, insanlık yok, medeniyet yok... Küçük kızların bekareti yok, zavallı küçük kızlar. Cinsel sapıklıklarını uygar devletleri adı altında saklayan Kahraman(!) İngiliz askerleri! -Ciğerlerim oksijen arıyor, nerede bu oksijen?Gözlerimi açıyorum, quidditch sahası minnacık gözüküyor. Süpürgem yavaşlamaya dudaklarıma hafif bir soğukluk vurmaya başlıyor. Sağa doğru bir manevra yapıp süpürgeyi aşağıya doğrultuyorum. En sevdiğim kısım bu, acılardan kurtulma. Nefis bir rüzgar hava ile sürtünme oluşturup bana sonsuzluk hissi veriyor.

Alçaldıkça sahanın ortasında bekleyen kıza yaklaşıyorum. Elinde süpürgesi ile birini bekliyor gibi. Kim olduğunu biliyorum, beni bekliyor. Gülümseyerek aşağı iniyorum. Ayaklarımın toprağa değdini hissettiğimde içinden bir parça kopuyor. Knydra yine boş boş bana bakıyor,dibine gitmeden tanımaz ki. Yaklaştıkça suratına gülümseme yerleşiyor, işte şimdi tanıdığım kıza benzedi. 'E, n'oldu?' diye soruyor merakla. Birazdan söyleyeceklerimi bilse bu kadar hevesle sormaz biliyorum. Aman umrumda değil, bu mesele bugün burda halledilecek! 'Gözlük takmaya ne zaman başlayacaksın. Dibine girmeden tanınmak istiyorum artık.' Süpürgeyi tutan elimi serbest bırakıyorum süpürge yere düşüyor. Knydra'yı öpüyorum. Ayaküstü selamlaşmadan sonra meraklı bakışlarına karşı yapmam gereken ilk şeyin dürüstlük olduğuna karar veriyorum. 'Öncelikle bana kızmayacağına dair söz ver Kyndra. Biliyorum karışmamı istemezdin ama bugün burada bi karara varmamız lazım' Derin bir nefes alıp gözlerimi ayaklarıma kaydırıyorum. 'Seninle ilgili.'

Anlaması için elimi deri ceketimin içine atıyorum. Özensizce yerleştirmiş bir avuç zarfı çıkarıp ona uzattım. Bu zarflar Kyndra'ya daha önce gönderilmiş ve açılmadan geri yollanmış zarflar idi. Annesi aylardır kızından haberleri benden almayı seçmişti. Ona ait mektupları da bana yollayıp kıza iletmemi söylüyordu. Bunu nasıl yapabilirdim ki? Ben de aylarca mektupları biriktirdim. Sorunlarını hallederler sanıyordum, her şey düzelince de mektupları Kyndra'ya verip unutmuşum ayağına yatacaktım, ya şimdi? Elimde 30dan fazla mektup vardı. İşler sarpa sarıyordu. 'Lafı dolandıramam bilirsin, sorununuz ne?'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. Kyndra Bianchett
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
A. Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 66
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Henüz yok

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 8:25 pm

Gözlük takmakla ilgili söylediklerine buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim. Haberi yok muydu? Bu gibi bir konuda şaka yapmayacağından emindim. Kimseyi incitmek istemezdi, asla. Bu konuyu sonraya erteledim bir yanıt vermeyerek. Süpürgesini bıraktığında ona doğru yaklaştım. Küçüklüğümden beri tanıdığım kızı iki yanağından öptükten sonra bir adım geri çekildim yüzünü rahatlıkla görebilmek için. Ne yazık ki hissettiklerini sadece bakarak anlamam mümkün değildi. Zaten kazadan önce de aynı problemim vardı. Bakışlarındaki hüznü yakalayamazdım insanların, ya da çenesi öfkeyle gerilmiş mi göremezdim. *En azından o konuda kaybettiğim bir şey yok.* diye takıldım kendi kendime. Bu sırada hala Darci'ye bakıyordum.

''Öncelikle bana kızmayacağına dair söz ver Kyndra.'' dediği anda yüzümün düştüğünü hissettim. Henüz konuyu bilmesem de kulağa ciddi geliyordu. Ayrıca sadede gelmediği her saniye daha da geriliyordum. ''Seninle ilgili.'' Ufak bir kız gibi bakışlarını aşağı çevirmişti, ben de bir kaç saniye sadece seyretmiştim. ''Peki.'' dedim sesimdeki tereddütü gizlemeye çalışmadan. *Peki, kızmayacağım. En azından sana.* diye geçirdim içimden. Yüksek sesle belirtmek istememiştim. Sadece o konuşsun istiyordum, o konuşsun ve havadaki asılı kalmış gerginlik bir son bulsun.

Darci'nin her hareketini dikkatle takip ediyordum. Ceplerinden çıkan zarflara baktım ifadesiz gözlerle. Üzerindeki damgalara baktım biraz yaklaşarak. Hiçbiri açılmamıştı, gönderene iade edilmişti hepsi. Anlamıyor numarası yaptım, kendime bile. Saçma sapan yorumlarda bulunmadan önce onun bana açıklamasına ihtiyacım vardı. Üç adım önden gitmek değil, yol gösterilmesini istiyordum. Elimi zarflara uzatmadım. Sadece bir süre baktım, ardından başımı kaldırdım ve ''Lafı dolandıramam bilirsin, sorununuz ne?'' diyen çocukluk arkadaşıma baktım. Yıllardır geçiştiriyordum bu konuyu. Kimse, belki de ailem bile bilmiyordu problemimizin ne olduğunu. Büyük bir ihtimalle benim bile mantıklı bir sebebim yoktu artık. Tek hatırladığım şey, on iki yaşındaki küçüklüğümün hep içinde tuttuğu, kendisiyle beraber büyüttüğü öfkeydi. Kazadan sonra.

Gereğinden uzun süre sessiz kalmış, sonra da öfkeli bir sesle konuşmaya başlamıştım. ''Seni de buna bulaştırdıklarına inanamıyorum. Ah, tam annemlik bir hareket! Kendin halledemiyorsan başkasını kullan.'' Bakışlarımı kaçırdım kızınkilerden. Bir açıklama bekliyordu, hakkıydı. Her şeyin ortasında bulmuştu kendini, kim bilir ne kadar uzun süredir idare ediyordu iki tarafı da. Ne diyeceğimi düşünürken bakışlarımı tribünlerde gezdiriyordum. Burayı seçmesinin nedenini ancak yeni anlıyordum, oysa ki beraber büyümüştük ve neler hissettiğini tahmin edebiliyor olmam gerekiyordu. Parmaklarımı çıtlattıktan sonra başımı tekrar ona çevirdim. Sesimin sakin çıkması için çaba gösteriyordum. ''Aslında çok uzun zaman geçti üzerinden, inan bana ben bile tamamını hatırlamıyorum.'' Önüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırıp konuşmaya devam ettim. ''On iki yaşındayken, siz taşındıktan bir kaç hafta sonra, kendimi evimizin karşısındaki ormanda buldum. Nedenini bilmiyorum, sanırım annemle babam kavga ediyorlardı. Henüz İngiltere'ye taşınmadan önce, Fransa'da olan şeylerden bahsediyorlardı. O zaman koşmaya başladım öylesine, belli bir yere gitmeden.'' Kuruyan boğazımı rahatlatma amacıyla yutkundum. ''Ve kayboldum. İlk defa oraya babam olmadan gitmiştim, baktığım her lanet ağaç birbirinin aynısıydı. Üstelik hava henüz karanlık olmasa da güneş batmıştı. Dallardan birinde bana bakan baykuşu görünce ürktüm ve yürümeye devam ettim.'' Bakışlarımı onunkilerden kaçırdım. Şimdi yıllardır pek çok kişinin farkında olduğu ama onun bilmediği kısma geliyorduk ve niye ona beş yıl önce söylemediğimin hesabını veremezdim. Çok da ısrar etmezdi belki, üzerime gelmezdi. Yine de bakışlarındaki kırgınlığı görmek istemiyordum, ya da acımayı. ''Kendimi kayalıklarda buldum. Aşağıya baktım, hızla akan bir nehir vardı. Kayalara çarpa çarpa köpürüyordu. Daha ileriye gidemeyeceğim belliydi, evimden ne kadar uzaklaştığımda. Bu yüzden tam tersi yöne gitmek için arkama döndüm. Ağaçların arasında bir silüet vardı. Babam peşimden geldi sanmıştım, beni kurtarmaya. Hava neredeyse tamamen karardığı için yüzünü göremiyordum yaklaşsa da. Aramızda yalnızca iki ya da üç metre varken yüzünü gördüm, o korkunç yaraları. Geriye doğru bir adım attım sanırım ürkerek, ayağım boşluğa geldi ve düştüm.'' Hikayenin geri kalanını çabuk geçecektim artık, yara bandını hızla sökmek gibi. ''Neyse, sonuç olarak hastanede uyandım. Yanımda iki yabancı vardı, en azından bana öyle geliyordu. Anlaşılan akıntıyla beraber sürüklenirken başımı kayalara sık sık çarpmıştım, bu yüzden de yüzleri algılayamıyordum. Ondan sonra hiç tanımadığım insanları devamlı affetme zorunluluğum yokmuş gibi geldi. Ufacık kızlarının önünde ettikleri kavgaları görmezden gelmek zorunda değildim. Bir anlık sinirle çevreye verdikleri zararı ve o bağırışları da. Zaten her zamankinden huzursuzlardı, tavırları da sahte geliyordu. Annemin sesindeki acımayı duyabiliyordum benimle her konuşuşunda. Babam yüzüme bakamaz olmuştu. Ben de onlardan uzak durdum. Hogwarts'a başladığımızdan beri, benim için aynı evi paylaştığım iki insanlar sadece.'' Bitmişti anlatacaklarım.

Rahatsızlıkla iç çektim bakışlarımı tekrar Darci'ye çevirirken. Yüzünü tanıyamıyor, yorumlayamıyordum. Pek çok kişinin hayal kırıklığıyla başa çıktım daha önce. Ama bana bu kadar yakın olan birinin bu yüzden acı çekmesini istemezdim. Mektupları sormadan önce bir şeyler söylemesini bekledim. Bir yandan da dudağımın içini ısırıyordum hafifçe.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeC.tesi Tem. 07, 2012 5:46 pm

Sonucun nasıl bağlanacağını hayır düzeltiyorum nasıl b ağlayacağımı bilmeden bir konuşmaya dalmıştım. Kyndra'nın annesi ve DesaraeHogwart'tan beri çok yakın arkadaşlardı ve annem problemlerin arkadaşlıklarının önüne geçmediğini, bunun sevgi ile alakalı bir durum olduğumnu söylerdi. O hayatımda gördüğüm en dürüst insandı, tabiri caizse benim hiç görmediğim ama büyücü dünyamızda büyük büyücü sayılan Merlin'den bile. Knydra ile ben de çok yakın arkadaşız, Belki Desaraeler kadar değil ama biz de yakınız işte!



Uzun süren bu sessizlik canımı sıkıyor. Zaten dikkat sorunum var, bakın zihnim ta nerelere kadar gitti. Sessizliğimizi bozan Kyndra oluyor. Gereğinden uzun süre sessiz kalmış, sonra da öfkeli bir sesle konuşmaya başlamıştım. ''Seni de buna bulaştırdıklarına inanamıyorum. Ah, tam annemlik bir hareket! Kendin halledemiyorsan başkasını kullan.'' Gözlerinin içine bakmayı deniyorum, insanlarla göz teması kurmadan dikkatimi toparlıyamıyorum. Anlayışlı bir bakış oturtmaya çalışıyorum ama başarılı olup olmadığımı nasıl bileceğim? Kyndra'nın gözleri yere,çimenlere kayıyor. Ben de bir kez daha duygularımı, bakışlarımı kontrol etmenin cezasını çekiyorum. Kulağımı Kyndra'ya vermek istesem de kendime sövgüler dolu için. Başımı öbür yana çeviyorum, utançtan mı rahat olmasını istediğimden mi emin değilim. Boş sahalara bakıyormuş gibi yaparken Kydra'nın hikayesini dinliyorum. ''Aslında çok uzun zaman geçti üzerinden, inan bana ben bile tamamını hatırlamıyorum. On iki yaşındayken, siz taşındıktan bir kaç hafta sonra, kendimi evimizin karşısındaki ormanda buldum. Nedenini bilmiyorum, sanırım annemle babam kavga ediyorlardı.'



Michella ve Jacques'in çoğu zaman kavga ettiğini söylerdi Kyndra. Ben hiç buna şahit olmamıştım. Üstelik onları çok seviyordum. Evlerinden şaka büyüleri eksik olmazdı.Hatırlıyorum da bir keresinde Jacques Michella'ya o kadar çok çiçek almıştı ki ona hayran olmuştum. Kyndra'ya bunu söylediğimde yeni barıştıklarını, annesinin gönlünü almak için yaptığını söylemişti. ' Henüz İngiltere'ye taşınmadan önce, Fransa'da olan şeylerden bahsediyorlardı. O zaman koşmaya başladım öylesine, belli bir yere gitmeden.Ve kayboldum. İlk defa oraya babam olmadan gitmiştim, baktığım her lanet ağaç birbirinin aynısıydı. Üstelik hava henüz karanlık olmasa da güneş batmıştı. Dallardan birinde bana bakan baykuşu görünce ürktüm ve yürümeye devam ettim.' On iki yaşında küçük bir kız hayal ettim, ormanda tek başına hava kararmak üzereyken. Korkması çok norml. Aksi durum tuhaf olurdu. Derin bir nefes alıp sabırla can alıcı noktayı bekliyorum. ''Kendimi kayalıklarda buldum. Aşağıya baktım, hızla akan bir nehir vardı. ...hastanede uyandım. Yanımda iki yabancı vardı, en azından bana öyle geliyordu. ... kavgaları görmezden gelmek zorunda değildim. Bir anlık sinirle çevreye verdikleri zararı ve o bağırışları da. Zaten her zamankinden huzursuzlardı, tavırları da sahte geliyordu.' Midemde bir kıpırdanma oldu. Kelebekler değildi uçuşan, olsa olsa filler uçuşuyor olmalıydı. İçimden haykırmak geliyordu 'Sen ne diyorsun kyndra? Bunca zaman bana neden söylemedin?..' Daha önce defalarca sorduğumda alamadığım cevaplar bir anda karşımdaydı. Knydra tüm bunlara nasıl dayanmıştı? Hepsi bir yana Michella neden bana bunları anlatmak yerine sürekli iyi bir arkadaş olup mektuplarını Kyndra'ya iletmem gerektiğini, Kyndra'nın niçin böyle davrandığını anlamadığını söylemişti? Hikayenin gerisini kafamda sorular artarken dinledim.



Kyndra hikayesini bitrdiğinde ben tüm taşları yerine oturtmuştum. Ben gittikten sonra Michella kızını kavga ettiklerinde yollayacak Desarae'yi bulamamıştı. Knydra da bir anda şahit olduğu, Michalle ve Jacques'in benim hiç tanık olmadığım kavgalarından bunalmış, onlardan nefret etmeye başlamıştı. Annem Desarae'nin Michella'dan gelen mektuplardan sonra neden 'Zavallı Kyndra' dediğinin, gizli gizli telefon konuşmalarını yakaladığımda 'Kızını olaylardan uzak tutmaya çalış Mich, kavga edip sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak sizin tarzınız gibi bir şey oldu.' demesinin nedenini daha makul anlıyordum. 'İtiraf etmeliyim, beklediğimden sert-miş.' Kyndra narin, sessiz ve sevecen biriydi. Duygusal yapısın bundan çok zarar görmüş olmalı. Ama yine de anne-baba yahu bunlar! 'Knydra, tatlım,' elini omzuna attım. ' Mich ve Jacquese'e böyle yaparak değer vermediğinin düşünüyorsun. Ama madem değer vermiyorsun neden bu kadar etkilenmiş ve tavır koymuş görünümündesin?' Tanrı aşkına ne yapıyorum ben! Kyndra'yı mantık süzgecinde yargılamaya mı geldim buraya? ' Bak kızım, Mich Ve Jacques'in tarzının kavga edip barışmak olduğunu söylerken duymuştum bir keresinde annemi. Onlar çok..' Söylenecek doğru kelime neydi, neydi şu kahrolası! 'çok farklılar.' diye kıvırıverdim. Gereken sıfatı arayacak kadar vaktim olsa sözlüğü okumaya başlardım ama onalrın e neşeli hallerini, çocuksuluklarını anlatacak sıfatı bulacak zaman yoktu. 'Sana onları affet demeye hakkım yok şu durumda ama ailenle görüşmelisin. En azından sebebini bilmelerine izin ver. Aylardır Michella benle konuşuyor. ' İşte en zor kısma gelmiştim. 'Sakin ol, tek seferde söyleyeceğim ve beni sersemletmeyeceksin!' Sesim kararlı çıkmıştı. Kyndra merakla gözlerime bakıyordu. Düşünceli gözüküyordu. Ağız ucuyla ''Tamam.' dedi ve bacaklarımı çekebildiğim kadar içe çektim. Yok yok olmuyordu. Kyndra'nın tam karşısına geçtim. Söze ne zaman başlamaya çalışsam ağzımdan kelimeler çıkmaz oluyordu. 'Hadi ama Darci.' Sabırsızlanıyordu cadı. Ben de sabırsızlanıyordum Knydra'dan nasıl kaçacağıma dair. Gözlerimi kapattım ve olabildiğince hızlı konuştum 'Mic hafta sonu buraya geliyor, seninle görüşmek için.' Ben ağzımdan çıkanları 'mich haf onu bur yageli sen gör için.' diye duydum peki ama Kyndra?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. Kyndra Bianchett
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
A. Kyndra Bianchett


Mesaj Sayısı : 66
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Henüz yok

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeC.tesi Tem. 07, 2012 6:43 pm

Darci'nin tepkisi beklediğim gibi olmasa da kesinlikle umduğum gibi olmuştu tüm bu olaylara karşı. Üzerime gelmemiş, ne kadar kırıldığını söylememişti. Ailelerimiz de, biz de bu kadar yakınken nasıl tüm bunları en son onun öğrendiğine dair isyan da etmemişti. Umursamadığından değildi, beni koruyordu yine. Bakışlarım uysallaştı, hafifleme hissiyle birlikte gözlerimi kaldırıp kıza baktım. Konuşurken onu dinliyor, söylediklerini içimden bir kez daha tekrarlayarak tartıyordum. Haklıydı, söylediklerinin hepsinde. Gerçi ebeveynlerim için 'farklı' yerine kullanılabilecek pek çok sıfat vardı. Deli, çatlak, tutarsız, iki yüzlü, palavracı, kontrolcü. Halbuki bütün bunlara rağmen çocukluğumda mutlu olduğumu hatırlıyorum. Özellikle evde misafir varken. Ah, o zaman asla göstermezlerdi keyifsiz yönlerini. Ülkedeki en mutlu aile rolüne soyunurlardı, ben de gerçekliğini sorgulamaya kalkmayacak kadar mutlu olurdum. Sanki uzun süre doğruymuş gibi davranırsak, alışırlarmış gibi geliyordu.

Darci pek alışık olmadığım bir ciddiyetle konuşmaya başladığında gözümü bile kırpmadan onu dinledim. Bana ne söyleyecekti ki? ''Tamam.'' dedim çok da emin olmayan bir sesle. Rahatsızlıkla kıpırdanmasını izledim ardından. Ona zaman tanımak istiyordum, gerçekten. Ancak daha baskın gelen bir tarafım da bir an önce neler döndüğünü öğrenmek istiyordu. Hoş, elbette ki bir kaç tahminim vardı. Hepsi de annemle babamı içeriyordu elbette. Yine de ne olduğunu tam kestirememiştim henüz. Bu yüzden ''Hadi ama Darci.'' diyerek hızlandırmaya çalıştım kızı. İşe yaramıştı, aklındaki neyse tek solukta söyleyivermişti. ''Mic hafta sonu buraya geliyor, seninle görüşmek için.'' Bir an için nefesimin kesildiğini, altımdaki zeminin kaydığını hissettim. Kendimi yıllar boyunca o kadar soyutlamıştım ki onlardan, birden bire öylece karşıma çıkmaları fikri midemi bulandırmıştı. ''Ne?'' İki dudağımın arasından çıkan tek şey bu olmuştu. Sesim yorgun çıktı, derinden. Öfkelenmemiş, şaşırmıştım.

Bir süre öylece bakıştık Darci'yle. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Zaten tüm bu olayların içine annem yüzünden girmişken, durumu onun için iyice zorlaştırmak istemiyordum. İşte, Michella yine istediğini elde ediyordu başkalarının duygularını kullanarak. ''İlla ki biri gelecekse en azından babam olsaydı.'' diyerek şakaya vurmaya çalıştım işi. Doğruluk payı vardı elbette. Bir sebepten ötürü babamla arama asla mesafe koyamamıştım. Evet, hiçbir şekilde konuşmuyorduk ancak durumdan memnun değildim. Zaman zaman rüyamda görürdüm onu, koca evde annemle tek başına kaldığını düşünürdüm uyanınca. Galiba küçük kızlar, kahramanlarını tek defada silip atamıyordu. ''Sahiden, acaba mektup yollasam babam gelir mi annem yerine?'' diye sordum Darci'ye dönerek. Belli ki Bianchett'lerin evinde olup bitenler hakkında benden daha bilgiliydi. Güçlükle gülümsedim ona, güç vermek istercesine. Ardından uzanıp kızın önündeki mektup yığınını aldım iç çekerek. Sırayla hepsinin zarfını inceliyordum. Babamın her zamanki sade ama tertipli yazısını taşıyanlar bir kenara, annemin abartılı kıvrımlarla oluşturduğu harfleri içerenleri bir kenara koydum ellerim bomboş kalana kadar. Süslü harflileri Darci'ye uzattım yalvaran gözlerle. ''Bunlar bir süre daha sende kalabilir mi?'' diye sordum. Öteki elimle de babamdan gelenleri cebime tıkıştırıyordum.

Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Kimsenin erişemeyeceği bir boşluktu orası, Darci'nin uçmayı neden bu kadar sevdiğini anlayabiliyordum. ''İçim sıkıldı.'' diyerek, gayet ortada olan gerçeği dile getirdim. ''Tüm bu saçmalıklardan tamamen kurtulmayı dilerdim. Elimden gelense bir süre daha ertelemek. Benimle birlikte ertelemek ister misin?'' İşaret parmağımı yukarı, gökyüzüne doğru kaldırmıştım. Uçmaya küçük yaşta başlasam da bağlı sayılmazdım süpürgeme. Üzerine oturup yüzüme değen rüzgarı hissettiğimde dertlerimden arınamazdım. Yine de dikkatimi başka yere verebilir, yalnızca dengemi sağlamaya odaklanabilirdim. Zaten süpürge üzerindeyken zihin dağınık olamazdı, olmamalıydı. Babamın kuralları.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darci F. Silverswan
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Darci F. Silverswan


Mesaj Sayısı : 255
Kan Durumu : Melez

Mektuplar Empty
MesajKonu: Geri: Mektuplar   Mektuplar Icon_minitimeC.tesi Tem. 07, 2012 9:28 pm

Ellerimle gözlerime fena baskı yapıyordum. Kelimeler ağzımdan döküldüğünde müthiş bir rahatlama yaşayacağımı sanmıştım ama olmadı. Kyndra'nın bu kadar narin oladuğunu biliyordum ama bu kadar kırgın olduğundan haberim yoktu. Ah taş kafam, ah! Kyndra beklediğim gibi bir tepki vermedi. Açıkcası en azından bir sersemlet bekliyordum hani. Hiç olmadı bi koluma vurur, beni yere yatırıp dövmeye çalışır, orda bi boğuşuruz sanıyordum. Belkediğim hiçbir şey olmadı. ''Ne?'' dedi sadece. Şaşkınlık kızgınlığın önüne geçiyordu demek.

Aklıma söyleyecek bir kelime gelmedi. Mivhella'yı severdim. Şen şakrak, deli doluydu ama düşününce fark ediyorum ki bir yandan da fevri ve dominant olma çabasıydaydı. Gözlerimiz Kyndra ile buluşmuştu. İkimizden de ses yoktu, sanki ayıp bir şey yaptık da kılıf arıyoruz. Bu sessizlik bize göre değil. ''İlla ki biri gelecekse en azından babam olsaydı.'' Yine sessizliğimizi Knydra bozuyor. Tüm gardlarımı indirmiş bu kadar kendimken olaya hakim olmamayı seviyorum. Daha kendime bile hakim değilim, duygularıma kızgınlıklarıma. Michella'nın okul koridorlarında dolaşışı gözümün önüne geliyor. Koridorlarda küçük havai fişekler yapıyor, şaka büyüleri havada uçuşuyor. Koridorun sonunda Kyndra var, bir tutam saçı yine önüne düşmüş. Michella ciddi olmaya çalıştığı ana geçtiğimde kendimden iğrenip gülümsemeye çalışarak arkadaşıma dönüyorum. ''Sahiden, acaba mektup yollasam babam gelir mi annem yerine?'' Jacques beliriyor şimdi de gözümün önünde geniş omuzlarıyla. Gözlerimde bir muziplik heyecanı... Michella en son yazdığında 'Kyndra ile yakınlaşmaya çalıştıkça daha da kötü oluyor. Bu konuyu gelip halledeceğim.' dediğini, eşini yanına almayı asla kabul edemediğini nasıl söyleyebilirim bu bi tutam saçı sürekli önüne düşen çok tatlı kıza. Bilmiyormuş takliti yapmak zorundayım ama düşündüğüm gibi olmamak benim için sandığınızdan zor!

Bir şey söylemeyekken Kyndra mektuplara yönelip ayırmaya başlıyor. Rahatlıyorum. Olmadığım bir ruh haline girip cümle kurmak benlik bir şey değil. Abartılı yazısı ve uzatılan harfleri olan annesindne gelenleri bir yana ayırıyor, sade ve italik bir yazıya sahip olan babasınıkileri bir yana. Mich'in yazdıklarını bana uzatıyor. 'Al oku.' demek istiyorum, olmuyor. ''Bunlar bir süre daha sende kalabilir mi?'' Nefes alıp Mich'inkileri ceketimin içine yerleştiriyorum. 'Sadece bir sürelik olduğunu hiç sanmıyorum.' diye mırıldanıyorum kendimin bile zor duyacağı bir halde. Jacq'den gelenleri ceketine yerleştirmesini izliyorum. O kadar şapşal ve üzgünüm ki. Tanrım neden beni yaratırken içime biraz da zor zamanlarda yapılması gerekenelri koymadın?

Kyndra'nın gökyüzüne yönelişine uyuyorum. Bulutların hayvan veya nesnerle benzetildiği onlu yaşlarda olmayı özlüyorduk, süpürge ile yaşadığımız acemilikleri, ilk deneyimleri yaşadığımız günleri özlüyorduk. Aslında özlenecek bir şeyimiz hep vardı, biz hep memnuniyetsizlik dolu bir hayatı yaşamaya itildik. Sadece tarzlarımız farklıydı, Ben babamın katil oluşunu izledim Güney Afrika'da Kyndra Mich ve Jaq'in birbirlerinin katili oluşlarını. 'Bizi bu sorunların merkezi haline getiren ne? İçimizdeki bu nefretin nedeni ne? Ben babamın vahşetinden mi bir şey yapmamamdan mı iğreniyorum? Kyndra ile Mich nasıl dışarıya bu kadar mutluyken aslında bir o kadar da yanlızlar?' düşüncelerim beni boğuyor, basıncın arttığı yükseklerde boğulmayı tercih ederim.

''İçim sıkıldı. Tüm bu saçmalıklardan tamamen kurtulmayı dilerdim. Elimden gelense bir süre daha ertelemek. Benimle birlikte ertelemek ister misin?'' Uzun parmakları ile gökyüzünü işaret ediyorudu. Dudaukalrımın gerilerek kulaklarıma yaklaştığını fark ediyordum. Ayaklarımın yerden kesilmesi benim zaaflarımdan biriydi.'Ben de o süprügeyi boşa getirdiğinin sanıyordum?' Kısa bir süre gülüştükten sonra Kyndranın omuzuna hafifçe omzumu vuruyorum. 'Güzel bir kaçış yöntemi. Ama bu kadar çok problemin varken derin dalış yapmayı öneririm.' Derin dalış buna verdiğimiz ad. Fiili ben ismi Kyndra buldu. En yükseklere kadar uçup zonra aşağı inmekten oluşuyor teorikte. Benim içinse sorunalrla yüzleşip onları en dibe gömmeyi temsil ediyor.

---------



Ve sahanın ortasındaki iki kız ayaklanıp süpürgelerine yöneldiler. Havada çizilen bir kaç daireden sonra yükseklere, en tepelere, süpürgelerin dayanamayacağı ama ruhlarından arınmak için oldukça alçak olan yerlere yöneldiler. Bir yukarı-bir aşağı- bir yukarı-bir aşağı... Bu böyle devam etti. Kuzgunlar, ravenclaw'ın kuzgunları... Uçmayı en çok siz hak ediyorsunuz, hayır hak ettiğiniz uçmak değil. Sınırları çizilmiş bu dünyadaki sınırsızlığı bulmayı, kendi sınırsızlık şeklinizi bulmayı... Arada gülüşler yankılandı sahadan, arada çığlıklar, hatta küfür bile ettiler hızlarını alamayıp. Bir yukarı bir aşağı uçup duran bu kızlar ne zaman işlerinin güçlerinin başına dönecek? Kuşkusuz en derine inip, en sırça anı yaşadıklarına inandıklarında.




---RP OUT---
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mektuplar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Okul Arazisi :: Quidditch Sahası-
Buraya geçin: