İkinci Ders 1

Konu: İkinci Ders 1 Cuma Tem. 06, 2012 2:37 pm

Evet, bu ders biraz eğlenceli olsun dedim. İşte bu yüzden Paintball oynayacağız. Yalnız bu Paintball'da ufak ayrıntılar var. Profesör her birinizin asasını sihirlemiş durumda. Bu durumda asanızdan büyü çıkmayacak. Onun yerine iksir balonları çıkacak ve karşınızdakine isabeti şeklinde çeşitli etkilere sebep olacak. Bu etkiler aşk, kafa karıştırıcı, siğil, şişme vb. iksirler olabilir, bu zarla belirlenecek. Bunun iksirle alakalı olan kısmına gelince, her birinizin koruma yeleklerinde altışar cep bulunuyor. Ceplerinizde ejderha kanı, bezir, pelin otu, şans sıvısı, ay taşı, anka gözyaşı vardır. Bunlar size isabet eden iksirlerin etkilerini geçirecek malzemelerdir ve tek kullanımlıktır. Eğer doğru mantıkla malzemeyi kullanırsanız iksirin etkisi geçecektir. Mantığınız hatalıysa 50'le başlayan canınızdan puan düşülecektir. Yalnız dikkatli olun, dediğim gibi her biri tek kullanımlık malzemelerdir. Bir daha aynı iksire yakalanırsanız direk olarak puan düşülecektir. Sonunda hangi takım üyesi hayatta kalırsa o takım kazanmış olacaktır. Her biriniz birer kere yazdığında zarları atacağım. İyi oyunlar dilerim.

Birinci Takım:

İkinci Takım:

Not : Giriş rplerinizdeki betimlemelere göre ders puanlarınıza artılar olacaktır. Diğer rpler kısa olacaktır çünkü. Öyleyse oyun başlasın.

Konu: Geri: İkinci Ders 1 Salı Tem. 10, 2012 4:26 pm

Sharon İksir dersine adım attığı anda ortamın beklediğinden daha farklı olduğunu fark etti. Gerçi özellikle bu sene içerisinde normal bir ders işlediğini hatırlamıyordu. Elbette bundan şikayetçi değildi ancak bazen oturup, profesöre çaktırmadan sızmayı özlemiyor değildi. Şimdiki sistemle yapılan uygulamalı dersler ise daha çok öğrenciye dayanıyordu. Ondan sorunlara karşılık mantıklı çözümler ya da büyüler bulması bekleniyor, öbür türlü yaptıklarının sonuçlarına katlanması gerekiyordu. Eh, genç cadı bu şekilde daha iyi öğrendiğini inkar edemezdi. Zira bir yerde hata yapınca, onu bir daha yapmaması gerektiğini öğreniyordu. Üstüne üstelik bir de yaptığı yanlışlık sonucu canı yanmışsa biraz da olsa, o işin doğru olanı resmen insanın beynine işleniyordu. Sharon sağ eliyle alnını ovuştururken, önüne düşen bir tutam saçı geriye doğru attı. Atkuyruğu yapmış olduğu saçından çıkan tellerin dışında, gözünün önünde bir tek perçem engel olarak duruyordu. Genç cadı her ne kadar ona bakmanın güç olduğunu biliyor olsa da, o olmadan alnının hava alanı gibi görünmesini istemiyordu. Zaten ayrık olan dişleri etrafında bulunan birçok kişinin dikkatini çekiyor, hatta onları rahatsız ediyordu. Sharon ise bu durumda düşüncelerine hakim olamıyor, beğenmiyorsanız bakmak zorunda değilsiniz demek istiyordu. Belki de bu yüzden insanları dış görünüşleri dolayısıyla yargılamamayı öğrenmişti. Gerçi bazen erkek öğrencilerin kravatlarının duruşuna ya da kızların eski moda ayakkabılarına takılıyordu. Hatta daha da önemlisi kan durumlarına. Fakat fazla üstelemiyordu elbette, hastalığı dolayısıyla insanlarla fazla içli dışlı olmaması gerektiğini düşünüyordu çünkü. Onların öğrenmelerini istemiyordu, arada gelen krizleri engelleyemediği gibi onları fark ettirmeden geçiştirmek için de sıra sıra bahaneler bulması gerekiyordu. Derin bir nefes alan Sharon, alnını ovuşturmayı bitirdikten sonra dersliğin içerisine bakındı. Zindanlar içerisinde bulunduğu için burada hiçbir zaman fazla ışık bulunmazdı. Genç cadı az da olsa bulunan kendisindeki göz bozukluğunun sebebinin, iksir dersinin loşluğu yüzünden olduğunu düşünmeye başlamıştı. Gerçi kendi yatakhane ve ortak salonunun da zindanlar içerisinde bulunduğu düşünülürse, iksir dersliğini suçlamadan önce biraz daha detaylı düşünmeliydi.

Genç cadı gelen ilk öğrenci olduğundan dolayı içeride biraz dolaşmanın fena bir fikir olmadığını düşünüyordu. Sıraların ortadan kaldırılarak, dersliğin arkalarına doğru itilmiş olduğunu görebiliyordu. Demek ki kesinlikle oturarak ders işlemeyeceklerdi. Sharon yüzünün asıldığını hissederken bacaklarının ağrıdığını düşünüyordu. Fakat başa gelen ne ise, çekilir düşüncesiyle moralini yüksek tutmaya çalıştı. İçeriye başka öğrenciler girmeye başladığında gözleri Floja'yı seçti. Onun yanına ilerlerken, profesörün herkese bir yelek dağıtmakta olduğunu fark etti. Neden böyle bir şeye gerek duyulduğunu anlayamayan Sharon, itiraz etmeden kendisine uzatılanı tepesinden geçirdi. Düşündüğünden ağırdı yelek. Üstelik ceplerinden garip kokular burnuna dolmaktaydı, fakat sonuç olarak iksir dersindeydi ve malzemelerin kokularına tahammül etmek zorundaydı. Sonraki dakikalarda dersin işlenişi hakkında bilgi sahibi olan Sharon, asasını öne doğru uzattı profesörün büyülemesi için. Büyü yapmak istese bile sadece iksir balonları çıkacaktı asasının ucundan. Genç cadı bir anda üç affedilmez lanetten birini yapmak istese, iksir balonlarının karşısındakini nasıl etkileyeceğini merak etti. Deneyeceğinden değildi ancak bu masumane bir düşünceydi. Demek ki paintball oynayacaklardı, eh eğlenceli geçebilirdi. Tabii iksirlenmek hoş olmayacaktı ama mızmız biri olmak istemiyordu genç cadı. Takımların belirlenmesi ile birlikte pozisyonunu aldı ve gözüne kestirmiş olduğu Loria'a "Glacius!" büyüsünü yaptı.