Destiny R. Thallimar Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 2 Kan Durumu : Belirlenmedi.
| Konu: Destiny R. Thallimar Çarş. Tem. 04, 2012 8:53 pm | |
| Ad & Soyad: Destiny Rachelle Thallimar Kişisel Özellikler: Destiny’i anlatacak pek çok sözcük gelir akla. Bunlardan biri, çocuksudur. Yetişkinlerin yarattığı materyalist dünyadan saklanmak için çocukluğun getirdiği saflığa sığınır. Belki de bu nedenle, pek fazla arkadaşı yoktur. Bu, zorunluluktan öte bir seçimdir. Etrafındaki insanların kendisinden yararlanmak isteyeceği düşüncesiyle hareket ettiğinden, çoğunlukla yalnız kalmayı tercih eder. Bir bakıma paranoyaktır. Ruh hali çabucak değişebilir. Ortada hiç neden yokken öfkelenip, bağırmaya başlayabilir. Saniyeler sonra ise kendi kendine kahkahalar atıp şarkı söyleyebilir ve ardından uykuya dalabilir. Boş zamanlarında kitap okur, ufak tefek icatlar yapmayı sever. Zekidir; ancak derslerin zaman kaybı olduğunu düşündüğünden notları genellikle zayıftır. Karakterinin şekillenmesinde ailesinin tutumu oldukça etkilidir, babasının sekiz yaşından itibaren Sihir Bakanlığı’ndaki geleceğini planlaması, yetişkinlerin dünyasından nefret etmesinin asıl nedenidir. Peter Pan adını taktığı hayali bir arkadaşı vardır. Örnek RP (Başka sitede yaptığım RP'den bir bölüm): - Spoiler:
Saatin kaç olduğundan haberim yoktu,sanırım şölenin başlamasına az bir süre vardı –yarım saat kadar- ve ben alt kata inmek yerine Hogwarts’ın loş koridorlarında aylaklık ediyordum. Aslında nereye gitmem gerektiğinin bilincindeydim,ertesi güne yığınla ödevi olan kimseler nereye giderse oraya. Ve ben de bu ‘kimselerdendim.’ Başıma ilk kez gelmiyordu, son ana sıkıştırdığım için parşömenlerin arasında gece yarısına dek çalıştığım günler hayatımın büyük bölümünü kapsıyordu.
Bana en az Azkaban’ın girişi kadar ürkütücü gelen kütüphane kapısına varmıştım. Doğrusu yıllardır ayakta olduğu düşünülürse,üzerindeki çizikler,aşınan ahşap ve tokmağı çevirdiğimde ortaya çıkan gıcırtı,yaşına kıyasla takdir ediciydi –ne yazık ki şeklinde bir ekleme yapmadan geçemeyeceğim. İçeride soluduğum hava,fazlasıyla tanıdıktı. Yıllanmış yaprakların ve eziyetin kokusu ortama hakimdi. Buraya uğramayalı üç ay olmuştu;ancak kitapların sıralanışını unutmamıştım. Her şeyi unutan ben,zihnime kazınan bu korkunç kareden kurtulamamıştım bir türlü. Öyle ki,hiç düşünmeden adımlarım beni ihtiyacım olan bölüme götürmüştü. Az sonra İksir dersi için gerekli malzemeleri bulabileceğim bir dizi kitabın önünde dikiliyordum. Farklı boylarda yan yana dizilmiş,ciltleri yıpranmış hatta bazıları bükülmüştü. En sağdaki,benim eserimdi. Kütüphane malına zarar vermekten ötürü bir hafta cezaya kalmıştım. Tanrım,ne kadar acımasız bir görevli! Göz ucuyla beni süzdüğünü görebiliyordum. İnanın,adını bile bilmeme rağmen onda nasıl bir izlenim uyandırdığımın farkındaydım. Çekip gitmem için yalvarıyor olmalıydı. Yüzüme şeytani bir gülümseme yerleşti. Problem çocuk,geri dönmüştü.
En üst rafa uzanabilmek için parmak uçlarımda yükselerek işime yarayacağını umduğum kitabı kıpırdattım. Anında sahne değişti: Yerinden çıkarırken yanda duran kitapların yerçekiminin cazibesine kapılarak yere düşmesiyle afallayan ben ve ifadesiz yüzünde kınayan bakışlar beliren görevli. Bir de birkaç gözlüklü öğrencinin konsantrasyon bozukluğu sonucu bakışlarını bana kilitlemesi. Eğilip yerde duran kitaplardan birini alırken duyamayacağı kadar alçak sesle özür diledim. Bunu içten gelerek değil,nezaketen yaptığımı anlamışsınızdır. O esnada gözüme burada olmaması gereken bir kitap çarptı. Yasak Bölüm’den buraya gelmiş olmalıydı,cezp ediciydi. Benim bile ilgimi çekebilecek nitelikte bir kitap olduğuna göre,kesinlikle değerlendirilmeliydi. Şu mekana girip de suç işlemeden çıkabileceğim günleri görebilecek miydim acaba? Görevli başımdan gittiği sırada kitabı karıştırmaya başladım. Aradan dakikalar geçti,beş,on,yirmi... Dalgınlığıma gelmiş olmalı ki yaklaşık on dakikadır yanımda oflayıp puflayan çocuğu fark edemedim –o ana dek. Başımı hafifçe kitaptan kaldırıp etrafıma bakındığımda kütüphanenin boşaldığını,dolayısıyla şölenin başladığını anladım. Yanımda duran çocuk –Leon- gözünü elimdeki kitaba dikmişti. Durup ‘Hangisine?’ diye düşünmeden edemedim. Kırmızı mı,yoksa mavi kapaklı olana mı? Elimde duran yasak kitap mıydı yoksa? O an için tam bir inek gibi görünüyordum. Aslını bilsem de,berbat bir duyguydu. Elimdekileri telaşla rafa tıkıştırdım. Yalnızca tek bir tanesi kaldı elimde,Tılsım'ı kapsıyordu. İhtiyacım olan bu değildi,üstelik yanlış bölümdeydi;ama idare ederdi. Elveda cazip kitap! Bir süre ilgileniyormuş gibi sayfaları karıştırdım. Okuduğum falan yoktu,zaman öldürmeye çalışıyordum. Bir de Leon’un başımdan gitmesini bekliyordum. Bir ara gerçekten okumaya başlamıştım. Hala yanımda durduğunu görünce kitabın kapağını kapayıp sıcak bir gülümsemeyle ona döndüm.
“Bunu mu istiyorsun?” Yanıt alma gereği duymadan,kitabı yeniden açıp eski pozisyonuma döndüm ve yüzümdeki gülümsemeye biraz da alay katarak dudaklarımı araladım, “Çok beklemen gerekecek.”
Sıkıntılı anlarda biraz eğlenmenin kimseye zararı olmaz diye düşünürdüm hep. Bu düşüncemi hayata geçirmek için fazla beklememiştim;yalnızca bekletmiştim. O andan itibaren dönüp gitmesi benim için bir yıkım olurdu. Sinir bozucu da olsa bir-iki çift laf edip bana hala yaşamın var olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Öte yandan,karşımdaki kişinin tam bir kültür kurdu olma ihtimali vardı ki,onu az çok tanıyorsam buraya mecburiyetten gelmişti.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Destiny R. Thallimar Çarş. Tem. 04, 2012 9:20 pm | |
| | |
|