Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sıra Bende!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Rinuel Aqula
Seherbaz
Seherbaz
Rinuel Aqula


Mesaj Sayısı : 260
Kan Durumu : safkan
Özel Yetenek : Zihinbendar, Zihinfendar.
Yaş : 33

Sıra Bende!  Empty
MesajKonu: Sıra Bende!    Sıra Bende!  Icon_minitimeC.tesi Haz. 30, 2012 1:38 pm

Rinuel Aqula & Veronica Deangelo!


Bazı insanlar vardır ki yıllar geçtikçe aralarındaki dostluk bir şarap gibi yıllanır. Geçen her bir zaman ilişkiyi sağlamlaştırsa da bazen acı ekşi bir tat zihinlerde yer edinir. Fakat ne olursa olsun vazgeçememezlik işlemiştir ruhlara. Bilirler ki birbirlerinden başka kendilerine yardım edebilecek kimseleri yoktur. Öyle insanlar nadirdir, sokakta yanınızdan geçseler bile fark etmezseniz. En özel anlarda hep sıradan görünürler zaten. Belki de bu nedenle özellerdir bir kuyruklu yıldızın semalardan geçişi gibi ya da şehir kargaşasının ortasında kenarda bir yerde açmış çiçek gibi… Genç büyücü bu nitelikte birini tanıyordu elbette. Veronica Deangelo! En zor zamanında kendisine yardımcı olmuş bir kurtarıcıydı. Parmaklarıyla ritim tuttuğu masasında o günleri hatırlamak istemediğini düşünse de aslında belki de huzur dolu birkaç gün geçirmiş olabilirdi. Zamanında gözden düşürülmüş, bakanlığın günah keçisi ilan edilmişti. Hışımla ayağa fırlayıp sade odasının içinde volta atmaya başladı. Suçlu resimleriyle dolu panonun her önünden geçişinde geçmişi baştan yaşamanın verdiği bir iz yüzünde sürekli yeniden şekilleniyordu. Dışarıdan gelen seslerin odasına nüfuz edip ardından zihnine girmesine izin vermedi. Neydi o görev? Bir grup karabüyücü çetesi… Aslında bir çeteden fazlaydılar. Kurmuş oldukları ufak örgütü dağıtma görevi ona verilmişti; ama örgüt herkesi kandırıp sihir dünyasına büyük kayıplar verdikten sonra ortadan kaybolmuştu. Bakanlık dahi asıl gerçeği bilmezken bir seherbazı suçlu göstermek adil miydi? Onların gözünde önemli olan tek şey prestijleriydi, bunu geç fark etmişti.

Ne yapması gerektiğini bilen büyücü bakanlıktan çıkıp cisimlenecek uygun bir yer aradığında zihninde acınası zamanları vardı. Tüm, işten uzaklaştırılma sürecinde Veronica hep yanında olmuştu. Bir dost sıcaklığıyla yaklaşmış karanlığın içinden sıyrılmasına yardımcı olmuştu. Sonunda kuytu bir sokak bulmuştu. Nereye gideceğini iyi bilen seherbaz bir saniye sonra bilindik sıkışma hissinin ardından Hogwarts’ın önünde duruyordu. Şimdi sıra kendisindeydi. Adımları amacına yön verdiğinde okul bahçesinin içinde yürümeye koyulmuş geçmişin sisleri içinde dolanmaktaydı sessizce. Yakın arkadaşının yaşamış olduğu ilişki onu yıpratmış sonunda buralara kadar gelmişti her şeyden uzaklaşmak adına. Saçma bir fikirdi aslında; ama onu inadından asla vazgeçirememişti. Fakat en azından destek olabilirdi. Sahi kimdi onun sevgilisi? Foren Alator! Evet ismi buydu. Veronica ve ortağı Foren kendisininkine tıpatıp benzer bir şekilde gözden düşürüldükten sonra birlikte olmuşlardı. Hatırladığı kadarıyla tutku dolu ve fırtınalı bir ilişkinin kıyısından onları izlemişti. Yüzünü hüzünlü bir gülümseme kaplandığında şatonun basamaklarını çıkmakta, yakınlarından sürekli öğrenciler koşturarak geçmekteydi. Bu ufaklıkların her zaman acelesi olmak zorunda mıydı?

Sürekli birbirlerine zarar veren ikilinin ayrılmaları kaçınılmazdı elbette; ama asıl olaylar Veronica gittikten sonra başlamıştı elbette. Gitmesini hiç istememişti; ama olan olmuştu. Dikkatini asıl çeken ise Foren olmuştu genç seherbazın. Bir ay kadar hiçbir şey yokmuş gibi davranan kaçık büyücü hiç beklenmedik bir zamanda istifasını basıp bilinmedik diyarlara göç etmişti. Onun gibi birinin daha fazla kalmasına şaşardı zaten. Ondan en son aldığı haberlere göre Hindistan’daydı. Tek bildiği buydu, ne yaptığını tahmin etmek bile istemiyordu. Sonunda tılsım profesörünün kapısının önünde durduğunda derin bir nefes aldı. Tüm nezaket kurallarını es geçerek kapıyı açıp içeri girdiğinde Veronica’nın bu davranışının nedenini anlayabileceğini biliyordu. Perdelerin kapalı olmasına şaşırmayan büyücü asasının tek hareketiyle içeriye gün ışığının dolmasına izin verdi. “ Gölgelere saklanarak yaşayamazsın dostum! “ Odaya kısaca göz atan büyücü aynı zamanda yan gözle de arkadaşını süzüyordu. Yüzünden şuan bir anlam çıkarmak zordu. Sanki beklenen bir fırtınanın karakteristik özelliklerini çiziyordu duruşu.

“ Sana ulaşmak için her yolu denedim; ama birkaç haftadır sesin soluğun çıkmıyordu. Bende sonunda buraya gelmek zorunda kaldım. “ Ağır adımlarla birlikte Veronica’nın oturmuş olduğu masanın önündeki sandalyeye yöneldiği an çıkan tek ses odaya yayılan tok bir sesti. Ahşabın üzerine her bastığında çıkan nağmeler sanki hiç var olmamış gibi tekrar yok oluyordu. Sonunda sandalyeye oturduğunda delici bakışlarını kadının üzerinde gezdirdi. Bir tepki ver artık! Konuya girme gereksinimi duyarak ilk adımı attı. “ Nasılsın? “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veronica Deangelo
Tılsım Profesörü, Hufflepuff Bina Sorumlusu
Tılsım Profesörü, Hufflepuff Bina Sorumlusu
Veronica Deangelo


Mesaj Sayısı : 386
Kan Durumu : Fani şeyler bunlar.

Sıra Bende!  Empty
MesajKonu: Geri: Sıra Bende!    Sıra Bende!  Icon_minitimePerş. Tem. 05, 2012 11:13 pm

Dışarıdaki gün ışığının günlerdir girecek tek bir delik bulamadığı bir odada masanın üzerine eğilmişti genç kadın. Bir şeyler yazdığı belliydi ya da daha çok bir şey dikte ediyormuş gibi görünüyordu. Sıkkın olduğunu onu hiç tanımayan birisi bile ilk bakışta anlayabilirdi. Veronica’yı tanıyan birisi içinse şimdiki hali şok edici bir durumdu. Huysuz değildi, asabi değildi, kimseyle kavga etmiyor, atışmıyor ve etrafına zarar vermiyordu. Başka birisinde olsa mutluluk verici bir gelişme olurdu bu, fakat Veronica şimdi içi boş bir kabuk gibiydi. Tepkisiz, duygusuz görünüyordu ve bu sinir bozucuydu, genç kadının kendisi için bile. Foren’den ve bakanlıktan ayrılmak kendisine dair pek çok şeyi kaybetmesine neden olmuştu. Nefret ettiği bir iş yapmaya çalışıyordu şimdi, üstelik çocukların hayatını tehlikeye atacak bir iki ders yaptığı için burada da uyarı almıştı. Normalde olsa kafasının dikine gitmeye devam ederdi ama vazgeçmişti, şimdi sıradan hatta sıkıcı dersler işliyordu. Savaşacak güç bulamıyordu kendisinde ve bu etkiyi yaratanın istifası mı yoksa Foren mi olduğuna karar veremiyordu bir türlü. İşini çok seviyordu, çocukluk hayaliydi seherbazlık; fakat Foren’i de çok sevmişti. Hayatında ilk defa bu kadar çok sevildiğini hissetmişti çünkü ve bunu ona verebilecek başka bir adamla karşılaşabileceğini sanmıyordu ve aradan aylar geçmişken onun gerçekten var olduğundan bile emin değildi artık. Foren’le ilgili tek bir haber alamamıştı bakanlıktan ayrıldığından beri, nerede olduğunu, kiminle olduğunu, bakanlıkta devam edip etmediğini ya da istifasının onu korumaya yetip yetmediğini bile bilmiyordu. Hayatında o kadar yoktu ki, onun yalnızca bir sanrıdan ibaret olduğunu düşünmeye başlamıştı. Çocukken sahip olduğu hayali arkadaşlar gibi bir şeydi sanki. Onlar kadar ulaşılmaz ve delice geliyordu Foren’le yaşadıkları. Tüm bu aksiliklere rağmen onu kafasından atamamış olması ruhunu kemiren bir kurtçuk gibiydi ve günden güne tükeniyordu genç kadın. Varlığını sağlayan iyi ya da kötü her özelliğini kaybediyordu. Ruhundan eksilenler gibi, çevresinden de çok kişiyi eksiltmeye kararlı tavırlar içindeydi son günlerde. Kendisine ulaşmaya çalışan her insanın yüzüne keyifle kapatmıştı kapıyı ki zaten çok sayıda olmayan arkadaşlarını da böylece birer birer yitiriyordu. Tuhaf bir biçimde zerrece üzülmüyordu Veronica. Hayatında hiç kimseye ihtiyacı olmadığına dair saçma bir sanrıya kapılmıştı ve o sanrının peşinden koşuyordu.

Ödevleri okumaya dalmışken birden açılan kapıyla irkildi ve doğruldu yerinde. Alacakaranlıkta içeriye girenin kim olduğunu fark edememişti önce, masaya yaklaştığında şöminede yanan ateşin ışığı yüzüne vurunca tanıdık simanın kim olduğunu fark etti: Rinuel. Pes etmeyen birileri vardı demek ki. Haftalardır mektuplarına cevap vermediği, hatta okumadığı halde onu karşısında görünce şaşırmamıştı. Her zaman yanında olmaya çalışmıştı bu genç adam ve onun çabuk pes etmediğini biliyordu Veronica. Yine de hiçbir duygu belirtisi göstermedi. Ne hissettiğini bilmiyordu zaten. Eski bir dostunu gördüğüne sevinmiş miydi, yoksa birden odaya girmesine, böyle ukalaca davranmasına ve ona geçmiş günleri hatırlattığına öfkelenmiş miydi emin değildi. Sakince başını okuduğu kağıttan kaldırıp ifadesiz gözlerle izledi adamın masaya yaklaşmasını. Asasını çıkartıp ağır perdelerini açtığındaysa gözlerini kısmaktan başka bir tepki vermemişti. Fakat gün ışığı odaya dolduğunda ondaki değişiklik daha net fark edilir olmuştu. Yaşlanmış gibiydi kadın, üzerine tuhaf bir ağırlık, olgunluk çökmüştü. Gözlerindeki pırıltı bile yoktu sanki ve bu değişiklik hiç hoş görünmüyordu.

Adam masasının önündeki sandalyeye oturduğunda ve uzunca bir süre kendisini süzdüğünde de aynı boş bakışlarla karşılık verdi ona. Konuşmayı unutmuş gibi bir hali vardı. Kendisine sorulan soruya nihayet cevap verdiğinde sesinde ilk defa bir duygu belirtisi vardı; öfke. “Bunu sorman gereken en son insan benim Rinuel.” Masanın üzerinde duran asayı alıp perdelere doğru salladı ve odanın tekrar gölgelere gömülmesini sağladı. Güneş rahatsızlık veriyordu artık ona. Hogwarts’taki hayatına ait değilmiş gibi geliyordu, öğrenciyken de mutlu değildi burada, eğitmenken de. “Gölgede yaşarken daha mutluyum ben.” Yine ifadesizleşmişti. Adamı izledi bir süre. Konuşmak istemiyordu, öğüt duymak ya da başka bir konuda destek almak da istemiyordu. İhtiyacı olan tek şey yalnız kalmaktı Veronica’ya göre ve Rinuel buradayken buna sahip olamazdı. “İyi olduğumu gördüğüne göre gitmelisin bence. Ne yaptığımı soracaksan da derslere giriyorum, ödev ve sınavları okuyorum ve notlar veriyorum. Hayat rutinim bu. Her şeyi öğrendiğine göre…” Asasını kapıya doğru salladı. Hareketle beraber kapı ardına kadar açılmıştı. Söylemesi gereken başka bir şey yoktu, adamı açıkça gönderiyordu odasından ve bundan zerrece utanç duymuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rinuel Aqula
Seherbaz
Seherbaz
Rinuel Aqula


Mesaj Sayısı : 260
Kan Durumu : safkan
Özel Yetenek : Zihinbendar, Zihinfendar.
Yaş : 33

Sıra Bende!  Empty
MesajKonu: Geri: Sıra Bende!    Sıra Bende!  Icon_minitimeCuma Tem. 06, 2012 9:12 am

Seherbaz tüm bunları dinlerken yüzünde garip bir gülümseme ile kıza bakmıştı. Hiçbir şaşkınlık hissi yoktu şuan bedeninde; çünkü buraya gelirken neler olacağını az çok sezmişti. Mektuplarına cevap vermeyen, tüm iletişim yollarını kapalı tutan birinin hemen kendisini görünce boynuna sarılacağını sanmıyordu. Demek iyi olduğunu görmüştü! Kimi kandırıyordu bu kadın böyle? Bir hayaletten farkı kalmamıştı. Sanki tüm yaşama arzusu gitmiş, yerine boş bir kabuk kalmıştı. Aynı zamanda bir kızgınlık tüm bedenini kapladı. Kendi bildiği Veronica bir savaşçıydı, her zaman mücadele edecek bir yol bulurdu. Gölgelerin ardına gizlenmiş bir şekilde hale kaderi için yas tutmazdı. Gülümseyen simasının altına gizlenmiş azıcık tiksinti tüm bunları yansıtmaya yeterdi de artardı bile. Aciz insanlardan nefret ediyordu aslında. Onların sürekli sızlanıp ağlaması midesini bulandırıyor, yorgun hissetmesine neden oluyordu. Önündeki bedenen genç; ama ruhen yaşlanmış kadını da sarsıp kendine getirmek istiyordu. Fakat bu o kadar kolay bir iş değildi. bu kez daha dikkatli olmak zorundaydı. Yapacağı en ufak bir yanlış arkadaşını tümden kaybetmesine neden olabilirdi. “ Peki Veronica sana bir sorum var. “ Oturduğu sandalyeden doğrulup genç cadıya yaklaştığında yüzüne yapmacık; ama sevimli sayılabilecek bir ifade eklemişti. “ Benim açığa alınmam sırasında sen beni yalnız bırakmış mıydın? “ Sorunun cevabını ikisi de biliyordu. Rinuel ne kadar dibe batmış olursa olsun, kendini bir mağaraya kapatma isteği ne kadar güçlenirse güçlensin genç kadın büyücüyü o kuyudan çıkarmanın bir yolunu bulmuştu. Aniden ayağa kalkan adam sandalyenin olduğu yerde sallanmasına neden oldu. “ Bu kadar kolay pes etmeyeceğimi biliyorsun Veronica. “ Asasıyla ufak bir hareket yapınca kapı kapandı şatonun içeriye sızan tüm sesleri kesilmiş oldu. Tekrar ruhani bir sessizlik rahatsız edici bir şekilde ortama egemen olduğunda buranın gerçekten havasız olduğunu düşündü genç büyücü. Ellerini iki yana açıp açık hedef haline gelir gibi dikilmeye devam etti. “ İstediğin kadar iyi olduğunu söyleyebilirsin. Ama aynaya bırakmayı unutmuşsun galiba… “ Bir öfke aleviyle parlamaya başlayan gözleri tehditkar görünmüştü o an. “ Şu haline bir bak! Bu sen misin? Kendi kabuğuna çekilmiş her şeye lanet ediyorsun. “ Yüksek çıkmaya başlayan sesi artık odanın içinde baskı oluşturuyor, mistik sessizliğin son kalıntılarını da def ediyordu.

Aniden asası pencerelere döndü. Tek bir hareketiyle geri açılan perdelere eşlik eden pencereler ardına kadar açılarak içeriye temiz havanın girmesine izin verdiler. Negatifliği götürmek ister gibi taze havanın savaş ilan ettiği bu odada Rinuel’in saçları rüzgardan dolayı savruluyordu. “ Sen her agresifleştiğinde ben de aynısını yapabilirim. Bu nereye kadar sürecek diye soracak olursan sen kendine gelene kadar diye cevap veririm. “ Serinleyen odanın içinde soğuğu kabul ederken genç kadının böyle bir davranışa ne tepki vereceğini merak ediyordu aslında. Her an asasını çıkarıp büyücüyü kovalayabilirdi ki bu aslında son derece normal bir davranış olurdu arkadaşı için. Hiçbir şey yapmadan oturmaya devam ederse işi gerçekten zor demekti. Birlikte gittikleri görevleri hatırlayınca gülümsememek için kendini zor tuttu. Aniden asabileşebilen cadı suçluları yakaladığında onları dövebiliyordu. Zaten zamanında bir kaçakçıyı kadının elinden zor almıştı. “ Buraya seninle bir gün geçirmeye geldim ve birlikte dışarı çıkana kadar hiçbir yere gitmiyorum. “ Tekrar masanın önündeki sandalyeye oturduğunda sinir edici bir sırıtışı eklemişti dudaklarına. Kasıtlı olarak yapıyordu bunu. Veronica’nın böyle bir şeye daha ne kadar katlanacağını merak ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sıra Bende!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Sihir Dünyası - İngiltere :: Hogsmeade :: Üç Süpürge-
Buraya geçin: