Vilorio S. Marqués Gryffindor IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 3 Kan Durumu : Safkan Yaş : 27
| Konu: Vilorio Cuma Haz. 29, 2012 9:04 pm | |
| Ad ve Soyad: Vilorio S. Marqués Kişisel Özellikleri: Asi, kurnaz, ne istediğini bilen, tuttuğunu koparan, cesaretli, sevecen ve neşeli. RP Örneği: - Spoiler:
Bir bayanın beni dürtmesiyle yerimden doğruldum. Bayan dikkatimi çekmişti. Bayanı belli etmeden baştan aşağı süzdüm.. Garip büyük şapkası ilk dikkatimi çeken şeydi. Deri eldivenleri ve çok asil bir kıyafeti vardı. Çok hoşuma gitmişti açıkçası. Bayan: “Hadi canım eşyalarını al artık” dedi yanındaki minik kıza. Kız da: “Tamam anneciğim.”dedi. Bir an annemi ne kadar özlediğimi fark ettim. Ve eşyalarımı alıp trenden inmek için acele etmeye başladım.. Babam beni bekliyordu. Annemi yanında göremeyince hayal kırıklığına uğradım ama dakikalar sonra onu da göreceğim düşüncesi beni biraz da olsa avutmuştu. Babam beni gördüğü anda sıkıca sarıldı. “Canım kızım seni çok özlemişim.” “Ben de seni …babacığım.” Beni o kadar sıkmıştı ki sesim çıkmıyordu. “Canım kızım..” “Baba..!”Beni ne kadar sıktığını farketmesi uzun sürmüştü ama yine de çok mutluydum. “Herkes nasıl babacığım?” “Herkes” kelimesini söylediğimde yüzü limon yemiş gibi bir hal aldı. “Çok iyiler…”demekle yetindi. Arabada giderken uzun bir sessizlik oldu. Bu canımı sıkmıştı. Hemen konuşmaya başladım. “Bu sene okul çok güzeldi.Yeni arkadaşlar da edindim.” “Ne güzel..Derslerinde iyidir umarım..” “Tabi ki..”dedim coşkulu bir şekilde.
* * *
Sonunda evime gelmiştim.. Büyük bir heyecanla içeri girdim. “Ben geldim!Heyy!Kimse yok mu? Anne? Anne! Nerdesin?!?” Babam hemen lafa atıldı: “Şey..Aslında bunu sana önceden söylemem gerekirdi. Annen birkaç haftalığına teyzene gitti. Çok özlemişler birbirlerini.” “Peki beni özlemedi mi? Neden ben geldikten sonra gitmedi ki?”Bir anda büyük bir düğüm boğazıma yerleşti. O gitsin diye yutkundum ama lanet olasıca gitmiyordu işte! “Tabi ki seni özledi.. Ancak…”Büyük bir sessizlik oldu.Babam sözünü devam ettiremedi bir türlü.Benden gizledikleri bir şey vardı… “Ancak ne? Baba söyler misin?” “Ancak teyzen biraz rahatsızlandı. Bu yüzden annen de ona bakmaya gitti.”dedi ve uzun bir “ohh” çeker gibi bir yüz ifadesiyle salona ,televizyonun karşına yöneldi.Kumandayı eline aldı ve spor programlarında -her zamanki gibi- gezinmeye başladı. Ben de büyük adımlarla merdivenlerden çıkmaya başladım… Odamda hiçbir değişiklik yoktu. Herşey bıraktığım gibiydi. Kendimi yatağıma attım ve odamı baştan aşağı süzmeye başladım. Tül perdelerimin rengi solmuştu ama hala güzellerdi bence. Çalışma masamdaki beyaz lambanın en son bıraktığımda ampulu patlamıştı. ”İnşallah değiştirmişlerdir” diye iç geçirdim. Gözüm sağ tarafımda duran ahşap,sıradan ama bence gayet hoş olan komidinime kaydı. Üst çekmeceyi açtım ve can sıkıntısından Hogwarts’tan gelen mektupları gözden geçirmeye başladım. Zarflara teker teker baktıkça yüzümdeki gülücükler artıyordu. Kafama bir anda bir şey “dank” etti. Arkadaşlarım! Evet, onlarla buluşabilirdim. Hemde hemen! Sanki süper bir fikirmiş gibi kendimle gururlandım. Yüz ifademi dolabımın önündeki boy aynasında görebiliyordum. Kıyafet seçerken fikrin bayatlığı biraz da olsa yüzümü buruşturdu ama can sıkıntısını geçirecek bir şey bulduğum için yine gururlandım. Giyindikten sonra elimi sıradan ama şirin olan komidinimdeki telefona uzattım. Rehberi gözden geçirip Swieta’yı aramaya karar verdim.Ara tuşuna bastım ve çalmaya başladı. Çaldı..Çaldı..Çaldı... Ama açan yoktu. Büyük bir hayal kırıklığıyla yatağa oturdum. Yine yalnız kalmıştım. En iyisi tek başıma gitmekti. Çantamı aldım ve koşar adımlarla salona gittim. “Babacığım ben arkadaşlarımla buluşucam. Akşam görüşürüz..” Yalan söylediğimi anlamaması için içimden dua ediyordum. Gözünü televizyondan ayırmadan: “Tamam kızım,akşam görüşürüz.”dedi. Bazen babamın ne kadar ilgisiz bir baba olduğunu düşünüyordum. Bunun iyi yanları da vardı tabii. Ama yinede beni sorgulamasını isterdim…Sanırım!
* * *
Şehirde gezinmeye başladım. Ne kadar da özlemiştim buraları. Her zaman gittiğim kafeye doğru yol aldım. Kapıyı açınca o küçük çanın sesi duyuldu. Her zaman oturduğum masaya baktım, dolu olması sinirimi bozdu. Kapının yanındaki masaya oturdum. Dikkatimi çeken ilk şey dekordu. Kafenin dekorunu değiştirmişlerdi. Üzüldüm açıkçası… Tahta masa ve sandalyeler yerini modern deri koltuk tarzı şeyler almıştı. Daha bir ışıklı daha bir gösterişli bir yer olmuştu. Benim o her zaman içimi rahatlatan şirin kafemi ne hale çevirmişlerdi. Garsonun:
“ Hoşgeldiniz, ne içersiniz?” demesiyle düşüncelerimden sıyrılıp garsona cevap verdim. “Nescafe alabilir miyim?” “Tabi efendim, hemen geliyor.” Ben derin ve saçma düşüncelerimdeyken kahvem geldi. Garsona gülümsedim ve yavaş yavaş kahvemden yudumlamaya başladım. Teyzemi düşünüyordum.. Acaba nasıldı? Annem nasıldı? Annemi o kadar çok özlemiştim ki… Keşke yanımda olsaydı,bana her zamanki gibi “canım kızım” diye sarılsaydı. Onun şefkatli kollarında huzuru bulmayı o kadar özlemiştim ki…
Kahvem bitince hesabı istedim. Parayı verip oradan uzaklaştım. Ben farkında olmadan hava kararmıştı. Eve vardığımda evden sesler geliyordu. Babam birine bağırıyordu. Sesimi çıkarmadan dinlemeye başladım. “Elina’ya olanları anlatmalıyız! Ah Jessica! Hep kendi istediklerin olsun istiyorsun! Elina anlamaya başladı! Ona söylememiz lazım! Ayrıldığımızı bilmesi onun da hakkı! … Evet, evet anlıyorum. Bunu ona anlatacağım.” Duyduklarıma bir anlam veremedim. Birkaç saniye sonra ağladığımı fark ettim. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Duyduklarıma inanamıyordum. İçeri hışımla girdim ve babamın üzerine yürümeye başladım. Tuzlu gözyaşlarımın dudaklarıma doğru süzüldüğünü hissedebiliyordum. Babama bağırmaya başladım. “Neden bana yalan söyledin? Beni aptal yerine koydun!! Neden bana bunu yaptınız? Neden? “ Bunları söylerken sesimin çok çatlak çıktığını fark ettim. Aldırış etmeden bağırmaya devam ettim. “Benimle konuşabilirdiniz! Bana güzelce anlatabilirdiniz! İkiniz de yalancısınız! Sizden nefret ediyorum! Ben Hogwarts’a geri dönmek istiyorum!” “Canım kızım, n’olur ağlama. Herşey eskisi gibi olacak sana söz veriyorum…” “Herşey eskisi gibi mi olacak? Baba yapma! Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak! Bir daha asla üç kişi yan yana olamayacağız!!” O kadar çok bağırıyordum ki sesim kısılmaya başladı. Koşarak odama çıktım ve birkaç parça bir şey aldım. Çantama tıktım ve koşar adımlarla merdivenlerden inip kapıya yöneldim. “Nereye gidiyorsun?” Babam arkamdan yalvarıyordu resmen. Onun bu sorusuna aldırış etmeden kapıyı hızla çarpıp evden çıktım.
Not: Başka bir sitede yaptığım rp'dir. Bir sorun olmaz umarım.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Vilorio Cuma Haz. 29, 2012 9:11 pm | |
| | |
|