Aderyn D. Euphrosyn Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 37 Kan Durumu : Melez Rp Partneri : Kimse bakmıyor ki bana :( Yaş : 30
| Konu: Aderyn | Cuma Haz. 22, 2012 5:24 am | |
| Ad ve Soyad: Aderyn Dorielle Euphrosyn
Kişisel Özellikleri: Duru, neşeli ve iyi onu en kolay tanımlayacak kelimelerdir. Sakarlıkta rakip tanımayan oldukça naif bir kızdır. Yanakları sıkça ve kolayca kızarır. Bitmek bilmeyen bir neşesi vardır. Her daim hayatın güzel yönünü görür. Herkesin içinde iyiliğin olduğuna inanır ve bunu açığa çıkarmaya çalışır. Zeki olmasına zekidir fakat öne çıkmaktan hoşlanmaz. Hatalarının ve sorumluluklarının arkasında dimdik dursa da konu başarıları olunca suyun derinliklerine gömülüp hiç bulunmamayı diler. Sinirlendirilmesi neredeyse imkansızdır ancak nefreti ve kini ebedidir. RP Örneği:
- Spoiler:
Kendimi iyi hissediyorum bir parça. Bir o kadar da kötüyüm aslında. Sebebim çok ama ben onlara üzülememe üzülüyorum. Yorgunum, kulaklarımda duygusal şarkılar akarken oturmuş arkadaşımın üzgün yüzüne bakıyorum. Akmayan gözyaşları ışıl ışıl yapmış güzel gözlerini. Normalde neşe ve sevgiyle parlardı oysa bu gözler. Şimdi de ışıldıyorlar, hatta her zamankinden daha güzeller. Acısını her ne kadar bastırmaya çalışsa da arada kontrolünü kaybediyor ve mideme yumruk yemişim gibi hissetmeme neden olan küçük şoklarla canımı yakıyor. İnsanlar çok sevdikleri birinden ayrıldıklarında acılarının adeta fiziksel acıya dönüştüğünü söylerler. Aslında bu onlar için doğru değildir, ama benim için öyle. Büyü gücüyle donatılmış bir cadı olmam yetmezmiş gibi bunun yanında bir de Sentissant denilen çok nadir bir yeteneğe sahibim. Karşımdakilerin duygularını, güçlerini ve büyülerini hissedebiliyorum hem de fiziksel olarak. Bu siz yanımda sadece iç dünyanızı etkileyen bir acıyla boğuşurken ben sizin aptal acınıza fiziksel olarak katlanmak zorunda kalıyorum demek oluyor. Bu yüzden olumsuz duygular barından kişilerden uzak durmak için elimden geleni yapıyorum fakat bu gece farklı. En yakın arkadaşımı böyle bir zamanda yalnız bırakmak benim için bile aşağılık bir davranış olur.
Onu neşelendirmek için en göz alıcı elbiselerimizi giymiştik yine. Bilirsiniz işte, daracık ve birkaç santimlik eteğiyle pek bir yerimizi kapatmayan bir şey. Kendinizi seksi ve mükemmel hissettiren parçalar yani. Havanın ısınmasını kutluyoruz ya, çorap da giymemişiz yumuşacık bacaklarımız ortada. Çıplak bacağımın birini onunkine dayıyorum destek olmak için. Daha fazlasını yapmak istiyorum ama şimdi sırası değil. Önce kendiyle baş başa kalmalı acısını dibine kadar yaşamalı. Ben de onun hislerinin beni yere yıkıp acıyla kıvranmama neden olmasını önlemeliyim. O da bunun farkında, buruk anlayışlı bir gülümseme gönderiyor bana. Ne kadar saklamaya çalışsa da bu küçücük dokunuş bile yıkıyor engellerini acısı iyice doluşuyor gözlerine. Belki zayıflığını göstermek istemediğinden belki de içine gömüp eğlenceye dönmek istemediğindendir bilmiyorum; yavaşça başını çeviriyor benden öteye. İçim acıyor ona yardım edemediğim için, suçluluk damarlarımı yakıp beynime akıyor adeta. Yapabileceğim tek şey tenimi delip geçen bu acının beni nefessiz bırakmasına engel olmaya çalışmak. Ben de bu yüzden başımı çeviriyorum. Yavaş ve utangaçça…
Bakışlarımı yerden kaldıracak cesareti bulmam biraz zaman alıyor haliyle. İçkinin etkisiyle kendini kaybetmiş bir avuç muggle görmeyi bekliyordum. Alkol kontrolü ele geçirdiğinde onları izlemek çok keyifli oluyor. Benim de o an tam olarak buna ihtiyacım vardı. Hatalarına gülüp kafamın dağılmasını sağlayacak birkaç muggle görmeye. Oysa umduğum gibi olmuyor, gülümseyerek bana bakan bir yüz görüyorum başımı kaldırır kaldırmaz. Garip ve utanç verici ama hemen uçup gidiyor bir anda tüm olumsuzluklar. Yanlış değerlendirme yapmışım, tek ihtiyacım olan buymuş aslında. Tatlı bir muggle erkeğinin yüzüne kondurulmuş küçücük bir tebessüm. Gülümsemeyle gerilen dudaklardan gözlerine geçiyorum sonra. İşte orada! Saatlerimi hazırlanarak geçirdiğim ve bu gece görmeyi umut ettiğim tek şey orada. Koyu renk, hafif çekik olan o güzel şekilli gözlerden doğruca bana akıyor. Başka hiçbir şey yapmasına gerek yok o bakışlarda ne yattığını çok iyi anlayabiliyorum. Arzunun gülümseyen gözlerden dalga dalga üzerime geldiğini görebiliyorum. Zaferin ve tutkunun güçlü bir birleşimi bedenimi ele geçiriyor. Farkında olmadan oturduğum bar taburesinde dikleşiyor, bedenimi ona doğru çeviriyorum. Dudaklarım bana sormadan arzu dolu bir kıvrılışla yüzümdeki yerlerini alıyorlar. Beynimin mantığımı da yanına alarak kepenklerini kapattığını görebiliyorum adeta. Beni ne yaptığından bihaber olan kalbim ve hayvansı içgüdülerimle baş başa bırakıp çekip gittiler bile. Ne bir itiraz hakkım veriliyor bana, ne de ilk andaki arsız tepkimi için kendimi savunma şansı. Öylece yok oldular bir anda. Şimdi küçük bir dişi şeytandan farksızım.
Yerine zevkle yerleşmiş halimi gören arkadaşımın durumu kavrayıp hüznünü bir yana bırakarak bana yardım çabalarına girişmesi toplasan on saniye almıyor her zamanki gibi. Bu tamamen bize özel mi yoksa kızsal bir şey mi bilemiyorum. Ne zaman birimiz gözüne bir av kestirse herkes onun o zavallıyı elde edebilmesi için canla başla çalışmaya başlar. Bu gece de pek farklı bir şey olmuyor benim sözlere dökmeme gerek kalmadan herkes durumu anlıyor ve konumunu alıyor. İlgi çekecek küçük bir kahkaha, birbirine çarpan içki kadehlerinin hoş sesi ve anlamlı bakışmalar yükseliyor anında barın yerleştiğimiz köşesinden. Dikkatleri üzerime topladığımdan emin olduktan sonra ondan yayılan hislere odaklanıyorum. Şaşırtıcı bir şey yok, bir parça beklenti ve bolca arzu dokunuyor yavaşça tenime. İnsani duygular dışında hiçbir şey hissetmiyor oluşum beni daha da memnun ediyor. Bu gece kendini bilmez bir büyücüyle uğraşmak istemiyorum. Genç öğrencilerle dolu bir okulda profesör olunca herkes kendini sizin ahlakınızdan sorumlu hissediyor. Merlin korusun öğrencilerimden birinin babasıyla bile karşılaşabilirim. Evet, zevkli geceler geçirebilirim ama sonrasında yaşayacağı suçluluk ve utanca tahammül etmek istemiyorum. Bu hatayı bir kez yapmıştım. Sabah bir başkasının yaşadığı suçluluk duygusu yüzünden karnınıza giren ağrılar sizi uyandırınca yaşanılan tüm zevkler unutuluyor hemen.
Merlin de bu geceki küçük operasyonumuza katılmaya karar vermiş gibi duygusal şarkılar bir anda kendini kıvrak ritimlere bırakıyor. Sanki ikimizde bunu bekliyorduk, küçük bir bakışmanın ardından ben taburemden aşağıya zıplıyorum o da sandalyesinden. Fiziksel olarak herkes kendi arkadaşlarıyla dans ediyor aslında ama gözlerimizle birbirimizi yiyoruz adeta. O an çok eğlensem de sıkılıyorum. Elimde değil sadece duygularını değil aynı zamanda da tenime değen tenini hissetmek için sabırsızlanıyorum. Siyah saçlarının arasına ellerimi daldırmak ve dudaklarına ulaşmak için parmaklarıma ulaşmaya çalışırken o güzel başını aşağıya çekmek istiyorum. Gözlerimin önünde canlanan sahneler iyice heyecanlanmama neden olunca dansı yarıda bırakıp tuvaletlere yöneliyorum. Tabii, gitmeden manalı bakışlar ve vaat dolu bir gülümseme göndermeyi de ihmal etmiyorum.
Mesajım yerine ulaşmış olacak ki henüz tuvaletlerin kapısına ulaşamadan arkamda bir hareketlilik hissediyorum. Arkamı dönmemle siyah bir tişört örtülü şekilli bir göğüsle burun buruna gelmem bir oluyor. Güzel dudaklarını görebilmek için başımı yukarıya kaldırmam gerekiyor ve ben buna bayılıyorum. Erkeğin benden uzun olmasını her zaman çok sevmişimdir fakat ne yazık ki bu çok nadir olur. Bu da o nadir ve mükemmel anlardan birisi işte. O kadar yakınımda durmuş ki başımı kaldırınca sıcacık nefesi yüzümü yalayıp geçiyor hemen. Halinden memnun bir şekilde iyi akşamlar diliyor. Lanet olsun sesinde öyle bir tını var ki bu basit iki kelimeyle bile adeta cenneti vaat ediyor. Bakışlarımı eğip göğsüne bakıyorum bir an, hemen ardından istemsiz bir kıkırdama eşliğinde “Öyle olmasını umuyorum.” sözleri dökülüyor dudaklarımdan. Gülüyor. Derin ve güçlü sesiyle kendinden emin bir gülüş bu. Nefesimi yavaşça açıktaki boynuna doğru veriyorum bilerek. Umduğum tepki de geliyor hiç gecikmeden. Sabırsız bir çekiş, hızlanan kalp atışları ve benimkine yaslanmak için bilinçsizce öne eğilen bedeniyle veriyor karşılığını. Hiçbir şey söylemeden başımı yana eğiyor ve ben de bembeyaz boynumu davetkar bir biçimde ortaya çıkarırken bakışlarımı onunkilere kenetliyorum. Bakışları gözlerim boynum ve dudaklarım arasında kararsızca gidip geliyor bir süre. Bedenime asırlar gibi gelen birkaç saniyeden sonra içine gömüldüğü duyguların etkisiyle yoğunlaşmış bir sesle adını söylüyor. Hala sıradan bir şekilde konuşması canımı sıkıyor elimde olmadan bıkkın bir nefes veriyorum. Adımı ve memnun olduğumu söylerken sesimde açık bir sabırsızlık yankılanıyor. Ses tonumdan mı yoksa daha fazla dayanamadığından bilemiyorum ama bir anda bedenini sertçe benimkine dayanarak dudaklarımızı birleştiriyor. Güçlü kolları belimi sıkıca sarıp kendine içerken dudakları da aramızdaki güçlü çekimin etkisinde dudaklarımı zevkle keşfediyor. Sabırsız, istekli, güçlü fakat kısa bir öpüşmenin ardından başını geri çekiyor biraz. Bedenlerimiz birbirine yapışmış, soluklarımız tutkuyla hızlanmış bir şekilde dururken bana bakıp çarpık bir gülümseme gönderiyor. Hala duygularının esiri olan nefesi yüzünden hızla konuşuyor. “İnan bana ben de çok memnun oldum tanıştığımıza.”
Ondan yayılan arzuyu öyle yoğun hissediyorum ki kontrolümü kaybetmemek için en küçük kırıntısına kadar gücüme tutunuyorum. Kalçalarıma inen elleri beni sertçe bedenine çekerken arzunun yanı sıra yepyeni bir his daha çarpıyor bana. Öylesine büyük bir güç ki soluksuz kalıyor küçük bir öksürük nöbetine tutuluyorum. İlk şoku atlattıktan sonra şaşkınca çevreme bakıyorum. Arayışım sonuçsuz kalıyor, tuvaletlerin olduğu bu küçük bölümde bedenimi yasladığım adam ve benim dışımda kimse yok. Anlayamıyorum o bir muggle. Öyle olmalı ben asla yanılmam. Yanılmış olsam bile böyle bir büyü gücü ancak çok yaşlı ve bilge bir büyücüden yayılabilir. Ondan yayılan büyü tenimin karıncalanmasına neden oluyor. Daha fazla inkar etmenin bir anlamı olmadığını kavrayınca neler olduğunu anlamaz bir şekilde bana bakan gözlerini inceliyorum dikkatlice. Ne aradığımı bilsem de işim pek kolay olmuyor. O hem çok güçlü bir büyücü hem de kendini gizlemek konusunda bir üstat. Sıradan biri şu an gözlerinde sadece şehvet ve şaşkınlık görürdü ama ben bu duyguların ardında yatan güç dolu bilge bakışları da yakalıyorum. Gözlerine baktıkça neyle karşı karşıya olduğumu daha iyi anlıyorum. Ciğerlerim onun gücü altında eziliyor, beynim ondan uzaklaşmam için haykırarak yalvarıyor. Zor da olsa sıyrılıyorum kollarından. Kolları havada bomboş asılı kalmış, güzel dudakları ne olduğunu anlayamadığı için hafifçe açılmış, çattığı kaşlarıyla bana bakıyor.
“Sen nesin böyle?” Soru ben daha kendime gelemeden dudaklarımın arasından kaçıveriyor. Kendime lanetler yağdırıyorum, hem bu aptalca soru için hem de onun ne olduğunu daha önce anlayamadığım için. İstese sözsüz bir büyüyle hiçbir iz bırakmadan beni öldürebilecek bir adamı baştan çıkarmak ve ardından ona kabaca ne olduğunu sormak benim için bile çok aptalca. Hemen silkelenip kendime geliyorum. Sorumu cevaplamasına fırsat bırakmadan konuşmaya başlıyorum. “Özür dilerim, alkol beni böyle aptallaştırıyor. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum, izin verirsen eve gideceğim.” Sözlerime küçük bir ara verip yanından sıyrılıyorum. Geriye doğru birkaç adım attıktan sonra hiç de gerçekçi olmayan bir gülümsemeyle “Tanıştığımıza memnun oldum, iyi geceler.” diyerek adeta arkama bakıp kaçıyorum oradan. Arkadaşlarımın soru sormalarına izin vermeden, hesabı ödeyip kollarına yapışıyorum. Burada daha fazla kalmak istemiyorum. Hala ona karşı bastırılamayan bir arzuyla doluyum ama korkum daha baskın. Hissettiğim o güç dizlerimin korkuyla titremesine neden oldu, bunu yeniden yaşamak gibi bir niyetim yok. Merak, korku ve şehvet içimde korkunç bir kaosa kapılmış dönüp duruyor. Ondan her ne kadar korksam da kim olduğunu da merak ediyorum. Yüksek topuklarımın üzerinde ilerlerken onu kim olduğunu bulmaya karar veriyorum. Kim olduğunu bulacak ve ondan uzak durmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. En azından kendime böyle söylüyorum.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Aderyn | Cuma Haz. 22, 2012 8:51 am | |
| | |
|