Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Maia.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Maia de Bailleul

Maia de Bailleul


Mesaj Sayısı : 214
Kan Durumu : Safkan.

Maia. Empty
MesajKonu: Maia.   Maia. Icon_minitimeÇarş. Şub. 01, 2012 6:27 am

x Maia de Bailleul
x Yaşıyordu. Tek yaptığı buydu. Ailesinden aldığı sıkı askeri eğitime rağmen yaşıyordu. İtaatkar olmadığı için cezalandırılmalarına rağmen yaşıyordu. Bir kızın babasından görmesi gereken sevginin yerine bir komutanın askerine gösterdiği öfkesine maruz kaldığı halde yaşıyordu. Sadece yaşıyordu. Zamanla bu olay yeni olgunlaşan kişiliğinde kapanmaz bir çatlağa dönüştü. İnsanoğlunun mayasında can bulan kötü bir özellik olarak kaldı bedeninde; umursamazlık. Evet evet, umursamazlık! Ve bundan sonra hiç bir şeye takılmadı küçük kız. Hiç bir şeye üzülmedi. Dayak yediğinde tekrar ayağı kalktı ve sakince devam etti. Köpeği babasının öfkesinden kurtulamayıp gözlerinin önünde parçalara ayrıldığında ağlamadı. Başlarda şaşırdı aslında; ağlaması gerekmez miydi? Çocukluğundan beri onunla olan köpekti, seviyordu. Seviyor olmalıydı. Ama ağlayamamıştı. Daha sonraları bu kafa karışıklığını hatırlamadı bile küçük kız. Hatta bir köpeği olmuş olduğunu dahi unuttu. Nefret duygusu ile pek haşır neşir olamadı. Nitekim tiksinti duydu insanlara karşı. Zamanla çıkarları doğrultusunda insanlardan nasıl faydalanabileceğini öğrendi. Hayatta kalabilmek için yapması gereken her şeyi yaptı. Çünkü en iyi yaptığı şey, yaşamaktı. Ve ya tek bildiği şey..

x Eskiden yapmış olduğum bir rp. Melynda Precious karakteri ile.

Saçılmış et yığınları.
Hareketsiz bedeniyle duruyordu kapı girişinde. Önünde serilen manzarayı tekrar tekrar özümsüyordu beyni. Kasılmış vücudu bir şey yapmaktan acizdi. Ulaşabileceği bir uzaklıkta uzanan bedenler eskiye nazaran şimdi tamamen yabancıydı. Ayaklarının dibinde duran eller bir zamanlar sıkıca tutunduğu eller miydi? Midesine koca bir yumruk yemiş gibi kasıldı genç kadın. Anlamsız kelime yığınları beyninde dönerken tek bir sözcük arsızca sıyrılıyordu aralarında. Cilveli bir fahişe gibi kıvrılıyordu tüm algılarında, yavaş yavaş anlam kazanıyordu. En sonunda sadece o kelime apaçık sergiliyordu kendisini. "Neden". Çoğu insan kim diye düşünebilirdi. 'Kim yaptı bu vahşeti?' 'kim buna cesaret etti?'. Sorular değişse de ilk akla gelen her zaman Kim? sorusu olurdu. Ama genç kadın boşalan sağanak gibi bastıran göz yaşları arasında sadece nedenini merak ediyordu. Dudakları tek bir sesi çıkarmaya korkar şekilde sıkıca mühürlenmişti. Tek bir ses.. Eğer bu bir kabus ise onu sonsuz siyahlıktan uyandırabilirdi. Ama ya değilse? İçinde tuttuğu tüm sesleri serbest bıraktığında da bu manzaranın ortasında bir başına kalacaksa? Gerçeklik duygusunun yarattığı baskı ile inledi genç kadın. Elleri yavaşça buldu boynunu. İki iri elin üstünde gezindi parmakları. İzinsizce tenini bulmuş bu kaba eller fütursuzca sıkmaya başlamıştı boğazını. Vücudunun en ihtiyaç duyduğu şeyi birden bire kesmişti bu eller; nefesini. İlk başta anlayamamıştı, hafif yanma hissi hissetmişti sadece genç kadın. Boğazında ufak kaşıntılar peydah olmuştu. Ciğerleri ihtiyaç duyduğu şey için aceleyle şişerken dudakları refleks halinde aralandı. Ama ağzına dolan nefes daha da ileriye gidemedi. İsterik bir öksürük krizi ile sarsıldı bedeni. Parmakları daha da sıkı sarıldı boynundaki yabancı ellere. Tırnakları geçercesine sertçe çekiyordu elleri. Mantık duygusundan öte hayatta kalma dürtüsü su üstüne çıkmıştı. Sırtına dayanan sert göğsü hissedebiliyordu. Daralan alanda çırpınırken gidip gelen şuuru ile cebelleşiyordu genç kadın. Hafif karartılar göz bebeklerini sarıyordu; sonra ufak bir esinti gelmişcesine hepsi dağılıyordu. Dizleri istemsizce bükülmüş, üzerine abanan yük ile daha da eğilmişti. Kayan bedenini durdurmak amacı ile bir eli sert zemine dayanmıştı. Diğer eli ise yavaşça gevşiyordu. Yere daha da mı yaklaşıyordu? Bakışları siyah zeminde kaybolurken tamamen hafiflediğini hissetti genç kadın. Ve sonra her şey tamamen büründü yokluğun rengine; siyaha.



δ


Parmakları tekrar boynuna dokunurken geçmişten gelen küflü görüntü yüzünü ekşitmesine neden oldu. Dikkati tamamen dağılmıştı. Bir dükkanın kenarına tutunup soluklanırken haddinden fazla meraklı insanların delici bakışlarını üstünde hissetti. Ani öfkesi kendi kendine bulunduğu telkinler arasında sönüp gitti. Nihayet sonuna gelmişti. Yıllarca içinde barındırdığı belirsizliği aşabileceği, cevaplar bulabileceği birini bulmuştu. Belki de gereğinden fazla anlam yüklüyordu hiç tanımadığı birine. Kendi kendisine hayal dünyasına kapılmıştı ve pusulasız sürükleniyordu. İçinde gittikçe çoğalan intikam duygusu mantığının önüne geçiyordu. Ama yıllardır tek bir ışık görememişti; dipsiz mahzenlerinde. Sıkışıp kaldığı bir anı kesitini tekrar tekrar yaşamıştı. Ruhu solmuş bir yaprak gibi savrulup durmuştu. Bir çok şey denemişti öfkesini boşaltabilmek için. Etrafa zarar vermişti istekle. Başkalarının acılarında kendi acısının da kaybolacağını düşünmüştü. Delice bir cesaretle en ön saflar da yer almıştı. Zarar vermekten zevk almaya çalışmıştı. Ama hiç bir şey değişmemişti. Acıları kendi içindeydi ve dışarı çıkamıyordu. Bu düşüncenin akabinde kendisine çevrilmişti gözleri. Acıyı kendisi ile birlikte kaybetmek istiyordu. Böylece ondan intikam alabileceğini düşünmüştü. Ölürse acı onun canını yakamazdı ve kazanmış olurdu. Bunu denemişti ama başaramamıştı. Başka bir duygusu ağır basmıştı. Hesap sorma. Sonunun kendi elleri arasında kayıp gitmek olduğunu biliyordu ama bunun sorumlularına acı çektirmeden olmayacaktı bu. Sessiz sedasız da olmayacaktı. Her şeyi açığa çıkaracaktı. Cevapsız kalmış onlarca soru işaretinden kurtulacaktı. Bunu yapabilmesini sağlayacak ilk adım bir kaç metre ötesindeydi belki de. Nereden başlaması gerektiğini ona söylemesini umduğu adam. Eğer doğruysa kulağına gelen bilgi -ki doğru olduğuna neredeyse emindi- burada birazdan hayatını adadığı olayın pimini çekebilirdi.
Tekrar doğrularak düzelmiş nabzı ile yürümeye başladı. Heyecanlanan kalp atışlarını yavaşlatmaya çalışıyordu. Dükkanın kapısını araladığında gözleri buluştu bir çok gözle. Her yüzü hafızasına resmeder gibi bakıyordu. Ve sonunda beynindeki resmin karşılığı olan adam girdi görüş alanına. Ve sabırsız gözleri kilitlendi donuk bakışlara; sonunda Vladimir Miroslav Timofeyevich'i bulmuştu. Masasına doğru ağır ağır ilerlerken beyninde ki cansız siluetle karşılaştırdı adamı. Oldukça farklılaşmıştı hayallerindeki görüntüden. İzin bile istemeden masaya otururken gözleri adamın yüzüne kilitlenmişti. Yapacağı veya kullanacağı her mimik önemliydi genç cadı için. Anlamsız kelime yığınlarına gerek duymuyordu bu gece, tek istediği yıllardır beklediği cevaba kavuşmaktı. En çabuk yoldan.
"Precious ismi size ne çağrıştırır Bay Timofeyevich?"
Bu gece her şey son bulmalıydı. Tüm o kabuslar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Maia. Empty
MesajKonu: Geri: Maia.   Maia. Icon_minitimeÇarş. Şub. 01, 2012 9:59 am


    Slytherin! V. sınıf. Aramıza hoş geldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Maia.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: