gücüne güç katmaya geldiiik cübbende teer olmaya geldiik hufflepuff seninle ölmeye geldik! hufflepuuuuuuuuuuuuuuffffffffffffffffff

Carmen, Clementine, Valentine, Dimitri ve Nicolai, maçın başlamasına on beş dakika kala tribündeki en baba yerlerine kurulmuşlardı yine. Çünkü onlar bu takımın ÇARŞI'SIYDILAR! Ve bildiğiniz gibi Çarşı her şeye karşıdır a dostlar. Ellerinde bir sürü saçma abur cubur, üstlerinde kendileri özel olarak diktirdikleri Hufflepuff formaları ve atkılarıyla tam olarak hazırdılar tezahurata. Yağan yağmur da pek romantikti doğrusu. Düdüğün çalmasıyla başladı Grup Hepsi'nin tribün tayfası bağırmaya.
"Yağmurlu bir günde görmüştüm seniiii!"
"Üstünde çubuklu formalar vardı!"
"Bir anda tutuldum, aşık oldum ben!"
"Hayatın anlamı sarı-siyahtı!"
"Ölümle yaşamı ayıran çizgiiiii"
"Sarıyla siyahı ayıramaz kiii!"
"Her yolun sonunda ölüm olsa daaa"
"Sevenleri kimse ayıramaz ki!"

Maçın başlamasıyla içlerindeki asi ruhu ortaya çıkarmışlardı yine. Hemen başladıkları tezahuratlara ara vermeden devam etmeleri lazımdı. Takımlarının morale ihtiyacı vardı. Gryffindor takımı insan görünümündeki ayılardan oluştuğu için özellikle narin Paolo'nun cesaretlendirilmesi lazımdı. Bu yüzden yağmura ithafen söyledikleri ilk tezahuratın bitmesiyle, ikinciye geçmeleri bir oldu. Onları yönlendiren amigoları Valentine ve Dimitri, önce bağırmadan sıradaki marşı hatırlatacak bir-iki kelime söylediler ve tüm grup başladı.
"Dün gece sevgilim aradı birdeen!"
"Ayrılalım dedi, hayır yok senden!
"Hufflepuff'ı daha çok sevdin benden!"
"Bitti gitti dersin soran olursaaa!"
"Üzgünüm sevgilim, anlaşamadık!"
"Sarı-siyah aşkı paylaşamadık!"
"İşte böyle bir şey Hufflepufflılık!"
"Deplesmanda dersin, soran olursaaa!"

Önceleri kankisi Carmen'i ve pek narin Clementine'i tribünlerde böyle bağırırken görmek komik gelse de artık o kadar alışmıştı ki, kızlar arasında net şekilde en çok sevdiği Carmen'in omzuna vurdu bir tane, "Aferin lan sana." Sonra vakit kaybetmemeleri gerektiğini düşünüp Valentine'e döndü. "Şimdi ne söyleyelim kankiiiiyyyy?" Aralarında birazcık tartıştıktan sonra kararlarından pek memnun şekilde yeni tezahuratlarına başladılar.
"Sen beniiiiim, her gece efkarııımmmm,"
"Gözümdeki yaşııııım,"
"Sigara dumanıııım,"
"Sen beniiiim, damardaki kanııııım,"
"Alnımdaki yazıııım,"
"Şanlı Hufflepuff'ıııımmm,"
"Kalbimiiiiin en orta yerindeeee,"
"Büyük bir yangın vaar,"
"Alevler içindeeee,"
"Hufflepuff, sana yemin olsuuuun,"
"Bitmeyecek sevdaaaan,"
"MEZARIMDA BİLEEEEEEE!!"

Lan ne güzel mutlu mesut tezahuratlarını yaparlarken gt Reçel arayıcıları Paolo'ya Bludger göndermişti! Kız başına buralarda ne işi vardı ki onun? Nicolai o kadar sinirlenmişti ki, hemen Muggle dünyasından satın aldığı vuvuzelasını çıkarıp öttürmeye başladı. İğrenç vuvuzela sesi tüm sahaya yayılarak korkunç bir iğrençlik yaratıyordu. Grup Hepsi'ye de aldığı vuvuzelar da ötmeye başlamıştı tabii hemen. Hepsi öttürüyordu şimdi. Nicolai, bunun o salak Gryffindorluların dikkatini dağıtacağını umuyordu. Vuvuzela öttürmekten sıkılınca Rachelle aleyhine tezahurat yapmaya başladılar.
"Bir numarasın, huh!"
"Çok harikasın, huh!"
"En tşaklı mankenlere beş yüz basarsın, huh!"
"Hiç kimsede yok, huh!"
"Böyle bir kasa, huh!"
"Hufflepuff'ım koyunca hopluyor Rachelle da, huh!"
"LAY LA LAY LAY LAY, HUH!"
"LAY LA LAY LAY LAY, HUH!"
"LAY LA LAY LAY LAY LA LAY LAY LAY LA LAY LAY LAY, HUH!"

Paolo'nun ayağına Bludger gelmesini unutturacak bir sayı yapıyor lezo kız Anika. "GO ANİKA GO GO GO!" Bütün tribün ayaklanmıştı şimdi! Herkes birbirine sarılıyordu. Valentine de önce kanksı Dimitriye, ardından Grup Hepsi'nin diğer saygıdeğer üyelerine tek tek sarılmıştı. Vuvuzelaların sesi işe yaramıştı anlaşılan. Salağa bağlamıştı Gryffindor tutucusu, üstüne bir de Bludger yemişti zaten. O kadar sevinçliydiler ki, mutluluk çığlıklarını bırakıp yeni tezahürata geçmeyi bile unuttular. Bir süre sonra herkes yeniden maça konsantre olmuş hâlde susmuştu fakat Valentine hâlâ karı gibi çığlık atıyordu. Dimitri'nin tokadıyla kendine geldi ve sayılardan sonra söylemeyi adet hâline getirdikleri tezahüratlarına başladılar.
"Gryffindor, noluyoo, gtün başın oynuyooo!"
Bir süre böyle bağırdıktan sonra yeniden güzelli tezahüratlara geçiş yapmaya karar verdiler.
"Biz Hufflepufflıyııız, küfüre kaarşıyız. Futbol dostluk, futbol kardeşliktir. Her şeyin üstüne çekelim bir sünger, ama son keez KURRRRABİYE GWINDOR, KURRRABİYE GWINDOR, KURRABİYE, KURRABİYE GWINDOOOR!"

Dimitri'yle birlikte Yenibosna-Şirinevler metrosu arasında bir yerlerde taksi yolculuğu yaptığı rüyadan zar zor uyanabilen kız bir de maçın çoktan başladığını öğrenince ridiculously photogenic guy gibi bir gülümseme takınıp hemen tribünlere koşturmaya başlamıştı; tabi kendisi bir bad luck brian olduğundan dolayı salak gibi yanlışlıkla Gryffindor tarafına gelmişti. Üzerindeki sarılı siyahlı forma ile burada linç edilmezse başka hiçbir yerde linç edilmezdi herhalde, böylece yine depar atarak Grup Hepsi'nin bulunduğu yere geliverdi. Fasulye çocukla çok romantikli tanışmalarının gerçekliştiği yerde şimdi onsuz olmak değişikti; hem zaten çocuk holiganlığı bırakmış ve kuul bir arayıcı olmuştu, üstelik kaptanlısından! Gerçi şimdi ateşler içinde kıvrandığından oynayamıyordu ama Liljana ikisi için de yeterdi herhalde. Onun yerine arayıcı olarak oynayan Paolo'ya bludgerı atan kızıl saçlı şıllığa baktı gözleri ateş saça saça, ay bi' de utanmadan seviniyordu. Çıkışta onun paçasını aşağı almaları gerekecekti! Lucio'nun veliahtı olarak başa geçmiş Dimitri ile Valentine'ın şebeklikleri ile birlikte kendisi de hemen tezahüratlara katıldı:
"Paramız mı var barbour almaya,"
Karizmamız mı var şekil yapmaya,"
Tipimiz mi var kız tavlamaya,"
Hufflepufflıyız sürünüyoruz!"

Kızların gözü hep yükseklerde,"
Zengin havalı şık erkeklerde,"
Bizim onlardan tek farkımız var,"
Hufflepufflıyız sürünüyoruz!"

Allam Dimitri beni tezahürat için çağırdı! Allam yoksa nutellamı parmakladığı özür mü dileyecek? KABUL ETMEM! Bunca yıl sonra dilenen özrü kabul etmem. Tribünde insanların itiş kakışına rağmen gayet güzel ilerliyordu. Kankileri Nova ve Evan'a da haber vermişti ama onların gelip gelmeyeceği kesin değildi. O yüzden Rain onları beklemeden gitmişti. Hufflepuff tezahüratlarının yoğun olduğu kısma ulaştığında ilk önce Liljana'yı gördü. Allam ne şeker kızdı. Ama sevgilisi Rain'i hiç sevmiyordu. Sonra Nicolai, Valentin, Carmen, Clementine ve DIMITRI. Allam nasıl da güzel tezahüratlardı onlar öyle. Rain de hemen aralarına girip tezahürata başladı:

"Haydi bastır Hufflepuff'ım, koy bugün yine!"
"Şampiyonluk hasretimiz bitsin bu sene!"
"S.ktiğimin kupasını getirin bize!"
"İnletelim Hogwarts'ı Hufflepuff diye!"
"Oleeeeeeeeeeööööööööööğy!"

Al işte sayı yemişlerdi! Kurabiyeli tezahüratta bir sıkıntı olduğunu biliyordu zaten. Uğursuzdu o. Ya da sonradan gelen Rain cenabetti. Evet evet kesin cenabetti. Zaten Dimitri'ye bakışı da bir değişikti ama yoğ dostum yoğ, Dimitri'ye Liljana'yı alacaklardı. Tez vakitte yüzük takmalılardı parmaklara. Cenabet kıza kızgındı ama tutucularına daha da kızgındı. O yüzden hemen atarlı bir tezahürat yapmaya başladılar tribünce.
"Giden her sevgilinin ardından
Hep biz olduk el sallayan
Haykırsak duyarlar mı sesimizi?
Hangi sevdadan galip çıktık ki?

Yürüyoruz sessiz ve kederli
Hogsmeade geceleri
İnletiyoruz hep çıkışında
Diagon Caddesi'ni

Boşuna çekilmedi bunca çile
İçiyoruz gündüz gece
Haykırdık ama duymadı hiç kimse
Peşindeyiz her yerde

Zaten aşklar hep yalan dolan
Sonu hep acı hüsran
Bize her sevdadan geriye kalan
Sadece Hufflepuff!"

AY Bİ DAKKA! Galiba arayıcıları Paolo bir şeyler görmüştü. Ama emin de olamıyorlardı. Ergenlikleriini belli eden aşk acılı tezahüratların ardından hızlanmış Paolo için bağırmaya başladılar. "Kap şu Snitch'i, bitir bu işi!" Birkaç kez böyle bağırıp Paolo'ya seslerini duyurduktan sonra daha eğlenceli şeyler söylemek istediler tabii. Amigoları Dimitri ve Valentine bu işi kıvırırlardı elbette.

Maçta işler o kadar hardcore gelişiyordu ki, Dimitri ve Valentine heyecandan ne söyleteceklerini bulamıyorlardı. Zaten amigoluk da zor işti. Çok terlemişlerdi. Leş gibi ter kokuyorlardı. Tribünlere gelmeden önce de kuru fasulye ve soğan yemişlerdi maalesef. Mis gibi kokmalarının nedeni buydu. Paolo bir şeylerin peşinde değilse şayet, hayal kırıklığı yüzünden pırt yapabilirdi ve bu taraftarlar için hiç iyi olmazdı. Okul için de hiç iyi olmazdı çünkü bu kadar öğrencinin yatabileceği kadar yatak yoktu revirde. Sarışın, o topu tutsa iyi ederdi. Bu yüzden hemen moral verici tezahüratlara devam etmeleri lazım geliyordu. "Gücüne güüüüç katmaya geldiiiiiik, cübbende TEEER olmaya geldiiik, Hufflepuff seninle ölmeye geldik! Hufflepuuuuuuuuuuuuuffffffffffffffffffff!"

Aleksa ikizinin ve elbetteki tutkunu olduğu binanın maçını izlemek için o da tribünde yerini almıştı. Oraya gittiğinde binadaşlarının coşkulu tezahüratlarını kıskanmamak elde değildi. Ne kadar da güzel şeyler söylüyorlardı öyle. Aleksa da onlar gibi tezahürat edebilmeliydi. Anika'nın attığı sayı ile ellerini çırparken bir yandan da hemen boğazını temizleyip en yanığından birkaç dörtlük sıralamaya başladı.

"Erkek arkadaşım aradı
Gel buluşalım dedi
Canım cicim aşkım bana gönül koyma
Hufflepuff'ın maçı var

Günlerden pazardı
Patron iş çok dedi
Hasitir ordan lan ibn patron
Hufflepuff'ın maçı var

Bir gün haber geldi
Dayım vefat etti
Allah rahmet eylesin dayıcım
Hufflepuff'ın maçı var

Bir gün hastalandım
Yorgan döşek yattım
Arkadaşım geldi biletimi verdi
Hufflepuff'ın maçı var

Sana söz verelim bu sene en başta
50 bin lay lay olacak Quidditch sahasında.."

Tezahüratını bitirdikten sonra kardeşinin başarılı atağı karşında deli gibi dans etmeye başladı fakat dansı yedikleri sayıyla aniden durmuştu. Yine de arayıcıları Paolo'nun başarılı girişimleri sevindirmişti genç porsuğu.

Ehe kusura bakmayın gençler benden gelecek tezahürat bu sdfghjklş.

Aman tanrım. Pipigörl tezahürat yaparken ne kadar da güzel görünüyordu! Aleksa o kadar alımlıydı ki, küfür ederken ağzından tükürükler saçılmasına rağmen Nicolai ona aşık olmuştu bile. Hemen onun söylediği şeye katıldı kızın gözüne girebilmek için. Küfretmeyi bitirdiklerinde onun yanına gidecek ve slm, tnşabilr myz diyecekti. Tezahürat bittiğinde düşüncesini gerçekleştirmek için Aleksa'nın yanına gitti fakat ağzından selamlaşma sözcükleri yerine "Çok güzel küfrediyorsun lan!" çıkıverdi.

Tezahüratları son bulurken yan tarafına şöyle bir bakış atmıştı. Ona katılan birini görmek genç cadıyı heyecanlandırmıştı. Demek ki yanlış bir şey yapmıyordu. Nicolai'nin ona yaklaşmasıyla birlikte nasıl sevinmişti ama. Sonuç olarak o Hufflepuff'ın en popi grubuna üyeydi. Genç adamın ona ne güzel küfür ettiğini söylemesi ile şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Demek ki bazı erkekler küfür eden kızları, itici, pis ve samimiyetsiz bulmuyordu. Üstelik onunla lanlı lunlu konuşuyordu ve bu oldukça samimi geliyordu kulağa. Ne kadar da mesut olmuştu öyle. Hemen bir şeyler söylemeliydi. "Çok teşekkür ederim. Sizin kadar güzel küfür etmeye çalışıyorum."

Sayıyı atan Allhwin'e ithafen söylemeye başlıyorlar Dimitri'yle beraber. Çok geçmeden diğer taraftarlar da onlara katılırlardı herhâlde.
"Portakal soyulur mu
Tadına doyulur muuu
Allhwin sana bir koysaam
Fizandan duyulur muuuuu
Al bunu alamaz mısııııııın
Sen ne biçim delikanlısııııııın?

Ekinler dize kadar
Azcık gel biiizeee kaaadaaar
Sana bir şey gösterseem
Kasıktan dizeee kaaadar
Al bunu alamaz mısııııın
Sen ne biçim delikanlısıııın

Çıktım taşın üstüne açtım bacaklarımı
Çıktım taşın üstüne açtım bacaklarımı
Altımdan geçen Allhwin, yesin tşaklarımı
Al bunu alamaz mısıııın
Sen ne biçim delikanlısııııın?

Mektup mektup içinde
Mektup zarfın iiiçiiiiindeeee
Dur oynaşma Allhwin
Azcık kalsın iiiçiiinde
Al bunu alamaz mısııııın
Sen ne biçim delikanlısııııııın?

Allhwin demek gt demek
Herkese veren demek
Bizim başımız kel miii
Bize de vermen gereek
Al bunu alamaz mısııııın
Sen ne biçim delikanlısıııın?

Allhwin'im kapı gibi
Asprin hapı gibii
Akşamdan hazırlandım
Baltanın sapııı giiibi
Al bunu alamaz mısıııın
Sen ne biçim delikanlısııııın?"

Demek Nicolai da güzel küfrediyordu. Pek berhudar olmuştu şimdi. Hemen Aleksa'ya güzel iltifatlar edip onu avcuna düşürmeliydi. Çünkü kendisi de aşka düşmüştü. Kolera gibi aşka düşüp pare pare parçalanıyordu............................................................ Onun ne kadar güzel olduğunu söyleyecekken sözcükler mutasyona uğrayıp şu şeklide çıktılar ağzından: "Nasıl gidiyor kankiyyy?"

Ayy allam sayı yedik! Julian da bi' bok yapamıyo, salak. Rain tam tezahürata eşlik ettiğinde sayı yemeleri kötü olmuştu. Şimdi Carmen onun cenabet olduğunu düşünecekti, allaaaaaaaam. Nolur öyle düşünmesin, Rain çok utanır. Böööyle düşünürken Paolo'nun hızla harekete geçtiğini gördü. Allam kesin altın topu gördü. "GO PAOLO GO!" Paolo'ya verdiği gazın ardından tezahürata başladı:

"Görüntüsü iğrenç
Pisliği de cabası
Orspu çocuğu deniz anası."

Allam yanlış tezahürat!

"Doğuştan aşığız"
"Biz sarıya siyaha"
"Hiç kimseler giremez"
"Hufflupuff'ım araya"
"Senin için rest çektik"
"Manitaya paraya"
"Koy şu minik aslana koy kırmızıya!"