Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Laetitia.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Laetitia Knollys
Slytherin III. Sınıf
Slytherin III. Sınıf
Laetitia Knollys


Mesaj Sayısı : 38
Kan Durumu : Safkan
Rp Partneri : Olsa fena olmaz hani.
Yaş : 27

Laetitia. Empty
MesajKonu: Laetitia.   Laetitia. Icon_minitimePtsi Haz. 11, 2012 8:09 pm

    - Laetitia Lebegue

    - Onu genellikle şömine başlarında kitap okurken veya kütüphanede merak ettiği konular hakkında araştırma yaparken görebilirsiniz. Çıkarcı ve hırslı bir yapısı vardır ve bunu belli etmekten çekinmez. Eğer sonunda kazanmak varsa insanın elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini düşünür. Bir şeyi isterse ona ulaşmak için karşısındaki insanları kırmaktan çekinmez. Biraz fazla özgüvenlidir; her konuda... Sivri dillidir, insanlara gerçekleri söylemekten asla çekinmez. Genellikle tutamadığı bir dili vardır ve pek çok zaman söylediği şeyler yüzünden başı derde girer. Pek güldüğü görülmemiştir ama yakın arkadaşlarıyla bir araya geldiği zaman onu tutabilene aşk olsun. Kısacası pek çok özelliği içinde barındırabilen biridir o.

    örnek rp:


    - Soğuk bir kış gecesiydi. Rüzgarın uğultusundan başka duyulan tek şey; karların üzerinde yürüyen birinin ayak sesleri ve hüzünlü hıçkırıklarıydı. Her attığı adımda geçmişinden biraz daha uzaklaşıyordu sanki, ve her döktüğü gözyaşı biraz daha temizliyordu aşağılık duygularla kirlenmiş kalbini. Yürüdü; dizlerinde derman kalmamasına rağmen yürüdü. Belki durmadan yürürse sonunda kimsenin kendisini tanımadığı bir yere ulaşır ve orada kendine yeni bir kimlik edinip mutlu bir insan olarak hayatına devam ederdi. Herkesten, her şeyden nefret ediyordu. Aldatılmak insanda böyle duygular yaratıyordu demek ki.

    Birkaç adım daha attıktan sonra yorgun düştüğünü hissederek yere çöktü. Kaç saattir yürüdüğünün bile hesabını yapamamıştı. Sadece kapıyı çarpıp çıkmış ve daha önce hiç bilmediği sokakların kendisine yol göstermesine izin vermişti. Çevresine bakındı, etraftaki konutların çoğu boyasız ve kırık camlı; bakımsız evlerdi. Ya terk edilmiş ya da asla bir insana yuva olmamışlardı. Soğuk, tüm vücudunu hissizleştirmeye başlamıştı. Bu hissizlik parmak uçlarında son buluyordu. Keşke kalbini de hissetmemenin bir yolunu bulabilseydi; o zaman bu kadar acı çekmezdi. Birden, epeydir tutmaya çabaladığı gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verdi ve haykıra haykıra ağlamaya başladı. Sesini kimsenin duymayacağını biliyordu. Her zamanki gibi yapayalnızdı.

    "Bu saatte karların üzerinde debelendiğine göre epey yalnız hissediyor olmalısın."

    Duyduğu sesle irkilerek doğruldu. Tek bir ayak sesi, hatta hışırtı bile duymamıştı. Başından beri orada durup kendisini mi izliyordu acaba? Bedeni adrenalin salgılamaya başlarken, biraz korku biraz da merak arasında; 'her şeye rağmen mükemmel bir ses tonu' diye düşündü.

    "Git başımdan. Her kimsen." dedi sesin sahibine bile bakmadan.
    "Hey, yavaş ol güzelim. Ben de çoğunlukla kendimi yalnız hissederim."

    Daha fazla dayanamayacaktı. Kimdi bu ağlayışını bölen yüzsüz? Fazla meraklı görünmemeye çalışarak kafasını çevirdi, ve bununla birlikte nefesini tutması da bir oldu. Ulu tanrım. Sen neler yaratıyorsun böyle... İsyankarca alnına dökülen sarı saçları, donuk bakışlara sahip buz mavisi gözleri ve neredeyse hastalıklı görünen bembeyaz bir cildi vardı. Ama bu hastalıklı hava ona ayrı bir karizma katıyordu. Sanki birini baştan çıkarmak için özel olarak yaratılmış gibiydi. İnsan olamayacak kadar mükemmel bir varlıktı. Aslında gerçek olduğuna bile inanmak güçtü; bir an için hayal gördüğünden bile şüphelendi. Ama o işte orada, ukala ukala gülümseyerek kendisine bakıyordu. Her ne kadar tarif edemese de bu ukala gülümseyişin altında insanı ürküten bir şey vardı.

    "Şey... Merhaba." Başka ne diyebilirdi ki zaten?
    "James." dedi çocuk elini uzatarak. Sesi müzik gibiydi.
    "Ivory, açıkçası seni bu şehirde hiç görmedim."
    "Aslına bakarsan Ivory, ben biraz gecelerin adamıyım."

    Bu çocuk, yani adını eğer doğru söylüyorsa James, resmen kendisiyle flört ediyordu. 'Epey zevksiz biri olmalı' diye düşündü Ivory. O anda nasıl göründüğünü hayal edebiliyordu. Dağınık kahverengi saçlar, ağlamaktan balon gibi şişmiş yeşil gözler, akan bir burun ve paçavra kıyafetler. Ama her şeye rağmen James onunla ilgileniyor gibi görünüyordu. Ve bu onu her ne kadar şaşırtsa da; itiraf etmeliydi ki bu çok hoşuna gitmişti. Ama hala onda adını koyamadığı kötücül bir şeyler seziyordu. 'Saçmalama kızım' dedi kendi kendine. Saçmalama ve tadını çıkar. Eliyle dağılmış saçlarını düzelterek geriye attı ve olabildiğince çekici bir şekilde gülümsemeye çalışarak oyuna katıldı.

    "Peki takılmak için hep böyle ıssız sokakları mı seçersin?"
    "Peki sen ağlamak için ıssız sokakları mı seçersin?"

    Son sözü James söylemişti. İkisinin de verebilecek bir cevabı yoktu anlaşılan. Ivory elinde olmadan hafifçe gülümsedi. Sonra gülümseyişinin havada donup kalmasına sebep olan bir şey aklına geldi; Alexander. O aşağılık pisliği iki gün önce başka bir kızla öpüşürken yakaladıktan sonra, bir kez olsun gülümsememişti. Mahvolmuştu. Onu ne çok sevdiğini hatırladı. Birlikte geçirdikleri güzel günleri hatırladı. Ve şimdi hepsi, onun yaptığı hata yüzünden berbat anılara dönüşmüştü işte. Şu an burada olmasının tek sebebi de oydu; biraz alkolün biraz da depresyonun verdiği etkiyle kendini sokaklara atmış ve yürümüş, yürümüş, yürümüştü.

    "Ne düşünüyorsun?" dedi James. Düşünceli görünüyordu.
    "Dalmışım da." dedi Ivory.
    "Sahi, sen niye ağlıyordun?" Düşünceli görünüyordu.
    "Hiç, hiçbir şey. Sadece önemsiz birisi yüzünden. Geçti bile."

    Aslında geçmediğini öyle iyi biliyordu ki. Ama boşver, kimin umrunda ki?

    "Senin hakkında çok merak ettiğim bir şey var. En fazla benim yaşlarımda gözüküyorsun, ve ben yaşıtım olan insanların neredeyse hepsini tanırım. Seni buralarda daha önce görmüş olsaydım emin ol ki unutmazdım. Gerçekten, kimsin sen?" Neredeyse beş dakika süren bir sessizlik oldu. James cevaplamadı, Ivory de tekrar sormadı. Sadece birbirlerine baktılar. Buz mavisi gözleri ve etkileyici bakışlarıyla öyle çekiciydi ki; ona aşık olmaması imkansızdı. Burada sonsuza kadar durup o büyüleyici gözlere kilitlenmek istiyordu. İstemsizce bedenini ona doğru yaklaştırdığını fark etti. Şimdi dizleri birbirine değiyordu. Kokusunu alabiliyordu. Çok güzel, farklı bir kokusu vardı. Her şeyi gibi bu da büyüleyiciydi. Göz göze geldiler, Ivory çekingen çekingen gülümsedi. O an anladı, öpüşmek üzereydiler. Hem de henüz yeni tanıştığı, adından başka hiçbir şeyini bilmediği bir çocukla.

    "Kim olduğumu az sonra anlayacaksın." Ve ardından, ne olduğunu bile anlamadan James'ın dudakları dudaklarına kilitlendi. O kadar şaşırmıştı ki ne karşılık verebildi, ne de kendini geri çekebildi. Fark ettiği iki şey oldu; James soğukta donarak ölmüş bir insandan bile daha soğuktu. Ve vahşice bir açlıkla davranıyordu. Vampir. diye düşündü muzipçe. Bir vampir beni öpüyor. Tabii bu saçmalık ötesi bir düşünceydi, vampirler ve olağanüstü yaratıklar sadece kitap ve filmlere olurdu. Kendisiyse gerçek dünyanın sıradanlığına sıkışıp kalmış sıkıcı bir kızdı sadece. James şimdi boynuna doğru eğilmişti. Gözlerini kapamaya ve bir yabancının kendisini öpmesinin tadını çıkarmaya çalışırken, küçük bir sızıyla yerinden sıçradı.

    "Hey, bu acıttı!"

    James kafasını kaldırıp gülümsedi. Köpek dişleri fazla mı uzundu ne?

    "Daha çok acıyacak güzelim. Kaçmak yerine son saniyelerinin tadını çıkarmaya bak."
    "Şaka mı bu?" diye haykırdı Ivory kendini tutamayarak. Hayır, bu gerçekten bir şakaydı. Ya da kabus görüyordu. James'ın az önceki hareketlerinden eser kalmamıştı şimdi, gözleri vahşice parlıyor ve çıldırmış gibi gülümsüyordu.
    "Uzun zamandır açım, uzun zamandır bir av bekliyorum. Ama beklediğime değdi. Belki şanslısındır da seni de benim gibi yaparım. Birlikte iyi bir ikili oluruz ha? Ne dersin?" Vampir sırıtarak geri boynuna yumuldu.

    Gitgide kanının çekildiğini ve bilincinin kapandığını hissetti. Ölüyor muydu? Bilmiyordu. Her şey bulanıklaşır ve gözleri kararırken son düşündüğü şey, yaşadığı her şeyin bir saçmalıktan ibaret olduğuydu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Laetitia. Empty
MesajKonu: Geri: Laetitia.   Laetitia. Icon_minitimePtsi Haz. 11, 2012 8:40 pm

    Slytherin! III. sınıf.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Laetitia.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: