Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Melanie.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lillian Moreau
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Lillian Moreau


Mesaj Sayısı : 134
Kan Durumu : Safkan
Rp Partneri : Marius.
Özel Yetenek : Meta.

Melanie. Empty
MesajKonu: Melanie.   Melanie. Icon_minitimeÇarş. Haz. 06, 2012 11:02 pm

Ad ve Soyad: Melanie Moreau
Kişisel Özellikleri: Melanie biraz uçlarda yaşamayı seven biri. Erkekler konusunda oldukça rahat. Herkesle her türlü şeyi yapan biri yani. Canı sıkıldığında veya çok sinirli yada üzgün olduğunda intahar ediyor yani o derece. Karşısındaki kim olursa olsun, ters cevaplar vermekten kaçınmaz. Bakışları ile bile karşısındakini zehirleyebilen bir yılan gibidir. Sevimli kız maskesinin altında yatan gerçekliği göstermekten hiç çekinmez. Acı çektirmeyi çok sever. Kendisiyle uğraşanların hayatlarını cehenneme çevirmeye bayılır. Çabuk sinirlenir. Bunun dışında sessiz biridir. Bu sessizliği masumluğundan gelmese de, sevimliliği ile etrafındakileri kolayca kandırır. Güven konusunda çok problemleri vardır. Ancak o sıcak gülümsemesi ve sevimliliği etrafındakilerin ona hemen kanmasına neden olur. Kolay güven kazandığı için, yetenekli bir oyuncudur.Yalan söylemekten hiç kaçınmaz.Babası katildi bunun. Karanlık tarafa hizmet eden bir kaçaktı aslında. Annesi bu durumdan hoşlanmadığını defalarca kocasına belli etmişti. Onu aldattı felan. Tabi bunun sonucunda adam tuttu karısına bir aveda çaktı. Sonra da kendisi intahar etti. Bunun sonucu olarak bizimki teyzesine kaldı. Teyzesi de uçuk bir kadın. Her türlü ot, içki, erkek olayına giren biri. Zaten o alıştırdı kızımızı. Neyse işte. Bu kızımız pek saygılı biri değil. Şımarık değil ama saygı olayına da pek girmez.

RP Örneği:
    Yağmurlu bir gündü. Çakan şimşek sesleri şehrin içinde yankılanırken korkunç bir kabustan çığlık çığlığa uyandı genç cadı. Yanındaki saate baktığında henüz on ikiydi. Yaklaşık on dakikadır uyuyordu. Derin bir nefes aldı ve sıcak yatağından kalkıp camı açtı. Alnından süzülen teri elinin tersi ile silerken yağmur kokusunu içine çekti. Alt kattan gelen adım sesleri ile tek uyanık olanın kendisi olmadığını anladı ve aşağıya ilerlemeye başladı. Bu yaz ailesi İngiltere’de arkadaşları ile kalmasına izin vermişlerdi. Bu yüzden Nathaniel ve arkadaşlarının yanında kalıyordu uzun zamandır. Nathaniel’ın ailesi ile de tanışmıştı. İlişkilerinin gün geçtikçe güçlendiğini hissediyordu. Bu düşünce ile gülümsedi ve merdivenleri inerken onun da uyanık olmasını diledi. Pek yalnız kalamıyorlardı bu son günlerde. Düzlüğe ulaştığında mermerin üzerinde olabildiğince sessiz bir şekilde ilerledi. Yumuşak terlikleri zaten sesi engelliyordu. Büyük, beyaz sütunlardan birinin arkasına saklandı ve sesin geldiği yöne baktı. Birkaç tanımadığı adam hiddetle bir şeyleri tartışıyorlardı. Meraklandı genç cadı. Nathan’ın arkadaşları da oradaydı. Yüzlerinden anlaşıldığı üzere pek mutlu değillerdi. Üzgün ve öfkeli görünüyorlardı. Merakla biraz daha yaklaştı ve dinlemeye başladı. Bir evden bahsediyorlardı. O eve gideceklerini, çünkü… “Hayır!” diye bağırdı genç cadı elinde olmadan. Herkes ona döndüğünde gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. “Nathan’a ne oldu? O iyi değil mi? Lütfen bana iyi olduğunu söyleyin.” Dedi ağlamaya devam ederek. Şaşkın görünen adamlara Nathan’ın arkadaşları ilişkilerini anlattı. Umursamadılar ve tartışmaya hazır döndüler. Ancak içlerinden biri, en yaşlısı, ayağa kalkıp ağlayan Melanie'nin omzuna dokundu nazikçe. Melanie gözlerini silmeye çalıştıysa da başarısız oldu. "Torunumun çok şanslı olduğunu her zaman savunmuşumdur ancak bu kadarını tahmin edemezdim.” Dedi adam. Genç cadı şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Sonra büyük babası olduğunu anladı ve endişeyle ona baktı. “Lütfen bende gelmek istiyorum.” dedi yalvarırcasına genç cadı. “Hayır, genç bayan. Sizin için oldukça tehlikeli orası. Size evde oturup gelişmeleri buradan takip etmenizi öneriyorum. Bekleyin, hatta emrediyorum.” dedi ve bir göz hareketi ile bir adam Melanie’yi tutup odasına götürdü. Tepinmeye çalıştıysa da kurtulamadı genç cadı. Adam çok güçlüydü. İçeri itilip kapının kilit sesini duyunca hayal kırıklığı daha da arttı.

    Nathan’ın büyük babası ile neden anlaşamadığını anlamıştı. Adamın nezaketi bile zorbalıklaydı. Odasında bir oraya bir buraya yürürken Nathan’ı kurtarmak için ne yapabileceğini düşündü. Gözlerinden süzülen yaşlara engel olamıyordu. Aşağıdakilerin seslerini duyabiliyordu. Neden acele etmiyorlar? Ya ona bir şey olursa?, diye düşündü genç cadı. Hemen pijamalarını çıkartıp kotu ile atlet tişörtünü giydi ve asasını cebine koydu. Ayaklarına da spor ayakkabılarını giyip camını açtı. Çok yüksek değildi. Ancak atlarsa bir yerini sakatlayabileceğinden pencerenin yanındaki balkona süzüldü. Oradan da ortadaki yeşil alanı aydınlatan sokak lambasına tutunup yavaşça indi. Koşarak çıkış kapısına doğru ilerledi ve evin adresini hatırlamaya çalışarak cisimlendi. Evin nerede olduğunu biliyordu. Bir zamanlar kardeşi Samuèl ile Paristen geldiklerinde Melanie'nin en sevdiği oyunlardan biri olan casusçuluğu oynarlardı. Karanlık büyücü ve yaratıkların olduğu bu yerde edindikleri tehlikeli bilgiler ile adrenalin seviyelerini tavan yaparlardı. Bu sefer hisleri o zamanki gibi güzel değildi. Gizlenmeye çalışarak evin önünde dolaşan adamlara baktı. Evdekilerin dediklerine göre bunların hepsi vampirlerdi. Düşüncesi bile Melanie’nin tüylerinin diken diken olmasına neden olmuştu. Ağaçlardan birinin arkasına saklandı ve eve ön kapının dışında giriş yerinin olup olmadığını inceledi. O anda genç cadının alt kata indiğini düşündüğü, yere yatık demirden bir kapı gördü. Vampirleri kandırmak kolay değildi, bunu biliyordu. Ancak hemen yanında bulunan vampire doğru asasını doğrultup ”Confundus.” diye fısıldadı. Hızlı adımlarla demir kapıyı kaldırıp, vampir halen şaşkın şaşkın etrafına bakarken arkasından kapattı. Merdivenlerden düşmemek için; “Lumos.” diye fısıldadı ve asasından süzülen ışıkla yolunu aydınlattı. Adrenalinin damarlarında hareket ettiğini hissedebiliyordu. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Ayağının bir an kaydığını sanıp hızla kendini geriye doğru attı.

    Korku artık soyut bir duygu değildi onun için. Kalbinin bu kadar gürültülü atmasına sinir oldu. Vampirlerin duymamaları imkansızdı. Şakaklarında daha attıklarını duyuyordu genç cadı. Yavaşça ilerlemeye devam etti. Sonra vampirlerin karanlıkta da görebildiklerini hatırlayınca bir an panik yaşadı. Belki de onu fark etmişlerdi. Şu anda bulunduğu yerde başka vampirlerin de bulunma olasılığı yüzde iki yüzü geçiyordu. Hızlı adımlarla merdivenin sonuna doğru indi. Etrafına asası ile bakarak yalnız olduğuna emin oldu ve ilerlemeye devam etti. Betondaki adımlarının sesi çok yüksek sesliymiş gibi geliyordu. Ensesinden süzülen terler korkunun eseriydi. Yolun sonunda gördüğü ışık ile asasındakini söndürdü ve sessizce ışığa doğru ilerledi. Beyaz ışık oldukta mat görünüşlü bir koridordan geliyordu. Duvara tutunarak ilerlemeye başladı. Asasını elinde hazır olarak tutuyordu. Koridor ileride üçe ayrılıyordu. Hafifçe başını uzatarak sağ ve sol tarafa hızla baktı. Sağ taraf boştu. Ancak sol tarafta ileride bir adam demir kapının önünde dikiliyordu. Nöbetçi olduğunu düşünürken genç cadı, bir çığlık duydu. Korkuyla yerine sinecekken sesin Nathan’a ait olduğunu fark etti. Korkusu anlık öfkeye dönüştü ve hırsla adımlarını hızlandırıp vampire uzattı. “Confringo.” diye tıslarcasına söyledi büyüyü. Vampir alevler arasında kalınca çığlık çığlığa Melanie'ye saldırmaya çalıştı. Hızla kenara çekilince vampir eriyip, kül oldu. Çığlıklarını birçok kişi duymuş olmalıydı. Kesin dikkatlerini çekmişti Melanie. Ancak umursamadı. Nathan’ı alıp geldiği yoldan hemen götürecekti. Kapıyı hızla açınca Nathan’ın solgun yüzünü gördü. Endişeyle ona doğru ilerledi ve tam dokunacakken sırtından darbe yiyerek karşıdaki duvara çarptı. Alnını duvara sertçe vurduğu için görüşü bulanıklaşmıştı. Ayağa kalkmaya çalışıp arkasını döndü. Oda fazla aydınlık görünmüyordu nedense. Karşıya baktığında bir adam figürünün köşede dikilmiş onu izlediğini fark etti. Ayağa kalkmaya çalışırken dengesini kaybedip yere yığıldı. Nathan baygın olmalıydı ki az önce yaşananlara tepki göstermemişti. İçeri giren birkaç adamı fark edince korkuyla asasını uzatıp tam büyüyü fısıldayacakken o köşedeki adam konuştu. “Çocuğu götürün, işi bitti. Kızla ben ilgilenirim. Arkadaşını kurtarmaya geldiğine göre onun da bir şeyler hakkında fikri var demek ki.” Dedi tuhaf gülümsemesi ile. Adamlar Nathan’ı götürürken işinin bitmesi ile neyi kastettiğini anlamadı başta genç cadı. Sonra anlamış olmasının verdiği şok ile boş boş adama baktı. Gözleri yaşlarla dolarken anladığı durumu seslendirdi. “Onu öldürdün.” dedi suçlarcasına. Sonrasında ise başına yediği ikinci darbe ile odanın karanlığa gömülmesini izledi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Melanie. Empty
MesajKonu: Geri: Melanie.   Melanie. Icon_minitimeÇarş. Haz. 06, 2012 11:15 pm

    Slytherin! V. sınıf.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Melanie.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: