Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gece Gece Eğlence

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Carminé D'Monuéra
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Carminé D'Monuéra


Mesaj Sayısı : 65
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Ona bir Ryan lazım ama erkekler korkuyor.
Özel Yetenek : Animagus, kuzgun.
Yaş : 31

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimeC.tesi Mayıs 26, 2012 12:40 pm



Gece Gece Eğlence 6tktv



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Yasaklı
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 359
Kan Durumu : Safkan.
Özel Yetenek : Görücü.
Yaş : 29

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Geri: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimeC.tesi Mayıs 26, 2012 1:09 pm

    ''Bir gün damarlarınızda akan kanın sahibine köle olma mecburiyetinde kalabilirsiniz. Ve işte o gün kendinizden nefret etmek yerine, yaptığınız bu karanlık işin aslında zaten sizin bir parçanız olduğunu anlarsınız. Hoşgeldin ruhuma yapışmış kötülük.''

    Yatakhane arkadaşlarının uyuduğundan emin olan cadı yavaş hareketlerle henüz ısıtmış olduğu yatağından hayıflanarak doğruldu. Yapacağı şeyin ağırlığı mı çökmüştü üzerine bilinmez pek emin olmayarak geceliğinin üzerine pelerinini geçirdi ve kukuletasını kafasına çekti. Arkadaşlarının işini baltalamaması adına parmak uçları üzerinde odadan çıktı. Kapının ardına geçtiğinde heyecanının her hücresine milim milim dağıldığını hissetti. Bu hazzı tatmayalı epey olmuştu diye geçirdi içinden cadı. Koridorda Peeves'a yakalanmamak için etrafına bakarak oluyordu aynı zamanda. Şu ya da bu şekilde bugün bu işi yapmalıydı, çünkü annesine kavuşmayı her şeyden çok istiyordu. Etin tırnaktan ayrılmayacağı bir gerçekti. Bu yüzden babasına olan nefreti gün geçtikçe artıyordu. İçten içe hayranlıkta duyuyordu. Babası ne istediğini bilen, elde etmek için her türlü boku işleyen, içten pazarlıkçı bir büyücüydü. Onun gibi olabilmeyi isterdi. Umursamazlığı ondan aldığı kesindi. Ama ne yapabilirdi ki? Onun hakkında dönen onca incir çekirdeğini doldurmayan dedikodulardan sonra? İnsandı sonuçta. Büyü güçlerinin olması onun da birgün patlamayacağı anlamına gelmiyordu. Evet eski sevgilisi ölmüştü ve bir süre zavallı biri olmuştu. Dağılmıştı, toparlanması epey zaman almıştı. Kalbi darmadağın olmuştu ve toparlamaya çalıştıkça daha çok bataklığa batıyordu. Kalbini bahsettiği adamın onu uzaklaştırdığı tüm kötülüklere geri dönmüştü. Gece kulüpleri, içkiler, insanlarla uğraşmak... Bekaretini kendini adama vermesi gerekirken onun ölümüyle bir gün alalade herifin birine vermesi iğrenç bir durumdu birçok arkadaşına göre. Sevişmeyi hayat felsefesi haline getirmişti cadı. Sevgilisiyle olamadığına her gün isyan etti. Onu özlüyordu, deli gibi hemde. Onun adının geçtiği yerlerden uzaklaşıyordu bu yüzden. Sürekli kafasına sokuyorlardı sönmeyen aşkını. Bu haksızlıktı. O siktir olup gitmişti bu dünyadan! Tierra burda acı çekmeye mahkum bırakılmıştı! Şimdi kim Tanrı'nın adaletinden söz edebilirdi? Tanrı'ya inanmak ona güvenmek acizlik değil de neydi? Bizi fırlatıp attığı bu dünyada acıya boğarken, üzerimize sıkıntı, stres yağdırırken sevgi beklemek nasıl bir paradokstu.

    Cadı koridorda ilerlerken bir ses duydu. Hay aksi! Bu şu an olmaması gereken bir durumdu. Şimdi birisi karşısına çıkmamalıydı. Müdürün odasına girmeli ve babasının ondan almasını istediği parşömen parçasını ele geçirmeliydi. Karşısına çıkan her engele haddini bildirmeliydi ve yoluna devam etmeliydi. Kendini öyle bir şartlandırmıştı ki yapamamaktan ölesiye korkuyordu. Bu son şansıydı. Görevi tamamlayamaz ise annesini bir daha göremeyeceğini biliyordu. Annesinin hasta hali gözünün önünden bir film şeridi gibi geçerken gözlerine hücum eden göz yaşlarını tutmak adına durdu ve derin derin nefesler alıp verdi. Sesin olduğu yöne döndü ve gördüğü silüete doğru '' Ding ding yanlış yerdesin, git burdan canım!''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carminé D'Monuéra
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Carminé D'Monuéra


Mesaj Sayısı : 65
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Ona bir Ryan lazım ama erkekler korkuyor.
Özel Yetenek : Animagus, kuzgun.
Yaş : 31

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Geri: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimeC.tesi Mayıs 26, 2012 2:00 pm


Gece en can sıkıcı zamandır günün. Kimse hareket etmez, Cary'nin kızıl saçları milletin güzünü almazdı. Genç kız uykusuz geçirdiği gecelerde her zamanki gibi saçlarını yüzünün önüne getirmiş. Yatağında sırt üstü uzanmıştı. Yorganı tekmelenmekten yerlere kadar inmişti ama yatağın etrafındaki kırmızı Gryffindor perdeleri yorganı hala tutmaya inatçı gibiydiler. Ağzından verdiği tomarla nefes saçlarını havalandırırken yeşil gözleri tepeyi görmek adına aralandı. Tavanda birkaç yıl önce yapıştırdığı bir şaka topu vardı. Deneme için oraya fırlatmış, top tavana yapışmış ve bir daha çıkmamıştı. Bildikleri bütün büyüleri deneyen arkadaşları ve elbette kendisi bunu başaramamıştı. Genede o turuncu lanet şeyin etrafına bulut olsun diye sıktığı köpüklerle ve onlara yaptığı aydınlanma büyüsüyle gece bile günü getiriyordu genç cadı odasına. Kırmızı ve sarının birleşimine gerçekten hayrandı. Bunun sebebi belki turuncu saçlarını ortaya çıkartan iki renk karışımı olmasıydı. Bu iki karışım saçlarının her telinde bulunuyordu. Hatta bazen ayrı ayrı göze çarpıyorlardı. Şimdi eline aldığı bir tutam saçı gözüne sokarcasına incelerken gördüğü renkler gibi. Oysa öylesine sıkılmıştı ki saçlar umurunda bile değildi. Tek isteği bir uğraştı ama onu burada bulamayacağının farkındaydı. Bu yüzden ellerini iki yanına bıraktı. Dirseklerine baskı uygulayarak yatakta doğruldu. Tek dirseğinin üzerinde asasına uzanıp perdelerini tek bir sallamayla açtı. Yan tarafta perdelerini bile kapatmaya üşenerek uyuyakalmış Asana'yı gördü. Koca bir gülümeyle ağzı açık, yüzü koyun uyuyan arkadaşının tepesine doğru hızla kalktı. "Hı-hııı..." Eğlencenin geldiğini haber veren büyümüş yeşil gözleri tek bir yere odaklanmıştı. Alt dudağını ısırarak saçlarını geriye atarak eğildi. Asasını arkadaşına doğru salladı ve tam açık ağzına uyacak bir balon yarattı. Balon kızın ağzında duruyordu ve içinde yeşil bir krema olduğu şeffaf balonun dışından görünüyordu. Asana sabah uyandığında ağzını kapattığı anda olacaklar için sabırsızlanıyordu genç kız. Öyle heyecanlıydı ki uykusu iyice kaçmıştı. Şimdi geri dönüp yatmasına ihtimal yoktu. Gri eşofman altını çekiştirdi ve üzerinde duran kolsuz, kırmızı üstünü düzeltti. Yatağının yanından eşofman üstünü alarak üzerine geçirdi. Fermuarını tek severde kaparrı. Turuncu saçlarını dağının bir biçimde tek bir lastik tokayla topladı. Yatahanenin ortasında, birazda uyuyanları uyandırmak adına "Don't stop, make it pop. DJ, blow my speakers up .... Woah-oh oh oh!" şarkısı eşliğinde dans etmeye başlamıştı. Diğer iki kız perdelerine sessizlik büyücü yapmış olmalılardı ki hiçbir hareket gelmiyordu. Bu durum genç kızı daha fazla hareketlendirmişti. Eline geçirdiği ilk saç fırçasını mikrofon gibi kullanarak bağırmasını sürdürdü. Genede beş dakika sonra kafasına yediği yastıkla birlikte sustu. Elini saçlarına koyarak derinden gelen bunalmış bir sesle konuştu. "Tamam, tamam." Konuşmasıyla birlikte yere attığı tarağı geride bırakarak yatakhaneyi terk etti.

Karanlık ortak salon yalnızlık demekti. Boş oturmayı hiç sevmeyen bir genç kızın bu saatte burada işi yoktu. Kitap okuyabilir, ödev yapabilirdi elbette ama Cary bunlardan çok uzaktı. Yaşıtlarının yaptığı gibi uslu çocuk olma gerekliliğini hiç anlayamamıştı. Babası hiç o katı ebeveynlerden olmamıştı, hem zaten olamazdı zavallıcık. Konuşabildiği en ciddi konu çimlerin uzamamasıydı. Cary aslında bunun sebebini hep merak etmişti. Çimler bir santime geldikten hemen sonra uzamayı keserlerdi. Bu büyümedikleri anlamına gelmiyordu. Öldükleri filanda yoktu. Yalnızca uzamayı kesiyorlardı. Bu saçmalıktı, aslından bundan daha büyük bir saçmalık daha vardı. Çimler zaten bir santimden daha uzun olmuyorlardı. Öyleyse neden aptal müstakil ev sahipleri bahçelerindeki çinleri biçiyorlardı? Çim biçme makinesini hangi salak bulmuştu? Belkide salak değil çok akıllı bir adamdı. Hiçbir işe yaramayan bir makine bulmuş, sonra onu zaten uzamayan çimlerini biçmek isteyen aptllara satarak zengin olmuştu. Cary'de böyle bir şey bulmalıydı. Genede bunu sonraya ertelemeliydi, çünkü oturup düşünecek hali yoktu şimdi. O hafasında parlayacaktı ve Cary babasıyla zengin olacaktı. Şimdiyse okulu talan etme saatiydi. Berlki Preves'i görür, birlikte sabah için birkaç şaka hazırlarlardı. Belki Pereves onu bina sorumlusuna götürürdü de uykusuz bir gecede adamla sohbet etme cezası verebilirdi kendine. Adamı sevmediğinden filan değildi ama profesörler hep kurallarla sıkıcılaşmaktaydı. Adam yakışıklı bir herifti ama mesela eşi filan yoktu. Belki bu sıkıcı olma yüzündendi. Hem bu yaşına gelmiş, bu yakışıklılıkla birini bulamaması imkansız gibi olmalıydı. Genede hiçbir kadın onun buram buram kokan otoritesine tahammül edememiş olmalıydı. Alnına düşmüş sarı saçları, yeşil biçimli gözleri, yüzünün ortasına Cary'de bile olmayan düzgünlükte bir burun ve harika dudaklarla hangi kadın ona hayır diyebilirdi ki? Hele vücudu baya iyiydi. Genç kız bunu düşünürken gene bir cinlik yaptığını belli eden alt dudağını ısırma hareketini takındı. Hemen ardından kafasını sallayarak bu cinliği yok etti. Adam belki sevgililerine öğrencileri gibi davranıyordu. Kim olsa bundan kaçardı hani.

Söylediklerini yapmak için ortak salonu terk etti. Portrenin sahibesi Şişman Kadın uyurken giydiği pembe, lanet geceliği giymiş. Başına kukuletalı pembe bir gece şapkası takmıştı. Şapkanın uzunda ponpon vardı. Cary gülmesine hakim olmaya bile gerek görmeden ufak bir kahkaha krizine girdi. Merdiven kenarlarını yumruklayarak hızlı adımlarla yedinci kata indi. Koridorlardan birine saptığında kahkahasını artık dengelemiş, geriye sadece nefes nefese oluşu kalmıştı. Koridor penceresinden içeriye süzülen mavi ışık gözüne yansımıştı ve onu geçerek ileride duran çelikl şovalyeyi hedef aldı. Şovalye parlayan zırhıyla onu selamlıyordu şimdi. Genç kız şovalyeye yaklaşarak konuşmaya başladı. "Kendini bir şey sanıyorsun değil mi? Hıh! Gündüz görüşelim senden daha parlağım beyfendi." Elleri arkasında kurduğu bu sözlerle yaşlı dedelere benzemişti. Genede bunu umursamadan başını hızla çekti şovalyeden. O sırada ileriden gelen sesle başını çevirdi. Pereves olamazdı, bir kız sesiydi. Belki Profesörlerden birydi ama onun içinde çok küçüktü ses. Kesin öğrenciydi. Gecenin bu vaktinde kırıştırmak adına buralara gelen tiplerden olabilirdi, yada Cary gibi canı sıkılmış filanda olabilirdi. Genç kız ihtimallerden önce konuşanın dediklerine önem verdiğinde bir anda kafasına dank etti. Ağtal bir kızdan başkası değildi bu. Kendini çan sanan bir tip olabilirdi, o tarz sesler çıkartmaya meyilli olduğuna göre. Gülümseyen suratını hızla kıza doğru taşıdı ayakları. Gözleri ışığın el verdiğinde karşısındakini süzdüğünde bina ve sınıf arkadaşlarından Tierre denen hatun olduğunu anladı. Gerilmiş vücudunda tatlı bir ifade konuştu. "Gecenin bu vaktinde neresi yanlış değil ki? Söylesene Tierre sen ne arıyorsun burada? Çan görevi görmek adına kuleye çıkıyorsan ben seni tutmayayım, çalmaya başlamışsın bile." Sözlerinin ardından sırıtan suratıyla kafasını salladı. Gözleri büyüdü ve muzurluk işareti olan alt dudağını ısırarak soludu. "Hı-hıı..." Oysa karşısında duran kız hiç iyi şeyler için burada gibi durmuyordu. Gerilmiş yüz hatları, elinde tuttuğu asası ve Cary'i kovalamaya çalışmasından belliydi bu. Oysa genç kızın hiçbir yere gitmeye niyeti yoktu. Bu küçük muşmula bir şeyler karıştırıyorsa ne olduğunu öğrenmek paha biçilemezdi. Gece gece aradığı eğlenceyi çoktan bulmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Yasaklı
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 359
Kan Durumu : Safkan.
Özel Yetenek : Görücü.
Yaş : 29

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Geri: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimeC.tesi Mayıs 26, 2012 5:30 pm

    "Düşmanlık doğal olmayan bir bölünmeyi doğurduğunda yıkım gelir ve karmaşa başlar."

    Cadının yüz ifadesi ve zırvaladığı kelimeler Tierra'yı gevşetmişti. Suratında çeliğe karpan güneşin ışıltısına benzer o alaycı ifade belirdi. Karşısında duran cadı, şu her işe burnunu sokup bundan haz duyan zavallı ucuz tiplerdendi. Kırmızı ve sarının tüm ihtişamına taptığı binadaşının ismini bile anımsayamamasının sebebi bu olmalıydı. Kendi hayatı yaşamaya değer olmayan insanların yaptığı ilk şey başkalarının hayatına müdahale etmektir. Bir de karşısındakini put sanan budalalar vardı. Eğer şu dünyada kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir adama diklenirseniz, önemli işlerine parazit olursanız başınıza gelen her şey mübahtır. Karşısındaki cadı onu yeteri kadar tanımıyordu veya babasını? Onun adını duymuş olması bile yeterliydi aslında. Büyücü dünyasında karanlık taraf adına çalışmaları ve başarılarıyla ün yapmış biriydi. Tierra elbette bununla gurur duymuyordu ama bu durum ona her zaman bir melek kanadı gibi darıp sarmalamış, korumuştu. Simsiyah kanatları olan, ağzından ateş saçan bir melek misali...

    Kızıl cadının benliği neyin içine girdiğini veya bunun ne denli kötü sonuçlar doğuracağını az çok sezebiliyordu. Bir taraf aydınlık için hala kanat çırpmaya çalışırken diğer yanı karanlık taraf için yaratıldığını adeta bir tokat gibi suratına çarpıyordu. Seçme şansı var mıydı, tartışılırdı. Peki seçecek olsaydı oyunu hangisinden yana kullanırdı? Bu ise büyük bir sırdı. "Şimdi yatağına dönüyorsun aslancık." Sesi sakinse de altında sanki bir ısrar gizliydi ve tıpkı bir kalp gibi atıyordu. Asasını daha sıkıca kavradı. Sanki kainatın en güçlü asası elindeydi ve onu yönetecek olan tek kişi oydu. Kendine olan güveni başkalarındaki gibi hiç götünde patlamamıştı. Boş bir gösteriş değildi bu ve dışarıdan kim bakarsa baksın durumun ciddiyetini anlayabilirdi. Hem ne sanıyordu ki bu kız? Gerçekten bildiklerini paylaşacağını mı? Tierra bile olayı tam bilmezken en fazla ne söyleyebilirdi ki? Hem vazgeçmeyi bilmeliydi insanlar. İstediklerine tereyağından kıl çeker gibi sahip olamazlardı. Hepimiz bir şeyler peşindeyiz. Peki ya kaçımız yakalayabildik mutluluğu? Hoppa ve geveze kızın teki olabilirdi ama bir işe önem verirse o işte ilahlaşırdı, ciddi anlamda ciddileşirdi. "Aksi halde-" Asasını hafifçe sallayarak "-kullanmaktan asla çekinmem." Kelimeler dudaklarından küçük buz parçaları gibi döküldü ve kendinden emin keskin bakışlarını cadıya dikti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carminé D'Monuéra
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Carminé D'Monuéra


Mesaj Sayısı : 65
Kan Durumu : Melez
Rp Partneri : Ona bir Ryan lazım ama erkekler korkuyor.
Özel Yetenek : Animagus, kuzgun.
Yaş : 31

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Geri: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimePtsi Mayıs 28, 2012 8:49 pm


Karanlık basınca her şey değişir. İnsanlar uyurken öldürdüklerin zamanın farkında değillerdir zaten bu yüzden. Gecenin uyujmayan hakimleri bütün eğlenceyi yaşarlar. Cary şaka yapacağı günlerden önceki gece kalkıp her şeyi hazırlar mesela. Okul yeni bir güne uyanırken onları bekleyen süprizin farkında değillerdir. Uyuyan beyinleri rüyalarına o kadar odaklanır ki bir şeyler değişse bile farkına varmazlar çoğu zaman. Genç kız aslında bunu hiç anlamamıştır. Değişimlerin farkına varmadan yaşamanın otluğunu hep vurgular zaten, hatta sahip olduklarımızında farkına varmayız. Asla değişmeyeceğinden emin olunan şeyler değersizdir insanların bakış açısına göre. Cary'de bu tam tersidir. Sahip oldukları en kıymetlileridir, çünkü en çok sahip olduklarını kullanabilir. Geri kalanlar ondan alınacak, yada hiç verilmemiş değersiz şeyler olarak kalacakladır. Şimdide genç kızdan saklanan bilgi bunlardan biridir. Gecenin karanlığında boş koridoru boşuna geçmiş gibi hissediyordu. Yeşil gözleri karşısında duran kırmızı saçlı kıza odaklanmıştı ve merakını bastırmaya çalışıyordu. Aslında sahip olmadığı bu bilgi değersizdi ama başka yapacak işi de yoktu. Bekledi bu yüzden bir süre. Ona sunulacak olan bir bilgi olmalıydı. Onun yerine tehditin geleceğini bilmiyordu doğrusu. Koridorun boşluğuna bakarak dinledi karşısındakinin sözlerini. Duvarın beyazlığı ayın ışığında parlıyordu. Beyazdan çok uzak bir gri yansıtıyordu gözlere. Ayın maviliğinin böylesine bir etki bırakmasına hüzünlendi genç kız. Sanki kirlenmiş gösteriyordu beyaz duvarları, oysa güneş hep bembeyaz tutardı. Güneşi bu yüzden seviyordu. Tıpkı bu duvar gibi buradan geçen insanlarda farklı parlıyorlardı. Kimisi bembeyazdı güneşin etkisi varmış gibi, kimisi ayın çocuğuymuşçasına koyulaşıyordu gün geçtikçe. Belkide bu yüzden insanları karanlık veya aydınlık şeklinde ayırıyorlardı. Oysa Cary'e göre hepsi aynıydı. Her beyazın içinde mutlaka karışmış bir siyahlık oluyordu. Tıpkı ona acınası sözleri sıralayan kız gibi. Kendinden öylesine emin konuşuyordu ki arkasının sağlam olduğunu bir an bile unutmuyordunuz. Kızıl saçölarını savurarak, asasını işaret edip kullanmaktan çekinmediğini söyleyinde bir gülme krizi tuttu Cary'i. Genç kız gülmesine hakim olamadan ellerini karnına götürdü. Kahkahalarının okulda yankılandığına emindi ama bunu pek umursamıyordu. Cezaya her türlü kalıyordu zaten. Kendini böylesine tehdit eden bir kızın işini bozmak bir zevk olacaktı. Genede çok düldüğünü düşünerek kahkahasının arasında konuşmaya çalıştı. "Ö-öözür dilerim ben aaa-ama dayanamadım." Sözlerini söylemesinin ardından gülmesi iyice arttı. Ayaklarıyla zemini döverken elleri karnında başı bir öne bir arkaya giderek kahkaha atıyordu şimdi. Kızıl saçlarını tutturduğu toka birkaç teli es geçmeye başlamıştı. Saçı dağılmış ve gerçekten hırpalanmış görünüyordu. Oysa hırpalanan o değil ayakları altında dövdüğü zemindi.

Daigon yolunda hava yaza veda ederken güneşini son bir defa sergiliyordu bütün vitrinlerde. Arnavut kaldırımları üzerinde okul alışverişi yapmak için gelmiş çocuklar koşuşturuyordu. İçlerinden biri diğer hepsinden daha hareketliydi. Bir oraya bir buraya koşuyor, kızıl saçlarını savura savura zıplıyordu. Küçük kıza büyük bir neşeyle bakan bir adam onun yanından geçen her insanın çarpışıyla yerinden sıçrıyordu. Her seferinde dudakları arasında kimsenin anlamadığı fısıltılar yükseliyordu. Küçük kız bu adama korkusuzca yaklaştı ve kendini onun kollarına bırakırken haykırdı. "Asa baba, bir asa alalım." Sözleriyle birlikte adamın gözleri dönmüştü sanki. Bütün rengi gitmiş yerine sarımsı bir hal almıştı. Kızıl saçları sarıyla birleşince öyle komik görünüyordu ki ufak kız babasının o halini görünce gülmekten ölüyor olabilirdi. Genede bu sefer heyecanındanmıdır bilinmez babasını fark etmeden asa dükkanına koştu. İçeriye girdiği anda bütün şirinliğiyle etrafta koşuşturmaya sırayla beğendiği asaları eline almaya başlamıştı. O gün başta asacı adam ona kızmıştı ama hemen sonra doğru asayı bulduğunda ufak kız hemen bir büyü savurmuştu. Bu görünce adam gülerek kıza asasını kullanmaktan asla çekinmemesini ve bunun çok büyük bir neşe olduğunu söylemişti. Adamın koyu mavi gözlerini hala üzerinde hissediyordu Cary. O küçük kız büyümüş, şimdi asası ve büyüleriyle insanların başına büyük bir bela olmuştu.

Gecenin bir vakti kızın teki onu asasını kullanmaktan çekişnmeyeceğini söylediğinde elbette gülüyordu genç kız. Bu tehdit yöntemini hiç düşünmemişti ama çekinme olayını daha Hogwarts'a başlamadan önce atmıştı zaten. Şimdi yıllar sonra kim bilir kaç kez asasını salladığı koridorların birinde asa kullanımında çekinceyle ilgili bir söz duyması gerçekten büyük bir mizah örneğiydi. Gülüşüne hakim olup nefesini kontrol altına aldığında anca konuşabildi genç kız. "Lanet olsun Tierra eminim çekinmezsin. Zaten asa kullanmaktan çekinseydin beşinci sınıf olamazdın." Sözlerinin saçmalıkla süslenmiş mantığını beğenen genç kız sırıtan suratıyla bir kere kafasını sallayarak kendini onayladı. Hemen arkasından saçlarını açıp yeniden dağınık bir biçimde toplayarak kendine çeki düzen vermiş gibi yaptı. Bu sırada gözleri onu izleyen karşısındaki tehditkar Gryffindor'a baktı. İlk defa bir binadaşı tarafından aslancık olarak çağrılıyordu. Bu da biraz komiğine gitmişti ama kızın daha fazla üzerine giderse sorun olacağının bilincinde durdu bir süre. Sonunda gene patavatsız çenesini tutamayarak konuştu. "Ayrıca ne zamandan beri sen aslancık değilsin de bana der oldun?" Sonradan meraklı yüzünü kıza dikerek cevap bekliyor gibi göründü. Oysa cevap filan beklediği yoktu. Canı çok sıkılmıştı ve gece gece iyi güldüğü için karın kasları ağrıyordu. Ellerini karnına doğru koyarak bir süre daha ayakta durdu. Kızın bir şey diyeceğini filan umuyordu, ama dikkatini bambaşka şeylere odaklamış kızın pekte laf yetiştirecek kadar odaklı olduğunu sanmıyordu. Tek derdi gece gece kızın çekip gitmesi ve Pereves'i bulmasıydı aslında. Oysa inat eden kızın plan bozmakta üstüne yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tierra Squidna
Yasaklı
Tierra Squidna


Mesaj Sayısı : 359
Kan Durumu : Safkan.
Özel Yetenek : Görücü.
Yaş : 29

Gece Gece Eğlence Empty
MesajKonu: Geri: Gece Gece Eğlence   Gece Gece Eğlence Icon_minitimePerş. Haz. 07, 2012 12:30 pm

    İnsanlar başkalarıyla uğraşmaktan vazgeçmeliydi. Ya da en azından Tierra ile uğraşmaktan. Herkes kendi hayatını yaşasaydı ne olurdu sanki? Herkes kendi dertleriyle uğraşsaydı? Rahat bırakılmak istiyordu cadı. Üzerine o kadar baskı kurulmuştu ki, bu olduğu kişi kendi değil de başkalarının onda görmek istediğiydi. Sahi, gerçek Tii şu durumda ne yapardı? Bir büyü çakıp kızı def mi ederdi, yoksa yorulduğunu, artık çok yorulduğunu dile getirip göz yaşlarını salar mıydı? Gözlerini yumdu cadı. Aklına gelen ilk şeyin iğrençliğiyle sarsıldı. Ona bir lanet yollamayı istemişti! Tanrı aşkına ona öldüren bir lanet yollamayı istemişti. Korkunç bir şeydi bu. Bunun düşüncesi bile ne denli kötülüğe saplandığının kanıtıydı. Annesi olsaydı böyle olmazdı. O yanında olsaydı her şey daha kolay olurdu. Diğer kızlar gibi tek derdi hangi erkeği tavlayacağı olurdu. Ya da bu kıyafetine hangi ojenin daha güzel gideceği, parlatıcı fazla kaçırıp kaçırmaığı, etek boyu, hafta sonu nereye gideceği...

    Karşısındaki cadı kahkahalarıyla Tierra'nın sabrını daha da zorluyordu. Olacaklardan habersiz ne kadar da aptal diye düşündü Tierra. Aptal değildi oysa ki ne kadar da saf, ne kadar da temizdi. Tek hatası merakıydı. Şimdi Peeves gelse de onu burdan sürüklese ve Tii de bir hataya düşmese? İşte o zaman Tanrı'nın varlığına ve kudretine inanabilirdi. Tanrı eğer varsa birine yardım etmek onun için bu kadar zor olmamalıydı. İnsanlara empoze ettiği saçma kader kavramına eminim ki Tanrı da inanmıyordur. Sizce de öyle değil mi? Madem daha önceden her şey belirlenmişse ve yaratıcı tarafından biliniyorsa ne diye gönderilmiştik bu acılar kaynağı dünyaya? Her şey ilahi bir güç tarafından belirlenmişse ve bu değişmeyecekse hanginiz adaletten söz edebilirdiniz? Tierra kendini savunmasız hissettiğinde aklına gelen kişi tanrı olmuyordu. Ya da bir dara düştüğünde aklına Tanrı gelmiyordu. Peki ya şimdi ne olmuştu? Tanrı yok Tierra. Varsa bile seni çoktan siktir etmiş!

    Bir an önce müdürün odasına girmeli ve o şeyi yani o belgeyi almalıydı. İçinde ne yazdığını şu an merak etmeye başlamıştı cadı. Babası bunun çok önemli olduğunu ve mutlaka alması gerektiğini söylemişti. Kötücül planları için oldukça önemli bir belge olmalıydı. Bir kağıt parçası karanlık tarafın kazanmasını sağlar mıydı? Buna ön ayak olacaktı. Ve belki de kendini hiç affetmeyecekti. Ama ona seçenek sunulmamıştı. Yapmadığı takdirde annesini unutması gerekiyordu. Bir insanı annesinden koparmak öyle kolay bir iş değildir. Ya unutturma büyüsü yapıp zihninden annesine dair tüm kalıntıları yok edeceksiniz ya da onu öldüreceksiniz. Cadının tam önüne ona gelmeyecek şekilde asasını tutarak büyülü sözcüğü söyledi. "Confringo!''



    Olum yok kurgu mu sıktı bilmiyorum, tıkandım kaldım yazamıyorum. Bence sen büyüden kaç ve profesörün buraya yaklaştığını falan belirt. Biz de ceza almamak adına kaçalım ordan, bitirelim. Kötü yazdım üzgünüm. Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gece Gece Eğlence
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Yedinci Kat :: Merdivenler-
Buraya geçin: