Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Jacqualine D'or

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jacqueline D'or
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Jacqueline D'or


Mesaj Sayısı : 58
Kan Durumu : Safkan
Yaş : 30

Jacqualine D'or Empty
MesajKonu: Jacqualine D'or   Jacqualine D'or Icon_minitimePaz Nis. 29, 2012 4:22 pm

Ad
ve Soyad: Jacqualine D'or

Kişisel Özellikler: Jacqualine burcunun
özelliklerini tam manasıyla taşımaktadır. Dengesiz, savruk, dağınık ve ikiyüzlü
bir kişiliğe sahiptir. İstemeden de olsa etrafındaki insanlara kötü davranabilir.
Bazı zamanlar fazlasıyla içine kapanık, bazı zamanlarsa olması gerektiğinden çok
daha girişken tavırlar sergiler. Paylaşımcı değildir. Kendine ait olanın her
daim kendinde kalması gerektiğine ve her zaman daha fazla şeye sahip olması
gerektiğine inanır. Aşkı ve aşık olmayı sever. Acı çektiği nadir zamanlardan
biri de karşılıksız aşk yaşadığı zamanlardır. Bu acıyı yaşamak ona haz verir.
Jacqualine, aynı zamanda hırslıdır da.


Rp Örneği;
Gözlerinin derinliklerine hücum eden güneş ışıklarıyla birlikte, yeni bir sabaha
daha merhaba dedi, Isabel. Ellerini yumruk şeklinde sıkarak gözlerini ovuşturmaya
başladı. Ardından az denebilecek bir vakit, gerindi yatakta. O hareket ettikçe
yatak da onunla birlikte hareket ediyordu sanki. Ne kadar da yumuşaktı. Kendi
yatağından çok daha yumuşak… Aklından geçirdiği bu düşünceler evrenin türlü
yerlerine savrulup giderken, birden irkildi. Üzerinde uyandığı bu yatak
kendisine ait değildi. Sonra çevik bir hareketle doğruldu yatakta, hızlıca. Bacaklarını
örten çarşafı sıyırıp kenara itti. Kısa bir süre etrafı inceledi ve sonrasında
dün gece yaşadığı her şey birer birer yerine oturdu kafasında. Artık burada
kalamazdı. Artık buraya yakın hiçbir yerde kalamazdı. Bu acıya katlanamazdı.
Bir an önce uzaklaşmalıydı. Ama nereye gidecekti? Nasıl gidecekti?

"Seni, ta ki bedenim, toprağın altına girip, ruhundan ayrılıncaya kadar,
tüm kalbimle ve benliğimle seveceğim Isabel..."


Daniel'ın yazdığı mektubun sonunda yazan ve gözünün önünde canlanıp duran bu satırlar
onu yiyip bitirecek hale gelmeden kendini öldürmeyi bile düşündü, bir an için.
Kısa bir an. Çok fazla düşünüp eyleme dökecek kadar nefret etmiyordu kendinden,
ancak sadece şimdilik.

Yataktan kalktı ve odanın neredeyse yarısını kaplayan, heybetli ve bir o kadar da
eski dolabın yanında duran, antika aynanın önüne geçip kendini izlemeye
başladı. Dizlerinin üstüne kadar çıkan, siyah, uzun kollu ve dar bir elbise
vardı üzerinde. Yaptığı siyah göz makyajı gözyaşlarının etkisiyle akmış ve o
şekliyle kurumuştu yanaklarının kenarında. İri, mavi gözleri korkutucu
görünüyordu bu yüzden. Başının üstüne topladığı altın sarısı saçları dağılmış,
karmakarışık bir hal almıştı, gece, ormanın içinden koşarken olmuş olmalıydı
bu. Elini hafifçe kaldırdı ve saçlarına götürdü. Düzeltmek için sadece iki
deneme yapmasına rağmen umutsuzluğa kapılıp, olduğu yere yığıldı ve ağlamaya
başladı. Hayatı boyunca başına böyle birşeyin gelebileceği ihtimali aklının
ucundan bile geçmezdi. Uzunca bir süre ağladı. Ardından kalktı ve kendini biraz
olsun toparlamak için odanın içindeki ufak banyoya girdi. Buraya daha önce hiç
girmemişti. Oysa odanın içindeki her şeyi ezbere bilirdi, bu küçük banyo hariç.
Lavabonun yanında üzeri deniz kabuklarıyla işlenmiş küçük bir kutu duruyordu.
Meraklandı, kutuyu eline alıp açtı. İçinde duran yüzüğü görünce şaşkınlığa
uğradı. Bu kırmızı taşlı, iri yüzük kendisine aitti. Bu yüzük Isabel'indi.
Kaybettiği gün... Daniel ile aşklarının başladığı gün... Yemekhanede, Daniel'ın
yanında oturuyordu. Onu bulmuş ve saklamış olmalıydı. Yeniden darmadağın
olmuştu. Kapısı açık olan duşa atıverdi kendini, üstündekileri çıkarmadan
üstelik. Suyu açtı, buz gibiydi, önce saçlarına işledi soğuk, ardından
saçlarının bütünleştiği kıvrımlı beline ve nihayet tüm vücuduna. Normal bir
zamanda olsa nefesi kesilirdi Isabel'in, suyu severdi, evet ama soğuğunu değil.
Gözlerini kapatarak başını yukarı doğru kaldırdı, suyun yüzüne çarpıp yanlara
savrularak akıp gitmesine izin veriyordu. Düşünmeye başladı sonra. O kadar çok
keşke yankılanıyordu ki kafasında, o kadar çok keşke, o kadar çok pişmanlık, o
kadar çok hayal kırıklığı... Böyle olması gerekmezdi, hayır, bu şekilde bitmesi
gerekmezdi.

"Neden!" diye bağırdı, gözleri hala
kapalı halde.

"Neden yaptın bunu Daniel! Neden kendi bedenin
ve ruhunla birlikte, benim ruhumu da alıp götürdün! Bunu yapmak zorunda
değildin... Peki, öyleyse neden yaptın? Neden?"


Tekrar hıçkırıklara boğuldu. Duştan çıktığında tüm vücudu uyuşmuş haldeydi.
Hiçbir şey hissetmiyordu. Belki de hissetmek istemiyordu. Tüm algılarını
kapamış gibiydi. Hiçbir şey duymuyor, görmüyor, hissetmiyordu. Kurumayı
beklemeden kendini dışarı attı. Kasvetli malikanenin merdivenlerini hışımla
iniverdi. Bahçeye çıktı. Daniel'ın yanına gitti. Bıraktığı yerde öylece
duruyordu işte. Bunu kendine nasıl yapabildiğine hala akıl erdiremiyordu
Isabel. İyice yaklaştı ona. Eğildi. Ellerini ellerine kenetledi. Diğer elini
ise dudaklarında gezdirerek konuşmaya başladı.

Bunların hiçbiri olmak zorunda değildi. Bunu sen de
en az benim kadar iyi biliyordun. Peki öyleyse neden Daniel? Bunu neden
yaptığını ölene dek bilemeyeceğim. Ailemden mi korktun? Sana yapacaklarından...
Ama kaçacaktık, kaçıp dünyanın öbür ucuna gidecektik seninle. Hatırlasana, her
daim bunun hayaliyle yaşardık biz. Babam bir vampir olabilir, ölü de olsa,
annem de bir vampir olabilir, hatta ağabeyim James ve hatta ben de bir vampir
olabilirim ama sana zarar vermeyeceğime dair yemin etmiştim. Peki ya sen ne
yaptın? Karşında deşici bir vampire dönüştüğüm an soğudun benden. içinde hem sevgi
hem de nefreti aynı anda barındırıyordun. Bu yüzden mi? Bu durumu
kaldıramadığın için mi yaptın bunu kendine? Ah... Sevgilim, dün geceyi unutmayı
ve ölene dek hatırlamadan yaşamayı o kadar çok isterdim ki. Ancak bunun mümkün olamayacağını
biliyorum. Bu yüzdendir ki ben de senin kurtuluşuna ermek istiyorum..."


Tüm bu kelimeler dudaklarından dökülürken aynı zamanda da ağlıyordu Isabel.
Yavaşça Daniel'ın cansız bedeninin yanına uzandı, sol eliyle, onun sağ elini
tuttu, hafifçe öptü, ardından adeta vahşice, sağ bileğini ısırdı ve bütün
bedenindeki kanı emene dek durmadı, bedenindeki tüm kan çekildiğinde, Isabel
artık kurumuş bir vampirdi. Acı çekmişti ama yüzünde tam zıttını kanıtlayacak türde
bir gülümseme vardı. Tüm bedeni kurumadan düşündüğü tek şey;

"Keşke bedenlerimizi de kavuşturabilseydik
Daniel..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Jacqualine D'or Empty
MesajKonu: Geri: Jacqualine D'or   Jacqualine D'or Icon_minitimePaz Nis. 29, 2012 4:48 pm

    Slytherin! V. sınıf.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Jacqualine D'or
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: