Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

  ° Haberci Pusula

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Costea Cioran
Dervish ve Gangles Sahibi
Dervish ve Gangles Sahibi
Costea Cioran


Mesaj Sayısı : 40
Kan Durumu : Safkan.
Rp Partneri : Rain Katastrofi.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimePtsi Nis. 23, 2012 9:03 pm


 ° Haberci Pusula 94384987 x  ° Haberci Pusula 003gcqkq

Orlena x Costea


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Costea Cioran
Dervish ve Gangles Sahibi
Dervish ve Gangles Sahibi
Costea Cioran


Mesaj Sayısı : 40
Kan Durumu : Safkan.
Rp Partneri : Rain Katastrofi.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimePtsi Nis. 23, 2012 9:17 pm

Koyu kahveden ahşap masanın üzerinde envayi çeşit aletin ilk bakışta görülen düzensiz duruşu, sanıldığı kadar düzensiz ve karışık değildi. Costea, eline geçen her şeyi belli bir düzen ve disiplin içinde yapardı. Yaptığı tamirlerde kullandığı araç ve gereçler bir şekilde masa üzerinde sıralı sekili yerini almıştı. En önemli ve en çok kullandığı nesne ise asasıydı. Genelde birleşimlerini eliyle yapsa da birçok aşamada sihir kullanımı ihmal etmezdi. Mugglelara göre farklı biçimlerde kullandıkları, gerek gördükleri aletleri kendi dünyasına da uyarlamayı severdi. Mugglelar kendi hayatlarını kolaylaştırırken, büyücü ve cadılar sihrin ulaşamadığı yerlerde bu aletleri kullanırlardı. Bunlardan biri de parmaklarının ucundaydı. Sandalyesine oturmuş asası ile yakın bir arkadaşı tarafından getirilen antika saati tekrar eski haline getirmeye çalışırken tek düşündüğü saatin normal fonksiyonları değildi. Saat, muggle saatlerine benzer olsa da, zamanı bölmeye yarayan bir büyü ile süslenmişti. Zamanı geri almaktan çok uzattarak, araya başka zaman dilimlerinin girmesine yarıyordu. Buna benzer buluşlar için çok uğraşmış olan ustası nihayetinde hedeflediğine erişmişti. Costea’da her zaman onu örnek almıştı. Onun kadar iyi, onun kadar usta olmak için çok çalışmıştı. Ustası Marius, bir şekilde sihirli soyun hayatını kolaylaştırmaya çalışırken; Costea, birkaç tanıdığı için silahlar, korunma için kullanılan eşyalar üzerinde özellikle çalışıyordu. Bunun içinde ilk aklına gelen isim Orlena’ydı. Orlena ile yaklaşık iki yıl önce bir şekilde yolları kesişmişti. İnsanlara ve hayatlarına karşı saygılı olan Costea, onlara yardım etmek için elinden geleni yapmaya çalışan biriydi, o zaman Orlena’da yardım edilmesi gereken biri gibi görünmüştü. Orlena gibi muggle soyundan gelenlerle konuşmak Costea’nın ufkunu açıyordu. Bu yadsınamayacak bir şekilde yaptıklarında da kendini gösteriyordu. Kızın hayali gözleri önüne gelince saatine baktı. Gelmiş olabilir miydi? Başını hafifçe kaldırıp tavana yakın yükseklikteki pencereye doğru baktı. Sabah ışıkları yerini yavaş yavaş ayın yansımalarına bırakırken Costea, yakın mercekli gözlüklerini çıkarıp masaya koydu. Josephine’nin getirdiği kahvenin son yudumlarını bir kerede yudumladı. Ayaklarını sürüyerek çalışma odasından dışarı çıktı. Koridor boyunca, birkaç kapının önünden geçti. Dervish ve Gangles’in girişinde müşterileri ağırladıkları yere çıkan koridor; yatak odaları, çalışma odaları, deney odası, mutfak gibi yaşam alanlarını oluşturan odalardan oluşuyordu. Tek bir koridorla birbirine açılan odalar Costea için fazlasıyla büyük ve anlamsızdılar. Bu yüzden iki hafta önce tanıştığı Josephine’yi kabul etmişti. Kızın kabul etmesindeki en önemli unsurun kan soyu olmasına rağmen, etraftan gelen dedikoduların başka düşüncelerini barındırdığını bilse de Costea bu durumu önemsemiyordu. Dervish ve Gangles’in girişine açılan kapıyı yavaşça itti ve tezgahın arkasına geçmiş elinde kitapla karşılaştığı Josephine’yi görmek adamı biraz olsun şaşırttı. Bir süredir dükkanı ona bırakıyor olmasına rağmen varlığına pek alıştığı söylenemezdi. Kız geldiğini sezip, başını hafifçe kaldırıp gülümseyince Costea ister istemez başıyla selamladı. Dükkanın büyük pencerelerine doğru yaklaştı. Eğer Orlena için özel imal ettiği anahtar, kızı zamanında Hogsmeade getirmezse onu araması gerekip gerekmediğini düşündü. Yavaşça gözü sokağı aşağıdan yukarı doğru, geleceği yöne doğru taradı. Nadiren Hogsmeade’e giren muggle olduğu için Orlena, göze batan biri olacaktı. Josephine’nin, birini mi bekliyorsunuz, diyen cümlesine karşılık tepkisiz kaldı. Endişelenmeye başlamıştı, sağ elini sakallarına götürüp hafifçe sıvazladı. İcadının ikinci bir kez çalışmamış olmayacağını elbette düşünmüyordu. Yine de aklında ya başaramamışsam diye geçirdi. Arkasını pencereye dönüp, birkaç dakika boyunca dükkanda bulunan iki rafın arasında dolanıp durdu. Gözüne takılan nesnelerin yerlerini değiştirdi. Orlena erken gelmeye çalışmamış olabilirdi. Saatine son bir kez baktı. Eğer bir dakika sonra anahtarı kullanmazsa işlevini kaybedecekti. Tekrar pencerelere doğru yaklaştığında sokağın başında beliren kızı tanıdı. Sarı saçları rüzgarlar hafifçe geriye doğru dalgalanıyordu. Hızlı adımlarla dükkana yaklaşan Orlena’nın gelişini seyretmeden geriye döndü ve Josephine’yi içeri gönderdi. Kız sözünü yineletmeden kitabı eline alıp içeri girdiğinde Costea, camdan birkez daha baktı. Orlena’nın birkaç dakika sonra dükkanın kapısını yavaşça araladı. “ Nerede kaldın? Son anda mı, kullanmak zorundaydın? Artık senden ümidi kesmiştim.” Tek düze kurduğu cümleleri peş peşe sıraladı. Üzerindeki ağır cübbenin yakaları ile oynayarak kendine çekidüzen veren Costea, tezgahın arkasına geçerek Orlena’nın yaptıklarını anlatmasını bekledi. Hedefine ulaşmış mıydı çok merak ediyordu? En önemlisi de anahtarın kullanımı nasıl bir his vermişti. Kullanımı kolay mıydı? Merak ediyordu. Bu işine bağlılığın bir göstergesi olmalıydı. Tezgaha dirsekleri ile yüklenmeden önce önündeki koltuğa oturması için Orlena'y yönlendirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Orlena Cher Daveney
Avcı
Avcı
Orlena Cher Daveney


Mesaj Sayısı : 402
Kan Durumu : Tavşanlar.
Rp Partneri : Bir Dustine varmış, kalbini çalmış.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimeÇarş. Nis. 25, 2012 12:25 pm


Tik tak, tik tak, tik tak...
Guguklu saatin tik takları buram buram hanımeli kokan odada yayıldıkça yayılıyor, pencere camından içeriye sızan gece ışıkları yüreği heyecanı ağırlamakta olan genç kızın rüya perdesi inmiş yosun yeşili gözlerinin önüne seriliyordu. Mutluluk deryası bakışlarını bir an olsun elindeki aletten ayırmıyor, ayıramıyordu. Anahtar... Cam bir fanusun içinde uyumla çalışan döner çarkların parlak metal yüzeyinden alamıyordu kız gözlerini. Avuçları arasında sıkı sıkıya tuttuğu bu sistem peşinden koşturup durduğu vampirlerden, hatta şu ana kadar öğrendiği pek çok doğa üstü yaratıktan katbekat ilginç görünüyordu. Gücünü zihninin her bir köşesinde hissedebildiği bu nesne büyüydü. Zarif parmakları anahtarın etrafını çevrelerken Orlena bunun büyünün ta kendisi olduğunu biliyordu. Büyünün varlığını, büyünün bahşedildiği insanları, büyünün nelere kadir olduğunu bir muggle olmasına rağmen biliyor ve bu durumu en ince ayrıntısına kadar kavrayabiliyordu. Binlerce soru ve soruna ev sahipliği yapan beyni içerisinde yankılanan ismi fısıltı halinde gül kurusu dudaklarından azat ederken bir yanı hafifçe ürperiyordu.
"Costea..." Sevincin rahatlıkla okunabildiği yemyeşil gözlerinin önünde büyücünün ifadesiz siması belirirken Orlena bu yüzü hayatı boyunca unutamayacağının, her şeyden öte bir an olsun unutmak istemeyeceğinin farkındaydı. Bundan iki yıl önce yollarının kesiştiği büyücü şimdilerde en fazla teşekkürü borçlu olduğu kişiydi. Yüzünde her zaman donuk olan o sahipsiz ifadenin ve gözlerinden okunması güç duyguların yanı sıra Orlena büyücünün derinlerinde yatan yardım sever insanı hissedebiliyordu. Costea, iki yıl içerisinde defalarca kez genç kızın yardımına koşmuştu. Orlena'nın avlarına yardımı dokunacak aletleri geliştirmiş ve belkide her seferinde Orlena'nın kıl payı ölümden dönmesine neden olmuştu. Belkide şu an nefes alabiliyor olmasını Costea'ya borçluydu. Costea'nın kendisi için hazırladığı bu icat başarıyla çalıştığı takdirde Orlena pek çok işini kolaylıkla halledebilecekti.

Düşüncelerinden sıyrılırken zamanı gelmişti, zamanın geldiğini hissedebiliyordu.



Birkaç saniyeliğine soluksuz kalan kız belirdiği noktada öylece duruyordu. Beline uzanan sapsarı saçları rüzgarda uçuşurken önüne düşen tutamları elinin tersiyle gözünün önünden ittirdi. Bu ilginçti. Hissettikleri... Yaşadığı deneyim ve bunu deneyimden aldığı bastırılamaz haz tamamıyla ilginçti. İlginç ve hiç olmadığı kadar gerçek... Kalp atışları normal ritmine yavaş yavaş geri dönerken genç kız etrafındaki insanların bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Sanki kabalığa karışmış büyücü ve cadılar ona bir canavarmışcasına bakıyor gibiydi. Bu durumu umursamamaya çalışan Orlena omuz silerken ciğerlerine aldığı derin nefesle birlikte yürümeye başladı. Küçük adımlarla yürüyor, yosun renginin açık tonlarını içinde barındıran gözleri etrafındaki nesneleri ve birbirinden ilginç mimari yapıya sahip dükkanların üzerinde geziyordu. Yalnızca dakikalar sonra uzun ve ince parmakları tanıdık bir kapının tokmağına uzanırken kulağına çarpan gıcırtı sesiyle hafif bir tebessümün yüzüne yayılmasına engel olamadı Orlena. Costea'nın ilginç görünümlü dükkanından içeriye adımını atarken aşina olduğu bir sesle birlikte tebessümü suratına iyice yayıldı. Costea'nın endişesini saklamaya çalışan yüz ifadesi karşısında gülümserken mırıldandı.
"Endişelendin mi Costea? Hadi, itiraf et endişelendin." Daima bakımlı ve çevik görünen keskin bakışlı büyücünün gösterdiği koltuğa otururken muzip bakışları Costea'nın yüzü üzerinde dolanıyordu. Çarçabuk, "Bu senin için iyi yönde bir gelişme." diye mırıldandıktan sonra heyecanla sözlerine devam etti. "Costea bu alet harika. Onu kullanmadan hemen önce ne denli güçlü olduğunu hissettim. Gerçekten. Nasıl bilmiyorum ama bir şekilde gücünü hissettim. Kullandığımdaysa bundan zevk duydum. Bir an soluksuz kaldığımı sandım, nefes alamadım ama bundan zevk aldım. Biliyor musun, bu şey benim sandığımdan daha çok işe yarayacak."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Costea Cioran
Dervish ve Gangles Sahibi
Dervish ve Gangles Sahibi
Costea Cioran


Mesaj Sayısı : 40
Kan Durumu : Safkan.
Rp Partneri : Rain Katastrofi.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimeÇarş. Nis. 25, 2012 7:21 pm

Kızın sesi güçlü bir şekilde kulağında çınlarken endişelenip, endişelenmediğine dair tek bir işaret yüzünde okunmadı. Orlena, biraz aralarındaki samimiyet biraz kendi karakterinin verdiği neşe nedeniyle Costea’nın yanında oldukça rahat konuşuyordu. Costea ise her zaman olduğu gibi ellerini arkasında birleştirip Orlena’ya boş boş baktı. Büyücü, Orlena’nın artık kendisini iyi tanıdığını ve insan ilişkilerindeki tutumunu bildiği için kızın sataşmasına karşılık Orlena’nın sorunu cevaplamadı. Kız biraz uzaktaki koltuğa otururken, Costea onu ve sarı saçlarının her hareketinde sağa sola salınmasını seyretti. Koltuğa iyice serilmiş ve yüzünden rahatlık okunan Orlena konuşmasını devam ettirdiği süre zarfında sözünü hiç kesmedi. Kızın söyledikleri şu an için en önemli ve ilgi çekici durumdu. Orlena’nın hızlı konuşması Costea’yı biraz olsun geriye götürdü. Anahtarı yaptığı an muggle birinin üzerindeki etkilerini merak etmişti. Sonuçta büyücü ve cadılar anahtarları bir yerden bir yere gitmek için günlük yaşamlarında kullanıyorlardı. Tüm bunlar bakanlık kontrolünde olmasına rağmen bir şekilde soylu aileler kendi iletişim ağlarını da kurmuştu. İkisinin ortasında olan bu buluş bakanlık tarafından öğrenilmemeliydi. Orlena’nın bir cadı olmaması bakanlığın onun üzerinde etkisinin fazla olmasına neden oluyordu. Bir çok yöntemle büyüye maruz kalan insanlar için önlemler alınırdı. Tahmin ediyordu ki, Orlena’nın büyücüler arasında dolaşması Costea için bir avantaj olacaktı. Sonuçta Orlena, saklanmak zorunda oldukları basit bir muggle değildi. Kız deneyimini kesin bir dille ona aktarırken, bakanlığın bu durumu yine de algılaması için Orlena’ya bir çeşit koruma büyüsü yaptığı aklına geldi. Bakanlığın ondan uzak durmasına ne kadar yaradı bilmese de, büyüyü demeye değer bulmuştu. Neyse ki bu zamana kadar bir aksilik olmamıştı, belki de bundan sonra da olmazdı. Kızı tedirgin etmemek adına bu konu hakkında bahsetmemeye karar verdi. Bu tek anahtarı Orlena’dan başka kimse eline almamalıydı. Özellikle sihirli soydan haberdar olmayan muggleların elinde büyük tehlikelere sebebiyet verebilirdi. Sonunda ise kendini Azkaban’da görmek istemezdi.

Düşüncelerine birçok kötü varsayımlar kilitlenmişken, hâlâ kızı dinliyor gibiydi. Sesi ve tonunda yakaladığı heyecan Costea’yı biraz biraz tedirginliğe itiyordu. Orlena’nın suskunluğunu fark ettiğinde kızın bakışları ile buluştu. Bir çift yeşil göz ona merakla bakarken bulmuştu. Düşüncelerini bölmeyerek sessizce bekleyen kıza gülümsemeye gayret etti. “ İşe yaradığına mutlu oldum. Eğer, gelmeseydin bir hata yaptığımı düşünecektim.” Derin bir soluk alıp, başını hafifçe öne eğdi. Kızın gözlerine bakmadan konuşmaya devam etti. “ Bunu şimdi itiraf ettiğim için üzgünüm ama bu şey oldukça riskli bir icattı. Ufak bir hata bile senin yok olmana neden olabilirdi.” Duraksadı, hafifçe geriye doğru dönüp arkasındaki küçük dolabın kapağını gıcırtı dolu sesle araladı ve içinden iki kadeh çıkardı. Kadehleri ateş viskisi ile doldururken bir yandan konuşmaya devam etti. “ Denemeyi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Bir muggle olman bedensel yolculuğunu engelleyebilir mi diye tereddüt ettim. Neyse ki buraya sağ salim döndüğüne göre artık böyle bir risk ortada yok.” Kadehleri çok doldurmamıştı. İki elini de kullanarak kadehleri aldı ve Orlena’ya doğru yavaşça yürüdü. Kıza doğru sağ elindeki kadehi uzatarak ona verdi. Kendini Orlena’nın yanına koltuğun devamına bırakarak oturdu. Kadehte sallanan ateş viskisinden bir parçanın yere döküldüğü fark edemeden, bakışlarını Orlena’ya çevirdi. Daha başka seferlerde kullanmaya gönüllü olan kızı yine de uyarmadan edemedi. “ Anahtar, senin için çok yararlı olacak olsa da sık kullanmasan iyi edersin. Sadece önemli anlarda kullanmaya özen göster. Hayattan benim yüzümden kopmanı istemem. Söylediklerime dikkat edersin değil mi?” Kadehinden bir yudum aldı ve kızın düşüncelerini merak etti. Ona anahtardan ilk bahsettiğinde de bir takım risklerinden bahsetmişti ama yok oluşla sonuçlanacağını bu sefer öngörüyordu. Kızın ölümden korkmadığını düşünmesine rağmen bir şekilde de hayata sıkı sıkıya bağlı olduğunu düşünüyordu. Başına gelenlerden sonra kendini bırakmamasının da nedeni bu değil miydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Orlena Cher Daveney
Avcı
Avcı
Orlena Cher Daveney


Mesaj Sayısı : 402
Kan Durumu : Tavşanlar.
Rp Partneri : Bir Dustine varmış, kalbini çalmış.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2012 5:51 pm


Sözlerini bitirdiğinde bulundukları mekan kısa bir süre için sessizliğe boğuldu. Yeşil gözlerindeki sevinç ve heyecan parıltıları bir an olsun yitip gitmeyen genç kız bakışlarıyla karşısındaki büyücünün keskin bakışlarını yokladı. Costea'nın ne zaman ne düşündüğünü ve ne yapacağını kestirmek Orlena için hayli zordu. Aralarındaki samimiyeti hissedebiliyordu genç kız, belkide insanlara karşı beslediği olumlu duygulardan ötürü yanılıyordu fakat derinlerde bir yerlerde gizlenmiş olan tiz bir ses ona yanılmadığını fısıldıyordu. Yanılmadığına emindi. Costea ile tanıştıkları günden bu yana büyücünün yüz hatlarından ne hissettiğini, ne düşündüğünü okumaya çalışmış, her seferinde çabaları büyük bir yenilgiyle sonuçlanmıştı. Belkide bundan ötürü Orlena için ilgi çekici bir kimseydi. Yolları kesiştiği günden beri böyleydi bu. Sessizlik içinde geçen saniyelerin ardından büyücünün zoraki gülümsemesiyle karşılaştı Orlena. Eğer evhamlı bir tip olsaydı ters giden bir şeyler olduğunu zannedebilirdi ya da Costea'yı tanımıyor olsaydı. Yüzüne yayılan tebessüm biraz olsun solarken genç kızın yapısını açığa çıkaran merak duygusu hala oradaydı; yemyeşil gözlerinde... Bakışlarını büyücüden çekip almazken ucunda oturduğu koltuğa iyice yerleşti ve yaslanırken kendisini gülümsemeye zorlayan Costea'nın ağzından çıkan her bir sözü can kulağıyla dinlemeye başladı.
"Hayır, Costea. Sen hata yapmazsın. Asla..." dedi mırıltıya yakın bir ses tonuyla. Costea'nın bu sözlere kulak asmayacağını bilse de düşüncelerini bastırmakta güçlük çekiyor ve emin olduğu hususlarda sessiz kalmayı tercih etmek Orlena'ya tek kelimeyle saçma geliyordu. Orlena, Costea'nın asla hata yapmayacağını, adımlarını atarken hata yapamayacak kadar temkinli davrandığını biliyordu. Onu defalarca kez çalışırken izlemiş, her hareketini itinayla gerçekleştirdiğine bizzat tanık olmuştu. Derin bir nefes alan büyücünün gözleri, kızın gözlerinden koparken Orlena Costea'nın başını hafifçe öne eğişini izliyordu. Ses etmezken büyücünün sesi bir kez daha kulaklarına doldu.

Risk? Orlena risk kelimesini lügatından çıkaralı çok olmuştu. O gece, sindiği o tozlu gardırobun içinde risk denen şeyi tamamen hayatından çıkarmıştı. Tamamen... Ailesinin gözleri önüne serilen cansız bedeni yaptırmıştı ona bunu. O günden itibaren tek bir amaç doğrultusunda ilerlemişti; riskleri hiçe sayarak küçük bir kız olmadığını kanıtlamak ve ruhlarının huzur bulmasını sağlamak. Yalnızca biraz huzur... Genç kız o geceyi bir kez daha hatırlarken Costea konuşmaya devam ediyordu. Orlena ise düşüncelerinden sıyrılmakta güçlük çekiyor fakat buna karşın büyücüyü dikkatle dinler gibi görünüyordu. Gözleri, arkasındaki küçük dolabın kapağını aralayıp bir çift kadeh çıkaran büyücünün üzerinde gezinmeye devam ediyordu. Kanın kıpkırmızı tonuna bulanmış kareler düşüncelerine bulaşırken Costea'nın kendisine uzattığı kadehi kavrarken büyücünün yanına oturmasıyla koltuğun hafifçe içine çöktüğünü hissetti. Başını Costea'dan yana çevirdi ve inatla tebessüm etmeye çalışırken mırıldandı.
"Önemli değil Jack Sparrow. Eğer ölseydim ya da senin değiminle yok olsaydım sana karşı kızgınlık duymazdım. Emin olabilirsin." Ateş viskisinden bir yudum alan genç kız, yanında oturmakta olan büyücünün sözlerindeki samimiyeti hissedebilmesini istiyordu. Dudaklarından azat ettiği her bir söz doğruydu ve büyücüye karşı sarf ettiği sözleri hissederek söylemişti. Büyücünün gözlerinin ta içine bakarak. Öyle ki, bu durum tamamen Orlena'nın yapısından kaynaklanıyordu. Çocukluğundan beri karşısındaki insanların sözlerindeki doğruluğu fark edememesinden korkuyordu ve bundan dolayıda insanların gözlerinin ta içine bakıyordu. Ona göre gözler her şeyi açıklamaya yeterdi. "İnsanların risk diye adlandırdığı şey benim etrafımda dolaşmaktan hoşlanıyor ama sözlerini dikkate alacağım Costea." Büyücünün sözleri Orlena için her zaman değerli olmuştu. Birilerinin sözünü dinlemeyi bir türlü öğrenememiş olsa da Costea'nın sözlerini dikkate alacaktı, gerçekten. Her zamanki tebessümü tekrardan yüzüne hakim olurken, "Bilirsin, senin sözlerini her zaman dikkate almışımdır. diye mırıldandı. Sözlerinde kulağa ilk çarpan şey kızın olağan alaycılığıydı. Gözlerini muzip bir şekilde parlarken ateş viskisinden bir yudum daha aldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Costea Cioran
Dervish ve Gangles Sahibi
Dervish ve Gangles Sahibi
Costea Cioran


Mesaj Sayısı : 40
Kan Durumu : Safkan.
Rp Partneri : Rain Katastrofi.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimePaz Nis. 29, 2012 9:35 am

Ateş viskisinin boğazında bıraktığı yakıcılık, kemiklerinin titremesine neden olan Costea yaptıklarının anlamı üzerinde düşünüyordu. Nedense seçtiği hayatın heyecanı daima zirvede onu bekliyor, adam hiçbir zaman bu heyecana tam anlamıyla ulaşamıyordu. Çünkü her defasında yeni bir şeyler bulmaya uğraşıyordu. Biri biter, yerini bir başkası alırken yine aynı heyecan emareleri ile gündüzleri gecelerine, geceleri gündüzlerine karışıyordu. Tüm bunlar olup biterken hayatına giren insanları da önemsemeyi ihmal etmiyordu. Çünkü ustasından böyle görmüştü. Macaristan’dan İngiltere’ye geldiğinden beri öğrendiği en büyük erdemlerden biriydi belki de, insanları önemsemek… Bunun için çok çalışmış olsa da, başkalarının hayatını bir şekilde riskli ortamlara sokmak zorunda kalmıştı. Deneylerini hayvanlar üzerinde çok kez uygulasa da, çoğunu insanlar üzerinde de görmeden yapamamış, onlar üzerinde görmeden icatlarından emin olamamıştı. Şimdi, Orlena’nın nefes alışları kulaklarına çalınırken, birkez daha bir hayatın üzerinde kumar oynadın Costea, diye söyleniyordu. Ateş viskisinden bir yudum daha alarak Orlena’nın konuşmasına onun gözlerine bakarak eşlik etti. Kız alaycı bir tavırla, Jack Sparrow, dediğinde kaçlarını çatmış ve isme anlam verememişti. Neden ve kimden bahsettiğini tam olarak anlamayan Costea çatık kaşlarını saniyesinde düzeltip, mermer misali dümdüz bir tavır takındı. Kızın ağzından çıkan her söz, onu rahatlatmaya çalışmak için olsa da önlerindeki gerçeği kimse değiştiremezdi. Yapılanlar, yaptıkları her zaman karşısına çıkacak ve deneylerinin her başlangıcında, ya olmadıysa, sorusunu sorduracaktı. Ümitsizdi, karakterine ters düşen hayatın içinde ümitsizdi. İnsanlara hiç zarar vermemek uğruna, bu hayattan tümüyle vazgeçebilir miydi? Hayır. Derin bir soluk alıp her defasında olduğu gibi bu sefer kendi ile daha az savaşacağına karar verdi. Mademki Orlena bundan son derece eminde ve umursamıyordu. Costea’da umursamıyor gibi yapabilirdi. Ateş viskisinin son yudumunu da içip arkasındaki binbir çeşit nesne ile dolu rafın boş bir tarafına kadehi koydu. Ne sehpa kullanma adeti vardı, ne de ayağa kalkıp kadehi uygun bir yerlere bırakacak havası. Koltukta biraz daha dönüp sol ayağını vücudunun altına doğru alıp, bir ayağı aşağıya sarkık bir biçimde oturdu. Orlena’nın yemyeşil gülen gözlerine karşılık hafifçe gülümseme nezaketinde bulundu. Daha ne isterdi ki deneylerini ilgiyle karşılayan bir müşteri, onları deneyecek bir denek… Orlena her iki konum içinde bulunmaz bir nimetti. Üstelik tüm bunlar için, Costea’nın tek bir lafı yetmişti. Yeni icatlar üretmekle uğraşıyorum. Costea, ona bunu kendi teklif etmemişti. Kız bu öneriyi kendi yaşamının onu getirdiği bir sonuç olarak görmüş ve Costea’ya sunmuştu. Başlarda Costea, alt tarafı bir muggle için yeni şeyler üreteceğini ve bu sayede kendi tatmin duygusunun önüne geçeceğini düşünmüştü. Ona zarar vermek, verebilmek en son aklına gelecek bir şeymiş gibi gelmişti. Sonuçta Orlena deneyleri için kullanacağı ilk muggle olacaktı. Muggleların bir kesim insaların hayat görüşü için değeri yoktu. Costea’da onlardan biri gibi görünebilirdi ama sandığı gibi hiçbir şey devam etmedi. Gördü ki, hayatlar muggle olsun olmasın, onun için son derece önemliydi.

Gözlerini bir an kapatıp, ustasını düşledi. Nerede yanılmıştı? Ürettiklerini insanların iyiliği için yapıyordu. Bundan son derece emindi ama yaparken bir türlü başkalarına zarar vermekten engel olamadığı haller oluyordu. Bu son derece işin içinden çıkılmayacak türde bir çelişki doğuruyordu. Tüm bunları bir kenara bırakarak düşünmemeye çalıştı. Gözlerini araladığında kızın alaycı sesini duydu ve ardından gelen kadehin o masum dudaklarla buluşmasını izledi. “ Alsan iyi olur, Orlena!” Sesi ciddi ve ketum bir havada yankılandı. Onun neşesine zıt bir görünüm sergiliyordu. Aynı ciddiyetle devam etti. “ Hayatıma bir şekilde ortak olan insanların varlığını önemsiyorum. Seni kaybetmek istemem. Bir muggle olman seni de, beni de daha zor durumlara düşürebilir. Sen işe kendi açından bakıyorsun. Ben ise ikimiz açısından… Eğer, mugglelar üzerinde çalışmalar yaptığım duyulursa Bakanlık işin içine girebilir.” Yavaşça ayağa kalktı. Ellerini cübbesini hafifçe aralayarak pantolonun cebine koydu. Ceplerini karıştırırken eline takılan soğuk metali kavradı. Dükkanın içinde başı ayaklarına doğru eğik bir biçimde sağa sola ilerledi. “ Bu durumda dikkatli olmalısın, en kötüsü hafızanın silinmesi ve benimde Azkaban’a gitmem olur. Büyücüler arasında dolandığın için tüm bunları biliyorsundur.” Duraksadı ve Orlena’nın masum yüzüne dikkatlice baktı. Masum yüzünün aksine nasıl bir avcı olduğunu merak ediyordu. Öldürme duygusu içinde olduğuna inanmak son derece saçma bir olguydu. Derin bir soluğun ardından cebinden küçük metal nesneyi çıkardı. Sağ elini Orlena’ya doğru yaklaştırıp avucunun içini açtı. Avucunun içinde gri metalden duvarları olan Costea’nın avucunu dolduran büyüklükte bir pusula vardı. “ Seni kaybetmek istemediğimi söylemiştim! Bu öylesine söylenmiş bir söz değil. Bu pusulayı almanı istiyorum. Senin nerede olduğunu bilmemi sağlayacak. Üstelik haberleşmemiz içinde birebir oldu.” Bu sefer içten bir şekilde gülümsedi ve kızın boşta kalan elini sol eliyle kavrayıp avcunu araladı. Elindeki pusulayı kızın avucunun içine bıraktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Orlena Cher Daveney
Avcı
Avcı
Orlena Cher Daveney


Mesaj Sayısı : 402
Kan Durumu : Tavşanlar.
Rp Partneri : Bir Dustine varmış, kalbini çalmış.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimePaz Nis. 29, 2012 3:57 pm


Ateş viskisini yudumlarken gözlerindeki buğuyu silip atamadı genç kız. Yapamadı. Zihnine dolan o kötü anıların altında ezildikçe eziliyor, beyninden koparamadığı düşünceler belli etmese de canını yakıyordu. Ailesi... Hiçbir zaman ulaşamadığı anne-babası ve Orlena'ya karşı bir an olsun yüreğinde sevgi barındırmayan ablası... Evleri hiçbir zaman sevgi ve huzurla dolu olmamıştı. Zenginlikleri yalnızca paradan ve mülkten ibaretti. Orlena hiçbir zaman topluca yemek yediklerini hatırlamıyordu. Babası genellikle eve gece yarısından sonra gelirdi, annesiyse o kimseyi sokmadığı kütüphanesinde sabahtan akşama kadar bir şeylerle oyalanır, hiç kimsenin yanına yaklaşmasına izin vermezdi. Bir araya geldiklerindeyse ya masaya suskunluk hakim olurdu ya da annesiyle babası küçücük bir olaydan kavgaya tutuşurlardı. Ablası genellikle tartışmanın sona ermesini beklerken Orlena vakit kaybetmeden masayı terk eder, odasına sığınırdı ve ayaklarını karnına kadar çekip hıçkıra hıçkıra ağlardı. Kimsenin yokluğunun farkına varmayacağını içten içe bilirdi. Omuzuna yaslanacağı kimse yoktu, hiç olmamıştı. Yastığına sarılıp, göz pınarlarında yaş kalmayana kadar ağlar, huzura erişeceği günü beklerdi yatağında. O gün hiç gelmedi ve Orlena biliyordu ki bu saatten sonra geleceği de yoktu. Küçükken Noel babadan defalarca kez ailesinin onu sevmesini ve annesiyle babasının bir daha asla kavga etmemesini dilemişti. Görünen oydu ki Noel baba onu duyamayacak kadar meşguldü. Bir gece tüm umutları yerle bir olduğunda ve yapayalnız kalıp hiçliğe sürüklendiğinde Noel babadan da, kendisini asla görmemiş olan Tanrı'dan da umudunu kesmişti. Çocuktu... Herkes gibi o da büyümüştü. İntikam yemini ettiğindeyse ölmekten, tamamen yok olmaktan korkmaz hale gelmişti. Bu güçten veya kendine güvenden kaynaklanmıyordu. Büyüdükçe intikam duygusu sayesinde ölümün varlığını gözü görmez hale gelmişti. Onun masum yüzünü gören biri avcı olduğuna inanmazdı, inanamazdı. Avcı olduğuna Orlena bile inanamıyordu zaman zaman. Ardındansa bir kez daha yemini geliyordu aklına ve ben buyum diyordu içten içe. Korkmuyordu. Bir gün elbet ölecekti fakat o korkmuyordu. Ölüm yalnızca ebedi huzura kavuşmaktı onun için. Ölüm hakkındaki bu düşüncesinden haberdar olan biri neden yaşamına son vermediğini merak edebilirdi. Hayatı sevdiğinden değildi halen daha yeryüzünde barınıyor oluşu. Yalnızca son görevini tamamlaması gerekiyordu, o kadar. Bir başka neden daha gerekiyorsa o da ardında bırakmak istemediği insanlardı. Costea... Dustine... Ve daha pek çoğu...

Beyninde tükenmek bilmeyen ve pür neşeden yaratılmış ruhunu içten içe karartan düşüncelerden sıyrılmaya çalışırken bir yandan da Costea'nın yüz hatlarını takip etmeye çalışıyordu. Ne olursa olsun suratındaki gülümsemeyi soldurmazken binlerce duygunun tek bir beden içinde aynı anda barınıyor oluşu yüzünden Orlena kişiliğini tanımlamakta zorlanıyordu. Şimdilik benliğine sahip çıkan ad koyamadığı binlerce duyguyu bir kenara bırakmaya kendini zorlarken gözleriyle Costea'nın gözlerini aradı. Büyücünün ciddi ve hiç olmadığı kadar ketum ses tonu kulağını yalayıp geçerken Orlena kafasını hafifçe yana eğdi. Costea'nın kendisini önemsediğini biliyordu, o bunu belli etmese de Orlena bunu içten içe sezebiliyordu. Genç kızda büyücüyü önemsiyordu ve onun başına kendisi yüzünden bir iş gelsin istemezdi. Bunu gerçekten hiç istemezdi. Eğer Costea, Orlena yüzünden Azkaban denen büyücü hapishanesine giderse Orlena kendini asla affetmezdi fakat gayet açıktı ki genç kız böyle bir şeyin yaşanmasına asla ama asla müsaade etmezdi. Ayağa kalkan büyücünün arkasından o da ayaklanırken çarçabuk konuşmaya başladı.
"Beni önemsediğin için teşekkür ederim. Ayrıca beni kaybetmek istemediğine de sevindim Costea, ama emin ol ki yalnızca kendi açımdan düşünmüyorum. Büyücüler arasında gezerken ava çıktığım zamanlardan bile daha dikkatli davranıyorum." Söyledikleri gerçekti. Büyücüler arasında dolanırken avdakinden bile daha temkinli davranıyordu. Hareketlerinden bir tuhaflığın okunmamasına özen gösteriyor ve hiç kimseyle konuşmuyordu. En ufak bir hatasında olayın açığa çıkacağını ve Costea'nın başının derde gireceğini biliyordu çünkü. "Biliyorsun, asla başını derde sokacak bir şey yapmam." diye mırıldandı. Bembeyaz pürüzsüz yüzü tebessüme ev sahipliği yapmıyordu artık. Bambaşka duygular hükmediyordu Orlena'nın pamukları andıran suratına. Costea'nın davranışlarına alışkındı. Karşısındakini kırmak istemese de söylediği sözlere, sesinin tonuna ziyadesiyle alışkındı. Yinede suratını asmaktan kendini alı koyamamıştı. Orlena insanların başını derde sokup kayıplara karışacak biri değildi, Costea öncelikle bunu bilmeliydi. Hatta bunu en iyi onun bilmesi gerekirdi. Aralarındaki birkaç saniyelik bakışmanın ardından büyücünün cebinden bir şey çıkardığını fark etti Orlena. Yeşil gözleri Costea'nın elindeki nesneye takılırken büyücü bir iki küçük adımla aralarındaki mesafeyi en aza indirdi ve Orlena'nın elini kavrarken bir an sonra genç kız avucundaki ağırlığı hissetti. Yosun yeşili gözlerini elindeki pusula benzeri alete dikerken büyücünün nesne hakkındaki açıklamasını dinliyordu bir taraftan da. Costea'nın sözlerini bitirdiğini anlamasıyla bakışlarını bir kez daha büyücünün gözlerine çevirdi Orlena. Yalnızca bir an sonra Costea'nın boynuna sarılırken onun bu durumdan hoşnut olmadığını biliyordu. En azından onu birilerine sarılırken ya da birini ona sarılırken görmemişti Orlena. Kolları büyücünün boynunu iyice sararken pusulayı sıkı sıkıya kavramış, bırakmaya niyeti yok gibi görünüyordu. "Teşekkür ederim. Gerçekten... Beni önemsediğin için teşekkür ederim." Fısıltıya yakın bir tonla konuşmuş olsa dahi Costea'nın kendisini duyduğunu biliyordu. Kolları büyücüyü bırakmazken gözlerindeki buğunun dahada derinleştiğinin farkındaydı. Etrafında kendisini önemseyen insanların varlığını hissetmek Orlena için oldukça güç bir durumdu. O herkese değer verir fakat verdiği değerin onda birini dahi elde edemezdi. "Genelde önemsenecek son kişiyimdir." diye itiraf etti usulca. Costea'ya sarılmaya devam ederken gözleri bir kez daha elindeki pusulaya kaydı. Derin bir iç çekerken gözleri pusulanın üzerindekileri incelemekle görevlendirilmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Costea Cioran
Dervish ve Gangles Sahibi
Dervish ve Gangles Sahibi
Costea Cioran


Mesaj Sayısı : 40
Kan Durumu : Safkan.
Rp Partneri : Rain Katastrofi.

 ° Haberci Pusula Empty
MesajKonu: Geri: ° Haberci Pusula    ° Haberci Pusula Icon_minitimeÇarş. Mayıs 02, 2012 12:45 pm

Sakin ve tutarlı vücuduna inat, sahipsiz düşünceleri her arzuyu içinde barındırıyordu. Tüm zıtlıklara rağmen savaşmayı seçtiği hayatta yalnız olmadığını şimdilerde çok daha iyi anlıyordu. Yaşına ettiği hürmetin ona sağladığı hiçbir yarar bu vakte kadar olmadıysa da artık olgunluğunu tüm kalbiyle hissediyordu. Orlena, ayağa kalkıp kendi ile göz hizasına geldiğinde kızdan aldığı enerji ile bunu daha iyi anlamıştı. Orlena, kollarını boynuna doladığında ise Costea çok uzaklara gittiğini hissetti. Yakın zamana kadar ailesine ait hiçbir şey aklına gelmezken, düzene giren yaşamında aile kavramı üzerinde düşünmeye başlamıştı. Arkadaşları, dostları yanında olabilecek herkes aile kavramı içine girebilir miydi? Bunu anlaması mümkün değildi ama Costea bazı kişileri çoktan ailesi gibi görmeye başlamıştı. Bunu fark ettiği zamanlar geçmişine büyük bir mahcubiyet duyuyordu. Anne ve babalarına ait tek bir iz bile olsa savaşacak insanlardan olmamıştı. Oysa onların tam olarak nerede olduklarını biliyordu ve az çok nasıl bir hayat sürdüklerini tahmin ediyordu. Yıllardır varlığını sorgulamamış insanların içinde olmak istemediğini küçük yaşında kavramıştı ve düşünceleri hiç değişmemişti. Kan bağının sahipleri her zaman gölgede kalacaktı. Oysa Orlena gibi yanında olanlar için hep savaşmayı göze alabilirdi. Derin derin soluklandı. Orlena, kendine sıkı sıkıya sarılmışken burnunu kızın saçlarına doğru dayadı. Üzerindeki çekingenliği ilk kez duyumsuyordu. Kızın ipek kumaşlardan farkı olmayan sarı saçlarına dokundu ve kokusunu ciğerine çekti. Kızın sesi kulağına çalındığında iki yanına salınmış kollarını hafifçe kaldırdı, büyük bir utanma duygusu ile can çekişirken sağ elini kızın sırtına koyarak, sırtını sıvazladı. Sol eliyle belini kavrayarak kendine doğru iyice çekti. Kolları arasındaki Orlena’yı hiç hayal etmemişti. Sarılma gibi sevgi gösterilerinden çoğunlukla kaçınan Costea, yaptıklarına anlam vermeye uğraşmadı. Yapması gerektiği gibi hareket ettiğine inanıyordu. Orlena, genç yaşının verdiği heyecana ve derin duygu seline kapılıp beklenilen bir şekilde davranmışsa Costea’da bunu bozmayacaktı. “ Bence yanılıyorsun! Önemsenmenin sonu veya başı yoktur.” Kısık çıkan sesini örtbas etmek isteyerek hafifçe öksürdü. Kızın belinden ve sırtından kollarını çekerek biraz olsun kızı kendinden uzaklaştırdı. Kızın çenesini sağ eline alarak kendi gözlerine bakmasını sağladı. “ Önemsediğim için kendine iyi bakmalısın. Sana hayatını değiştirmeni ve tehlikeli işlerle uğraşmamanı öğütlerdim.” Elini kızın çenesinden çekti ve birkaç adım ona bakarak geriledi. Sonrasında ağır ağır dükkanın içinde dolaşarak cümlesine kaldığı yerden devam etti. “ Ama bunu söyleyemem, herkesin kendi seçtiği yolda yürümesi gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden sadece seni koruyup, kollayabilirim.” Derin bir soluğu ciğerlerine çekerken omuzları hafifçe dikleşti. Rafların arasına koyduğu boş kadehi alıp, ateş viskisi ile dolu şişiye doğru yöneldi. Orlena’nın kısık kısık soluklarını duyabiliyordu. Ateş viskisini kadehe dökerken cama değen sıvının bıraktığı ses, soluk seslerine karıştı. Kadehinden bir yudum alarak tekrar Orlena’ya baktı ve ağır adımlarla koltuğa doğru yürüdü. Oturduğunda eskisi gibi tek düze konuşmaya devam eden Costea’ydı. “ Pusula, bulunduğun yeri bana tayin edecek. Pusulaya bağlı başka bir alet var. Bunu sana da söylemeyi tercih etmiyorum.” Kıza doğru bakışlarını hafifçe kaldırdı. Şaşkın bir halde gözlerini dikmiş tek kelime etmeden ona bakan kız ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Orlena’da birkaç dakika öncesi gibi koltuğa oturduğunda Costea devam etti. “ Ufak bir önlem diyelim.” Kızın elindeki pusulaya uzandı ve onu kibarca elinden aldı. Metalin üst kısmında hafif bir çıkıntı bulunuyordu. Düğme olan bu çıkıntıyı Orlena’ya gösterdi. “ Birçok muggle aletini inceledim. Kolay olması için üstünde gördüğün bu düğmeyi pusulaya monte ettim. Eğer bir şekilde bana ihtiyacın olursa bu düğmeye basman ve pusulanın içi kırmızıya döndüğünde konuşman yeterli. “ Bakışlarını kıza yöneltip, dikkatinin pusulada olup olmadığını kontrol etti. Sesini sertleştirerek daha kesin bir dille devam etti. "Konuşmaya vaktin olmadığı bir an olursa, ki umarım bu kadar darda kalmana neden olacak hiçbir şey olmaz, düğmeyi içine girene kadar bastır.” Orlena, sert bir ifade ile başını olur der gibi salladı ve dudaklarını kenetleyerek durumun ehemmiyetini Costea’ya gösterdi. Costea, ayağa kalkıp kızın eline pusulayı bir daha geri almamak üzere bıraktı ve cübbesinin yakalarını dikleştirdi. “ Bu gece burada kal, geçen sefer kullandığın odayı kullanabilirsin.” Kızın yanına yaklaştı ve hafifçe eğilip saçlarını üzerinden başını öptü. Sonrasında hızla dükkandan çıktı. Bu saatten sonra Dervish & Gangles’a gelecek kimse olmazdı. Orlena, dükkanı ve diğer odaları gayet iyi biliyordu. Neyin nerede olduğunu sormasına ve Costea’nın da cevaplamasına gerek yoktu. İçerdeki Josephine ile tanışmaları da kendilerine kalmıştı. Costea bu işleri beceremeyecek kadar kendinle içiçe biriydi. İki muggle soyunda olma kızı dükkanında bırakan Costea, elleri ceplerinde ağır ağır Hogsmeade’nin dar sokaklarında yürümeye koyuldu. Yaptıklarından son derece memnundu.

° SON °
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
° Haberci Pusula
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Sihir Dünyası - İngiltere :: Hogsmeade ::  Dervish ve Gangles-
Buraya geçin: