Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ludvine

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nicolai Voslov
Hufflepuff V. Sınıf
Hufflepuff V. Sınıf
Nicolai Voslov


Mesaj Sayısı : 83
Kan Durumu : bişiler

Ludvine Empty
MesajKonu: Ludvine   Ludvine Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 8:48 pm

Adı ve Soyadı: Ludivine Ducrot

Kişisel Özellikleri: O altı yaşındayken köpeği öldü, o günden sonra bir daha hayvan sahibi olmadı. Takıntıları var; bkz: koku gibi. Güzel kokmayan bir şey gördüğünde anında uzaklaşır. Özellikle karşı cinse karşı oldukça büyük takıntıları var. Mükemmeli isteyen, azla yetinemeyen bir kız. Ortalama bir zekâsı var. Hiçbir zaman kendisini aptal konumuna düşürmese de deha olduğu söylenemez. Umursamazdır. Bir grup arkadaşın ortasında soyunabilir, derste kızdığı bir profesöre hakaret edebilir ve asla umrunda olmaz. Anı yaşayanlardan. Turuncudan nefret eder, turuncu kadar itici bir renk olmadığını düşünür. Yumurtaya alerjisi var. Sarı saçlılardan tiksinir, bir numaralı dalga konusu sarı saçlardır.


Örnek RP:

Sonsuz bir karanlığın içinde. Sağ, sol kavramları kaybolmuş. Etrafında kimse yok, hep olmasını istediği gibi. Bu kez yalnızlık onu ürkütüyor. Sessizlik bir çığlık gibi büyüyor sanki. Çıkacak en ufak bir sese muhtaç. Işık dilenmeyi denemiyor bile, bu karanlığı aydınlatmaya Güneş'in dâhi gücü yetmez. Adım atmak istiyor. Deniyor; sağ ayağını ileri uzatıyor. Belirsizliğin verdiği korkuyla ayağını yere basıyor. Hiçbir ses çıkmıyor. Karanlık önce ışığı, sonra sesi yutmuş ve şimdi sıra kendisinde. Ölümün soğuk nefesini ensesinde hissettiğinde korku tüm vücudunu kaplıyor. Günahlarının acısını böyle çekecek, o ıstırap içinde ölüyor.

Göz kapaklarını açılmaları için zorluyordu. Bu rüya fazla gerçekti. Bilinçaltının onu uykusunda bile rahat bırakmaması sinir bozucuydu. Göz kapaklarını kaldırdığını ancak gözleri karanlığa alıştığında, yatakhanedeki nesneleri seçmeye başladığında anlayabildi. Her şey normaldi; hiçbir şeyin karanlık tarafından yutulduğu yoktu. Ağzından nefes aldı. Çıkan ses onu rahatlattı. Yatakhanenin o aynı, sıradan yataklarından birinden gelen hırıltı sesi çarpan kalbinin daha düzgün bir ritim tutturmasını sağladı. Gerçek şu ki, böyle hissettiği için utanıyordu. Gördüğü bir rüya yüzünden korkmak, etrafından gelecek her türlü sese ihtiyaç duymak ona göre değildi. O her zaman zekasıyla övünmüştü ve şimdi o övündüğü zekası, bilinçaltının hazırladığı çirkin bir oyunda mağlup ediliyordu; bu Adreanna'nın gururuna dokunuyordu. Vücudu faaliyetlerini tekrardan gerçekleştirmeye başladığında ellerini başının arkasına koydu. Gözlerini tavana dikti. Pişman mısın, diye sordu kendine. Önce beyni cevap veriyor soruya; kötüydü, diyor. Yapmamalıydın. Sırayı Kalp'e devrediyor. Gerçekten sevmiyordun onu, diyor kalbi. Sen sadece şehvetin kucağına düştün ve onun kollarında yanmaktan zevk aldın. Pişman olup olmadığını sorgulamaktan vazgeçti. Olaylar olup bittikten sonra keşke demenin bir anlamı yoktu. Geçmişi düşünüp üzülmek de yersizdi. Her ne kadar bunun uygun olmadığını bilse de umursamıyordu. Günah, Tanrı, ayıp gibi kavramlar onun için boştu. Peygamberi öldükten sonra tamamlanan bir Kutsal Kitap'ın günahlarına, üç tane dini olan Tanrı'ya ve ayıp gibi esnek bir kavrama göre şekillendiremezdi hayatını. Aşk, sevgi, sadakat, nefret, öfke, intikam... Bunlar daha gerçek duygulardı. Ve seksi günah sayan bir kitaba iman edecek değildi. Yine de ruhunun derinlerinde bir yerde, on dört yaşında bakiret kaybetmenin acısını yaşıyordu. Sevgisiz büyütülmenin sonucu; hangisinin gerçek sevgi olduğunu bilememekti.

Sol tarafındaki yataktan kıpırtılar geldi. Ve aynı hızla yok oldu. Adreanna kafasını Lumiére'in yattığı yatağa doğru çevirdiğinde sadece boş bir yatak silüetiyle karşılaştı. Yatakhane bu gece hiç olmadığı kadar karanlıktı, ay ışığının sağladığı doğal aydınlıktan yoksundu. Hüzün kokuyordu, ve biraz da erimiş mum. Lumiére'in nereye gittiğine kafa yormadı, bu konuyu aklından silerek sağ tarafına döndü. Evet, arkadaşlardı. Ama sadece o kadar. Asla birbirlerinin davranışlarını sorgulamadılar. Hatta asla beraber gülmediler. Aslında ikisi de sürekli sinirli ya da kederliydiler; onları birbirlerine yaklaştıran da buydu. Yalnızca yaklaştırandı, bağlayan değil. Yine de kızdan hoşlanıyordu Adreanna. Bazen kendi iç sesinden başkasının onunla konuşması onu daha hayatta hissettiriyordu. Yaşıyormuş gibi... Özellikle son zamanlarda buna çok ihtiyacı vardı; travma geçiriyordu. Midesinden gelen gurultuları bastırmaya çalıştı. Uyuyan insanların sağladığı huzur verici sessizlikte -az önce sessizliği korkutucu buluyordu oysa- midesinden gelen sesler çığlık gibi yükseliyordu. Pozisyon değiştirdi. Tekrar sırtüstü yatıp gözlerini tavana dikti. Çok gençsin, demişti. İç sesi alarma geçti; onu düşünmek sana iyi gelmiyor, vazgeç. Baştan çıkarıcı görüntüsü gözünün önüne geldiğinde kalbi hızlandı. Yarattığı bu acı verici ortamı midesinin isyanı bozdu. Kendine küfür ederek ayaklarını yataktan çıkardı. Yani ne diye böyle bir rüya görmüştü ki? Ve neden uyanır uyanmaz kendini tekrar atmamıştı uykunun kollarına? İşte böyle acıkırdı. Şimdi gecenin bu saatinde mutfağa gidip yiyecek aşırmak zorundaydı. Sahi, saat kaçtı?

Yataktan tamamen kalktı. Üzerindeki salaş gri tişörtü ve kısa siyah boxerı önemsemedi, bu saatte kimsenin mutfağa gelmeyeceğini biliyordu. Eğilerek yatağın altından son derece uyumsuz mor terliklerini çıkardı. Giydi ve yatakhaneden çıktı. Ortak Salon boştu, tabii ki normal insanlar bu saatlerde uyuyor olurlardı. Eliyle esnemesini bastırarak Ortak Salon'dan çıktı. Karanlıkta yolunu bulmakta zorlanacağını önceden düşünmüş olması güzeldi. Asasını yaktı ve koridorda ilerlemeye başladı. Yanan mumların verdiği loş ışık koridoru aydınlatmaya yetmiyordu ve Adreanna asasını yakarak gerçekten çok büyük bir aptallık yapıyordu. Yakalanmayı yaralanmaya tercih ediyordu, bu yaptığı aptallıktaki tek mantıklı şeydi. Koridorun ilerisinden, merdivenlerin olduğu yerden muhtemelen, gelen ses, ani bir refleksle asasını söndürmesine sebep oldu. Alkış sesine benziyordu. Ardından tanıdık bir ses konuştu; Lumiére. Anlaşılan yanında bir başkası da vardı. Vay canına, demek Lumiére'in geceleri buluştuğu gizli bir sevgilisi vardı. Yavaş ve sessiz adımlarla onlara doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça silüetler daha belirgin bir hâl aldı. Şimdi tanımadığı kişi, ki bu bir erkekti, Lumiére'e doğru hafifçe yaklaşıyordu. Başını yana eğdi ve Adreanna onun bir şeyler söylediğini işitti. Ne söylediğini duyacak kadar yakın değildi. Büyük adımlar atarak ikisinin yanına geldi.

"Söyler misiniz, ikiniz burda ne haltlar yiyorsunuz?"

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka
Seçmen Şapka


Mesaj Sayısı : 476
Kan Durumu :

Ludvine Empty
MesajKonu: Geri: Ludvine   Ludvine Icon_minitimePtsi Ocak 30, 2012 9:17 pm

    Hufflepuff! V. sınıf. Aramıza hoş geldiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ludvine
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Karakter Gelişimi :: Karakter Oluşturma :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: