Iona Alekseev
Mesaj Sayısı : 44 Kan Durumu : safkan Rp Partneri : pm yeterli
| Konu: Iona Alekseev Ptsi Ocak 30, 2012 8:41 pm | |
| Ad ve Soyad: Iona Alekseev Kişisel Özellikleri: Iona, savunduğu değerleri cesurca savunan, değişikliklere kolayca uyum sağlayabilen ve büyük atılımlarda bulunmaktan korkmayan biri. Sevdiği derslerde başarılı olsa da sıkıcı olarak nitelendirdiği derslerde oldukça başarısız. Uçmayı çok seviyor, ve Quidditch’i yalnızca bir oyundan çok daha fazlası olarak görüyor. Düşünmeden hareket ederek başını sık sık belaya soksa da masum görünümü ile bu belalardan kurtulabiliyor. Annesi bir başkasıyla evlenip Londra’ya taşınınca Durmstrang’den Hogwarts’a transfer oldu. Yeni okulu hakkında biraz ön yargılı ama ona bir şans tanımaya hazır. RP Örneği:- Spoiler:
Annemin benimkilerden daha kızıl olan saçlarını düzeltmesini izledim. Önemli bir şey konuşacağını söylemiş ve okuluma gelmişti. Soğuk bahçede otururken kenardan geçen diğer öğrenciler bize garip garip baksa da, bakışlara aynen karşılık vermekten çekinmiyordum. Ancak annesine döndüğümde açık mavi gözlerimdeki sertlik tamamen silinmiş yerini saf bir sevgiye bırakmıştı.
Babam ben henüz bir bebekken vefat etmişti. Bu durum beni köklü bir Bulgar büyücü ailesi olan Alekseevlerin en büyük –en azından erkek kuzenim doğana kadar- mirasçısı yapmakla beraber bana hiçbir zaman babamın eksikliğini hissettirmeyen annemle beni çok yakınlaştırmıştı. Annemi en yakın dostum olarak görüyordum. Bazen aşırı korumacı davrandığımı kabul ediyoredum ama bu huyumdan vaz geçmeyeceğimi ben de annem de uzun zaman önce kabullenmiştik.
“Henry bana evlenme teklif etti.” Yerimde huzursuzca kıpırdanıp yeniden anneme odaklandım. Bir süredir görüştüklerini biliyordum ama işlerin bu kadar ciddi olduğunu tahmin etmemiştim. Şaşkınlığımı saklamak için kafamı çevirip rüzgarla dalgalanan çimlere göz attım. Ben itinayla ona bakmamaya devam edince konuşmasına devam etti. “Kabul edersem Londra’ya, onun yanına taşınacağım.” Temkinli bir ses tonuyla söylediği bu sözleri bende fişek etkisi yarattı ve hızla başımı kaldırıp doğruca annemin grimsi bir renkteki gözlerine baktım. “Ben?” Soru istemsizce ağzımdan dökülmüştü. Kendimi toparlayıp dikleştiğimde annem gülümseyerek beni izliyordu. “İstersen sen de gelebilirsin. Ordaki okula, Hogwarts’a transfer olursun. Hem Matthew da oraya gidiyormuş. İyi geçinmenizi tercih ederim.” Annem bir an durduktan sonra devam etti. “Elbette tüm bunlar senin seçimin. İstemediğin takdirde seni hiçbir şeye zorlamayacağım.”
Onun çoktan kararını vermiş olduğunu fark ettim. Henry ile evlenecekti! Anneme biraz düşünmem gerektiğini söyleyip yanından ayrıldım. Saate baktığımda bugünkü son dersim olan iksir dersini kaçırmış olduğumu fark edip sırıttım. Annemin ziyaret saatini bilerek ayarladığına emindim. İksir dersinden nefret ettiğimi o da biliyordu. Profesörle bir sorunum yoktu, katlanamadığım dersin kendisiydi. Dikkatimi toparlamayı başarıp tüm malzemeleri doğru koysam bile bekleme aşamasında sabrımı kaybedip tüm iksiri mahvediyordum. Sabrın en büyük özelliklerimden biri olduğu söylenemezdi. Asanın ufak bir hareketi, tek bir düşünce yeterli olabilecekken kim saatlerce beklemeyi tercih ederdi ki?
Rüzgardan hafifçe karışmış olan saçlarımı düzelttim. Her gün saatlerce uğraşıp saçını gereksiz bir sürü büyü ile sabitleyen kızlardan değildim. Doğallık hoşuma gidiyordu. Bir süre okul binasında dolandıktan sonra yeniden dışarı çıkıp Quidditch sahasına doğru yürümeye başladım. Hava biraz serin olsa da duruma çoktan alışmış olan öğrenciler için bahar sabahından farksızdı. Bu yüzden bir sürü öğrenci süpürgesine atlamış, düzensiz bir şekilde havada dolanıyordu. Beni görür görmez bugün uçup uçmayacağımı soran arkadaşlarıma olumsuz yanıt verip türübünlerin oraya oturdum ve bulutlu gökyüzüne bakıp aklımı temizledim.
Henry’i seviyordum. Fazla samimi değildik ama annemi mutlu ettiğini biliyordum ve bu benim için yeterliydi. Zaten düşünmem gereken kısım annemin evlenip evlenmemesi gerektiği değil, benim de onunla beraber Londra’ya taşınıp taşınmamam gerektiğiydi. Tek başıma da rahatça idare edebilir, tatillerimde de Londra’ya giderdim. Annemin yakınlarda olup olmaması birkaç prosedürü zorlaştırmaktan başka bir fark yaratmazdı. Ancak annemi iyi tanıyordum ve her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da benim de Londra’ya gelmemi istediği açıktı. Yeniden bir aile olabileceğimizi umuyordu. O kadar uzun bir süre boyunca yalnızca annem ve ben olmuştuk ki şimdi daha kalabalık olma düşüncesi bile yabancı geliyordu. Bir de Henry’nin oğlu Matthew vardı tabi. İyi anlaşacağımızı umuyordum. Anlaşamamamızı gerektiren bir durum yoktu. Burdaki arkadaşlarımı bırakmak zor olacaktı ama iletişimi koparmayacağımızı biliyordum. Tek sorun yeni okuluma alışmak olacaktı. Hogwarts’ın eğitim sisteminin çok farklı olduğu söyleniyordu. Yine de tarihteki bir çok önemli büyücüye ev sahipliği yapmış olan yere bir şans vermeye hazırdım. Düşünmekten sıkılarak pofladım ve kayıtsızca omuz silktim. Gidecektim, hem en kötü ne olabilirdi ki?
yazın ortaları Saçlarımı gözümün önünden çekip Henry’e evlerinin çok güzel olduğunu söyledim. Annem tüm güzelliğiyle karşımda duruyor, kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Yıllarca benim için fedakarlık yapmasını seyrettikten sonra sonunda bir şeyler yapabilmek hoşuma gidiyordu. Onun mutluluğu benim için çok önemliydi. “Matthew, konuklarımıza merhaba demeyecek misin?”
Henüz kapıdan yeni girmiş olan Matthew, babasını duyunca yavaşça yanımıza geldi. Kumral çocuk babasının bir kopyası gibiydi. Annemle resmi bir şekilde bakıştıktan sonra bana doğru ilerledi, “Hoş geldin Fiona.” dedi. “Iona.” Hiç düşünmeden otomatik olarak düzeltmiştim. Karşılık olarak Matthew kayıtsız bir tavırla omuz silkti ve “Her neyse.” diyerek babasına doğru bir bakış attıktan sonra hızla üst kata yöneldi. Yüzümdeki tebessümle orda öylece dikildiğimi fark edip Bay Thorne’a gülümsedikten sonra koşturarak yukarı çıktım. Matthew’u tam odasına girmeden yakalamayı başarmıştım. “Durumdan memnun ol ya da olma umrumda bile değil ama annemin mutsuz olmasına neden olmayacaksın. Düzgün davranmak zorundasın.” Matthew, sıkıntıyla nefes verdikten sonra sakince “Değilim.” dedi ve kapıyı suratıma kapatıp odasına girdi. Ne yapacağımı bilemeden orda durdum. Bir de bana Hogwarts’da yardım edeceğini düşünmüştüm! Derin bir nefes aldım. Tatil sonuna kadar olaya alışıp, bana yardımcı olmaya başlamasını umuyordum. Öyle olmasa bile ailelerimize karışmadığı sürece pek de umrumda değildi. Nasıl olsa başımın çaresine bakabilirdim.
| |
|
Seçmen Şapka Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 476 Kan Durumu :
| Konu: Geri: Iona Alekseev Ptsi Ocak 30, 2012 8:57 pm | |
| Gryffindor! IV. sınıf. Aramıza hoş geldiniz. | |
|