Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 what doesn't kill you makes you stronger.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sophia del Piero
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sophia del Piero


Mesaj Sayısı : 5
Kan Durumu : Safkan.

what doesn't kill you makes you stronger. Empty
MesajKonu: what doesn't kill you makes you stronger.   what doesn't kill you makes you stronger. Icon_minitimePerş. Nis. 19, 2012 4:54 pm

    Sophia del Piero&Raina Slovensky


Nefes al. Nefes ver. Gölün ve çevredeki otların kokusu ciğerlerine dolarken genç cadı, yaşamının sadece bu iki eylemden ibaret olduğu zamanları düşündü. Annesi ve babasıyla yaşadığı o büyüleyici evden zorla çıkarılışını, hıçkırarak ağlarken demir parmaklıklara sımsıkı tutunuşunu, buz mavisi renkli Muggle arabasının arka camından doğduğu, büyüdüğü eve son kez bakışını hatırladı. O günden beri çevresinden insanlar eksik olmamasına rağmen, yapayalnızdı Sophia. Onları görür, yüzlerine bakar; ama hiçbir şey duymazdı. Boğazındaki düğümün gözyaşlarına dönüşmesini engellemek için kendi kendine, annesinin söylediği şarkıları mırıldanırdı. O zaman hala yanında, yanıbaşında hissedebilirdi onu. Büyüdükçe kabullendi, ancak geçmişimizdeki izler peşimizi asla bırakmazlar, gece yatağına girdiğinde hala yanaklarını yakan yaşlar akıttığı oluyordu.

Arkasında, sırtını ona dayamış olan Raina kıpırdandı, yine daldığımı hissetti, diye düşündü Sophia. Tüy kalemini yeniden dizindeki hokkaya batırdı. Tam parşömenin üstüne getirdiğinde yüksek perdeden bir çığlık duydu ve kafasını kaldırdı. Sadece aptal birinci sınıflardı, ama kalemi birkaç saniye fazla tutmuştu genç cadı, kocaman bir mürekkep damlası yepyeni parşömen sayfasının pürüzsüz yüzünde yayılmaya başlamıştı bile. Başını hafifçe yukarı kaldırdı ve maskarayla kıvrılmış kirpiklerinin altından az önceki çığlığın geldiği yere dikti gözlerini. "Hemde Gryffindor'lar." dedi alçak sesle, Raina duymamıştı onu, kalemini kendi parşömeninin üzerinde ahenkle gezdiriyordu. Kızın ne kadar kusursuz bir yazısı olduğuna baktı Sophia, geri kalan her şeyi gibi. Gelişigüzel bir şekilde topladığı kestane renkli saçlarından birkaç tutam bembeyaz ensesine düşmüştü. Kulağından sarkan küpeler, Sophia'nınkilerin aynısıydı. Üçüncü sınıftaki ilk Hogsmeade gezilerinde birlikte almışlardı onları. O günün anılarına boğuldu genç kız. Diğer herkes ısınmak için dükkanlara girmişken onlar Bağıran Baraka'nın arkasında içtikleri sigaralarında bulmuşlardı ihtiyaçları olan sıcaklığı. Bol bol kar yemiş, okul sınırlarından dışarı çıkmanın tadını çıkarmışlardı. Raina'nın karnı acıktığı için Balyumruk'a girdiklerinde saçlarından sular damlıyordu. Ellerinde Kaymakbiraları, okulun dönüş yolunda birbirlerine anlattıkları şeyleri hatırladı Sophia. Beş yaşındayken buzda kayıp baldır kemiğini kırışını anlatırken Raina'nın gülmekten gözünden yaş gelişini düşündü, farkında olmadan gülümseyerek. Derken deminkinin aynısı bir çığlık daha duyuldu.

İkinci defa onu kendi düşüncelerini terk etmek zorunda bırakıyorlardı, hiddetle yerinden kalktı.

"Bir an önce defolup gidecek misiniz, yoksa vücudunuzun parçalarını daha sonra size ben mi yollayayım, aptallar topluluğu?" diye bağırdı iyice kabaran öfkesini bastıramayarak. Kızlar çantalarını kaptıkları gibi alelacele şatoya doğru koşmaya başladılar. "Evet, kaçsanız iyi edersiniz sürtükler!" sesini duyunca daha da hızlandılar. Onlar için üst sınıf bir Slytherin'den daha korkunç bir şey yoktu.

Kaçışan kızları şatonun giriş kapısına kadar gözleriyle takip eden Sophia, arkasını döndüğünde Raina'nın tuhaf bakışlarla onu süzdüğünü gördü. Yay gibi biçimli, ince kaşları çatılmış, tapılası burnu hafifçe sağa kıvrılmıştı.

"Ne?" dedi ona Sophia tekrar yerine oturup sırtını arkadaşına dayarken. "Her zaman birkaç küçük Gryffindor'a bağrılmasını zevkle izlerim tabiki, ama o da neydi öyle?"


En son Sophia del Piero tarafından Çarş. Mayıs 02, 2012 3:41 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raina Slovensky
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Raina Slovensky


Mesaj Sayısı : 7

what doesn't kill you makes you stronger. Empty
MesajKonu: Geri: what doesn't kill you makes you stronger.   what doesn't kill you makes you stronger. Icon_minitimeÇarş. Mayıs 02, 2012 8:17 am

    Kara gölün hiç de kara olmadığının anlaşılabileceği bir günde, güneş ışınlarının odak noktası olmaktan kaçmak için heybetli bir ağacın altına saklanmıştı iki cadı. Kafasında bin bir farklı düşünceyle, bacaklarının üzerine yerleştirdiği kalın tılsım kitabının üstündeki sarı parşömene bakıyordu Raina Slovensky. Siyah tüy kalemini çenesinde gezdirirken eksiltme büyüsünün tarihinden çok yatakhanedeki sandığının özel bölmesine büyüyle gizlediği eroinlerini düşünüyordu. Burnu yanıyordu. Ama uyuşturucu aldığı zamanki yanma değildi bu. Bir kriz başlangıcını haber veren ihtiyaç yanmasıydı. Zehrin vücudunda oluşturduğu sıcaklığı arzuluyor nefes alamıyordu. Parşömenin üzerindeki elinin şiddetle titremeye başladığını görünce aniden çekip bacaklarının altına soktu. Arada bir ne yazdığına bakmak için kafasını ona çeviren Sophia’nın görüp de paniklemesini istemezdi sonuçta. Aklını olabildiğince uyuşturucudan uzaklaştırmak için başka şeyler düşünmeye çalıştı.


    Bu durumda aklına gelen ilk kişinin de Sophia olmasına şaşırmadı yılan. Ödevini yazmka için parşömenine bakmaktan çok gölü izleyen cadı yanında huzursuzca kıpırdandı bir an. Tapılası derecede ipeksi sarı saçlarının omuzlarına yayılmasına izin vermişti. Raina, saç denen kıl yumağının nasıl bu kadar güzel olabileceğini düşünürken aniden esen rüzgar Sophia’nın saçlarını dalgalandırarak her tarafın Sophia kokmasını sağladı. Gelen kokuyla birkaç saniye gözlerini kapattı cadı. Yüzünde oluşan gülümsemeye de engel olamadığı gibi yanındaki cadıyı düşünmeden de edemedi. Sophia’nın pırıltısı sönmeye yüz tutmuş gözleri, güldüğünde kırışan hokka burnu, yalan söylediğinde kaşıyıp kızarttığı yanakları, heyecanlandığında kızaran kulakları ve hepsinden öte her zaman kırmızılığını koruyan ince dudaklarını düşünmeye başladı. Son zamanlarda Sophia’ya karşı çok farklı bir çekim duyuyordu. Ama henüz bu çekime bir ad koymaya hazır olduğunu düşünmüyordu yılan. Sonuçta okuldaki ilk gecelerinden beri hiç ayrılmamışlardı ki genelde tuvalete giderken bile biri diğerini kapıda beklerdi. Hogwarts’da ilk gecelerinde Sophia’nın uyuyamayıp da yanına gelmesini hiç unutamazdı. Tek kişilik küçük yatakta bu zamana kadar yalnız olmalarına inat sarılarak uyumuslardı. Sophia’nın o geceki ürkek halini düşününce gülümsedi Raina. Cadının kocaman kocaman olmuş gözlerindeki heyecan ve korkuyu görünce onun korkak ve saf biri olduğunu düşünmüş dalga geçmişti içinden cadı. Ama yine de cadıyı sevmekten kendini alamamıştı. Hiç olmayan kardeşi, hiç edinemediği en yakın arkadaşı gibi hissettirmişti kendini sıcak ve sevgi dolu kollarıyla. En huzurlu uykusunu uyumuştu o gece. Sabah ise gülümseyerek uyanmış, kahkahalarla hazırlanmış ve hayatlarında hiç olmadığı kadar mutlu şekilde kahvaltıya inmişlerdi. Raina, Sophia’ya yetimhanede yaptığı yaramazlıkları anlatmış o da gülmekten ağzındaki balkabağı suyunu püskürtmüştü.


    Yüzünde salak bir gülümsemeyle göle dalmış bakarken yanındaki cadının mırıldanması gerçek hayata döndürdü Raina’yı. Hazır geçmişten gelmişken ödevine tekrar odaklandı. Eksiltme büyüsünü kusursuz bir biçimde yapabiliyorken neden tarihini öğrenmek zorundaydı ki? Aklında kalan birkaç şeyi daha Sophia’nın hep mükemmel bulduğu yazısıyla karaladı. Kaptırmış yazarken bir çığlıkla yerinden sıçradı. Kafasını kaldırmış ne olduğuna bakarken Sophia’nın sinirle birkaç öğrenciye bağırdığını duydu. Kısa boyları, kırmızı yanakları ve koyun bakışlarıyla ezik birkaç birinci sınıf gryffindor olduklarını anlamamak için aptal olmak gerekirdi zaten. Sophia sonunda ona dönene kadar meraklı ve garip bakışlarını cadının üzerinde tuttu. Bu bakışların anlattığı şeyi fark etmiş olduğunu tekrar yerine oturduğunda dile getirdi ancak Sophia. ‘’Her zaman birkaç küçük Gryffindor’a bağırılmasını zevkle izlerim tabi ki, ama o da neydi öyle?’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sophia del Piero
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Sophia del Piero


Mesaj Sayısı : 5
Kan Durumu : Safkan.

what doesn't kill you makes you stronger. Empty
MesajKonu: Geri: what doesn't kill you makes you stronger.   what doesn't kill you makes you stronger. Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 5:28 pm

Ne bok yediğini zannediyorsun, dedi kendi kendine genç cadı. Yaptığının farkına varması için birkaç saniye geçmesi gerekmişti. Şimdi arkasında açıklama bekleyen bir Raina vardı. Gözlerini kapatıp alçak sesle küfür etti. Eliyle burnunun ucunu kaşıdı ve yüzünü buruşturdu. İçinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağını düşünürken yapardı bunu Sophia, mimikleri onu ele vermekte gecikmemişti yine. Ağır hareketlerde arkasını döndü ve arkadaşının meleksi yüzüne baktı. Durgun okyanusları veya sonsuz gökyüzünü anımsatan mavi gözleri büyümüş; kavisli, kızsılığını zirveye çıkartan kaşları kalkmıştı merakla. Sophia, ne diyeceğini, söze nereden gireceğini bilemeden öylece dikildi. Sonra neden çareyi durduğu yere çökmekte buldu. Bacaklarını kendine çekti ve çenesini dizlerine dayadı. Birkaç saniye sonra Raina'nın meyveli parfümünü duydu burnunda, sürtük öyle bir hareket ediyor ki ölü gibi, en ufak ses bile çıkarmıyor, diye geçirdi içinden.

"Ben güçsüz biri değilim." dedi Sophia, kendi kendini ikna etmeye çalışıyor gibi görünüyordu. Yanındaki tapılası varlık hiçbir şey söylemedi. "Değilim." diye tekar etti cadı sesi bu sefer daha boğuk çıkmıştı. Annesinin anısı süzüldü beynine; güzel, asil, kızı için olabilecek en kusursuz idol. Piyanosunun üzerinde gezinen ince parmakları, pürüzsüz sesi. Genç cadının saçlarını öpüşü, yüzünü okşayışı, boynundan gelen pudralı koku. En ince ayrıntıları bile hatırlamak gibi bazen nefret ettiği bir özelliği vardı Sophia'nın. Bazen nefret ederdi, evet mesela şu an. Ne yapmak üzere olduğunu fark edince hızla gözlerini kırpıştırdı ve lanet tuzlu sıvıyı geldiği yere geri göndermek için uğraştı. "Sen çok güçlüsün." dedi Raina o anda, sesi çok yakından geliyordu demek ki kafasını yaklaştırmıştı. Yüzünü ona çevirdi cadı. Deminki berrak gözler katı bir ifadeyle bakıyordu şimdi. O da kendisine hakim olmaya çalışıyor, diye tahmin etti. Elini uzattı ve onun bembeyaz pamuktan bile yumuşak eline kenetledi Sophia. Elleriyle birlikte ruhları da kenetlendi. İki cadı da aynı duyguları, aynı düşünceleri paylaşıyordu, birlikte olmak kaderlerinde var gibiydi. Yukarıdaki, onların birlikte olmalarını istemiş olmalıydı. "Bana onu verdiğin için teşekkürler Tanrım." diye geçirdi içinden Sophia, avucunun içindeki eli sımsıkı tutarken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raina Slovensky
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Raina Slovensky


Mesaj Sayısı : 7

what doesn't kill you makes you stronger. Empty
MesajKonu: Geri: what doesn't kill you makes you stronger.   what doesn't kill you makes you stronger. Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 11:16 pm

    Sophia asla ağlamaz. Diye düşünüyordu Raina Slovensky ayaktaki cadının sırtını izlerken. Kahverenginin en güzel tonu olan dalgalı saçları tane tane ama yine de bir bütün halinde dökülüyordu cadının mavi giysisi üzerine.Genç cadının saçları güneşte o kadar güzel parıldıyordu ki elini uzatıp okşamak istedi. Yılan şeklinde baş parmağını saran gümüş bir yüzüğün süslediği sağ elini kaldırdı cadı ama şiddetle titreyen elini görünce yine nutku tutuldu. Gözlerinde senelerdir alışamadığı bir dehşetle aniden geri çekti elini. Herşey tamamdı da elinin titremesi kendini ciddi anlamda acciz hissettiriyordu. Sanki yaşlı, yatalak, hasta, ölmesine sadece birkaç gün kalmış biri gibi. Sarı kavisli kaşlarından birini yukarı kaldırdı. Titremelerini durdurmak için bir iksirin, bir büyünün yada bir tılsıımın olmamasına inanamıyordu. İki senedir bunun çarelerini arıyordu Sophia'ya çaktırmadan. Ona söylemiyordu çünkü eğer cadı onun bu durumda rahatsız olduğunu öğrenirse uyuşturucuyu bırakmak konusundaki baskılarını çok çok daha fazla arttırırdı. Halinden memnun bir tablo çiziyordu Raina ve bu düzünden memnundu. Hiçbir şekilde uyuşturucuyu bırakmak konusunda kendine güvenmiyordu genç yılan. Gerçekten Raina Slovensky tekrar mı acizleşiyordu? Belki de ecelin habercisiydi bu durum. Öleceğine kendini inandırırsa birkaç güne kalmadan çevrede testral büyüklüğünde siyah koca köpekler görüp kafayı yiyeceğine emindi. kafasını iki yana salladı cadı. Hayır, hayır. Ölmek için çok erken. Sophia'yı bırakamam.

    Derin bir nefes aldı ve hala oturmamış olan Sophia'ya baktı. Bu okuldaki hatta bu dünyadaki kimsenin sahip olamayacağı ve herkesin kıskançlıktan yerinden çıkarmak isteyeceği masmavi gözlerindeki hüzün ve kırgınlıkla kendisine bakıyordu Sophia. Sorarcasına kaşlarını kaldırdı Raina, birden bire ne olmuştu cadıya böyle? Yanına gitmek için ayağa kalkacağı sırada Sophia tekrar yanına oturdu. Asi bir çekiciliği ola kusursuz yüzünü herkesten saklanmak istermiş gibi deve kuşu misali dizlerinin arasına gömdü cadı. Raina'da sessizce yaklaştı cadıya, güzel parfümünün kokusunu hissedebiliyordu burun deliklerinde. Az sonra mırıldandı Sophia, ağzındaki baklayı çıkararak. Güçsüz mü? Tandığı en güçlü insandı herhalde. Hogwarts'a geldikleri ilk yıldı, arkadaşlıklarının ilk günleri. Sophia çok önemli birşey anlatmıştı cadıya. Arkadaşlıklarını güçlendirip dostluğa taşıyan bir sır. Gerçi bunu duymamış olmayı dilerdi Raina. Keşke duymasaydı. Cadının suratındaki mutluluğun, dudaklarındaki neşenin gerçek olduğunu düşünmeye devam etseydi. Düşündükçe midesini bulandırıran bu olayı yaşayan Sophia cadıya anlatırken ağlamamıştı bile. Yine de Raina onu kollarına alıp teselli etmişti. Kimmiş güçsüz? Şimdi de öyle yapmak istiyordu. Cadının içine attığı her halinden belli olan göz yaşlarını akıtmasını istiyordu. İçini dökmesini, rahatlamasını, Raina'ya sarılmasını...

    Cadıya iyice yaklaştı suratındaki lekeleri görebiliyordu artık. ''Sen çok güçlüsün.'' Bakışlarının sertleştiğini hissediyordu, buna mecburdu Sophia gibi onun da güçlü durması gerekiyorddu. Hele onun kötü zamanlarında her zamankinden daha güçlü olmalıydı. Sırtlarını birbirlerine dayamak zorundaydılar. Titreyen elinine sıcağın temas etmesiyle irkildi genç yılan. Sophia'nın yumuşacık pürüzsüz ve bakımlı elleri kendininkini kavramıştı. Bakışları yumuşadı içine oturan sıcaklıkla birlikte. Cadını elini sıktı, hiç bırakmak istemediği elini. Peki ya Sophia olmasaydı? Kötü şeyler düşünme Rain; Sophia yanındayken, etrafını ve seni aydınlatırken düşünme. Sophia'nın içini rahatlatmak istiyordu ama ne söylemesi gerektiğini bilmiyoordu tabi ki. Bazı durumlarda kelimeler kifayetsiz kalırdı ya işte o durumların içine şu an cadıların bunlukları da giriyordu. Editleyeceğim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
what doesn't kill you makes you stronger.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Okul Arazisi :: Kara Göl-
Buraya geçin: